TBMM Genel Kurulunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2019 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
Bakanlığının bütçesi üzerinde söz alan Gül, Ankara'daki tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Gül, "Olayla ilgili hem adli hem idari soruşturmalar neticesinde, hem olayın gerçekleşme şekli, hem failleri, kasıt, ihmal ya da hangi sebep olup olmadığı hususu hükümetimizce de sonuna kadar araştırılacak, gereği yapılacak ve bir daha böyle elim kazaların meydana gelmemesi için her türlü tedbirler alınacaktır." dedi.
16 yılda yargı reformu paketleriyle, hukuki konularda iyileştirici ve geliştirici adımlar attıklarını belirten Gül, "Yenilenen mevzuat çalışmasıyla, altyapı yatırımlarıyla, kurumlarımızın yapısal ve teknolojik dönüşümüyle, artan yargı mensubu ve personel sayısıyla, sürekli eğitim perspektifiyle, takipçisi olduğumuz bir kalite ısrarıyla, güçlenen mahkemeler teşkilatıyla büyük bir dönüşümün halen içinden geçiyoruz." diye konuştu.
Yürütmenin bir parçası olarak hakim, savcı olmadıklarını; yargı mensuplarının kendilerinin memuru olmadığını dile getiren Gül, "Yargı mercileri bağımsız ve tarafsız olarak kendilerine çizilmiş alan çerçevesinde kendi görevlerini yapar. Bize düşen, kurumsal kapasiteyi geliştirmek, teknolojik, yeni dönüşümlere açık olmak, mevzuat hazırlıklarını yapmak. Bu, sadece bir kişinin ya da bir grubun değil, hepimizin ortak sorumluluğudur." değerlendirmesini yaptı.
FETÖ yargılamaları
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, 15 Temmuz'dan sonra devlet içerisinde bu örgütlü yapıdan kurtulmak için kararlı bir mücadele ve arınma sürecini başlatmıştır. Devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla bu arınma sürecini de başarılı olarak tamamlamaya kararlıyız.
15 Temmuz'daki hain kalkışmaya eylemli olarak katılan darbeciler hakkındaki davalar kesin hüküm yolunda ilerlemektedir. 236 dosyada ilk derece mahkeme kararlarını vermiştir, 53 dosyada yargılamalar devam etmektedir.
Yargı mercilerimizin doğruyu bulma, adalete, hakkaniyete uygun sonuçlara ulaşma, haklıyı haksızdan, suçluyu masumdan ayırma yönündeki çabalarını takdirle izliyoruz, takip ediyoruz. Bizim bu mücadelede iki kırmızı çizgimiz var. Bunlardan birincisi, bu mücadelenin asla rehavete kapılmadan, amacını kaybetmeden sürmesidir. İkincisi, haktan, hukuktan ve adaletten asla ama asla taviz verilmemesidir. Bir tek suçlunun cezasız kalmasına da bir tek masumun haksızlığa uğramasına da asla tahammül edemeyiz. Yaş ile kurunun ayrılması elbette yargının temel görevidir.
Soruşturma ve kovuşturmaların bu hassasiyet içerisinde sürmesi, ilgisiz isimler ve toplumsal kesimlerin bu süreç içerisinde incitilmemesini, bu mücadelenin sosyal meşruiyeti ve başarısı için de vazgeçilmez bir unsur olarak görüyoruz. Tek başına Mor Beyin tecrübesi bile ne kadar dikkatli olmak gerektiğini gösteren esaslı bir ders niteliğindedir.
Örgütün elebaşı FETÖ hakkında 7 ayrı iade talepnamesi iletilmiş ve Amerika Birleşik Devletleri'ne her yeni bilgi, belge de yine ulaştırılmaya devam etmektedir. Adresi belli olanlar o ülkeden istenmekte, adresi belli olmayanların yine yargı mercilerimizce kırmızı bülten talebiyle iadeleri talep edilmektedir. 96 örgüt üyesinin sınır dışı yoluyla ülkemize getirilmesi sağlanmıştır."
"Kimse dil uzatamaz"
FETÖ'cülerin arındırıldığı süreçte, her geçen gün yargıya güvenin artması yönündeki eksiklikleri giderme konusunda çok önemli adımlar atıldığını dile getiren Gül, "Yargıya bu konuda acımasız eleştiriler yaparken ülkemizdeki yargı pratiğini unutmamak lazım. Bu ülkede darbeyi meşrulaştıran yargıyı hepimiz gördük. Bu ülkede 'Evet, ben, bu zihniyetteki kişileri hakim, savcı aldım. Ne yapacaktım, Refah Partilileri, MHP'lileri mi alacaktım' diyen adalet bakanları oldu. O gün o adalet bakanlarına söz söylemeyenler, 'Kardeşim, bu ülkenin evladı değil mi Refah Partililer, bu ülkenin evladı değil mi MHP'liler' diye sesini çıkarmadı, 'Bu ülkede yargı siyasallaştı' demedi." değerlendirmesini yaptı.
Bugün hangi zihniyette olursa olursun, hangi düşüncede olursa olsun vatan evladının, her türlü sınavda, birinci sınıf vatandaş hakkına sahip olduğunu dile getiren Gül, şöyle konuştu:
"Bu ülkede yakın zamanlarda, kendi lehine karar çıkınca 'Namuslu hakimler, savcılar var', çıkmayınca 'Bu, sarayın yargıçları' diye ayrım yaparak, Türk yargıçlarını ikiye ayırmayı asla kabul edemiyoruz. 20 bin hakim, savcı var; 20 bini de onurlu Türk yargısının şerefli evladıdır, kimse dil uzatamaz.
Bu ülkede biz kulağımıza okunan ezanla, biz bu ülkede İstiklal Marşı'yla büyüdük.
Bu ülkede, doğusuyla batısıyla, bu ülkenin bütün evlatları, hangi zihniyette, hangi inanışta olursa olsun, 81 milyonun hepsi adalet zihniyetiyle büyüyen bu vatanın evlatlarıdır. 'Kızım Fatıma olsa yanlış yaparsa kolunu keserim' diyen bir inanca, itikada iman etmiş bir milletiz."
Gül, geçmişte darbeye selam duran Türk yargısının, bugün darbecileri yargıladığını söyledi.
Bugün, terörle etkin mücadele eden bir Türk yargısının olduğunu dile getiren Gül, "Yanlış varsa, savcının yanlışı varsa mahkemeye gider, mahkemede düzelir; mahkemede yanlış varsa istinafta düzelir; istinafta yanlış varsa Yargıtayda, Danıştayda düzelir; orada varsa Anayasa Mahkemesinde, orada varsa AİHM'e gider ve tüm bu sistemler Türkiye'de hukuk sistemi içerisinde yapılmıştır." diye konuştu.
Adalet Bakanı Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi'ne çok önem verdiklerini, en geniş katılımla bu belgeyi oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Özellikle hukuk eğitimi üzerinde durduklarını, adliyeleri yaptıklarını, niceliği yeterince artırdıklarını, şimdi yetişmiş, nitelikli hukuk adamı konusunda çalışma yaptıklarını dile getiren Gül, bu konudaki eksikleri bildiklerini ifade etti.
Fakülteden mezun olanların bir meslek sınavına tabi tutulmasını düşündüklerini anlatan Gül, hakim ve cumhuriyet savcısı yardımcılığı müessesesini gündeme getirdiklerini anımsattı.
İş yükü fazlalığını ortadan kaldırmaya yönelik uzlaştırma ve ara buluculuk sistemini önemsediklerini belirten Gül, "Ticari davalara ilişkin ara buluculuk 1 Ocak itibarıyla başlayacak ve böylece 2017 yılında asliye ticaret mahkemelerinde 231 bin 80 dava, önce ara bulucuya gidecek, sonra mahkemeye gelecek. Böylece daha nitelikli bir yargılamayı yapacağımıza inanıyoruz, önemli bir gelişme olacağını düşünüyoruz." dedi.
"Lekelenmeme hakkı"
Gül, şöyle konuştu:
"Adil bir yargılamanın gereklerine hassasiyet gösterilmesi, muhakeme tedbirlerinin de doğru, yerinde ve ölçülü icra edilmesiyle ancak başarılı olur. 'Pardon' sözünü lügatimizden çıkarmak için başta gözaltı ve tutuklama gibi tedbirlerin temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran muhakeme tedbirlerinde adalet terazisinin çok hassas tartılmasının, tutulmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Geride bıraktığımız 16 yılda çok önemli reformlar oldu. Tutuklamayı bir tedbir olarak oldukça sıkı şartlara bağlayan hükümetimiz oldu. Adli kontrolü gerçek bir tutuklama alternatifi haline getiren biz olduk. Ancak hayata geçirilmesi uygulaması konusunda en az, yapılan düzenleme kadar önem arz ediyor. Eksiklikler, uygulama hataları var mı? Evet, var. İşte 2019 yılı bu anlamda bir milat olsun istiyoruz. Yargı reformu bu anlamda önemsiyoruz. Bu nedenle meselelerimizi daha katılımcı konuşalım istiyoruz.
FETÖ'nün travmasından kurtulma, inşa süreci vardı ve şimdi bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda gerçekten yüreği yananlar varsa tüm bu önerilere de açık olduğumuzu söylüyoruz çünkü adalet hepimizin."
Gelecek dönemde 4 yerde daha istinaf mahkemelerinin açılarak yargılamaların hızlanmasını hedeflediklerini bildiren Gül, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine ilişkin eylem planını da güncelleme, yenileme sürecini başlattık." diye konuştu.
Cezaevleri sayısı
"Biz cezaevi açtık diye övünmüyoruz, hiçbir hükümet bunları açtı diye övünmez." diyen Gül, cezaevleri sayısının 2002'de 524 iken 2018'de 389 olduğunu; 166 yeni cezaevi yapıldığını, 301 cezaevi kapatıldığını bildirdi.
Gül, cezaevlerindeki sayı artışlarının temel sebebinin, cinsel saldırı, uyuşturucu gibi suçlarda süre artışı olduğunu söyledi.
Gül, "Uyuşturucunun dört yıldı cezası, on yıla çıkartıldı. Uyuşturucudan 57 bin 674 kişi cezaevinde. Yani bunları almayalım diyorsak… Mahkemeler getiriyor, buna yönelik kapasite artırılıyor, yapılıyor. Cinsel suçlardan 19 bin 66 kişi, terörden 44 bin 690 kişi cezaevinde. Adam öldüren birisi 2005 öncesi dokuz yıl yatıyordu, bugün yirmi dört yıl yatıyor. Dokuz yıl yatıp çıkıyordu, istiyorsanız dokuz yıl yatsın, cezaevlerini boşaltırız. Meclisin elinde, bugün verin teklifi bunu eleştiren arkadaşlarımız, hemen cezaevlerinde bu sayılar gider." değerlendirmesinde bulundu.
Gül, "Türk yargısı bağımsız, bizden Türk yargısına müdahale etmemizi beklemeyin, yapmayız. Biz hakim, savcı değiliz; hakim, savcıları rahat bırakın." dedi.
Kaynak: AA