Satış ve pazarlama uzmanı 45 yaşındaki Ali Haydar Yanar, ceviz kabuğundan yaptığı yelkenli otantik gemiler ile vitamin deposunu adeta sanat eserine dönüştürüyor.
Çeşitli firmalarda satış ve pazarlama uzmanı olarak görev yapan Yanar, mesleğine ara verdiği dönemde, çocukluğundan kendisine hatıra kalan bir anıyla bu yola çıktı. Çocukluğunda, babasının ceviz kabuğundan gemi yapma fikrini anımsayan Yanar, geçen yıl eline aldığı bir ceviz kabuğuyla ilk tasarımını gerçekleştirdi.
Yanar, ceviz kabuğunu bir makine parkuru olmaksızın eğe, kıl testere, maket bıçağı ile şekillendirirken, geminin yelkenlerini ise kendi buluşu olan doğal materyallerden elde ediyor.
İlk ürünü yapmaya başladığında isim arayışı içine giren Yanar, görselliği itibarıyla da etkileyici olan bu gemilerin efsaneleştirilmesi gerektiğini düşünerek, yaptığı esere "Cevizden Gelen" adını verdi.
Ceviz kabuğundan gemilerin hikayesini AA muhabirine anlatan Yanar, ürünleri cevizden imal ettiği ve ilerleyen süreçte de yeni tasarımlar yapabileceği için çalışmalarına "Cevizden Gelen" adını verdiğini söyledi.
Ali Haydar Yanar, tasarladığı gemilerde kullanması gerektiğini düşündüğü figürlerden birinin ejderha olduğunu belirterek, "Vikings ve Game of Thrones dizilerindeki pek çok görsel sahne, bana ilham kaynağı oldu. Bu da tasarladığım gemilere bir figür kattı." dedi.
Tasarımlarında çetin ceviz kullanıyor
Gemileri tasarlarken kullandığı materyallere ilişkin bilgi veren Yanar, sözlerine şöyle devam etti:
"En önemli materyalim hepimizin evinde bulunan sağlık kaynağı cevizin kabuğu. Geminin gövdesini cevizin kabuğundan imal ediyorum. Diğer unsurların tamamı, ahşap elemanlarla neticeye eriyor. Ancak burada dikkati çekmek istediğim husus, bunların tamamını el yordamıyla, el aletleriyle yapmaya çalışıyorum. Kullandığım aletler eğeler, kıl testere, maket bıçağı ve yapıştırıcı. Ürünü bir makine parkurunda hazırlamıyorum.
Çetin ceviz kullanıyorum gemileri hazırlarken. Evlerde sert ceviz tercih edilmez ama benim tezgahıma gelmesini istediğim ceviz, sert ceviz. Çünkü işlem sırasında kabuğun kırılmaması gerekiyor. Bir günlük çalışmadan sonra cevizin kabuğunun kırılması, emeğin zayi olmasına sebep oluyor. Bu nedenle sağlam ceviz, işlem esnasında tercihim oluyor. Dolayısıyla kimsenin dönüp de yüzüne bakmadığı bu cevizler, böyle bir neticeye ulaşıyor."
Geminin yelken materyalleri kendi keşfi
Yanar, bir gemiyi tamamlama süresinin, motife ve modele göre değiştiğini anlatarak, "Gemiyi bitirmem iki günlük bir zamanı kapsıyor. Sadece ahşap kısmı değil, yelken ve yelkenin ip bağlama kısımları var. Bunlar zaman alan süreçler. Yelkende kullandığım materyal de benim keşfim diyebileceğim bir materyal. Deri görünümü vermeye çalıştığım bir materyalden bahsediyorum. Eskiden deri malzeme kullanıyordum. Fakat hayvansal ürünün girmesini istemediğim için doğal malzemelerden elde ettiğim bir malzemeyle yelkenleri yapıyorum." diye konuştu.
Yaptığı ürünlerden hiçbirinin diğerine benzemediğini ifade eden Yanar, "O günkü ruh halim ürüne yansıyor. Agresif bir ruh halindeysem, çıkardığım modelde de agresif çizgileri görebiliyorsunuz. Neşeliysem ona göre daha yumuşak çizgili ürünler ortaya çıkıyor." dedi.
Geçen yıl el sanatlarıyla uğraşan birinin, kendisine yaptığı eleştiriyi anlatan Yanar, "Bu kişi yaptığım işin, sanat ile delilik arasına sıkışan bir iş olduğunu söylemişti. Ben de nispeten öyle düşünüyorum. Çünkü bildiğiniz bir cevizin kabuğundan neticede bu tür bir ürüne ulaşmak pek akıl karı değil diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Yanar, tasarımlarına yurt dışından, özellikle İskandinav ülkelerinden ciddi bir ilginin olduğunu ancak kırılma tehlikesi nedeniyle ürünlerini yurt dışına çok fazla gönderemediğini sözlerine ekledi.