Gelenleri kapıda, hercai, kaktüs, sukulent ve mesleğinde yarım asrı geride bırakan Cavit Durukan'ın güler yüzü karşılıyor. Dükkandan içeriye adım atıldığında ise yüzlerce fotoğrafla farklı bir dünyanın kapıları aralanıyor.
Durukan, "kimler geldi, kimler geçti" diyerek başlıyor AA muhabirine yarım asırdır biriktirdiği fotoğrafların hikayesini anlatmaya.
"Hatıraları muhafaza edebilmek için fotoğraflarını sergiliyorum"
Durukan, berberliğin baba mesleği olduğunu ve Çanakkale’nin Kumkale köyünde babasıyla 10 yıl çalıştan sonra 1972’de İstanbul’a geldiğini söyledi.
Berberlikte 60 seneyi tamamladığını dile getiren Durukan, "Berberliğe başladığım yıllarda, arkadaşlar dükkanıma geldiği zamandan beri çektirdikleri hatıra fotoğraflardan birer tane benim dükkanıma bırakıyorlardı. Fotoğraf biriktirme ve bunları muhafaza etme o günlerden başladı." dedi.
Durukan, yüzlerce fotoğraf biriktirdiğini vurgulayarak, "‘Kimler geldi, kimler geçti’ fotoğrafları çok biriktiği için tabloya aldım. Bunların içerisinde çok eski müşterilerimin, hayatta olan ve hayatta olmayan arkadaşların bana bırakmış olduğu hatıra fotoğraflar var." diye konuştu.
Fotoğrafları çok sevdiğini ifade eden Durukan, şunları anlattı:
"Bana sohbete gelmiş, tıraşa gelmiş, fotoğraf çekimine gelmiş arkadaşlarla hatıraları muhafaza edebilmek için fotoğraflarını sergiliyorum. Yerim yetmediği için çoğunu arşivimde muhafaza ediyorum. Zaman zaman dışarıda olanları içeriye alıp arşivdekilerini sergiliyorum. Herkesi bir arada görmek istiyorum, o bakımdan hepsini sergilemeye çalışıyorum."
Sanat ve sanatçılarla geçen ömrün kaydı
Durukan, eskiden fotoğrafçılarda çekilen vesikalıkların çok olduğunu, herkesin hatıra fotoğraf bıraktığını ama şimdi insanların vesikalık fotoğraflarını bırakmadığını belirtti.
Artık fotoğrafların cep telefonundan çekildiğini dile getiren Durukan, “Yeni gelenler vesikalık değil, fotoğrafçılar çekmiş olduğu fotoğraflardan birer tane hatıra gönderiyorlar. ‘Sizinle beraber hatıra fotoğrafımız mekanımda olsun’ diye kendilerinden fotoğraf rica ediyorum. Böylelikle arşivim doluyor." dedi.
Durukan, çeşitli sanatçılarla fotoğrafları olduğunu göstererek, şöyle devam etti:
"Bülent Ersoy ile Gülhane şenliklerinde tanıştım, orada kendilerinden imzalı fotoğraf aldım. Sahnedeyken kendisin de fotoğraflarını çektim. Ayşen Birgör’ün konserlerine TRT’ye gittim, kendisiyle orada tanıştım, fotoğraflar oradan. Pop Star yarışmasında İhsan Güvenç’in programlarına ve konserine gittiğimde tanıştım. Diğer sanatçılarla da Gülhane’de ve konser yerlerinde tanıştım. Bu fotoğrafları muhafaza etmeye çalışıyorum hatıra olarak, hepsini karşımda görmek bana mutluluk veriyor."
Türkan Şoray’a mektup yazarak fotoğraf göndermesini rica ettiğini anlatan Durukan, Şoray’a olan ilgisini şöyle anlattı:
"O zaman renkli fotoğraf yoktu, siyah beyaz fotoğraf gönderdi. 1966’da rica ettim, mektupla geldi. Fotoğrafın imzası solduğunda, Yedikule Tren İstasyonu’na çekim için geldiğinde kendisiyle tanıştım, imzasını yenilenmesini istedim. Fotoğrafın orijinal kalmasını istedi ve renklisini imzaladı. Bu da yaklaşık 25 sene oluyor. Siyah beyaz ve renkli fotoğrafı yan yana dükkanımda muhafaza ediyorum."
Fotoğraflarda hatıra kalan eski dostluklar
Müşteriyle arasında sırdaşlık, arkadaşlık, dostluk oluştuğunu söyleyen Durukan, "Fotoğrafları tabloda gördüğümde, arşivden çıkarıp değişiklik olsun diye sergilediğimde duygulandığım anlar oluyor. Fotoğraflar bana hem duygu yaşatıyor, hem beni mutlu ediyor, hem eski günleri yad etmiş oluyorum." dedi.