1 Mayıs, işçilerin ve işçi hareketinin tarihsel mücadelesinde bir kırılma noktasını temsil ediyor.
Temelinde ise 19'ncu yüzyılın sonlarındaki ağır, uzun ve güvensiz çalışma koşullarına tepki yatıyor.
İlk kez 1856'da Avustralya'da işçiler, günde 8 saat çalışma talebiyle Parlamento Evine yürüyüş düzenledi. 1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler aynı taleple iş bıraktı.
Sanayileşmenin ezdiği işçi sınıfının gösterileri, kitlesel grevlere dönüştü, yaygınlaştı. İtirazları, günde 10 ile 16 saat arası çalışma ile ölüm ve yaralanmaların olağan karşılanmasınaydı. Ücretlerinde kesinti olmadan iş günlerinin kısalmasını istiyorlardı.
İşçi haklarında dönüm noktası
20. yüzyılın başında 1 Mayıs birçok ülkede, "Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul gördü. Osmanlı'da ise ilk kez 1905 yılında İzmir'de kutlandı. 1912 yılında ilk kez İstanbul'da 1 Mayıs etkinlikleri yapıldı.
Türkiye'de ilk resmi kutlama da 1923'te oldu. 1924'te 1 Mayıs kutlamalarına ara verildi. 1935 yılında ise "Bahar ve Çiçek Bayramı" olarak genel tatil günlerine dahil edildi.
Taksim'de kanlı 1 Mayıs
Taksim Meydanı'nda uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması 1976 yılında gerçekleşti. 1977'deki kutlamalarda ise göstericilerin üzerine ateş açılması, ölüm ve yaralanmalar hem 1 Mayıs'ı bayram olmaktan hem de Taksim'i kutlama adresi olmaktan çıkaran kararlara yol açtı.
1977 yılında Taksim'de düzenlenen kutlamalar kanlı bitti. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in konuşması sırasında açılan ateş sonrasında 34 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı.
12 Eylül darbecileri yasakladı
12 Eylül askeri darbesinin ardından, 1977'de yaşananlar gerekçe gösterilerek 1 Mayıs bayram olmaktan çıkarıldı ve kutlamalar yasaklandı.
Uzun yıllar Taksim Meydanında 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmedi. İzinsiz gösterilerde çıkan olaylarda yaşamını yitirenler oldu.
1 Mayıs, 2009 yılındaysa "Emek ve Dayanışma Günü" olarak yeniden resmi tatil ilan edildi.
Haber: Sezen Ceceli Köse
Kamera: Sefa Bakış