Adalet Bakanı Gül, Antalya'da Hakimevi'nde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda, iki gün sürecek toplantıda çok verimli istişarelerin yapılacağına, sorunların çözümü noktasında önemli kararlar alınacağına inandığını söyledi.
Milletin birliği, beraberliği ve huzurunun doğrudan adaletle ilgili olduğuna işaret eden Gül, "Devletin bekası da ancak adaletle mümkündür. Yargı bizim en korunaklı limanımız olmalı. Mevlana'nın dediği gibi, 'Dikeni sulamak zulümdür. Çiçeği sulamak ise adalet.' O yüzden bir dönem yargı içerisinde dikenleri sulayan, dikenleri çiçek diye pazara çıkaran zalimler, milletimizin adalete inancına ve yargıya güvenine darbe vurmuşlardır." diye konuştu.
Yargının kumpaslara alet olması ve adeta FETÖ eliyle yönetilir hale getirilmesi, kamuoyuna yansıyan gereksiz tartışmayla polemiklerin halkın yargıya olan güvenini zedelediğini ifade eden Gül, milletin adalete olan inancını azaltacak eylemlerde bulunmanın hiç kimsesinin hakkı ve haddi olmadığını vurguladı.
FETÖ'nün yargının işleyişi ve vatandaşların yargıya güveninde yol açtığı tahribatları tamir etmeye ve onarmaya çalıştıklarına değinen Gül, bu onarım sürecinin meyvelerini vermeye başladığını bildirdi.
En önemli ve ilk aşama FETÖ'nün uzantılarının tespit edilmesi ve gereğinin yapılması olduğuna dikkati çeken Bakan Gül, "Yargının kendi içine uzanmış bu teröristleri önce kendisinin temizlemesi çok anlamlı ve takdire şayan bir gelişmeydi." dedi.
Hakim ve savcıların sadece kararlarıyla konuşmasını bazı çevrelerin fırsat olarak kullandığını anlatan Gül, milyonlarla ifade edilen bir dosya yükü altında bulunan yargının, cımbızla seçilen belli kararlar üzerinden hedef alınmasını ve yıpratılmasını asla doğru bulmadıklarını dile getirdi.
Mevzuatta değişiklik çalışmaları sürüyor
2017'de savcılıklarda 4 milyon 212 bin yeni soruşturma açıldığını aktaran Gül, ceza hukuk mahkemelerinde ise geçen yıl dosya sayısının 6 milyon 264 bin olduğu bilgisini verdi.
Adalet Bakanı Gül, yargıya güveni ayakta tutmanın en önemli unsurlarından birisinin toplumda infial uyandıran suçlarla kararlı şekilde mücadele etmek olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Basit gibi görülen bir kabahat eylemiyle, kamu düzenini bozan eylemler arasında bir öncelik sıralaması yapmak bize düşmez. Toplumun can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren her eylem aynı titizliği gerektirmektedir. Toplumda güvenlik endişesi yaratan her fiil aynı derece öneme haizdir. Bu kapsamda hem uygulamamızı geliştirmek hem de varsa mevzuat alanındaki ihtiyaçlarımızı gidermek zorundayız. Başta hırsızlık olmak üzere mal varlığına karşı işlenen suçların daha yaptırıcı cezalarla karşılaşması için mevzuatımıza değişiklik yapmak hususunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uyuşturucuyla mücadele ve toplumda rahatsızlık uyandıran magandalar, suç örgütleri, mafyatik yapılanmalara ilişkin de Türk Ceza Kanunu'nda gerekli değişiklikler yapılması konusundaki çalışmalarımızı da devam ettiriyoruz."
Türkiye'nin hassas bir dönemden geçtiğini ve terör örgütleriyle etkin bir mücadele sürdürdüğünü vurgulayan Gül, Zeytin Dalı Harekatı'nın başarılı şekilde sürdüğünün altını çizdi.
"Teröristin iyisi kötüsü olmaz"
Türkiye'nin terörle etkin şekilde mücadele ettiğini belirten Abdulhamit Gül, "Bugün itibarıyla FETÖ'den tutuklu hükümlü sayısı 38 bin 470, PKK'dan 10 bin 79, DEAŞ'tan bin 354. Yargı, devletin tüm kurumlarıyla eş güdüm içerisinde, hukuk çerçevesinde, Anayasa ve mevzuat çerçevesinde terörle mücadeleyi çok etkin bir şekilde sürdürmektedir. Türkiye, bazı ülkelerin yaptığı gibi, 'iyi terörist, kötü terörist' ayrımı yapmamaktadır. Teröristin iyisi kötüsü olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Halkın cesaret ve fedakarlıkla FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin üstesinden geldiğini hatırlatan Gül, o karanlık geceden itibaren kararlı şekilde mücadelesini sürdüren yargı mensuplarını her türlü takdiri hak ettiğini söyledi.
FETÖ yargılamaları hızlandı
FETÖ yargılamalarını hızlandırıldığını anlatan Gül, "Bu meselenin bir an evvel ülke gündeminden kalkması için her türlü tedbirler alınmıştır." dedi.
FETÖ ile ilgili yargılamaların bir kuyumcu titizliğinde sürdürüldüğünü aktaran Gül, suçların cezasını çektiğini, suçsuzların ise beraat ettiğini dile getirdi.
Gül, yargı üzerindeki yükün azaltılması için personel takviyesi ve istinaf mahkemelerinin çoğaltılması gibi önlemler alındığını sözlerine ekledi.
"Yalan ve kara propagandanın taşıyıcılığını üstlenmek, Türkiye'ye zarar vermez"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa Parlamentosunda (AP) önceki gün kabul edilen "Türkiye'de Mevcut İnsan Hakları Durumu" başlıklı karara tepki gösterdi.
Kararın, Türkiye'ye yönelik gizlenemez bir hal alan ön yargıların ötesinde siyasi art niyetin izlerini taşıdığına işaret eden Gül, kararın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Afrin'de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'ndan güncel yargılamalara, olağanüstü halden (OHAL) TBMM'nin yasama tasarruflarına kadar farklı konularda temelsiz iddialarla, maksatlı yorumlarla dolu olduğunu vurguladı.
Gül, karardaki temel tutarsızlığın AP'nin terörle mücadeledeki seçiciliği olduğunu ifade etti.
Adalet Bakanı Gül, "Terör örgütlerinin ürettiği yalan ve kara propagandanın taşıyıcılığını üstlenmek, Türkiye’ye zarar vermez, Avrupa Parlamentosunun saygınlığını ortadan kaldırır. DEAŞ ile mücadele söz konusu olduğunda, seyahat özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, ifade hürriyeti ve kişisel veri mahremiyeti gibi pek çok konuda ezber bozan Avrupa devletlerine sesi çıkmayan AP, Türkiye'nin terörle mücadelesi söz konusu olduğunda bizzat terör odaklarının ürettiği yalanlara sığınıyor. Sivil ölümleri ve işkence gibi yalanlarla Türkiye'nin mücadelesini itibarsızlaştırmaya kalkıyor. Şehirlerimize atılan roketlere, bombalara söyleyecek sözü olmayanlar, terör örgütlerinin algı operasyonlarının esiri oluyor." diye konuştu.
Türkiye'nin FETÖ, PKK, DEAŞ başta olmak üzere güvenliğine tehdit oluşturan bütün terör örgütlerine karşı kararlı ve samimi şekilde mücadele ettiğinin altını çizen Gül, bu mücadelenin de hukuk içinde yapıldığını vurguladı.
Zeytin Dalı Harekatı’nın uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkına dayandığını belirten Gül, karardaki bir diğer çelişkinin, Türkiye'deki yargılamalarla ilgili olduğunu söyledi.
"Türk yargısı hiçbir makamın emir eri değildir"
Gül, politik bir seçicilikle bazı davalardaki tutuklu sanıkların isimlerinin zikredildiğini ve hükümetin, bu isimleri serbest bırakmaya davet edildiğini söyledi.
"Daha açık söyleyeyim, Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetine 'Şu, şu, şu isimleri derhal serbest bırakın' diyor." ifadesini kullanan Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:
"Hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına namütenahi serenatlar yapan bir kurumun, Türkiye'deki bazı yargılamalar söz konusu olduğunda hükümetimize açıkça müdahale çağrısı yapması derin bir çelişki değil midir? Avrupa'da mahkemeler hükümetlerin talimatıyla mı iş görmektedir? Yargı bağımsızlığına açık bir saldırı niteliğindeki bu çağrıyı kabul etmek mümkün değildir. Türk yargısı, Avrupa Parlamentosu da dahil olmak üzere hiçbir makamın emir eri değildir. Yargı kendi kural ve sistemi içinde işlemektedir. Tutuklama kararlarını da tıpkı tahliye kararları gibi bağımsız yargı mercileri verir. Tutuklunun tahliyesine itiraz üzerine verilen kararlar da böyledir. Gülünç olan şey, sistemin nasıl işlediğini bilmeden, muhakeme kurallarını hiç gözetmeden yorum yapma cüretidir."
"Siyasi küstahlıktan başka bir şey değil"
Kararda, TBMM'nin ve milletin iradesine de dil uzatıldığını aktaran Gül, AP'nin hızını alamayarak 2016'da yasama dokunulmazlıkların kaldırılmasını da kınadığını belirtti.
Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasının AP tarafından Anayasa'ya aykırı olduğunun iddia edildiğine işaret eden Gül, söz konusu kararın üç partinin oyuyla TBMM'den geçen meşru bir anayasa değişikliği olduğunu ifade etti.
Anayasa'yı değiştiren bir normun Anayasa'ya uygunluğunu veya aykırılığını iddia etmenin cahilce olduğunun altını çizen Gül, şunları kaydetti:
"Görülüyor ki, Avrupa Parlamentosu bu değişikliklerle ilgili Türkiye’deki politik bazı tartışmaları, bu tartışmalardaki çürük argümanları hiçbir muhakeme süzgecinden geçirmeden kararına taşımıştır. Ancak karardaki vehamet bu mantıksal çelişkiyle sınırlı değildir. Egemen bir ülkenin parlamentosuna ait bir karara bu üslupla saldırmak, Avrupa Parlamentosunun haddi değildir. Karardaki bu tür siyasi yerindelik değerlendirmeleri, siyasi küstahlıktan başka bir şey değildir."
Kararı, "Avrupa'daki asıl irade olan sessiz çoğunluktan ziyade Türkiye aleyhindeki grupların sesi" olarak nitelendiren Adalet Bakanı Gül, 26 Mart'ta Bulgaristan'ın Varna kentinde yapılacak üst düzey zirve öncesinde bu tür kararların Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkilerine hiçbir olumlu katkı yapmayacağını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA