Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel televizyon kanallarının ortak canlı yayınında, "Evet Platformu" tarafından bugün gerçekleştirilen "İstanbul Buluşması"nın önceki mitingler gibi tüm coşkusuyla gerçekleştirildiğini, tüm İstanbul'un orada olduğunu, gerek Başbakan Binali Yıldırım, gerekse kendisinin mitingden çok mutlu ve memnun ayrıldığını anlattı.
Erdoğan, kamuoyu araştırmalarının sorulması üzerine, şu anda bir firmayla çalışmadıklarını, Başbakan Yıldırım'ın yaptırdığı bazı araştırmaların olduğunu ama bir de değişik kurumların yaptırdığı bazı çalışmalar bulunduğunu söyledi.
"Şu anda bir oran zikretmeyeyim. Ama açık ara diyebilirim ve bu açık ara gidiş daha da artarak devam edecek, bu onu gösteriyor. Bizim meselemiz şu anda öyle bir oran çıkmalı ki, bu bir defa bu ülkenin hizmetinde olan bütün insanlara öz güven kazandırmalı." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstikrar ve güven noktasında artık bu ülkede biiznillah terör olmaz. Bu ülkede artık yatırımlar en ufak bir sekteye uğramaz. Çünkü iş adamının, girişimcinin, yatırımcının ülkeye bakışı nedir? Bu ülkede bir defa terör var mı? Çünkü ben sadece Batı'yı istemiyorum. Orta Anadolu'yu istemiyorum. İstiyorum ki Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu... Buralarda da yatırımlar aynen Batı gibi, Orta Anadolu gibi, Akdeniz gibi, buralarda da devam etsin. Yani ülkemizin dört bir yanında yatırımlarda bir sıçrama dönemine ulaşalım. İşte bunu burada görüyorum. 16 Nisan, aynı zamanda bunu fişekleyecektir."
"SSK genel müdürlüğünden tanırız"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik eleştirileriyle ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, "Maalesef, şimdi biz anlatıyoruz, o anlamamakta direniyor. Biz zaten bu kavga olmasın diye bu birleştirmeyi yapıyoruz. Şu anda buradan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtiğimizde ne olacak? Çift başlılık veya çok başlılık olamayacak. Bu ortadan kalkıyor. Fakat çok daha çirkin bir şey söylüyor; Mesela 50 tane, 100 tane, 500 tane, hatta daha da ileri gitti, 'bin 500 tane yardımcı atayabilir' diyor. Gerçekten akıl almaz bir şey. Bir insan bunu nasıl söyler? Bakın biz göreve geldiğimizde kabine 36 kişiden oluşuyordu. Ben bunu 25'e indirdim. Biz bir defa yönetim nedir biliriz ama beyefendi yönetim nedir, yönetmek nedir, bundan haberi yok." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "O kabine, koalisyonlarda koltuk pazarlığı için de kullanıldı değil mi?" sorusuna karşılık şunları kaydetti:
"Kullanıldı tabii... O meşhur Güneş Motel hikayeleri var biliyorsunuz. O hikayeler çok çok hakikaten can acıtıcı şeyler. Bu ülke neler çekti, ne bedeller ödedi. Biz diyoruz ki bunları artık bir kenara bırakalım. Fakat yalanla bu ülkede iktidar olamazsın, milleti aldatamazsın. Dürüst ol. Dürüst ol da hiç olmazsa desinler ki hakikaten bu adamda bir şeyler var. Seni biz bir defa diyelim ki bizim jenerasyon veya bize yakın jenerasyon, SSK genel müdürlüğünden tanırız. SSK Genel Müdürlüğünde o hastanelerin halini özellikle de rahmetli Savaş Ay'ın programından tanırım. Ne rezillikti. Biz kuyruklarda inim inim inletildik."
Tuncay Özkan'ın sözleri
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın, Maçka'daki programı sırasında söylediği sözleri değerlendiren Erdoğan, "Artık bunların sonunun geldiğinin alametidir. Benim de söyleyecek sözüm var da... Ama bu vatanın bir polisine sen 'it' diyemezsin. O görevini yapıyor. O bir trafik polisidir büyük ihtimalle. Ona göre orada bir düzen kuruyor. Buna böyle dediğin zaman tabii ki bu millet sana gereğini yapar. Bunlar bu halkın dilini yakalayamadılar." dedi.
"Aklıselim ile dersimizi iyi çalışarak, halkımıza verdiğimiz hizmetle, çünkü biz bu halka efendi olma gayreti içinde olmadık." diyen Erdoğan, "Tek adam, tek adam diyorlar ya... Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz bir defa kolektif aklın bir ürünü olarak siyaset yaptık. Bizim en önemli aldığımız ahlak dersi edeptir." şeklinde konuştu.
"Sen hayatında neyi yönettin, kaç kişi yönettin?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazılı soru önergesi getirilmesi konusunda şunları kaydetti:
"Yazılı olarak soru önergesini verirsin, ilgili bakan veya bakanlık yazılı bir cevap ile bunu verir. Kaldı ki şimdi yeni dönemin avantajı şu olacak; Mesela genelde bakanlar, bunu kendi bakan arkadaşlarım da gücenmesin ki benim bakan arkadaşlarım bu konuda hassas davranmışlardır ama geneli itibarıyla geçmişten bugüne baktığımızda rahmetli Özal bundan çok dert yanardı. Hep kendi illerine bakarlar. Mesela bizim Çankırı ilinin geçmişte bir bakanı geldi. Milli Eğitim Bakanı olarak oraya gereğinin üstünde okullar yaptı ve bu okullar kullanılmadı. Şimdi bu tabii iş değil. Öyle olması lazım ki yapılan yatırımlar fizibıl olması lazım. Kaynak israfına gidilmemesi lazım. İşte siz şimdi dışarıdan bakan atadığınız zaman, dışarıdan atanan bakan kendi bakanlığıyla ilgili 81 vilayetin tamamında ihtiyaç neyse bu ihtiyaca göre ne yapacak? Değerlendirmelerini yapacaktır. Adımını da ona göre atacaktır. Şimdi tabii bu arkadaşımız, acaba sormak lazım. Sen hayatında neyi yönettin, kaç kişi yönettin? Önce bunu söyle. Onun hayatında böyle bir şey yok. Onun için de ne diyor? 'Lokantayı bile icabında kapatabilecektir' Böyle bir şey olabilir mi, bir cumhurbaşkanının böyle bir görevi olabilir mi? Lokantayı kapatan kimdir? Bak onu da öğrenmesi lazım, ben ona söyleyeyim. Belediye başkanları lokanta kapatır. Neden kapatır? Hijyenden kapatır, oradaki gıda vesaire, mutfak çalışmaları vesaire, şundan bundan. O da tabii büyük şehirlerden öte daha çok ilçe belediye başkanlarının işidir. Bunu yaparlar. Bir Cumhurbaşkanının lokanta kapatmak gibi bir meselesi olur mu? Böyle bir şey söz konusu değil ve yalan bu."
"Hiçbir zaman demokrat olmadılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine CHP'nin anlayışında "Kuralları koyarlar ve koydukları kuralları da milli iradeyle değil, CHP eliyle yürütürler" mantığının olduğunu söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hatırlayın 40'lı yıllarda CHP il başkanları aynı zamanda bulundukları illerin nesiydi? Valisiydi. Bunu bu ülke gördü mü? Gördü, bu neyi getiriyor? Bunların demokrasi diye bir anlayışı yok. 'Benim kurucu liderim Atatürk' diyor ama kurucu lideri Atatürk'ün aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor. İnönü, aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu bilmiyor. Önce bunları bir gör, demek ki olabiliyormuş. Bak bunlar bu ülkede yaşandı. Demokrasiye gelince, zaten CHP'nin geçmişinde bu noktada kirlilikler var. Hiçbir zaman demokrat olmadılar."
"Parlamentoya girmelerine tahammül edemiyor"
Gençlere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ey gençler Cumhuriyeti sizlere emanet ediyorum" sözünü hatırlatmak istediğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ama Gazi Mustafa Kemal'in emanet ettiği Cumhuriyeti şu anda Kılıçdaroğlu gençlere emanet edemiyor. Parlamentoya girmelerine tahammül edemiyor. Ne diyor? '18 yaşın parlamentoya girmesine karşı değilim.' 'Girecek ondan sonra ilanihaye maaş alacak' diyor. Askerlikten men... Bunların ikisi de yok. Neye dayanarak söylüyorsun? Bir defa, geldi birinci dönem, diyelim ki 18-19-20-21-22-23-24... Bir defa bu yaşa kadar hepsi buraya girebilir. Bayan da girer erkek de girer. Sadece erkek gençler buraya girmeyecek, bayanlar da girecek. Dolayısıyla şimdi burada askerlik olayına soru işareti koyacağız. Niye, bayanlar da var bu işin içerisinde. İşin bir boyutu bu. Bir diğer boyutu, yasal düzenlemeler yapılabilir mi? Yapılabilir. Şimdi yasal düzenleme ile icabında kalkılıp, yani burada bu yaş grubunda olanlar varsa bedelli askerlikle o kaldırılabilir. Bu bir, iki parlamentoyu biz niye hafife alıyoruz? Bakın biz polislerle ilgili mesela kaldırdık. Niye? Dedik ki aynı görevi yapıyor. Benim için parlamentodaki görev de en az bir polis, asker görevi kadar kutsaldır. Bunun niye biz hafife alıyoruz? Onun için gençliğimizin bu noktada önünü açmak, ufkunu açmak ve onlara bırakalım, sanki böyle parlamentonun yani 600 üyesinin 600'ü de bu gruptan olacakmış gibi bir yaklaşımla. Bakın şu anda 25-30 yaş grubunda 5 kişi var ya 5 kişi..."
"Gençliğimize inanıyoruz, güveniyoruz"
Kılıçdaroğlu'nun, "Milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesi ve Ankara'daki bazı beylerin çocuklarının milletvekili yapılacağı" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"18 yaş bir kırılma noktası değil mi? Bunları orada veriyorsun da seçmeyi veriyorsun, seçilmeye gelince vermiyorsun. Ya zor olan seçmektir, seçilmek değildir. Hatırlayın bir zamanlar bir siyasi bir şey söylemişti; 'Ben 4 ayaklı merkebi Taksim Meydanı'na koyarım, onu seçtiririm' demişti. Niye? Zor olan o değil. Zor olan seçmek, seçmek. Gelecek, hadi ideal olanı, uygun olanı seçecek. Madem ki 18 yaşa seçmeyi veriyorsun, seçilme hakkını da ver. İşte şimdi bunu kazanıyoruz. Biz diyoruz ki bizim gencimiz bu hakka sahip olmalı. Gençliğimize biz inanıyoruz, güveniyoruz."
"Bu bir ön kesme harekatıdır"
Bu yeni süreç, 16 Nisan'da başladığı takdirde, bundan sonra artık halkın karar vereceğini aktaran Erdoğan, "Halka gidilecek. Halk inşallah Kasım 2009'dan sonra hem 2 sandıkta, bir tanesinde cumhurbaşkanını seçecek. Bir diğerinde de kimi seçecek? Parlamentoyu seçecek. İki sandık kuruluyor. Şimdi bundan rahatsız oluyorlar. Belki de şunu düşünüyorlar. Acaba oralarda bize sıra gelecek mi,? Gelmeyecek mi? Bu endişeye kapılıyor olabilirler. 'Parlamentoda acaba bizim gücümüz, yerimiz ne olacak?' Bunu düşünüyor olabilirler. Bu bir ön kesme harekatıdır. Fakat 16 Nisan'da benim halkım, 'Biz bu ülkenin asli organıyız, biz milletiz.' Gazi Mustafa Kemal'in de ifade ettiği gibi, 'Egemenlik kayıtsız şartsız, beşer planında halkındır, milletindir.' Halkımız kararı nasıl veriyorsa öper başımıza koyarız." ifadelerini kullandı.
"Güneydoğu'yu farklı göreceksiniz"
Erdoğan, daha yapacakları çok işler olduğunu belirterek, "İnşallah 1-2 yıl içerisinde Güneydoğu'ya gidildiği zaman Güneydoğu'yu farklı göreceksiniz. Bunu bu hükümet eğer bir aşkı, bir derdi olmasa yapılır mıydı? Onun için ben Kürt kardeşlerime şunu söylüyorum; sizin adınıza ortalıkta dolaşanlar, hiçbir zaman sizi savunmadılar, sizi sevmediler, sizin derdinizle dertlenmediler. Bizim devlet olarak gönderdiğimiz paraların bir kısmını kendi ceplerine koyarken, bir kısmını dağa gönderdiler, Kandil'e gönderdiler, teröristlere verdiler. Dolayısıyla bu oyuna bir daha gelmeyelim." dedi.
"Hizmetime devam ederim"
Erdoğan, "16 Nisan'da 'evet' çıktıktan sonra bir partiye üye olmanızın önünde anayasal bir engel kalmamış oluyor. Bir parti olağanüstü kongresinden mi söz etmemiz lazım?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Şimdi tabii olağanüstü kongreyle ilgili karar şu andaki mevcut yönetime ait. Ama benim doğrusu en büyük düşüncem, şu anda, birinci derecede düşüncem şudur: Bu partinin kurucu genel başkanıyım. Dolayısıyla bu hak doğduğu andan itibaren ben partime üye olurum ve partime üye olarak hizmetime devam ederim."