2019 yılında Safranbolu'da kurduğu "Türkiye Kahve Müzesi"nin ikincisini Mustafapaşa köyüne kazandıran Semih Yıldırım, Anadolu'da asırlardır konukseverliğin simgesi haline gelen Türk kahvesinin hikayesini yansıtıp, 1600'lü yıllardan beri kahve yapımında kullanılan malzemeleri yöreye özgü taş binada görücüye çıkarıyor.
Pişirme yöntemi ve yüksek aromasıyla Osmanlı döneminden beri kahve müptelalarını etkileyen Türk kahvesi çeşitlerinin de konuklara ikram edildiği müze, sergi alanı ve kahvehaneden oluşuyor.
Müzeyi ziyaret edenler kahvenin çekirdekten fincana yolculuğuna şahitlik ederken, kahve yapımında kullanılan antika cezve, fincan, el değirmeni, kavurma tavaları, terazi, tahta kaşık, su küpü ve şeker kaplarını görebiliyor.
Müzenin kurucusu Yıldırım, AA muhabirine, Türk kahvesi kültürünü yerli ve yabancı turistlere anlatmak için Kapadokya'ya müze kazandırmanın heyecan ve mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Müzeyi ziyaret edenlerin Türk kahve çeşitlerinin hikayelerini öğrenip, her birini tadarak bunun tanıtımına katkı sunacağını dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Türk kahvesi bir pişirme yönetimidir. Bu yöntemin özel bir hikayesi, geçmişi ve ekipman arşivi var. Biz, burada çekirdekten fincana gelinceye kadar bütün ekipmanlarını sergiliyoruz. Kahvenin çekirdek halinden içilebilir hale gelinceye kadarki süreç burada var. Türk kahvesinin kalıplaşmış bir hali var ama Anadolu, gastronomi alanında gelişmiş kültüre sahip. Bunu kahvede de yaşatmış. Anadolu'da farklı kahveler yapılmış. Kahvenin içine süt konulan mihrimah, badem konulan cilveli, özel bardakta sunulan süvari gibi kahve çeşitleri var. Misafirlerimizin burada deneyimleme şansları da olacak. Türk kahvesi dünyanın en sağlıklı kahvesi. Kavrulma derecesi anlamında çekirdeklerin aromalarının net alınabildiği orijinal bir kahve. Dolayısıyla bunu doğru anlatıp doğru sunduğumuzda Türk kahvesine ilgi her geçen gün büyüyor. Bu müzeyi kurarken en önemli misyonumuz kahveyi doğru anlatmak. Bunun için de en doğru yerin Kapadokya olacağını düşündüğümüz için müzeyi kurduk. Burada misafirlerimiz Türk kahvesini hissederek, yaşayarak görecek."
Yıldırım, İstanbul'da da Türk kahvesinin tanıtımına katkı sunmak amacıyla müze açmayı planladıklarını sözlerine ekledi.
Müze sorumlusu Hüseyin Bölük de müzedeki envanterlerin, kahveyi dünyaya ilk duyuran milletin Türkler olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti.
Kapadokya'nın, tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerinin yanında gastronomi açısından da zengin olmasının müzeye olan ilgiyi desteklediğini dile getiren Bölük, "Kahveye ilgi göstermeyen millet yok. Afrika'dan Uzakdoğu'ya kadar herkesin ilgi gösterdiği bir ürün. Kapadokya'ya dünyanın her yerinde misafir geliyor. Bu müze sayesinde yabancı konuklarımız hem geçmişten günümüze kahvenin hikayesini dinleyecek hem de tadım yaparak anılarını pekiştirecek. Dolayısıyla Türk kahvesi, bu müze sayesinde yeniden bir atağa kalkacak."