Kocaeli'nin Başiskele ilçesindeki güzel sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi Furkan Akot, annesinden aldığı destek ve eğitimler sayesinde resim sanatında yüzden fazla eser ortaya çıkardı.
Otizm tanısı konulmasıyla yoğun bir eğitim süreci yaşayan 18 yaşındaki Furkan Akot, merak sardığı resim sayesinde güzel sanatlar lisesinde eğitime başladı.
Aldığı eğitimler ve annesinin desteğiyle kendisini her geçen gün geliştiren Akot, desen, imgesel, 2-3 boyutlu, grafik, karışık teknik ve röprodüksiyon alanlarında yüzden fazla eserle 7 sergi açtı.
Anne Zehra Akot, oğlu Furkan'ın hareketli bir bebeklik dönemi yaşadığını, daha sonra farklı giden bir durum olduğunu düşündüklerini söyledi.
Oğlunun otizm tanısının 18 aylıkken konulduğunu belirten Akot, bu süreçten sonra özel eğitime yöneldiklerini kaydetti.
Akot, otizm hakkında ciddi araştırmalar yaptıklarını, eğitimin otizmle mücadelede tek çözüm olduğunu fark ettiklerini vurgulayarak, "Furkan'ın çok yönlü eğitim alması gerektiğini düşünerek, evimizde yaşantımızı değiştirerek, evimizin salonunu bir eğitim verebileceğimiz sınıfa dönüştürdük. Furkan'ın uyku dışındaki zamanını eğitimle geçirmesine karar verdik. Akranlarıyla beraber ana sınıfına başladı, sonrasında kaynaştırma eğitimleriyle devam etti. Furkan, ilkokul ve ortaokulu kaynaştırma eğitimiyle tamamladı. 3'üncü sınıfta drama dersleri almaya başlamıştı, orada sanat atölyesinin içerisinde de farklı malzemelerle çalışmaya başladığını fark ettik." diye konuştu.
Daha sonra güzel sanatlara yöneldiklerini anlatan Akot, lise dönemine geldiğinde Furkan'ın yetenek sınavlarına girerek kaynaştırma kontenjanından Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesine kayıt yaptırdığını söyledi.
Akot, oğlunun otizm tanısı aldığında çok büyük bir çıkmazın içerisinde olduğunu düşündüğünü ifade ederek, "Bu çıkış noktasını aslında Furkan kendisi belirledi. Furkan, sanatla uğraşmaya başladığında çok ciddi bir iyileşme yaşadı ve topluma, sosyal yaşama, hayata tutunacak bir dal buldu. Bu şekilde çok ağır bir noktadan şu anda olunabilecek çok iyi bir noktaya geldiğini düşünüyorum. Furkan sanatın iyileştirici gücüyle hayata tutundu." şeklinde konuştu.
"Türkiye'de çok güzel yenilikler oldu"
Güne çok erken saatlerde başladıklarını, Furkan'ın özel bir beslenme uyguladığını anlatan Akot, sonrasında birlikte okula gittiklerini ve okulda da üzerine düşeni yapmaya devam ettiğini dile getirdi.
Akot, haftanın belli günlerinde akşamları okuldan sonra Furkan'ın masa tenisine gittiğini ayrıca bedenini rahatlatmak için fizik tedavi desteği aldıklarını ifade etti.
Özel çocuklara "kolaylaştırıcı kişi" adı altına bir kişinin okullarda refakat ettiğine değinen Akot, alınan bu kararın, çok doğru olduğunu ve özel öğrencilerin eğitimine de çok olumlu yansıdığını vurguladı.
Oğlu Furkan'ın otizm tanısı almasından sonraki zamanda ülkede çok güzel yenilikler olduğuna işaret eden Akot, özel çocuklar için daha fazla pozitif ayrımcılık olması gerektiğini düşündüğünü ancak bu haliyle bile aileler ve eğitimcilerin çok rahatladığını sözlerine ekledi.
"Bize de ışık tutan anneydi"
Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi Müdürü Celal İşçi de Furkan'ın, okulun en iyi öğrencilerinden biri olduğuna işaret ederek, eğitimcilerin Furkan'ı diğer öğrencilerden ayırmadığını söyledi.
Furkan'ın, yaptığı çalışmalarla verilen desteğin hakkını her zaman verdiğini ifade eden İşçi, "Eğer eğitimciler Furkan'a sahip çıkmasaydı bugün kaderiyle baş başa kalacaktı, hiçbir zaman bu konuma gelemeyecekti." dedi.
Görsel Sanatlar öğretmeni Sibel Talas ise Furkan'ın eğitime çok açık bir öğrenci olduğunu, kendilerinin de ona yol gösterdiğini söyledi.
Sanatsal çalışmalardan Furkan'ın son derece keyif aldığını anlatan Talas, Furkan'ın sanatla kendisini ifade ettiğini, sanatla uğraşırken çok daha sakin ve mutlu olduğunu, insanlarla, toplumla, dünyayla olan iletişimini de sanatla yaptığını aktardı.
Talas, Furkan'ın eğitiminde annesinin çok büyük katkısının olduğuna işaret ederek, "Her gün çocuğunun elinden tutup okula getiriyor. Onunla geliyor, onunla dönüyor. Beraber mezun oluyor. Zehra hanım hiçbir zaman çocuğunu yalnız bırakmadı. Anne bize şunu gösterdi aslında; 'Bir çocuk enkaz halinden nasıl bu hale getirilebilir, topluma nasıl kazandırılabilir?' Bize de ışık tutan anneydi." şeklinde konuştu.