Parçalı Bulutlu 0.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Güncel
AA 27.03.2020 11:43

At sevgisi ağır basınca nalbantlığa gönül verdi

Felsefe eğitimi almasına rağmen dedelerinden miras kalan at sevgisi ağır basınca Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'ndan mezun olan Şeyma Kalkan, erkek egemen bir meslek grubunda tek kadın nalbant olmak için ustasından işin inceliklerini öğreniyor.

At sevgisi ağır basınca nalbantlığa gönül verdi
[Fotoğraf: AA]

Felsefe eğitiminin ardından Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'ndan mezun olan 26 yaşındaki Şeyma Kalkan, ustasının yanında mesleki eğitimini tamamladıktan sonda Türkiye'nin profesyonel anlamdaki tek kadın nalbantı olacak.

Kahramanmaraş'ta doğup büyüyen Şeyma Kalkan, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olduktan sonra atlara olan sevgisinin önüne geçemeyerek kaydolduğu Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'nı geçen yıl tamamladı.

Nalbantlığa uzanan hikayesi, nallama teknikleri dersi sırasında kendisine sorduğu, "Acaba ben bu mesleği yapabilir miyim?" sorusu ile başlayan Kalkan, bu düşüncesini çevresiyle paylaştığında nalbantlığın erkek egemenliğinde bir meslek olduğunu ve bu nedenle de nalbantlık yapamayacağını vurgulayan yorumlar ile karşılaştı.

Bu olumsuz yorumlar karşısında azmi daha da artan Kalkan, üniversitede nalbantlık teknikleri dersini veren Öğretim Görevlisi Ferhat Akbenli'nin desteğiyle ilk stajını yapmaya başladı.

Şeyma Kalkan, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olan nalbantlığın inceliklerini ustasından öğrenmeye devam ediyor.

Son 1 yıldır İstanbul'da hocası ve ustası Ferhat Akbenli'nin firmasında nalbantlık yapan Kalkan, mesleki eğitimlerine devam ediyor, her geçen gün kendisini daha da geliştiriyor.

At sevgisi dedelerinden miras

At sevgisini, her ikisi de seyis olan dedelerinden miras alan ve bu mesleğin kendisini genetik olarak çektiğini düşünen Şeyma Kalkan, mesleğine ilişkin hedeflerini AA muhabirine anlattı.

Felsefe bölümünden mezun olduktan sonra turizm sektöründe işe başladığını, hobi olarak da Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'na kaydolduğunu anlatan Kalkan, şöyle konuştu:

"Sonra baktım ki atların tutkusuyla turizm işini yapamıyorum. Turizm işini bıraktım ve odak noktam atlar oldu. 2017 yılında Ferhat hoca ile karşılaştık. Kendisini ilk kez nallama yaparken gördüğümde bu mesleği yaparım diye düşündüm. İlk başlarda çevremden olumlu tepkiler almadım. Yapamayacağımı düşündüler ama Ferhat hocam destek sağladı. Sonrasında stajımı ve mesleki eğitimimi Ferhat hocamın yanında yaptım. Bu mesleğe yönelimimin olabileceğini düşündüğünden ve bana inancından dolayı yanında kaldım."

"Sağlığımın el verdiği kadarıyla yapmak istiyorum"

Nalbant ustası Ferhat Akbenli'nin yanında yaklaşık 6 aydır nallama ile ilgili teknikleri öğrendiğini belirten Kalkan, "Umarım daha çok şey öğreneceğim bu meslekle ilgili. Vücudumun, sağlığımın el verdiği kadarıyla yapmayı planladığım bir meslek. Hem mesleğimi hem de atları çok seviyorum. Kendimi geliştireceğime inanıyorum. Ustalarımın desteğini aldığım müddetçe de burada olacağımı biliyorum." dedi.

Fizyolojik açıdan bakıldığında kadın gücü ve kas yapısının bu mesleğe uygun olmadığının düşünüldüğünü dile getiren Kalkan, şöyle devam etti:

"Bu esnada düşüneceğimiz tek nokta bir şeye olan inancımız ve yapabilirliğimiz. Vücudum desteklediği sürece psikolojik olarak kendimi motive edebiliyorsam, başarabileceğimi düşünüyorum. Dışarıdan bakıldığında erkek mesleği gibi göründüğü ve ben bu alanda tek olduğum için onun vermiş olduğu bir ayrıcalık var. Fakat Anadolu'nun ücra köşelerinde görmediğimiz kadınların yaptığı bir sürü şey var. Bir kadın istedikten sonra her şeyi yapabilir diye düşünüyorum." 

"Atçıyım diyordum, aşçı anlıyorlardı"

Bu mesleği icra edenler yaşlı olmalarına rağmen altından kalkabildiğini çünkü erkek olmaları nedeniyle kas yapılarının geliştiğini ifade eden Kalkan, şunları ifade etti:

"Kadınlarda kemiksel yapıdan dolayı sıkıntılar olabileceğini düşünüyorum. Şu an için sıkıntı olabilir mi bende de bilemiyorum. Ama 50 yaşından sonra yapılabilir mi bu meslek, düşünülmesi gereken bir konu. O zamana kadar da belli süreçler var. Kadın olmanın ayrıcalığı evlendikten sonra anne olmak. Dolayısıyla mesleği bırakmak gerekiyor bu süreçte. Bu iki yıllık ara verme sürecinde ne yapacağım onu düşünüyorum. Çünkü paslanabilirim o iki yılda. Bu kadar öğrendiğim şey elimden gidebilir. İlerisi için tek hayalim çocuklarımı da doğanın içinde atlarla yaptığım işle alakalı yetiştirmek istiyorum. Her zaman yanımda çocuklarımla bu mesleği yaptığımı hayal ediyorum. Nalbantlığa devam edemezsem de antrenörlüğünü yaptığım atın nallamasını yapabilirim diye düşünüyorum."

Çevresinden aldığı tepkileri de anlatan Kalkan, "İnsanlarla ilk tanıştığımda nalbantım demiyordum, atçıyım diyordum. Atçıyı, aşçı olarak anlıyorlardı. Ama aileme ilk söylediğimde antrenör olacağımı düşünüyorlardı. Bu altın bileziği aldığımda annem ağlamıştı. 'Vücudun hassas, narin, bir yerini kıracaksın' diye endişelendi. Annem ve babam her zaman bana destekçidir. Tek çocuğum, o nedenle sakınıyorlar gözlerinden. Biraz bende de inatçılık var. Yapacağımı ve geri dönmeyeceğimi söylediğimde kabullendiler. Ama hala annem 'bıraksan çok iyi olur' diyor." diye konuştu.

"Usta olmak o kadar kolay bir şey değil"

Türkiye'de çok atın bulunduğunu, gerçek usta sayısının ise yetersiz olduğunu aktaran Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu işin ustası olmadan nalbantlık yapan insanlar var. Bu durum at için zararlı. Çünkü o da bir canlı ve sadece yarıştırılmak ya da keyfi olarak bakılmak için yaratılmadılar. Onlar için ayakları çok önemli. Bu nedenle bu meslekte ustalaşmak gerekir. Bu işe hemen atılmak söz konusu değil. Herkesin öğrenme aşamasında gözlem yapması gerekir. 1,5 yıldır staj yapıyorum, usta olmak o kadar kolay bir şey değil. Emek gerektiriyor. Gelenek göreneklere göre yapıldığı zaman yüzeysel oluyor ama mesleğin ayrıntıları çok fazla. Atın ayağının sakatlanmasının sebebi naldan da ustasından da kaynaklanabiliyor. Sonrasında da atın hayati fonksiyonlarını yavaş yavaş kaybetmesine kadar gidiyor. Ufacık bir dokunuş atın tüm hayatını değiştiriyor."

"Dünya standartlarında iyi bir usta olacağına inanıyorum"

Kalkan'ın ustası ve hocası Ferhat Akbenli de ülke şartlarına bakıldığında Şeyma'nın nalbantlık mesleğini seçmesinin enteresan bir olay olduğunu dile getirdi.

Mesleği gereği bir çok ülkeyi gezdiğini, Avrupa ve Amerika'da bu işin ustası kadınların olduğunu gördüğünü anlatan Akbenli, "Uludağ Üniversitesi'nde ders verirken, bir gün Şeyma geldi 'Ben nalbant olmak istiyorum' dedi. Ne kadar alışık olsam da görsem de tuhafıma gitmedi değil, tabii ki gitti. Ama unutulmaya yüz tutmuş bir meslek grubunda bu mesleği icra ediyoruz. Bırakın bir bayanı, erkek bile bulmak zor, zamanın şartlarında. Şeyma'nın bu teklifi bana çok cazip geldi. Dünyada yapılıyorsa ülkemizde de yapılabilir diye düşündüm." ifadelerini kullandı.

Akbenli, Şeyma'yı başarılı bulduğunu belirterek, "Tabii ki bu meslek güç, kuvvet, yetenek ve tecrübe istiyor ama istendikten sonra yapılabilir. Şeyma'da bütün bu özellikler mevcut. Bizi de gayet iyi dinliyor. Daha da kendisini geliştireceğine inanıyorum. Türkiye'deki ilk kadın nalbant olmaktan ziyade dünya standartlarında iyi bir usta olacağına inanıyorum." dedi.

Sıradaki Haber
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinden koronavirüs haritası... Güncel koronavirüs haritası...
Yükleniyor lütfen bekleyiniz