Ercoşkun, numune aldığı il genelindeki doğal kaynak suları üzerine çalışma gerçekleştirdi.
Çalışması sonucunda özellikle Tuz Mağarası'nın bulunduğu kentin doğu bölgesindeki 50'den fazla doğal kaynak suyunun yoğun tuz barındırdığını tespit eden ve numune aldığı kaynak sularından sadece güneş altında bırakarak tuz elde eden Ercoşkun, laboratuvarda yaptığı incelemede, bu tuzun kaya tuzundan daha saf olduğunu belirledi.
Ercoşkun, Çankırı'da, yüzeyin yaklaşık 400 ile 1000 metre altının tuz katmanına sahip olduğunu söyledi.
Kentte oluşmaya 50 milyon yıl önce başlayıp 35 milyon yıl önce bugünkü haline ulaşmış tuz madenleri de bulunduğunu belirten Ercoşkun, "Bu kadar büyük tuz madeninin oluşu, özellikle sonbaharda ve ilkbaharda yağan yağışlarla suyun yer altına ulaşması, yer altındaki tuzu çözüp yer üstüne çıkmasına neden oluyor. Bu şekilde Çankırı kaya tuzu madenlerinden kaynaklanan 50'den fazla tuzlu akan pınarımız, deremiz var." dedi.
Boşa akan tuzlu doğal kaynak sularının toprağı tuzlulaştırdığına, bunun tarımı olumsuz etkilediğine işaret eden Ercoşkun, "Bu açıdan bu suyun tuz üretiminde kullanılması önem taşıyor. Hem kırsal alanda yeni bir ekonomik faaliyet oluşturulması hem de toprağın kondisyonunun, tuz içeriğinin azaltılması için çalışıyoruz. Her bir kaynaktan numune alıp, tuzu kaya tuzu haline getiriyoruz. Ürettiğimiz bu yeni kaya tuzunun özelliklerine bakarak hangi tuzlu su kaynaklarından hangi özelliklerde tuz üretebiliriz diye çalışıyoruz." diye konuştu.
"Pınar tuzu olarak isimlendirilebilecek yeni bir tuzumuz daha var"
Çankırı'da çok miktarda tuzlu su olması sebebiyle kurumların bu konuda önayak olması gerektiğini vurgulayan Erçoşkun, "Çiftçilerimiz, kuracakları kooperatif kanalıyla ürettikleri gerçek Çankırı tuzunu pazarlayabilir. Bu da çiftçiye rutin bir gelir kaynağı sağlayacaktır. Dolayısıyla bir metrekareden 3 günde birkaç kilo tuz üretmek mümkün. Kaya tuzunun fiyatı ortalama 60 lira civarında. Bizim sudan üreteceğimiz tuzun kalitesi yaklaşık 60 liralık getiriye sahip. Çankırı tuzuyla meşhur bir şehrimiz. Sadece kaya tuzu değil, akarsu, 'kaynak veya pınar tuzu' olarak isimlendirilebilecek yeni bir tuzumuz daha var." ifadesini kullandı.
Ercoşkun, tuzda gıda güvenliği riskinin son yıllarda üzerinde çokça bilimsel makale yazılan bir konu olduğunu, tuzda ağır metal, mikroplastik ve radyoaktivite bulunabildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Dünya hızla kirleniyor, insan nüfusu artıyor. Bu kirlilikten en fazla maalesef denizler nasibini alıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda görüyoruz ki dünyanın neresinde olursa olsun, içinde bir lityum kirliliği olmayan tuz üretmek mümkün değil. Yine aynı şekilde dünyanın neresinde olursa olsun, deniz tuzunu mikroplastikten ari şekilde üretmek de mümkün değil. Deniz tuzu gerek mikroplastik gerek ağır metal kirliliği taşıyabilme riskine sahiptir. Kaya tuzunda mikroplastik bulunmamakla birlikte ağır metal riski bulunabiliyor. Birçok tuz madeninde kurşun, arsenik, civa tespit edilebiliyor. Radyoaktif kirlilik de söz konusu ancak Çankırı tuzunda yaptığımız çalışmalarda gördük ki ağır metal ve radyoaktivite ile ilgili bir kirlilik söz konusu değil. Çankırı kaya tuzundan üretilecek su tuzu, kaynak tuzu, gerek ağır metal gerek mikroplastik gerekse radyoaktivite kirliliği bakımından dünyanın en temiz tuzlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor."