Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir televizyon kanalının canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Salgınla mücadele konusunda Türkiye'de önemli kararların ve tedbirlerin alındığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Sağlık Bakanlığımız ve personelimiz sayesinde çok şükür, dünyada sağlık konusunda ve koronavirüsle mücadelede model bir ülke olduk" dedi.
"114 ülkeden 70 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik"
Türkiye'nin, yurt dışında yaşayan vatandaşlar, soydaşlar ve akraba topluluklar ile kendisinden yardım isteyen ülkelerin çoğuna da bugüne kadar destek olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, özellikle geçici süreliğine yurt dışına giden vatandaşlar ile yurt dışındaki öğrencilerin bu süreçte ülkeye getirilişlerine dair ilgili kurumların koordinasyonuyla çalışma yürütüldüğünü anlattı.
Çavuşoğlu, "Bugüne kadar 114 ülkeden 70 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik ve 14 günlük karantinaya tabi tuttuk. Birçoğu tabii, bugüne kadar karantina süreci dolduğu için evlerine gidebildiler" dedi.
"90 binden fazla vatandaşımızın çağrısına tek tek cevap verdik"
Bu süreçte, Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerinin, Dışişleri Bakanlığının bünyesindeki koordinasyon merkezinin ve 7 gün 24 saat hizmet veren çağrı merkezinin vatandaşların hizmetinde olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları anlattı:
"Çağrı merkezimizde sadece koronavirüsle ilgili 90 binden fazla vatandaşımızın çağrısına tek tek cevap verdik. Sadece benim sosyal medya hesaplarımdan 15 bin vatandaşımıza ben ve arkadaşlarımız bir bir dönerek, onları da dinledik."
Çavuşoğlu, yaşadıkları ülkelerde sağlık hizmetlerinden memnun olmayan ya da hiç sağlık hizmeti alamayan vatandaşların da bulunduğunu ve durumu acil olanlar için ambulans uçakların da gönderildiğini belirterek, "Bu yıl içinde, çoğunluğu son zamanlarda olmak üzere, 33 vatandaşımızı da ambulans uçakla ülkemize getirdik, tedavi ediyoruz" dedi.
135 ülkeden tıbbi malzeme talebi
Acil durumlarda, sağlık sistemi yetersiz olan bazı ülke vatandaşlarının tedavisinin de Türkiye'de yapıldığını anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bu zor süreçte gerek koronavirüsle mücadelede gerekse birçok ülkeye sağladığı tıbbi malzeme ile gerekse tahliyelerde Türkiye, örnek bir ülke oldu. Bugüne kadar 135 ülkeden bize tıbbi malzeme konusunda talep geldi ve bu dünyadaki ülkelerin üçte ikisinden fazla. Bu, esasen Türkiye'nin bu anlamda ne kadar güvenilir bir ülke olduğunu, iyi ve güvenilir bir tedarikçi kaynak olduğunu da gösteriyor. Bugüne kadar 80 ülkenin taleplerini kısmen de olsa, tabii tüm taleplerini karşılamak mümkün değil, 80 ülkenin taleplerini karşıladık. Ve bu, dünyada büyük bir ses getirdi. O ülkelerde de gerçekten Türkiye'ye yönelik çok olumlu haberler de çıktı, bizzat havaalanında karşılayan bakanlar oldu. İngiltere'de ve İspanya'da küçük, bir iki kasıtlı haberler çıktı ama, önemli olan o ülkelerdeki yetkililerin bunları yalanlaması ve Türkiye'ye teşekkür etmesiydi."
"Bazı ülkelerin bütçelerine de katkı sağlıyoruz"
Yurt dışında geçici süreyle bulunan Türk vatandaşlarının Türkiye'ye getiriliş sürecine ilişkin bilgi veren Çavuşoğlu, "Dün Dominik Cumhuriyeti'nden hareket eden uçak, İstanbul'a geldi. Bizim vatandaşlarımızın yanında 42 Romanya, 38 Macaristan, 1 Azerbaycan ve 1 Tunus vatandaşını da ülkemize getirdiler. Uçak, devam ederek Macaristan ve Romanya vatandaşlarını da ülkelerine götürmüş oldu" dedi.
Çavuşoğlu, başka ülkelerin vatandaşlarının da Türkiye üzerinden ülkelerine gönderildiğini belirterek, "Biz de, bazı lojistik sebeplerden dolayı birkaç vatandaşımızın olduğu yerlerde başka ülkelerin tahliyesi varsa, onlarla iş birliği yaparak vatandaşlarımızı değişik ülkeler üzerinden getirdik" dedi.
Koronavirüsle mücadele sürecinde uluslararası iş birliğinin gerekliliğini de vurgulayan Çavuşoğlu, "Filistin başta olmak üzere, Somali gibi bazı ülkelerin bütçelerine de katkı sağlıyoruz" sözünü kullandı.
"Türkiye kara gün dostu"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu süreçte kara gün dostu olduğunu en büyük ülkelere dahi gösterdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Tabii diğer taraftan bizim de bazı tıbbi malzemelere ihtiyacımız oluyor. Özellikle bizim şimdi üretmeye başladığımız solunum cihazlarıyla ilgili bazı parçaları ithal ediyoruz, bazı parçaları da biz üretiyoruz. ABD gibi ülkeler de, o parçaları bizden almak için yardım talebinde bulundu, yani ihracat izni konusunda."
"BM, bu süreçte sınıfta kaldı diyebiliriz"
Bu süreçte AB içinde de dayanışmanın sorgulanmaya başladığını anlatan Bakan Çavuşoğlu, "Gerek bölgesel örgütler, AB dahil, gerekse BM ve BM'nin ilgili kurumları bu süreçte sınıfta kaldı diyebiliriz" dedi.
Çavuşoğlu, Dünya Sağlık Örgütü'nün bugünkü salgın sürecindeki potansiyelinin yetersiz olduğunu ve bu süreçte uluslararası örgütlere yönelik eleştirilerin daha sonra yapılması gerektiğini de vurgulayarak, şunları söyledi:
"Şu anda eksik ya da fazla iyi ya da kötü. Biz bu örgütleri de desteklememiz lazım. Onlar da elinden geleni yapsın. Şimdi desteğimizi çekersek veya ağır eleştirilerle onların da heveslerini kırarsak ne faydası olacak? Bu süreç geçtikten sonra aklıselim bir şekilde bu örgütlerin bugünkü yaşadığımız tecrübelerden de ders alarak eksikliğini görüp ve bunları köklü bir reforma tabi tutmamız lazım."
"Hac konusunda alınan bir karar yok"
Çavuşoğlu, hac ve umrenin, dünyadaki 1,8 milyar ümmetin meselesi olduğunu belirterek, salgın sürecine ilişkin, "Suudi Arabistan'ın henüz bu konularda aldığı bir karar yok. Onların da pandemiden etkilendiğini görüyoruz. Suudi Arabistan'da da bazı vatandaşlarımız var. Biz daha önce buralardan tahliye yaptık. İnşallah oradaki kalan vatandaşlarımızı da bu şekilde tahliye edeceğiz" dedi.
Turizmin salgın sonrasında farklı bir boyut kazanacağına işaret eden Çavuşoğlu, dış temsilciliklerin, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy'un kaleme aldığı bir mektubu 70'ten fazla ülkedeki muhataplarına ilettiklerini anlattı.
Çavuşoğlu, turizm konusunda da yabancı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yaptığını ve bu görüşmelerin ilerleyen günlerde de süreceğini belirtti.
"Libya'da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna inandık"
Bakan Çavuşoğlu, Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter ve destekçilerinin saldırganlaşmaya başladığını belirterek, "(Hafter) Son zamanlarda rejimin Suriye'de yaptığını yapıyor. Hastaneler dahil sivillere saldırmaya başladı. Neden saldırganlaştı? Çünkü sahada üstünlüğü kaybetmeye başladı" dedi.
Türkiye'nin, Libya'da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna inandığını ve bu nedenle ateşkes için çaba gösterdiğini de anlatan Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in açıklamasının da zamanlama açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, "Önümüzdeki süreçte birilerinin Hafter'i durdurması gerekiyor. Hafter'e destek verenlerin de durdurulması gerekiyor. Ve burada NATO'nun da önemli bir rol oynaması gerekiyor" diye konuştu.
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yanı sıra Fransa'nın da açık bir şekilde Hafter'e destek verdiğini belirten Çavuşoğlu, Fransa'nın Türkiye karşıtlığının Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra artmaya başladığını söyledi.
"PKK'dan farkının olmadığını anlattık"
Çavuşoğlu, terör örgütü PKK/YPG ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında yürütülen müzakerelere ilişkin bir soru üzerine, gerek Rusya gerekse ABD'nin PKK/YPG'nin "SDG" ya da "Suriyeli Kürtler" adı altında siyasi sürece entegrasyonu için çaba gösterdiğini belirterek, "YPG tamamen ABD'nin kontrolüne girmeden önce Rusya'nın bu konuda ısrarı ve çabaları vardı. Biz de her seferinde kendilerine bunların PKK'dan farkının olmadığını anlattık" sözlerini kullandı.
Türkiye'nin Kürtlere karşı olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Burada bir devletçik kurulamayınca bu sefer siyasi sisteme entegre etme çalışmalarını ABD de yürütüyor. Burada özellikle de Suriye Ulusal Kürt Koalisyonu ile YPG'yi entegre etmeye çalışıyorlar" dedi.
Çavuşoğlu, Kürtlerin temsilinin, "teröristlerle olmayacağını" belirterek, "Tavrımız son derece nettir. Ne burada bir terör koridoru oluşturulmasına izin veririz, ne de teröristlerin burada meşrulaştırılmasına izin veririz. Terörist, teröristtir. Kürt kardeşlerimizi teröristlerle bir tutmak da Kürt kardeşlerimize hakarettir. Türkiye'de de hakarettir, Suriye'de de hakarettir, Irak'ta da hakarettir" sözlerini kullandı.
"Kazımi hükümeti ikili ilişkilerimiz için önemli"
Uzun bir aradan sonra komşu ve kardeş Irak'ta bir hükümetin kurulmasının çok önemli olduğunu anlatan Bakan Çavuşoğlu, Irak'ın yeni Başbakanı Mustafa el-Kazımi'yi iyi tanıdıklarını belirterek, "Bölgeyi çok iyi bilen, Türkiye'ye önem veren, Türkiye ile Irak ilişkilerine önem veren bir siyasi lider" dedi.
Irak'ın istikrarının her şeyden önemli olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Kazımi hükümetinin, Irak'ın istikrarı ve Türkiye- Irak ilişkileri bakımından önemli olacağını vurguladı.
Çavuşoğlu, "Yapacağımız çok işler var. Yeter ki bir an önce hükümet kurulsun, yeter ki Irak'a istikrar gelsin. Mustafa Kazımi de bu konuda, bize göre yetenek ve kapasitesi olan, bizimle ilişkilere de önem veren bir başbakan" diye konuştu.