Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya'da, bölgenin kültür ve geleneklerinden örnekler "Kapadokya Yaşayan Miras Müzesi"nde görevlilerce uygulamalı olarak gösteriliyor.
UNESCO tarafından 2003 yılında kabul edilen "İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası" sözleşmesi kapsamında Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) tarafından Nevşehir'in Avanos ilçesindeki tarihi Hacı Nuri Bey Konağı'nda oluşturulan müze, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
1900'lü yılların başlarında yapılan, 50 yıl öncesine kadar ikamet olarak kullanılan 3 katlı konaktaki 16 farklı odada, gelin odası, masal salonu, Hacivat-Karagöz oyunu, meddahlık ve aşıklık geleneği, sema ile çeşitli sanat ve gelenekler ziyaretçilere uygulamalı anlatılıyor.
NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü öğrencileri, lisans düzeyinde aldıkları teorik bilgileri müzede yaşatarak, hem bölgenin kültür, sanat ve geleneklerini turistlere tanıtıyor hem de unutulmaya yüz tutmuş birikimin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlıyor.
NEVÜ Türk Halk Bilimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Adem Öger, AA muhabirine, haftanın her günü açık olan müzede öğrencilerinin vardiyalı görev yaparak, geçmişten geleceğe bir köprü oluşturduklarını belirtti.
Yaklaşık 8 aydır hizmet veren müzenin, Kapadokya'nın doğal güzelliklerinin yanı sıra kültürel zenginliklerinin de yansıtılması bakımından önemli olduğunu vurgulayan Öger, şöyle konuştu:
"Müzemizin bölgedeki diğer müzelerden farkı, etkileşimli olmasıdır. Müzeyi ziyaret esnasında karşılıklı bilgi alışverişi ve izlemeye dayalı bir uygulamanın olmasıdır. Müzemizin kuruluş felsefesi; Bölgemizin kültürünü gençlerimize, öğrencilerimize aktarmak, diğer yandan da bölgeye gelen yabancı turistlere Türk kültürünün güzelliklerini yansıtmaktır. Burada örgün eğitim kurumlarından gelen ziyaretçiler, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatında olan ancak uygulamada göremedikleri geleneksel ritüelleri bu müzede görüyorlar. İkinci önemi ise bölgedeki sema, semah, ebru sanatı gibi önemli sanatların icrasını da bu müzede turistlerin birebir görme fırsatı oluyor."
Doç. Dr. Öger, müzenin dinamik bir yapıya sahip olduğunu, saha araştırmalarında tespit edilen farklı geleneklerin de oluşturulan yeni bölümlerde canlandırıldığını sözlerine ekledi.
"Bu müze, geçmişten geleceğe bir köprü"
Müzede görevli öğrencilerden Beyza Ören ise okulda öğrendiği bilgileri müzede yaşayarak pekiştirdiğini söyledi.
Canlı performansla geleneklerin yansıtılmasının ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunduğunu kaydeden Ören, "Bu müze, geçmişten geleceğe bir köprü olma özelliği taşıyor. Farklı odalarda farklı kültürleri canlandırıp anlatıyoruz. Türk Halk Bilimi, aslında kendi kültürel mirasımızı gelecek kuşaklara taşımamızı sağıyor. Herkesin kültürel birikimlerimiz hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Zira, kendi kültürümüze hakim olmalıyız." diye konuştu.
Adana'dan bölgeyi gezmeye gelen Ümit Bektaş da halk kültürünün uygulamalı anlatıldığı müzeyi gezerken heyecan duyduğunu ifade etti.
Bu tür müzelerin ülke genelinde yaygınlaşmasının faydalı olacağına inandığını dile getiren Bektaş, yeni neslin, canlandırma yapılan müzeler aracılığıyla bölgenin geçmişini daha kolay öğrenebileceklerini söyledi.