Bilecik'te, yeni tip koronavirüs (Covid-19) sürecinde boş zamanlarını değerlendirmek isteyen kadınlar, Halk Eğitimi Merkezinde açılan birbirinden farklı branşlardaki kurslara ilgi gösteriyor.
Bilecik Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı Fatma Cansız, çok yoğun talep aldıklarını ancak salgınla mücadele tedbirlerine göre asgari düzeyde kursiyere hizmet verebildiklerini söyledi.
Sosyal mesafeye dikkat ederek maskeyle çalıştıklarını belirten Cansız, "Kurslarımızı kadınların meslek sahibi olmaları, evlerine 3-5 kuruş katkıda bulunmaları için istihdam amaçlı açtık. Bilgisayar, aşçılık, müzik, el sanatları, deri işlemeciliği ve benzeri onlarca kursumuz var. Talep patlaması yaşıyoruz." dedi.
El Sanatları Merkezi Müdürü Aytekin Yöntem, kırsal bölgelerde yaşayan çiftçi ve köylü ailesi çocuklarına meslek edindirmek amacıyla 1965 yılında kurulan Halk Eğitimi Merkezince şu ana kadar 4 bin civarında kursiyere belge verildiğini aktardı.
Kursların zamanla şehirlere yayıldığını dile getiren Yöntem, geçen yıl düzenledikleri 16 kursa katılan 300 kişinin sertifika aldığını bildirdi.
El sanatları alanında 5 yıldır usta öğreticilik yapan Nurşen Oltulu da dokuma kursuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Bir ürün, desenin basitliği veya zorluğuna göre zaman alıyor. 10-15 güne yaydığımız ürünler var. Peşkir, çanta, heybe, seccade, çeşitli kıyafetler dikiyoruz. En zahmetli ürün 'runner' masa örtülerimiz. Desenleri çok olduğu için zaman alıyor. Haftanın 5 günü 09.00-16.00 saatlerinde kursiyerlerimiz eğitime geliyor. İlk geldikleri gün 'Acaba yapabilir miyim?' diye düşünüyorlar, makineyi görünce korkuyorlar. Zaman geçince geldikleri konuma kendileri de şaşırıyor."
Çiniciliği öğreten Yasemin Bayraktar, toprakla temas eden kadınların desenlerin güzelliğiyle bir şeyler üretmenin hazzını yaşadığını, stres attığını vurguladı.
Genellikle mutfakta kullanılan eşyaları ürettiklerini dile getiren Bayraktar, "Tabakların içlerine işleme yapılıyor. Çiniler hazır halde geliyor. Pürüzsüz olması için zımparalıyoruz, küçük küçük iğnelerle deliyoruz. Kömür tozu ile aktarıyoruz zemine. Epey emek isteyen bir iş. İlk zamanlar zor geliyor ama sonra bırakamıyorlar. Sabah ve öğlen iki grubumuz var." ifadelerini kullandı.
Giyim teknolojileri kursunda görevli Emine Erdoğan, gömlek, kazak, pantolon, pardösü gibi giysileri üretmeyi öğrenen kursiyerlerin bu alanda işe girebileceğini, atölye açabileceğini belirtti.
Deri işleme usta öğreticisi Filiz Teksoy, "9 yıldır bu sanatla meşgulüm. Son derece meşakkatli, sabır isteyen bir iş ama sonunda çıkan ürünler son derece şık, bir yandan da zevkli. Çanta, kemer, cüzdan, anahtarlık, bileklik. Bir çanta 3 hafta sürebiliyor. Kursiyerlerin hepsi ev kadını. Hobiden ziyade kültürümüzü tanıtmak adına da uğraşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Zamanınızın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz"
Dokuma kursuna devam eden kursiyerlerden Gülin Güngör ise bu eğitim sayesinde yeni arkadaşlar edindiğini ve daha fazla sosyalleştiğini anlattı.
Sağlık sorunları nedeniyle işini bırakmak zorunda kaldığı bilgisini veren Güngör, "Dokumacılık çok güzel bir meslek. Geleceğe bir şeyler bırakmak çok güzel. Buraya geldiğiniz zaman her şeyi unutuyorsunuz. Zamanınızın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Çok mutluyum." görüşünü dile getirdi.
Filiz Uysal geçen yıl başladığı kurs sayesinde salgın sürecinde psikolojik olarak rahatladığını ifade etti.
Neslihan Söylemez, deri işlemeciliğe merakından dolayı geçen eylül ayından bu yana geldiği kursta önceleri çekiç bile tutamadığını ancak birçok şeyi başardığını, şu anda kemer yapımıyla uğraştığını kaydetti.
Gamze Şanlı Ergün de yeni bir şeyler öğrenmek ve çocuklarına öğretmek amacıyla çalışmalara katıldığına değinerek, "Geldiğim zaman stres atıyorum. Daha yeni başladım. El işlerini çok severim. Deri işleme çok zevkli." değerlendirmesini yaptı.
Narin Yılmaz ise 5 liraya kumaş alıp 2 elbise diktiklerini aktararak, "Çocuklarıma, yeğenlerime bir sürü elbise yaptım. Aile ortamı gibi. Burada adeta terapi alıyoruz." diye konuştu.