Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Dönemi padişahlarının türbelerindeki sanduka örtüleri (puşide), Bursa Olgunlaşma Enstitüsünce geleneksel yöntemler kullanılarak hazırlanıyor.
Enstitüde, Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid'in Bursa'daki, 1. Murad'ın ise hem bu şehirde hem de Kosova'daki türbeleri için ustalıkla ilmek ilmek işlenerek örtüler yapıldı. Osman Gazi Türbesi'ne puşide hazırlanması çalışmaları ise yaklaşık 3 yıldır sürüyor.
Araştırmaları sonrası tarihi geçmişi bulunan "Maraş işi" tekniğini kullanan ekip, 11 yıldır puşideler konusunda uzmanlaşan Elif Şeref, Hayriye Öztürk, Mürvet Bayram, Vildan Özdamar, Perihan Tunca, Semra Özaydın, Nilüfer Kiracı ve Nalan Akın'dan oluşuyor.
Çalışmalar, enstitünün el sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar'ın koordinasyonunda yürütülüyor.
Diğer türbe örtülerinden farklı olarak ahşap oymacılığı tekniği bulunan Osman Gazi Türbesi'nin puşidesi için enstitüdeki kadın ustalar ve öğretmenler, İnegöl'de ahşap oymacılığı dersi de aldı. Örtünün hattatlığını ise İstanbul'un yeni simgelerinden Çamlıca Camisi'nin de hatlarını yazan hattat Hüseyin Kutlu yapıyor.
Öğreticiler, uyguladıkları ve yeni keşfettikleri teknikleri ise diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşıyor.
"Ciddi sabır isteyen bir iş"
Enstitü müdürü Nilüfer Karakoç, AA muhabirine, yıllardır Bursa'daki padişah türbelerine sanduka örtüsü işlediklerini söyledi.
Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve 1. Murad türbelerinin ardından Osman Gazi'nin türbe örtüsünü işlemeye başladıklarını belirten Karakoç, "Bu türbe örtüsünü 'ustalık eserimiz' olarak adlandırıyoruz. Diğer türbe örtülerinden edindiğimiz tecrübenin yanında bunu böyle adlandırmamızın sebebi, teknik olarak diğerlerinden çok daha farklı ve detaylı bir teknikte olması." dedi.
Karakoç, bütün detaylarıyla aslına uygun olarak puşideyi işlemeye başlamadan önce farklı tekniği görmelerinin ardından bunu tanıma ve desenini çözmek için 1 yıl uğraştıklarını anlattı.
Aslına uygun, tamamen doğal yöntem ve malzemelerle çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Karakoç, şöyle konuştu:
"Ecdadımıza, atamıza olan borcumuzu bu anlamda yapabilmenin gururunu, mutluluğunu arkadaşlarımızla beraber taşıyarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu iş maneviyatla yapılacak bir iş. Ciddi sabır isteyen bu işi o maneviyata taşımadığınız sürece zaten yapamazsınız. Yaklaşık 100-150 yıl türbenin üstünde kalan bu puşideden sonra bizim yapacağımız puşidenin 150-200 yıl yaşayacak olması, okulumuzun geleceğe olan imzası."
Örtü işlemeye 2009'da başlayan ekipteki isimler hiç değişmedi
El sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar da müdür yardımcısı Hanife Işılar ile 2009'dan bu yana türbe örtüleri üzerine ihtisas yaptıklarını aktardı.
Osmanlı sarayına dayanan "Maraş işi" tekniğini kullandıklarını bildiren Sencar, "Türbe örtülerindeki işlerimizi birebir eski usullerin aynısıyla yapıyoruz. Kullanılan yapıştırıcılar hayvansal ve bitkiseldir. Kullanılan kumaşlar özel dokunuyor, ipler özel hazırlanıyor. Tozla, nemle baş edebilmesi için özel üretilmiş ürünler. Teknik olarak da aynen sarayda 200 yıl önce uygulananları mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Sencar, 2009'da göreve başlayan 8 kişilik ekibin hiç değişmediğini, bu sayede çok önemli deneyim kazandıklarını aktardı.
Puşide yapımına ilişkin bilgi veren Sencar, şunları kaydetti:
"Özel hamur kağıtlara önce desenlerimizi hazırlıyoruz. Bu tekniğin çok eski zamanlara dayanan malzemeleri vardır; möhlikesi, bizi, kullanılan tezgahları var. Güncel hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Desenler kesilip çıkarıldıktan sonra her birinin numuneleri belirleniyor, kaç kattan oluşuyorsa, bunlar eğer türbenin üstünde orijinal örtüsü varsa onun üzerindeki ölçülere göre çalışılıyor. Osman Gazi Türbesi'nde ahşap oymacılığı tekniği var, türbe örtüsünü gümüşle işliyoruz. Yazıları hattat Hüseyin Kutlu yazıyor. İşlemelerimiz, örtülerimiz bütün dünyaya Türk'ün aslına, mirasına hala ne kadar sahip çıkan nesiller yetiştiğini gösteriyor."
Bunu bir "gönül işi" olarak gördüklerini ifade eden Sencar, gelecek nesillere miras bırakacakları işler yaptıklarını dile getirdi.
Sanduka örtülerindeki deneyimlerini Türkiye'deki diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaştıklarına değinen Sencar, "Osman Gazi örtüsü hem yazısı hem de işlemesi anlamında Türkiye'de bir ilk işleme. Bunu da diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşacağız. Bizim okullarımız biten sanatlara çok değer verir, bu biten değil unutulmuş bir sanat." değerlendirmesinde bulundu.