İran'a yönelik ambargoyu delme suçlamasıyla ABD'de önce Rıza Sarraf ardından da Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla gözaltına alındı. Haklarında dava açıldı. Ancak dava sürecindeki çelişkiler kafa karışıklığına neden oldu.
Dava, 2016 yılında İran ambargosunu delmekle suçlanan İran asıllı işadamı Rıza Sarraf'ın ilk tutuklanma sürecinden itibaren defalarca seyir değiştirdi.
Sarraf'ın duruşmalara katılmamasının ve dava dosyasından adının çıkarılmasının gerekçesine dair sorular önce cevapsız kaldı. Daha sonra Sarraf'ın cezasının düşürülmesi için savcılarla işbirliği yaptığı açıklandı.
Sonunda ilk sanık Rıza Sarraf tanık, diğer sekiz sanıkla birlikte yargılanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ise tutuklu tek sanık oldu.
Tanık olarak ifade verdiği ilk duruşmada savcıyla işbirliği yaptığını itiraf eden Sarraf, "İşbirliği yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yoldu" dedi.
ABD'nin tek taraflı ve diğer ülkeler üzerinde bağlayıcılığı olmayan bir kararının dava konusu haline gelmesi meşruiyet tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Savcılık tarafından mahkemeye sunulan delillerin güvenilirliği ve geçerliliği de davanın başlangıcından beri tartışmalı konulardan biri oldu.
Türkiye’de yasadışı yollardan elde edildiği, üzerinde tahrifat yapıldığı, bir kısmının montaj olduğu anlaşılan ses kayıtları bu davaya kanıt olarak sunuldu.
Amerikan yasalarında bu tür belgelerin davalara eklenmesi ve kanıt olarak sunulması mümkün olmadığından savunma avukatları duruma itiraz etti ancak deliller dava dosyasından çıkarılmadı.
Kanıt olarak sunulan ses kayıtlarının kaynağını açıklamayan savcılık, talebe rağmen ses kayıtlarının orijinal olup olmadığına dair bulguları da ortaya koyamadı.
Hakan Atilla’nın avukatları ilk mahkemede dört ses kaydından birinin müvekkillerine ait olmadığını dile getirdi.
Ankara, süreci bir komplo olarak nitelendirdi ve bu girişime göz yumulmayacağı mesajını verdi.
Bağımsız olması gereken yargı mensuplarının açıkça dile getirdiği Türkiye karşıtlığı davaya ve daha şimdiden olası sonucun meşruluğuna gölge düşürdü.
Mahkemenin hakimi, savcısı ve bilirkişinin FETÖ sempatizanı yaklaşımları ve Türkiye'yi hedef alan söylemleri de akılları karıştırdı.
Kaynak: TRT Haber