Her eski olan değerli olmasa da eskinin değerlerini koruyabilen eşyalar oldukça değerlidir. Müzelerde bir araya getirilen bu eserler sayesinde geçmişten bugüne ışık tutulur.
Sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en eski yerleşim birimlerden olan Kızılcahamam’ın tarihi ise Kızılcahamam Belediyesi Eğitimci Nuray Yeşil Müzesi’nde yaşatılıyor.
Kişisel çabayla doğdu
İki katlı bir bina içinde 200 metrekarelik bir alanda yer almasına rağmen, binlerce esere ev sahipliği yapan müze, oldukça fazla eserin bir araya getirilmesiyle oluşturuldu.
Müzeye kaynaklık eden kişi memleketi Kızılcahamam’ın tarihine meraklı olan müteveffa iş insanı Ali Yeşil oldu. Kızılcahamam’ın tarihine ilişkin hemen her şeye ait bir koleksiyon yapmayı seven Yeşil, bir dönem sonra elindekileri bir müzede sergilemek istedi ve belediye iş birliği ile, eşinin adını verilen bir müze oluşturuldu.
Ali Yeşil, 2017 yılında vefat etse de geride önemli bir eser kaldı.
Sahibini bekleyen saatler
Müzede eski tüfekler, tabancalar, askeri kıyafetler, kalkanlar, süs eşyaları, ziynet eşyaları, halılar, değirmenler, ev eşyaları ve mutfak eşyaları sergileniyor.
Bunlara ek olarak bölge esnafının heykellerinin de bulunduğu ve işliklerin canlandırıldığı bölümler de var. Semercilik, demircilik, yorgancılık gibi bölümler arasında en ilginci ise saatçilikle ilgili olan işlik.
Kızılcahamam Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mecit Bal, bu ilginç detayı şöyle anlatıyor:
“Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerin burada canlandırıldığı bölümler var. Burada heykeli bulunan esnafın da yine burada yaşamış esnafları anımsatmasını istedik. Mesela burada gerçekten Kızılcahamam’da yaşamış ve yıllarca saatleri tamir etmiş bir saatçiden gelen saatler var. Esnafımızın tamir edemediği ya da tamir edip sahibine ulaştıramadığı saatler bile burada ve kayıt altında.”
"Müze hafızadır"
Müzenin şehrin hafızası olduğu ifade eden Bal, “Bu nedenle binlerce eseri bir araya getirmekle yetinmedik, eski esnafımızı, ilk sporcularımızı da burada yaşatmak istedik” diyor.
Müze, her geçen gün yeni eklemelerle büyümeye devam ediyor. Suları ve ormanları ile ünlü ilçeye gelenler son yıllarda Jeopark Müzesi ile birlikte, bu müzeye de yoğun ilgi göstermeye başladı. Bal, bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1934 yılında Ankara’dan İstanbul’a seyahati sırasında Kızılcahamam’da konakladı ve bir çam ağacının altına oturup içtiği suyu çok beğendi. ‘Bu su altın gibi’ diyerek övdü. Kızılcahamam’ın Atatürk’ün övgüsünü almış kaynak suyu yanında termal sıcak suları ve maden suları da ünlü. Müze ile suyumuz kadar kültürümüzü de tanıtmak istedik.”
Takunyalardaki incelik
Müzede kadınların eski ziynet eşyaları yanında, giyim eşyaları da tanıtılıyor.
Eskiden özellikle gelinlerin kullandığı el emeği, göz nuru süslemelerle bezeli takunyalar, elle işlenmiş kıyafetlerle yan yana sergileniyor.