Başbakan Binali Yıldırım, Milli Savunma Üniversitesinde akademik yıl açılışı ve Harp Enstitülerinin eğitime başlaması dolayısıyla düzenlenen programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
FETÖ'nün darbe girişiminde yaşanan kayıpların telafi edildiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"15 Temmuz'da bu kurumlarımıza verilen tahribat ve buradaki insan kaybımız, öğrenci kaybımız süratle telafi edilmiş, az önce rektörümüzün bana verdiği bilgilere göre, Harp Akademileri, Harp Okulları, astsubaylar ve akademilerde 15 Temmuz öncesi Jandarma'yı, GATA'yı ve Sahil Güvenliği çıkardıktan sonra toplam sayı 9 bin 828. Bugün bu sayı 9 bin 832'dir. Dolayısıyla bu konuda hiçbir zafiyet kalmamış ve süratle buradaki açık kapatılmıştır. Buna Jandarma'yı, Sahil Güvenliği, GATA'daki öğrencileri koyarsanız daha önceki 16 bin seviyesi neredeyse yakalanmış gibi gözüküyor. Bir yıllık süre içerisinde istediğimiz hedeflere ulaşmak, 15 Temmuz gibi büyük bir travmadan sonra önemli bir başarıdır."
"İhanetin boyutu her geçen gün ortaya çıkıyor"
FETÖ'nün Türkiye'yi ihanetinin boyutlarına işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu alçak örgütün ülkemize yaptığı ihanetin boyutları her geçen gün daha da açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Bakın, 15 Temmuz darbesi sonrası görevlendirmelere göz attığınızda nelere rastlıyoruz. İstanbul Valisi, Hava Harp Okulu Komutanı. TRT İstanbul Radyosu Müdürü, Hava Harp Okulu Alay Komutanı. İş Bankası Genel Müdürü, Hava Harp Okulu Dekanı. Böyle atamalar yapmışlar. Harp Okulunun hocalarının görevi darbe yapıp kurumların başına geçmek mi? Dolayısıyla bu ve buna benzer tehditlerin ülkemizde bir daha yaşanmaması, bu kurumlarımızın milletle bütünleşmesine bağlıdır."
Türkiye'nin savunma sanayindeki çalışmalarının önemini vurgulayan Yıldırım, "Bölgemizin stratejik konumunu da göz önüne aldığımızda, Türkiye'nin hem savunma sanayisine hem caydırıcılık kabiliyetine yönelik adımlarını artan bir tempoda sürdürmesi kaçınılmaz." dedi.
"Caydırıcı ağırlıklı hazırlıklar daha da önem kazanıyor"
Günümüzde tehdit algılarının gittikçe değiştiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Artık 50 yıl önceki, 50 yılı bir kenara bırakın, 10 yıl önceki tehdit algısıyla bugünkü tehdit algısı aynı değil. Ülkeler savunma ağırlıklı hazırlık yaparken bugün caydırıcı ağırlıklı hazırlıklar daha da önem kazanıyor. Önceden tankla, topla, uçakla bir harp icra edilirken şimdi bilişimle, siber saldırılarla harpler yapılıyor. Dolayısıyla bilgi artık en büyük güç haline geliyor. Çok büyük paralarla oluşturduğunuz savunma ve caydırıcılık kabiliyetiniz bazen işe yaramaz hale geliyor ve çok kolay elde edilebilen siber araçlarla daha büyük tahribatlar yapan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunun için birçok ülke siber kuvvetler adı altında komutanlıklar kurdu. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri de gerekli adımları attı. 2011'den itibaren siber tehdidi bir önemli tehdit kabul ederek bu yönde gerekli alt yapıyı oluşturdu. Dolayısıyla bölgemizin stratejik konumunu da göz önüne aldığımızda Türkiye'nin hem savunma sanayisine hem caydırıcılık kabiliyetine yönelik adımlarını artan bir tempoda sürdürmesi kaçınılmaz."