Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Casim Avcı, Mevlid Kandili dolayısıyla yaptığı açıklamada, mevlid kutlamalarının İslam peygamberi Hazret-i Muhammed'e duyulan sevginin bir neticesi ve yansıması olduğunu söyledi.
Mevlid Kandili kutlamalarının Hazret-i Muhammed'in sevgisine dayalı olarak Müslümanlarca örf ve adet haline getirilen güzel bir uygulama olduğunu dile getiren Avcı, Mevlid-i Nebi'nin Peygamber sevgisi etrafında çoğunlukla Müslüman toplumlarda asırlar içinde ortaya çıktığını ve görkemli törenlerle kutlandığını aktardı.
Hicri rebi'ül-evvel ayının 12. gecesinde sadece Müslümanlar için değil, insanlık için getirdiği inanç ilkeleriyle, özellikle ahlak ve insanlar arası ilişkilere getirdiği ilkeleriyle insanlık tarihinde çok önemli yeri olan Hazret-i Muhammed'in doğumunun kutlandığına vurgu yapan Prof. Dr. Avcı, Resulullah önemli olduğu için doğumunun da önemli olduğunu belirtti.
"Peygamber Efendimiz, yetimin, yoksulun, mazlumun yanında oldu"
Hazret-i Peygamber'in doğduğu, büyüdüğü gençlik yıllarına ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Casim Avcı, şöyle devam etti:
"Peygamber Efendimiz 40 yaşına kadar cahiliye toplumunda yaşadı. Güçlünün zayıfı ezdiği bir ortamda doğdu. Dini anlamda putperestliğin, şirkin yaygın olduğu bir ortam. Sosyo-kültürel olarak baktığımızda mesela çocuklar arasında cinsiyet ayrımı vardı. Erkek çocuklarının dünyaya gelmesi bir sevinç vesilesiyken, kız çocukları istenmemekte ve utanç vesilesi olarak görülmekteydi. Hatta bazı kabileler kız çocuklarını diri diri gömüyordu. Ekonomi faize dayanıyordu, tefecilik artmış, kabilecilik yaygındı. Cahiliye döneminde kötülükler yaygındı. İyilikler biliniyordu, yerine getirenler de vardı ancak çok azdı. Hazret-i Peygamber, 40 yılını böyle bir ortamda Muhammed'ül-Emin olarak geçirdi. Peygamber Efendimiz yalana, içki, kumar gibi yaygın kötülüklere ve şirke bulaşmadı. Yetimin, yoksulun, mazlumun yanında oldu. Doğru sözlü ve emin oldu, Mekkeli müşrikler, ona güvenmişlerdir."
Prof. Dr. Avcı, Hazret-i Muhammed'in henüz 35 yaşındayken Kureyşliler'in Kabe-i Muazzama'yı tamir etmeye karar verdiğini ifade ederek, Kabe'nin tamir edilmesi için kabilelerin, kendi aralarında iş bölümü yaptığını anlattı.
İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed'in tamire katıldığını ve amcası Hazret-i Abbas ile birlikte taş taşıdığını anlatan Avcı, Kabe-i Muazzama tamir edildikten sonra manevi bakımdan çok değerli olan Hacer'ül Esved'i yerine yerleştirmeye sıra gelince kabileler arasında ihtilaf çıktığını dile getirdi.
Avcı, şunları kaydetti:
"Her kabile reisi, 'Bunu benim yerleştirmem uygundur.' diyor. Kabileler arasında Hacer'ül Esved'i Kabe duvarındaki yerine yerleştirilmesi konusunda anlaşmazlık çıkmışken, diyorlar ki 'Şu kapıdan (Beni Şeybe Kapısı) ilk giren kişiyi hakem tayin edelim.' Bekliyorlar, o kapıdan Resulullah Efendimiz'in girdiğini görünce o gergin yüzler yumuşuyor ve 'Muhammedü'l-Emin geldi, hakemliği ona verelim.' diyorlar. Aslında Peygamber Efendimiz'e güveniyorlar fakat bir merakları var, 'Acaba kime verecek?'. Resulullah Efendimiz, 'Bana bir örtü, yaygı getirin.' diye buyuruyor. Getiriyorlar, sonra örtünün üzerine Hacer'ül Esved'i koyuyor. Her kabile reisine, 'Örtünün köşelerinden tutun." diye buyuruyor. Her biri tutuyor, 'Kaldırın.' diye buyuruyor ve kaldırıyorlar. Peygamber Efendimiz mübarek elleriyle Hacer'ül Esved'i alıp yerine yerleştiriyor. Böylece herkes memnun kalıyor. Peygamber Efendimiz, kıyamete kadar gelecek bütün insanlara örnek bir insan ve doğru yolu gösteren bir rehber olarak gönderilmiştir. Bu bakımdan o, en üstün ahlaki özelliklere sahipti."
"Onun ahlakı, Kur'an ahlakıdır"
Hazret-i Muhammed'in insanlığa doğru yolu gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Casim Avcı, "Peygamber Efendimiz hidayet rehberi, en güzel örnektir. Onun ahlakı, Kur'an ahlakıdır. Peygamber Efendimiz ahlaki, insani erdemleri, evrensel ilkeleri getirmekle kalmamış, bunları fiilen uygulamıştır. Hazret-i Muhammed, yanlışları düzeltmiş, fiiliyata aktarmış ve sadece kendisi uygulamamış, örnek bir nesil yetiştirmiştir. Bu bakımdan insanlık için önemlidir, bunun için Mevlid-i Nebi önemlidir" diye konuştu.
Prof. Dr. Avcı, bütün hayatının temel ekseni doğruluk ve dürüstlük olan Hazret-i Muhammed'in, kendisini öldürmek isteyenlerin bile mallarını çekinmeden emanet ettikleri bir insan olduğunu belirterek, "Hicret ederken, kendisine emanet edilen malları sahiplerine iletmek üzere Hazret-i Ali'ye bırakması, en zor anında bile emanete riayet ilkesinin önemli bir örneğidir" dedi.
Hazret-i Muhammed'in toplumun her kesimiyle yakından ilgili olduğunu dile getiren Prof. Dr. Avcı, onun çocukları çok sevdiğini, selamlaşarak aralarına katıldığını ve onlarla konuşup şakalaştığını kaydetti.
Siyer alanında çok sayıda eseri bulunan Prof. Dr. Casim Avcı, Hazret-i Muhammed'in özellikle yoksul, kimsesiz ve yetim çocuklarla ilgilenilmesini istediğini ifade ederek, erkek ve kız çocukları arasında ayrım yapmadığını, gençlere değer verdiğini ve onlara çeşitli görevler vererek güven duygusunun gelişmesine yardımcı olduğunu sözlerine ekledi.