Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken kaçırılan oğulları Mikail Erdinç, için Van'da HDP il binası önündeki eyleme katılan 14 aileden, Gevez ve Yusuf Erdinç çifti, oğullarının üniversite 3'üncü sınıfta HDP'liler tarafından kandırıp, dağa kaçırıldığını söyledi.
Dağda 6 yıldır haber alamadığı oğluna 'teslim ol' çağrısı yapan baba Erdinç, "Oğlum senin yerin dağ değil, bizim yanımız, Türkiye Cumhuriyeti. Gel kimse sana bir şey yapmaz. Onlar ABD'nin uşaklarıdır. Terör örgütünün içinde ne işin var" dedi.
Van'da, çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, HDP il binası önündeki eylemlerine 3'üncü haftada da devam ederken, eyleme katılan 14 aileden biri olan Gürpınar ilçesine bağlı Savacık Mahallesi'nde yaşayan Gevez ve Yusuf Erdinç çifti, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3'üncü sınıfta okurken, 6 yıl önce kaçırılan oğulları Mikail Erdinç'in, kaçırılmasında HDP'lileri sorumlu tuttu.
6 yıldır evlat hasreti çektiğini anlatan baba Erdinç, "Oğlum Mikail, İstanbul Marmara Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi okuyordu. Hukuk okuyan adam ne olacak? Ya avukat, ya hakim, ya da savcı olacaktı. Oğlumun kalemini kırdılar, dağa çıkardılar. Kendi çocuklarının kalemini de kırmazlar. Kendi çocuklarını Avrupa'ya gönderiyorlar. Ben ve benim gibi fakir fukaranın çocuklarını dağa çıkarıyorlar. Eline silah veriyorlar. Polis ve askerlerimize kurşun sıktırmaya çalışıyorlar. Çünkü katil onlar. Ben 18 aydır Diyarbakır'da HDP il binası önünde evlat nöbeti tutuyordum. Şimdi de Van'da HDP il binası önündeki eyleme katılıyorum. Ben oğlumu HDP'den istiyorum. HDP oğlumu getirene kadar ben bu eylemin peşini bırakmayacağım. Çünkü oğlum avukat olacaktı. Herkes çocuğunu avukat yaptıramaz. Ben oğlumu avukat olması için okuttum, onlar ise oğlumun kalemini kırdılar, dağa çıkarttılar. 2015'ten beri oğlum kayıp. Aramadığım yer yok ama bulamadım. Oğlum yaşıyor mu, yaşamıyor mu onu da bilmiyorum. HDP'den başka bu işi yapan yok" dedi.
Dağa kaçırılan oğluna 'teslim ol' çağrısı yapan baba Erdinç, "Oğlum benim. Benim seni ne kadar sevdiğimi biliyor muydun? Sen de beni seviyorsun. Ben seni okuttum, avukat olman için. Senin yerin benim yanımda, senin yerin Türkiye Cumhuriyeti. Senin yerin dağın başı değildir. Dağın başını bırak, gel devletine, bayrağına, milletine teslim ol. Onlar seni kandırıyorlar. Diyorlar ki; sen gidersen işkence yaparlar, öldürürler, ceza verirler. Bunların hepsi yalan, palavra. Yalan söylüyorlar. Teslim olan çok kişi oldu. Sen de gel oğlum. Onları dinleme. Sana kimse bir şey yapamaz. Arkamızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti var, büyük bir Cumhurbaşkanımız ve İçişleri Bakanımız var. Ben burada bütün güvenlik güçlerine teşekkür ederim. Polis ekipleri bize sahip çıktı. Oğlum gel yanıma. Okuluna kaldığın yerde devam edeceksin. Bana söz vermişler. Onlar katil. 7 ve 10 yaşındaki küçük kızları kandırıp dağa kaçırıyorlar. Diyorlar ki, 'biz Kürtlerin hakkını arıyoruz.' Ne Kürdü, he hakkı. Ben de Kürdüm. Allah beni Kürt olarak yaratmış, Kürt olarak da devam edeceğim. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürdüyüm. Ben ABD'nin uşağı değilim. Türkiyenin bayrağı hiç kimsenin babasının malı değildir. Herkesin ortak bayrağıdır" diye konuştu.
Oğlunun fotoğrafını eline alıp, öperek, gözyaşı döken anne Gevez Erdinç ise, "Oğlum gel teslim ol. Korkma biz senin yanındayız. Vatan bizim vatanımızdır, devlet bizim devletimizdir. Bizim devletimiz Türkiye Cumhuriyetidir. Pişmanlık yasası var. Gel 'teslim ol'. Sınırın hepsinde bizim bayrağımız dalgalanıyor. Orada güvenlik güçlerimiz var. Zaten kurulan çadır af için kurulmuş. Gelenler pişmanlık yasasından faydalanıyor. Hapis yok, işkence yok, kelepçe yok. Bu bayrak bizim bayrağımızdır, vatan bizim vatanımızdır. Gel vatanında yaşa. Senin yerin bizim yanımızdadır" dedi.