Puslu 7.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 04.06.2021 10:20

Ahizenin diğer ucunda 'casusluk' var

ABD istihbaratının Danimarka’nın yardımıyla Avrupalı liderleri dinlemesi yeni bir krizin perdesini araladı. Herkesin bildiği sırların ortaya saçıldığı bu yeni süreçte 'müttefiklerin' casusluk çıkmazına ve Türkiye'nin durumuna yakından bakalım...

Ahizenin diğer ucunda 'casusluk' var
[Fotoğraf: AP]

Şarkıcı Hakan Altun’un ‘telefonun başında bekliyorum’ derken casusluk faaliyetlerini kastetmediğine eminiz ancak telefonun başında her bekleyenin de saf duygularla bunu yapmadığı bir gerçek. Bu durumun son örneği ABD ve Danimarka iş birliğiyle kıta Avrupası’ndan geldi.

Danimarka ve Alman basınında yer alan haberlere göre, Danimarka gizli servisi, ABD gizli servisi NSA'in Almanya Başbakanı Angela Merkel ve diğer üst düzey Avrupalı politikacıları dinlemesine yardım etti.

Türkiye’nin baş döndüren gündeminde bu haber arada kaynamış gibi görünse de aslında hem malumun ilanı olması, hem de muhtemel sonuçları itibarıyla ayrıntılı bir şekilde ele alınmayı hak ediyor.

Avrupa'nın en güçlü liderlerinden biri olan Merkel, yabancı istihbarat örgütlerinin en önemli hedeflerinden.[Avrupa'nın en güçlü liderlerinden biri olan Merkel, yabancı istihbarat örgütlerinin en önemli hedeflerinden.]

İstihbarat örgütleri, liderleri neden dinler?

Biz de aklımızdaki sorulara yanıt alabilmek için Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç ile konuşuyoruz.

İlk sorumuz, 'yabancı bir istihbarat servisinin bir ülkenin üst düzey isimlerini neden dinlediği' oluyor. “Aslında bu sorunun en kısa cevabı ‘dostlar arasında casusluğun lafı olmaz’ yaklaşımı” diyor Ataç ve öncelikle sürecin istihbarat boyutunu detaylandırıyor.

Bu alanda basitçe iki temel dürtü üzerinden hareket edildiğine işaret eden Ataç, ilkinin istihbaratın bitmek bilmeyen açlığı olduğunu söylüyor. Ataç’ın anlatımlarından, devletlerin hayatta kalma mücadelesinde siyasi karar alıcının ihtiyaç duyduğu bilgileri gizli ve kendine has usul ve prensiplerle istihbarat servislerinin sağladığını öğreniyoruz.

Bilgilerin toplanması, işlenmesi ve karar alıcıya hikayelenmesi süreci günde 24 saat, haftada yedi gün, yılda 365 gün esasına göre yürüyor.

Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç.[Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç.]

İstihbarat dünyasında ‘dost-düşman’ ayrımı yok

Kaan Kutlu Ataç, ikinci temel dürtüyü anlatmaya “İstihbarat servisleri faaliyetlerini yürütürken dost-düşman ayrımı yapmaz. Bir servis için diğer bir ülke halihazırda ya hasımdır ya da gelecekte muhtemelen hasım olacaktır” cümlesiyle başlıyor.

Burada bir detay veriyor Ataç ve istihbarat dünyasında servisler arasında dostluğun aslında hiç aranmayacak bir özellik olduğuna işaret ediyor. İşte bu gerçek, dostu olmayan istihbarat örgütleri için hasımlarının imkan ve kabiliyetleri hakkında kesintisiz bilgi toplamak anlıma geliyor.

“Siyasilerin en çok merak ettiği konuların başında diğer ülkelerin liderleriyle ilgili özel bilgiler gelir” diyen Ataç, hasımların niyetini bilmenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Tam bu noktada Ataç ‘sihirli’ formülü paylaşıyor ve “İlgi duyduğunuz bir ülkenin liderinin haberleşme kanallarına sızdıysanız siyasi kararlarına da doğrudan erişme konusunda önemli bir eşiği de aşmışsınız demektir. Sizin sayenizde ülkenin karar alıcısı, siyaseten diğer liderin en azından bir adım önünde olacaktır. Bu durum uluslararası sistemin aşırı rekabetçi ortamında rekabetçi üstünlük açısından büyük önem taşır” diyor.

Bir ülkenin liderini yasa dışı şekilde dinlemek için son derece gelişkin sistemlere ihtiyaç var.[Bir ülkenin liderini yasa dışı şekilde dinlemek için son derece gelişkin sistemlere ihtiyaç var.]

Her şey bu kadar kolay mı?

Ataç’ın şu ana kadar anlattıkları işin kağıt üzerindeki kısmını içeriyor. Biz biraz daha derine inmek istiyoruz ve madalyonun ‘teknik’ tarafına da kısaca değinmeyi tercih ediyoruz. Bu haberin ortaya çıkışındaki örnek olayı yeniden hatırlıyoruz… ABD istihbaratı, Danimarka istihbaratının yardımıyla Almanya Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere kimi liderleri dinledi. Ataç’a ‘Bu işler bu kadar kolay mı?’ diye soruyoruz:

“İstihbarat dünyasında yüzde yüz etkili karşı tedbir almanın imkanı yok. Her ne kadar servisler arasında dostluklardan bahsetmenin mümkün olmadığı ifade edilse de da farklı düzeylerde kesin menfaate dayalı ilişkiler de devam etmek zorunda. Bu da istihbarat dünyasının kendine özgü çelişkilerinden birisi.

Siyasi liderlerin iletişimlerine karşı servislerce sızılması tabii ki kolay bir süreç değil. Ancak son örnekte de görüldüğü üzere, Amerikan Milli Güvenlik Teşkilatının (NSA) Batı Avrupalı liderleri ve üst düzey siyasileri Danimarka servisinin desteğiyle dinlediğinin ortaya çıkması servisler arası iş birliğinin karmaşık boyutunu da göz önüne seriyor.

Bu örnekte Danimarka-ABD iş birliğinde kendi hükümetlerine yönelik istihbarat faaliyetlerinde bulundukları ortaya çıktı. Ayrıca Snowden hadisesinin ifşa ettiği olaylardan birisi de Alman servisi ile Amerikan servisi arasında da çok farklı bir beraberliğin yürütüldüğüydü. Türkçe’de ‘ne seninle ne de sensiz’ diye bir tabir var. İstihbarat dünyasında da durum bu. Bazen karşı karşıya kaldığınız kurumla, başka bir olayda sıkı bir iş birliği gerekebiliyor. Bu grift ilişkiler sorunuzdaki ‘Bu kadar kolay mı?’ kısmına kısmen yanıt veriyor.”

2013'de benzer bir skandal yaşanmış ve ABD Başkanı Obama, ülkesinin diğer liderleri dinlemeyeceğine söz vermişti. Merkel ile Obama aynı karede. Foto: Reuters.[2013'de benzer bir skandal yaşanmış ve ABD Başkanı Obama, ülkesinin diğer liderleri dinlemeyeceğine söz vermişti. Merkel ile Obama aynı karede. Foto: Reuters.]

Şimdi ne olacak?

Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç, son Danimarka örneğinden yola çıkarak konuya ilişkin diğer boyutlara da dikkati çekiyor. Ülke liderlerinin doğrudan hedef oldukları durumlarda sadece siyasi karar süreçleri ve milli politikaların niyetlerinin ne olduğu ile sınırlı kalmıyor süreç.

Ataç, istihbarat literatüründe bu duruma ‘kompromat’ denildiğini söylüyor ve “Hedefteki şahsa ait bilgiler arasında onun kamuoyu önünde itibarını zedeleyebilecek bilgilere ulaşmak da önemli bir amaç. Eğer hasım ülkedeki liderlik yapısı üzerinde ifşası halinde itibar kaybına yol açabilecek bir bilgiye sahipseniz nihayetinde yürüttüğünüz politikalarda bu bilgiler hasmınız açısından Demokles'in kılıcı olarak kullanılacaktır” diyerek dinlemelerin artçı sarsıntılarının dahi ne denli büyük olabileceğinin altını çiziyor.

İstihbarat dünyasında yakalanmamak esas mesela bunu hepimiz biliyoruz. Peki yakalandığınız zaman ne oluyor? Ataç’ın verdiği bilgilere göre; uluslararası konjonktür, ikili/çok taraflı ilişkilerin güncel durumu gibi faktörler de göz önüne alınarak uyarılar, servisler arası ilişkilerin mahiyetinin gözden geçirilmesi, bilgi teatisinin sınırlandırılması, suç üstü, ülke dışına çıkarılma gibi adımlar atılabiliyor.

Yabancı istihbarat örgütleri için Türkiye de en önemli 'hedef ülkelerden' biri.[Yabancı istihbarat örgütleri için Türkiye de en önemli 'hedef ülkelerden' biri.]

Türkiye tüm bu yaşananların neresinde?

Gelelim tüm bu meselenin bizi ilgilendiren boyutuna. Ataç’ın anlattıkları küresel anlamda bu işlerin nasıl ilerlediğini görmemiz açısından değerli bir pencere açıyor. Peki bu ‘büyük resim’de Ankara nasıl konuşlanıyor? Kaan Kutlu Ataç yanıtlıyor:

“Dostlar arasında casusluğun lafı olmayacağına göre ABD’nin her ülkeye yönelik faaliyetleri olduğu gibi Türkiye’ye yönelik istihbarat faaliyeti yürüttüğünü hep akılda tutmak gerekir.

İki ülke arasındaki ilişkilerin gergin bir süreçten geçtiği de sır değil. Bu nedenle Washington’un Ankara üzerindeki faaliyetlerine özel önem verdiğini öngörmemek saflık olur. Bu gerçek bizi NSA’in haber toplama planlarında muhakkak detaylandırma yaptığını ve faaliyetlerin yoğunluğunu artırdığı ihtimaline götürür ki bunu tahmin etmek için işin uzmanı olmaya da gerek yok.

Tüm ülkelerdeki siyasi liderlik yapıları yabancı servislerin hedeflerinde olduklarını bilirler. Dolayısıyla Danimarka örneğinin bir kez daha ortaya koyduğu gibi müteyakkız olma hali şu anda tüm dünyada üst seviyeye çıktı. Çünkü konu kamuoyunun gündeminde.

Ancak ülke liderleri sürekli istihbarat servislerinin faaliyetlerinin öznesi olsalar da bu durum onların siyasi kararlarında ciddi kırılmalara yol açmaz. Neticede istihbaratın dünyası ile siyasi karar alıcının dünyalarının gerçekliği farklıdır. Siyaset bu anlamda örneğin istihbarata galebe çalar. Türkiye de bundan istisna değildir.”
 

Sıradaki Haber
Gri listeye bir çizik daha
Yükleniyor lütfen bekleyiniz