Bilecik'te komşu iki ailede evlatlık olarak büyütülüp evlendirilen ve köyde çalışarak geçimini sağlayan Mustafa ile Havva Turgutoğlu çifti, yıllardır süren hayat arkadaşlığında birbirlerine bağlılıkları ve vefa örneği sergilemeleriyle birçok belgesel ve habere konu oldu.
Bilecik'in Söğüt ilçesinde yaşayan Mustafa Turgutoğlu ile gözü gibi baktığı alzaymır hastası eşi Havva Turgutoğlu'nun birbirlerine olan sevgisi hem pek çok habere ve belgesele konu oldu hem de sosyal medyada büyük ilgi gördü.
Sırhoca köyünde alzaymır hastası eşi Havva Turgutoğlu'na (79) gözü gibi bakan ve onu "Allah'ın emaneti" gören Mustafa Turgutoğlu (84) ile ilgili Anadolu Ajansınca (AA) yayınlanan haberin ardından çiftin aşkı adeta "dillere destan" oldu. Sıra dışı bir örnek olarak genç kuşaklara ders niteliğindeki çiftin yaşamı, televizyon haberlerinde yer bulmasının yanı sıra sosyal medyada pek çok hesapta paylaşıldı. Bazı televizyon kanalları, Sırhoca köyünde çekimler yaparak belgeseller hazırlayıp yayınlandı. Aynı yastıkta yıllardır süren sevgi dolu evliliğin sırrını izleyicilerle paylaşan Mustafa Turgutoğlu, hasta eşine olan vefalı davranışıyla tüm Türkiye'nin sevgisini kazandı.
Mustafa Turgutoğlu, yeniden konuk ettiği AA ekibine, mutlu bir evlilik için gençlere tavsiyelerini anlattı. Küçük yaşlarda yaşadığı zor günlerin, kendisi gibi evlatlık olan eşi ile hayatlarını birleştirmesiyle sona erdiğini belirten Turgutoğlu, "İki kimsesiz bir olduk. Havva'yı evlatlık alıp büyütenler bizim düğünümüzü yaptı. Düğün yaptıktan sonra askere gittim, döndüğümde de bir çift öküzümüz, bir de merkebimizle hayatımıza devam ettik. Birlikte çalıştık, çabaladık." dedi.
Turgutoğlu, eşiyle yıllarca köyde çiftçilik ve hayvancılık yaptıklarını, her zaman birbirlerine destek olduklarını söyledi. Eşinin 2007'de başlayan hastalığının ardından çoğu şeyi unuttuğunu anlatan Turgutoğlu, şöyle devam etti:
"Ne olduysa oldu, bu hastalık nasıl hastalık bilmiyorum ama oldu. Unutkanlık var, bir de ayakları basmıyor. Ankara'daki doktor, 'Beynin etrafına su toplanmış, böyle olunca beyin komut veremiyor. Bu hastalık düzelmez, böyle gider.' dedi. Hakikaten iyi olacağını deseydiler, malımı mülkümü satar, onun iyileşmesi için harcardım. Sırtımla taş taşır yine eşime bakardım."
"Birbirimizi incitecek bir tek laf etmedik"
Hastalığın Allah tarafından gelen bir şey olduğunu ve buna sabrettiğini ifade eden Turgutoğlu, eşiyle aralarındaki bağın çok kuvvetli olduğunu belirtti. Mustafa Turgutoğlu, mutlu bir evlilik için şu tavsiyelerde bulundu:
"Ben gençlik zamanlarımda ne yapsam eşim bana destek oldu. Birbirimizi incitecek bir tek laf etmedik. Her genç eşiyle güzel, tatlı dilli, güler yüzlü olup da birbirlerine kötü bir laf söylemeden yaşlanırlarsa ne mutlu. Birbirlerini bırakmasınlar, bazıları 'Çocukları baksın.' diyerek eşlerini bırakıp gidiyor. Ben çalışırken kazmanın sapından eşim de tuttu, nasıl bırakıp gidilir? Eskisi gibi yine aynı sevgi aramızda duruyor. Gençlerimize tavsiyem olsun, evlendikleri zaman eşlerine güzel davransınlar. 'Çayır ince biçilir mi, sular soğuk içilir mi, bana yardan geç diyorlar, yar tatlıdır geçilir mi?' Bunu göz önüne alsınlar. Bu yardan nasıl vazgeçiyorlar? İçeriden sana bir sevgi vermiş, sana gönlünü bağlamış, sen nasıl bırakıp da gidiyorsun? Bu sevginin mezara kadar gitmesi lazım. Müslümanlıkta bu var. Eşim bana gönül verdi, ben ona gönül verdim. Bu başka bir şeye benzemez, Allah bu sevgiyi mezara kadar götürmeyi nasip etsin."
Eşini çok sevdiğini ifade eden Havva Turgutoğlu ise "Gençken sevdiğim gibi seviyorum eşimi, ilk günkü gibi seviyorum onu. Onu seviyorum, bırakmasın beni." diye konuştu.