Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ankara Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin "Açıklamanızda Diyarbakır'daki annelerden bahsederken, 'artık yeter' anlamına gelen 'edi bese' dediniz. Bu ortak dil devam edecek mi?" sorusu üzerine Gül, tüm dillerin insalığın ortak tarihine emanet olduğunu söyledi.
Devletin Kürtçe yayın yapan kanalının bulunduğunu hatırlatan Gül, annesinin Diyarbakırlı olduğunu, Kürtçe ninnilerle büyüdüğünü aktardı. Bakan Gül, Türkiye'de etnik anlamda çatışma, ayrım bekleyenlerin hüsrana uğrayacağını vurguladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün yargıda hakim olduğu dönemde Kürtçe savunmaların "tanınmayan dil" şeklinde ifade edildiğini anlatan Gül, şimdi ise Kürtçe konusunda gerekli imkanların AK Parti tarafından oluşturulduğunu dile getirdi.
Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde annelerin yaptığı protestonun hatırlatılması üzerine Gül, şöyle devam etti:
"Adeta militan devşirme, toplama merkezi gibi olmuş ki herkes, anneler orada toplanıyor. Burada adli anlamda soruşturma, gelişme yargı makamlarının takdirindedir. Herkes terörle mesafesini korumak zorunda. Türkiye demokratik bir ülke, siyasi partiler de buna uymak zorunda. 'Terörle mesafe koy' yaklaşımını yüksek sesle dillendiriyor. Kepenk kapatarak, kulak tıkayarak olmaz, bu sese, talebe cevap vermek zorundasınız."
Yargı paketi
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan yargı paketine yönelik Gül, "belgedekilerin hepsinin bir pakette yer alacağı" algısının bulunduğunu belirtti.
Gül, "Yargı reformunda birinci paketimiz düşünce ve ifade özgürlüğünü daha da güvenceye alıcı, tutuklamadaki keyfiliği, uygulamadaki farklılığı ortadan kaldıran düzenlemeler içeriyor." bilgisini paylaştı.
İcra işlemlerine, alternatif çözüm yollarına yönelik paketlerin de gündeme geleceğini bildiren Gül, belgedekilerin paketler halinde ortaya konacağını söyledi.
İnfaz sistemiyle ilgili düzenlemelerin yargı paketinde olup olmayacağının sorulması üzerine Gül, bu konuda alternatifleri içeren teknik çalışma yapıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da sunum gerçekleştirildiğini hatırlattı.
"İnfazın ertelenmesi konusu af değil. İnfaz sürelerini masaya yatırdık, alternatifler var. Meclis alternatifler üzerinden en doğrusunu seçecektir." diyen Gül, bu konudaki çerçeveyi, içeriği parlamentonun şekillendireceğini, Meclis'in gündeminde ilk sıralarda olacağını düşündüğünü kaydetti.
"Bir taslak çalışıldı"
Adalet Bakanı Gül, soruşturma safhasındaki tutuklulukta azami süreye ilişkin ise "İlk pakette, birinci pakette olmasını bekliyoruz. Asliye cezada, ağır cezada, terör, örgütlü suçlarda ne olacak diye bir taslak çalışıldı." ifadesini kullandı.
Kadına yönelik şiddete de değinen Gül, bu konuda gelen talepleri değerlendirdiklerini, çalışma yaptıklarını, kanun anlamında da önerilerinin olacağını bildirdi.
Adalet Bakanı Gül, Kırıkkale'deki Emine Bulut cinayetini hatırlatarak, şu açıklamalarda bulundu:
"Video çekmeyi biliyorsunuz da o adama engel olmayı bilmiyor musunuz? Bir kişinin bile kurtulmasına vesile olacaksa, bir çocuğun, bir kadının ölmesini, şiddete maruz kalmasını önleyecekse değil kanun Anayasa'yı bile değiştiririz. 'Her şeyi yaptık, bir şey yapmayacağız' doğru değil. Bu konuda bir cümle, virgül bile varsa çalışacağız."
İdam beklentisi
Bir gazetecinin, "Kamuoyunda idam beklentisi vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yasa gelirse onaylayacağını söyledi, değerlendirmeniz nedir" sorusu üzerine Gül, "Bu konu parlamentonun takdirinde. Anayasa değişikliği gerekiyor. Cumhurbaşkanımız orada tutumunu ortaya koydu." dedi.
"Süresiz nafakaya" ilişkin bir soru üzerine de Gül, "Bir sürenin olmasının doğru olduğunu düşünüyoruz, elbette parlamentonun takdiri. Farklı düşünenler de olabilir." diye konuştu. Avrupa'da bu konuda bir süre bulunduğunu, nafaka işi uzadıkça sorunların artabileceğini dile getiren Bakan Gül, çalışmalarda temel kriterlerinin kadının mağduriyetini engellemek olduğunu vurguladı.
Bir başka soru üzerine Bakan Gül, adli yıl açılış törenine katılmayan baroları eleştirdi. Gül, şöyle konuştu:
"Yeni adli yılda mesleğin sorunlarının konuşulması anlamında her platformu önemsemek gerekirken, mekan meselesini bir sistem krizine taşımak gerçekten kabul edilebilecek bir şey değil. Bugün asgari ücretle çalışan avukatlarımız var, mesleğin hali gerçekten kabul edilebilir noktada değil. Biz orada avukatlık mesleği için giriş sınavı çalışmışız, Cumhurbaşkanı buna destek olmuş. Bu gibi meseleler konuşuluyor, memnun olmak gerekirken, 'yok yeridir, mekanıdır', bu konuları başta avukatlarımızın çalışma koşullarının daha iyileştirilmesi için yapılacak çalışmalara hiçbir katkı vermez. Anlamsız bir direnç. Anlamakta zorlanıyoruz. Oysa biz her platformda, avukatların vergi yükünün azaltılması, kamuda çalışan avukatların ücretlerinin artırılması konularını ilgili bakanlarla hep konuşuyoruz, bunları Cumhurbaşkanımız sahiplenmiş. Bunu kalkıp bu konudaki bir mekan krizine dönüştürmek gerçekten bir meslek örgütünün, meslektaşlarının sorunlarının konuşulduğu bir yerde bulunmaması anlaşılır bir şey değil. Elbette kendi takdirleridir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, adli yıl açılış törenindeki konuşmasında, "Baroların seçim sisteminin değiştirilmesi gerektiği" yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Adalet Bakanı Gül, "Avukatlık Kanunu ile ilgili bir çalışma, demokratik temsil ve temsilde adalet anlamında bir çalışmanın elbette yapılması doğrudur. Bu konuda kararı Meclis takdir edecektir. Ama ben de baro seçimlerinde oy kullanmış bir avukat olarak, benim oy verdiğim liste 10 bin oy alıyor, diğer liste 11 bin oy alıyor. 10 bin oy veren kişi olarak ben 10 tane değil, bir tane bile yönetime temsilci seçemiyorum. Benim oyum çöpe gidiyor. Ama bu nasıl olur, yapılır mı, Meclisin takdirinde." dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun, "Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısının değiştirilmesi" ile ilgili önerisini de bir soru üzerine değerlendiren Bakan Gül, "Bunlar anayasada daha milletin evet oylarının mürekkebi kurumamış konular. 'Cumhurbaşkanı üye seçmesin' demek milletin iradesiyle gelmiş Cumhurbaşkanı makamını tahfif etmektir." ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "FETÖ ile iltisaklı hakim ve savcılarla ilgili yeni ihraçların olup olmayacağı" sorusuna karşılık, FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle ilgili büyük bir titizlikle çalışmaların yapıldığını belirtti. Bakan Gül, "Bunlar kripto olduğu için 'Şu kadar kişiyi attık, artık dükkanı kapattık ya da şu kadar kişi daha atılacak' diyemeyiz ama çalışmalar devam ediyor. Her ihbar, her çalışma büyük titizlikle değerlendiriliyor. Adliye, silahlı kuvvetler ve mülkiye bunların ana nüfuz alanları olduğu için çalışmaları titizlikle sürdürmemiz gerekiyor." diye konuştu.
"Yıl sonunda bin 300 hakim savcı alacağız"
Gül, bu yıl sonunda avukatlıktan 200, idari yargıdan 100, bin de mezunlardan olmak üzere toplam bin 300 hakim ve savcı alımı yapacaklarını açıkladı.
"Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi"ne ilişkin soru üzerine de Bakan Gül, ABD Adalet Bakanı ile görüştüklerinde son belgeleri de verdiklerini, birebir konuyu anlattıklarını söyledi. Gül, "En yetkili seviyede ifade edilmiş oldu ancak bir gelişme yok. Bu konuda ciddi, meseleyi anlama ya da sorun çözme anlamında bir adım atılmadı." değerlendirmesini yaptı.
Adalet Bakanı Gül, yeni Ankara Adalet Sarayı'nın, yeni yerine taşınan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının Yenimahalle'deki yerleşkesinde yapılacağını belirterek, "Devraldık. Yakında yapım ihalesine çıkacağız. Şu anki adliyelerin tüm kullandığı alanın iki katı kadar bir adliye yapacağız." dedi.
Kaynak: AA