İslam aleminde recep, şaban ve ramazanı kapsayan rahmet, bereket ve manevi yenilenme mevsimi üç aylar, 2 Şubat Çarşamba günü başlayacak.
Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, üç ayların dindeki yeri ve bu aylarda oruç tutmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber, Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir.
Üç aylarda ne zaman oruç tutulur?
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır.
Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dini bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.
Kadir Gecesi 27 Nisan’da idrak edilecek
Müslümanlara dini hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunan üç aylar, dünyayı saran Covid-19 nedeniyle bu yıl da hüzünle ihya edilecek.
Bu yıl Regaip Kandili 3 Şubat Perşembe günü idrak edilecek. Miraç Kandili 27 Şubat, Berat Kandili ise 17 Mart’ta kutlanacak.
Kur'an-ı Kerim'de "Bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir Gecesi, ramazanın 27. gecesi olan 27 Nisan’da idrak edilecek ve Müslümanlar 2 Mayıs’ta Ramazan Bayramı'nı karşılayacak.
Üç Aylar Nasıl Değerlendirilmeli?
Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah’ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.
Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.
– Kur’an-ı Kerim okunmalı, okuyanlar dinlenmeli, uygun mekânlarda Kur’an ziyafetleri verilmeli, Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
– Peygamber Efendimize (s.a.s.) salât ve selâmlar getirilmeli, O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
– Tefekkürde bulunulmalı, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
–Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli.
– Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı, gönüller alınmalı, kederli yüzler güldürülmeli.
– Günahlara samimi olarak tövbe ve istiğfar edilmeli, idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamette bulunulmalı.
– Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı, vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
– Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
–Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli, iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
–Büyüklerimizin, hocalarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın üç ayları ve kandilleri bizzat giderek veya telefon, mesaj yahut e-mail çekerek tebrik edilmeli, duaları istenmeli.
–Başta bütün insanlık olmak üzere kendimize ve sevdiklerimize mümkün mertebe ismen dualar etmeliyiz.