Ağrı Dağı'nda buzulların ardı gün doğumu

Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, daha çok yaz ayları başta olmak üzere yılın her dönemi yerli ve yabancı dağcıların rağbet gösterdiği rotaların arasında yer alıyor.

Doğubayazıt ilçesine gelen dağcılar, rehberler eşliğinde minibüslerle Çevirme ve Ele mezralarına kadar getiriliyor. Buradan eşyaları atlara yüklenen dağcılar, tırmanışa başlayarak 3 bin 200 rakımda bulunan kamp alanına ulaşıyor.

Yüksek rakıma uyum sağlamak için ilk geceyi bu kamp alanındaki çadırlarda geçiren dağcılar, 2. gün yeniden tırmanışa devam ederek dik patika yollardan yapılan zorlu yürüyüşün ardından ulaştıkları 4 bin 200 rakımdaki kamp alanında mola veriyor.

Burada dinlenen ve yemek yiyen dağcılar, kışlık kıyafetlerini giyip hazırlıklarını tamamladıktan sonra gece yarısı zorlu zirve tırmanışına tekrar devam ediyor.

Yaklaşık 5 bin rakımda bulunan buzulların başlangıç noktasına ulaşan dağcılar, sabaha doğru karlı zeminde kaymamak için botlarına buz kramponu takıp bir süre yürüdükten sonra zirveye ulaşıyor.

Zirvede güneşin doğuşunu izleyip bir süre vakit geçiren dağcılar, daha sonra inişe geçerek zorlu tırmanışı tamamlıyor.

"Her seneye göre bu yıl daha yoğunuz"

Rehber Mustafa Arsin, Ağrı Dağı'nda yoğunluğun giderek arttığını ve bu durumun kendilerini mutlu ettiğini söyledi.

Gelen dağcıların ilçede alışveriş yapıp otellerde konakladığını ve böylece bölge ekonomisine katkı sağladıklarını belirten Arsin, şöyle konuştu:

"Kışın genelde iklim sert geçiyor ve olumsuz hava koşulları izin vermediği için biz ilkbahar döneminde çalışmaya başlıyoruz. Bu sene haziran ayında başladık. Her seneye göre bu yıl daha yoğunuz. Yolculuk 2 bin 200 metrede başlıyor. 1-2 yıl önce Ele mezrası tarafından yol yapıldığı için 4x4 araçlar 3 bin 200 rakımda yer alan kamp alanına kadar gelebiliyor. Dağcılar ilk geceyi burada geçiriyor, ikinci gece ikinci kamp alanında dinlenip zirve tırmanışına geçiyorlar. Doğubayazıt'tan başlayıp tırmanışı tamamlamak 5 gün sürüyor."

"Gördüğüm en güzel dağlardan biri"

Danimarkalı Jakob Rhode, 4 kişilik ailesi ve bir arkadaşlarıyla Türkiye'ye geldiklerini anlattı.

İlk olarak İstanbul'un çok sıcak ama çok güzel ve ilginç bir şehir olduğunu kaydeden Rhode, şunları kaydetti:

"Daha sonra Van ve Doğubayazıt’a geldik, şimdi de rehberler yardımıyla Ağrı Dağı'na tırmanıyoruz. Burayı Danimarka ve Avrupa'da bazı dağları keşfimizde duymuştuk. Daha önce bazı dağlarda da bulunduk ama bu dağı çok güzel bulduk. Sadece biraz zorlayıcı. Türkiye çok güzel bir ülke, insanları aşırı misafirperver ve çok sıcak, bizim için çok iyi bir deneyimdi. Van'dan geldiğimizde Ağrı Dağı’nın karlı zirvesi çok güzel görünüyordu. Gördüğüm en güzel dağlardan biri."

Emılıe Rhode de daha önce yüksek rakımlı dağlara tırmandığını ama Ağrı Dağı'nın çok farklı bir deneyim olduğunu söyledi.

Dağı çok güzel bulduklarını dile getiren Rhode, "Dağın tek ve tenha olması ve zirveden istediğiniz her yeri görebilmek harika. Bu dağın zirvesine çıkmayı dört gözle bekliyordum. Ağrı Dağı diğer dağlardan farklı, zirvesinde her zaman kar bulunuyor. Galiba volkanik hareketlerden dolayı oluşan yer şekilleri buraya özellikle sıra dışı bir güzellik katmış." ifadelerini kullandı.