Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi (DYP) arasında, 1996 yılındaki seçimlerin ardından, REFAHYOL Hükümeti olarak bilinen 54. Hükümet kuruldu, Başbakanlık görevine de dönemin Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan seçildi.
Söz konusu dönemde yaşanan bazı olayların ardından, Sincan'da tankların yürütülmesi ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Erbakan'a, rejim konusunda endişelerini dile getirdiği mektubu göndermesinin sonrasında 28 Şubat 1997'de toplanan Milli Güvenlik Kurulunda (MGK) alınan kararlar ve uygulamalar, Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen süreci başlattı.
Başbakan Erbakan'ın, 5 Mart 1997'de imzaladığı kararlar sonrasında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in, ABD'de yaptığı konuşmasında, "demokrasiye balans ayarı yaptık" sözlerini kullanması, demokratik hayata yapılan müdahalenin dışa vurumu niteliğindeydi.
Sürecin devamında Erbakan, 18 Haziran'da Başbakanlıktan istifa etti ve yeni bir hükümet kuruldu.
İlk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi
İlerleyen yıllarda Anayasa'daki değişikliklerle 28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı. Ülke genelinde 28 Şubat'ın sorumluları hakkında birçok suç duyurusunda bulunuldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma ile birleştirilen suç duyurularının ardından ilk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi.
Operasyonlar sonucu dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de arasında bulunduğu birçok kişi 28 Şubat'ın faili olarak tutuklandı.
16 yıl sonra hakim karşısına çıktılar
Soruşturma sonucunda 22 Mayıs 2013'te, 103 kişiye, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle yetkili Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.
Toplam bin 309 sayfalık iddianamede, suç tarihi olarak 54. Hükümetin kurulduğu 8 Temmuz 1996 ve sonrası gösterildi. İddianamede Tansu Çiller "mağdur", Meral Akşener "tanık", Şevket Kazan, Şeref Malkoç, Merve Kavakçı, Mehmet Bekaroğlu, Teoman Rıza Güneri, Bülent Orakoğlu, Hüda Kaya, Mehmet Ali Yavuz, Kazım Arslan ve Cafer Güneş'in de aralarında bulunduğu 481 kişi ise "müşteki/mağdur" olarak yer aldı.
Darbeye karşı çıkabilecek personelin ilişiğinin kesilmesi amacıyla faaliyette bulunuldu
İddianamede, Refah Partisinin 1994 yerel seçimlerindeki başarısının ardından TSK içinde bir grubun askeri müdahale için harekete geçtiği ifade edilerek, bu nedenle ilk olarak askeri darbeye karşı çıkabilecek personelin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamak amacıyla faaliyette bulunulduğu anlatıldı.
Refah Partisinin bir yıl sonraki genel seçimlerde en fazla oyu alması ve koalisyon hükümetinde büyük ortak olması üzerine askeri müdahale düşüncesine sahip bu yapılanmanın parti ve halk üzerinde psikolojik harekat yürüttüğü kaydedilen iddianamede, Batı Çalışma Grubu (BÇG) adıyla faaliyet yürüten yapılanmanın, 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığına yer verildi.
Davanın iddianamesinde, 28 Şubat 1997'deki MGK'da alınan kararlar ve bunların uygulanmasıyla ilgili sürecin ülkeyi derinden etkilediği belirtildi.
Dava kapsamında savunma yapan ilk sanık olan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Bir, iddianamede "temelsiz, hukuk dışı, birbiriyle ilgisi olmayan" hususlara yer verildiğini ileri sürdü ve "İsnat edilen suçla ilgi kurulmaya çalışılan iddialar, tümüyle mevzuat çerçevesinde cereyan eden faaliyetlerdir." dedi.
Sanıklardan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Karadayı ise "28 Şubat süreci, bazı çevrelerce söylendiği gibi bir darbe süreci asla değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Çetin Doğan da "BÇG ve 28 Şubat iddianamesi adıyla açılan dava, Ergenekon ve Balyoz türevindendir." iddiasını paylaştı.
Mahkeme, yargılamada sanık savunmalarının alınması sürerken, değişik tarihlerde tutuklu sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. Son tutuklu sanıklar Çevik Bir, Erol Özkasnak, Çetin Doğan ile emekli Tümgeneral Kenan Deniz ve emekli Tuğgeneral İdris Koralp de 19 Aralık 2013'te adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Mahkeme değişikliği
TMK'nin 10. maddesiyle görevli mahkemelerin kapatılması sonrasında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyası, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Bu mahkemedeki ilk duruşma ise 27 Haziran 2014'te görüldü.
Yargılama sırasında dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller "mağdur/tanık", dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, "mağdur" olarak dinlendi.
55. Hükümet'in Başbakanı Mesut Yılmaz, eski TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Necmettin Erbakan'ın özel danışmanı İlnur Çevik, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, DYP'li milletvekillerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi de mahkemeye "tanık" olarak ifade verdi.
28 Şubat davasında karar
Sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasından sonra 13 Nisan 2018'de mahkeme hükmünü açıkladı.
Mahkeme, sanıklar dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, dönemin Genelkurmay MEBS Başkanı ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Hayri Bülent Alpkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Aydan Erol, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Cevat Temel Özkaynak, dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Dizdar, eski YÖK üyesi emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Hakkı Kılıç, dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü İdris Koralp, dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı ve Başbakan Askeri Başdanışmanı Kenan Deniz, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel, dönemin Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Vural Avar, dönemin Genelkurmay Personel Başkanı Yıldırım Türker ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ü, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Yargılama sürecinde hayatını kaybeden Teoman Koman, Eser Şahan, Salih Eryiğit ve Tevfik Özkılıç hakkındaki dava ise ölmüş olmaları nedeniyle düşürüldü.
68 beraat, 10 zaman aşımı
Mahkeme, 765 sayılı TCK'nin 147. maddesindeki "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan dava açılan 10 sanığın eyleminin, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak"a ilişkin "gizli ittifak" suçu kapsamında kaldığına hükmetti.
Bu suça ilişkin 765 sayılı Kanun'da 10 yıllık asli zaman aşımı süresi bulunduğuna dikkati çeken mahkeme, bu sebeple sanıklar hakkındaki kamu davasını zaman aşımından düşürdü.
Mahkeme, 68 sanık hakkında ise yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verdi.
Kararın ardından ceza verilen sanıkların tutuklanmaları yönünde bazı katılanlar tarafından üst mahkemeye itirazda bulunuldu. Kararı değerlendiren mahkeme itirazları reddetti.
Gerekçeli karardan
"Postmodern darbecileri" yargılayan ve mahkum eden Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın gerekçeli kararını 3 Temmuz 2018'de açıkladı.
Kararda, "Dava konusu olayda, hükümeti cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme eylemini gerçekleştirmek üzere, bir kısım sanıkların önceden gizlice ittifak etmiş oldukları anlaşılmaktadır." ifadeleri yer aldı.
Sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir'in, "54. Hükümetin düşürülmesine yönelik tüm faaliyetlerden bilgileri olduğu" ve suça iştirak ettikleri vurgulanan gerekçeli kararda, "Hiçbir görev hiç kimseye suç işleme hak ve ayrıcalığı vermez." denildi.
BÇG'nin yasal dayanağı olmayan faaliyetlerde bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, Sincan'da tankların yürütülmesine ilişkin, "Sincan'ın işlek caddelerinde tankların ve zırhlı araçların yürütülmesi, 54. Cumhuriyet Hükümeti'ni cebren düşürmeye, devirmeye elverişli bir eylem olarak kabul edilmiştir." değerlendirmesi yer aldı.
Gerekçeli kararda, sanık Çevik Bir'in, BÇG'nin faaliyetleri ve sonrasında 54. Hükümetin istifa ettirilmesi ile sonuçlanan sürece ilişkin "postmodern darbe" sözünü bizzat kullandığı belirtildi.
Söz konusu dönemde "postmodern" darbecilerin, REFAHYOL Hükümetini hedef aldığı, bakanlıklar, belediyeler ve mülki amirlerle ilgili yasa dışı tespit ve fişlemeler yaptığı, hazırlanan eylem planları ve yürütülen bütün çalışmaların seçimle iş başına gelmiş meşru hükümetin devrilmesine yönelik olduğu kaydedildi.
Kaynak: AA