Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) referandum sürecini gözlem misyonu hakkında, "AGİT heyetinin de bu son seçimlerde yaptığı gibi teknik inceleme düzeyinde durmasını, herhangi bir şekilde siyasi mülahazalara girmemesini AGİT'in saygınlığı açısından öneriyoruz. Aksi takdirde bu değerlendirmelerin Türkiye açısından bir geçerliliği olmayacaktır." dedi.
Bakanlıkta basın toplantısı düzenleyen Çelik, Anayasa değişikliği referandumuna ve AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin ortak çalışması olan uluslararası gözlem misyonunun raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Çelik, AGİT gözlemcilerinin Türkiye'deki hukuki alt yapının demokratik bir referandum süreci için yetersiz olduğu iddialarına dikkati çekerek, "Türkiye'nin seçimlere ve referandumlara ilişkin hukuki alt yapısı bellidir ve bu çok güçlüdür." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Avrupa'daki birçok ülkeden daha güçlü bir altyapıya sahip olduğunu belirten Çelik, "Referandumun ardından yapılan açıklamaların sınırları aştığını ve Türk seçmenin egemenliğini ifade hakkına saygı duymadığını gösteren bazı alanlara girdiğini ifade ediyoruz." şeklinde konuştu.
Çelik, "Evet" yanlısı kampanyaların çeşitli Avrupa ülkeleri tarafından demokratik toplanma hakkına aykırı bir biçimde engellendiğini hatırlatarak, AGİT bildirgesinde bu duruma hiçbir atıfta bulunulmamasının, bu misyonun tarafsızlığına gölge düşürdüğünü söyledi.
'OHAL'in referandum sürecine olumsuz etkisi olmadı'
Olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının referandum sürecine olumsuz hiçbir etki yapmadığının altını çizen Çelik, OHAL'in tam tersine terör örgütlerinin kurduğu baskıları engelleyerek, halkın iradesinin net bir şekilde ortaya çıkmasını sağladığını kaydetti.
Çelik, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) halk oylamasında mühürsüz oy pusulalarının kullanılması açıklamasına yönelik AGİT'in yaklaşımının yanlış olduğunu belirterek, YSK'nın bu seçimde yaptığı içtihadın ilk kez ortaya çıkmadığını, yerleşik bir içtihada dayandığını ve önceki uygulamaların bir devamı olduğunu kaydetti.
Bakan Çelik, "AGİT'in bunu meşruiyete dönük bir eksiklik olarak anlaması şeklindeki yaklaşımı doğru bir yaklaşım değildir. Bu Türkiye'deki seçimlerle ilgili yerleşik içtihatlara, demokratik vatandaşın demokratik oy hakkının korunmasına yönelik bir yaklaşımdır." dedi.
Halk oylamasına katılım oranının Türkiye'deki demokrasinin gücünü ve derinliğini gösteren açık ve matematiksel bir gerçek olduğuna dikkati çeken Çelik, "AGİT heyetinin de bu son seçimlerde yaptığı gibi teknik inceleme düzeyinde durmasını, herhangi bir şekilde siyasi mülahazalara girmemesini AGİT'in saygınlığı açısından öneriyoruz. Aksi taktirde bu değerlendirmelerin Türkiye açısından bir geçerliliği olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun vize serbestisi konusunda son önerinin 16 Nisan'dan sonra AB yetkilileriyle paylaşılacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin Bakan Çelik, "Vize serbestisi ile ilgili bu ay içerisinde nisan sonu, mayıs başı paylaşılır. Bununla ilgili çalışma AB Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında gerçekleştirildi. Muhataplarımızla da temas halindeyiz." diye konuştu.
AB Komisyonunun referanduma ilişkin usulsüzlük iddiaları hakkında şeffaf bir soruşturma başlatılması çağrısının sorulması üzerine Çelik, Türkiye'deki mekanizmaların işlediğini ve itirazların da yapılabildiğini ifade etti. Çelik, "Türkiye'nin en büyük gücü, güçlü bir şekilde seçim yapabilmesidir, şeffaf seçimler yapabilmesidir. Türkiye öteden beri bununla övünmektedir." dedi.
Seçimde "Hayır" oyu kullananların yaklaşımlarının da dikkate alınmasıyla ilgili yapılan açıklamaları eleştiren Çelik, "Kimsenin Türkiye'nin yöneticilerine, vatandaşlarının tamamını kucaklamasıyla ilgili bir hatırlatma yapmasına gerek yok. Hepimiz kardeşiz. Bizim vatandaşlarımızın bir kısmının hatırlatılması için bizim herhangi bir Avrupa başkentinden ses duymaya ihtiyacımız yok. Biz Ankara'da zaten bu duyguyla yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin geleceğine ilişkin de Çelik, "Türkiye ve AB ilişkilerinin açık bir zihinle, objektif kurallara bağlı olarak demokratik bir şekilde yürütülmesi lazım. Bu, gece gündüz Erdoğan karşıtlığı yaparak, gece gündüz Türkiye karşıtlığı yaparak olmaz." şeklinde konuştu.
Bakan Çelik, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin 25 Nisan'da Türkiye'nin yeniden siyasi denetime alınıp alınmamasına yönelik alacağı kararla ilgili şunları kaydetti:
"Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde bu kararı alacaklara özellikle seslenmek istiyorum. Herhangi bir şekilde demokrasisi tehdit altında olan, egemenliğine karşı terör saldırıları düzenlenen ülkeyle dayanışma konusundaki davranış profiliniz nedir? Eylem takviminiz nedir? Tanışma ajandanız nedir? Bütün bunlarla ilgili güçlü bir şekilde iş birliği oldu da Türkiye bunları ret mi etti? Ya da Türkiye ile bu konularda biz güçlü bir iş birliği yapalım, Türkiye'nin demokrasisini, hukuk devletini korumak hususunda içinden geçilen bu zor koşullarda iş birliği üretelim denildi de Türkiye bunu ret mi etti? Tam tersine ilk günden itibaren negatif ve dışlayıcı bir yaklaşım ürettiler." AA