AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda Suriye'deki duruma ilişkin yapılan oylamaya dair gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Oylamada, insani endişeler arttığından, sivil ölümlere ve sivillerin risk altında olduğuna değinildiğini belirten Çelik, "AP, siviller konusunda doğrusunu söylemek gerekirse son derece çifte standartlı bir yaklaşım üretiyor." diye konuştu.
Çelik, kararda yer alan, "TSK ile Esed ve Rus güçleri arasındaki olası çatışma ve ABD ile artan gerginlikler de dahil olmak üzere Afrin'deki gerilimin tırmanmasından ciddi endişe duyulmaktadır." ifadelerine yönelik, şunları kaydetti:
"Çok net bir şekilde Türkiye, bu meselelerde mümkün olan en yüksek koordinasyonla hareket etmeye çalışıyor ama şunun da unutulmaması gerekir ki Doğu Guta'daki o trajedinin önlenmesi ve diğer alanlardaki bütün girişimler öncelikle Türkiye'den gelmektedir. Dolayısıyla burada olumsuz etkilerden ziyade, Türkiye'nin, buradaki çatışmaların sona ermesi, sivillerin korunması konusundaki olumlu etkilerinden bahsetmek gerekir. Bu, belli ki Suriye konusunda Türkiye'nin pozisyonuna muhalif olan bazı ülkelerin etkisiyle kaleme alınmış, ondan sonra AP'deki bazı marjinal grupların diliyle ifade edilmiş bir yaklaşım."
Çelik, Türkiye'nin, Suriye'deki trajedinin sona ermesi, istikrarın sağlanması ve iç savaşın sona ermesi konusunda, yegane olumlu rol oynayan ve olayların başından beri tutarlı politika yürüten ülke olduğunun altını çizdi.
"Bu, AP tarafından terör örgütünün dilinin kullanılmasıdır"
Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin, AB adına, Türk hükümetine operasyonu durdurması çağrısı yapması ve Birleşmiş Milletler (BM) listesindeki terör örgütlerinin yenilgiye uğratılmasına odaklanılması çağrısını desteklemesine ilişkin soru üzerine Çelik, "AB, eğer böyle bir çağrı yaparsa ki hiç tavsiye etmem. Bu, AB'ye aday bir ülkeye ve bir NATO ülkesine 'terörizme mücadele etme' deme anlamına gelir." diye konuştu.
BM terör örgütü listesindeki örgütlerle mücadele edilmesi çağrısını "Sadece AB içinde ve AB'yi tehdit eden terör örgütleriyle mücadele edilsin diğer ülkeleri tehdit eden terör örgütlerine göz yumulsun" denmesi anlamına geldiğini kaydeden Çelik, "Yani oradaki insanların canından daha az değerli değildir Avrupa'nın sınırları dışındaki insanların canı, Suriye'deki insanların canı." dedi.
Çelik, Türkiye'nin terör örgütü PKK'nın ilk saldırısına uğramasından 15-20 sene sonra AB'nin PKK'yı gündeme aldığını ve çok daha sonra da terör örgütü olarak kabul ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Şimdi biz kendisinin (AB'nin) YPG/PYD'yi terör örgütü kabul etmesi için 15 yıl boyunca bu saldırılara tahammül gösterecek değiliz. 'BM terör örgütü listesine odaklansın' deniliyor, zaten DEAŞ'tan tutun, diğerlerine kadar biz bir odaklanmanın içindeyiz. Sahada da DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi biz veriyoruz ama şu da nettir ki etiketi ne olursa olsun, hangi jeneriği kullanırsa kullansın PYD/YPG bir terör örgütüdür ve bu terör örgütü PKK ile eşittir. Türkiye'nin terörle mücadelesi de uluslararası hukuka ve bütün hukuk kurallarına uygundur."
Tasarıda "Türkiye'nin Kürt kuvvetlerinin olduğu bölgeye müdahalesi" diye bir ifade olduğuna işaret eden Çelik, "Bu, açık ve net bir şekilde AP tarafından terör örgütünün dilinin kullanılmasıdır. Bu aynı zamanda Suriye'deki Kürtlere yönelik de bir aşağılama çabasıdır. 'Kürt kuvvetleri' dediğiniz zaman PKK ile bütün oradaki Kürtleri özdeşleştirmiş oluyorsunuz. İkincisi de meseleyi bir etnik mesele gibi ele alıp terör meselesinden uzaklaştırmış oluyorsunuz." değerlendirmesindi bulundu.
Suriye meselesi ile daha AP'nin gündeminde yokken Türkiye'nin yakından ilgilendiğini vurgulayan Çelik, "Siz, Türkiye'nin PYD YPG PKK'ya karşı müdahalesini 'Kürt kuvvetlerine bir müdahale' gibi algılarsanız veya böyle algılatmaya çalışırsanız bu terör örgütünün kullandığı dili kullanmak olur. AP'nin bu ifadesini de açık bir şekilde kınıyoruz. Yani kimse DEAŞ'a nasıl 'Arap kuvvetleri' diyemiyorsa ya da 'şu mezhepten bu mezhepten kuvvetler' diye terör örgütlerini ayıramıyorsa YPG'nin de Kürt kuvvetler olarak adlandırılması aynı mantığa hizmet eder." değerlendirmesini yaptı.
"AP'nin kararının Türkiye için hiçbir bağlayıcılığı yok"
Kararda yer alan "Türk hükümetine askerlerini geri çekmesi ve Suriye çatışmasında yapıcı bir rol oynaması çağrısında bulunuyor." ifadesine ilişkin, Çelik, bu çağrının ahlaki, siyasi ve sahadaki gerçeklerle hiçbir ilgisinin olmadığını vurguladı.
Çelik, AP'nin olan biteni sadece uzaktan izlediğini ve siyasi yükümlülüklerini yerine getiremediği için söz konusu ifadeye başvurduğunu belirterek, Türkiye'nin, uluslarası hukuka uygun olarak kendi güvenliğini sağladığını ve Avrupa ile müttefiklerinin güvenliğini sağlayacak bir sonuç üretecek şekilde terörle mücadele ettiğini dile getirdi.
"Terörle mücadele konusunda, bu terör örgüt bertaraf edilene ve Türkiye için bu güvenlik kaygısı ortadan kalkana kadar bu operasyon devam edecektir." diyen Çelik, AP'nin yaptığı çağrının bir bağlayıcılığı olmadığını bildiklerini kaydetti.
Çelik, "(AP'nin) Yaptığı çağrının, Türkiye gibi bir NATO üyesi ve AB'ye aday ülke terörle mücadele ederken Türkiye'ye oradan askerlerini çek demenin terör örgütüne doğrudan destek vermek anlamına geldiğine işaret ediyoruz. AP'nin bu cümlesini, PYD, YPG ve PKK terör örgütüne açık bir destek vermek olarak algılıyoruz, yaptıkları budur." ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, "Eğer bu cümleyi bir terör örgütü yazmak isteseydi, PYD, YPG terör örgütüne bu konuda bir cümle yazın deseydiniz aynı bunun gibi bir cümle yazarlardı." dedi.
"Terörle mücadele konusunda dünyadaki en duyarlı ülke Türkiye"
AP'yi, sahadaki gerçekleri doğru anlamaya ve ilkeli davranmaya davet eden Çelik, terörle mücadele konusunda dünyadaki en duyarlı ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.
"Çatışmaya, çatışma eklemiyoruz. Tam tersi bütün bu çatışmalardan istifade ederek, terör örgütlerinin orada bir takım terör devletleri kurmasına karşı bir tutum sergiliyoruz." diyen Çelik, AP'nin büyük bir bilgisizlik ve cahillikle terör örgütüne destek veren bir karara imza attığının altını çizdi.
Çelik, bu kararın Türkiye için hiçbir bağlayıcılığı olmadığını yineleyerek, bu kararı AP'nin kendi kredibilitesini tartıştığı bir karar olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Kaynak: AA