Efkan Ala, 14 Ağustos'ta kuruluşunun 23. yılını kutlayacak AK Parti'nin Türk siyasi tarihindeki yeri ve önemi ile 22 yıllık iktidarı süresince karşılaştığı sorunlar ve bunlara dönük çözümlere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Kuruluşundan bir yıl sonra iktidara gelen AK Parti'nin, Türkiye'yi sorunlarını çözerek, fırsatlarını değerlendirerek büyüttüğüne işaret eden Ala, Türkiye ile AK Parti'nin de büyüdüğünü, 12 milyona yakın üyesiyle dünyada da sayılı parti ve sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu söyledi.
Ala, AK Parti'nin hikayesinin, Türk siyasi hayatına büyük harflerle yazılması gereken bir başarı hikayesi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Çok önemli engeller konuldu ama hepsini aştı. Hepsini yeni reformların yapılmasına bir fırsat olarak değerlendirdi ve problemlerin altında kalmadı, problemleri çözüme dönüştürdü ve yoluna devam etti. Engelleri, krizleri fırsata dönüştürerek aştı. Önceden Türkiye'de siyasetin önüne çıkarılmış bütün krizler siyasetin geri çekilmesiyle neticelenmişti. Elbette bizde de gerilmelere neden oldu ama geri çekilmeye hiçbir zaman neden olmadı o krizler. Biz gerildik ama Türkiye ile beraber adım atmak için o gerilmeler oldu. Ama geri çekilme olmadı. Fırsata dönüştürüldü, fırsat olarak değerlendirildi. Neyin fırsatı? Reformların fırsatı. Kişisel çıkarımı elde etme yerine, mademki bu sorun çıktı ortaya, çıkıyor, o zaman bunu kalıcı çözüme nasıl kavuştururuz?"
Eski Türkiye'de cumhurbaşkanı seçimlerinin tamamının büyük siyasal krizlere dönüştüğünü dile getiren ve "367 krizini" anımsatan Ala, "Biz '367 krizini' çözdükten sonra onu sistemik bir çözüme kavuşturduk. Nasıl? 'Artık bundan sonra cumhurbaşkanını halk seçecek, seçmeli' diye referanduma gittik ve o referandumda millet Anayasa'yı kabul etti ve ondan beridir de Türkiye'de cumhurbaşkanını halk seçiyor" dedi.
Ala, işin asıl sahibine verilmesinin ardından artık hiçbir seçimin kriz yaratmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Gücü statükonun elinden aldık. Gücün sahibi kim? Halk. Halka verdik. Halk sandıkta meseleye vaziyet edince sorun kalıcı olarak çözüldü. AK Parti öncesinde statüko sistemin merkezindeydi, siyaset sistemin periferisindeydi. Adeta gettolaşmıştı. AK Parti siyaseti sistemin merkezine çekti ve oraya oturttu. Şimdi Türkiye'de siyaset karar veriyor, artık neyin doğru olup olmadığına. Siyaset yetkili hale gelmiştir, eskiden görevliydi. Statükonun belirlediği, verdiği görevleri yapan bir enstrüman gibiydi maalesef. Her on yılda bir de yeniden formatlanıyordu. Ama şimdi artık sistemin aklı, sistemin karar vericisi siyaset oldu. Millet bir meseleyle karşılaştığında siyaset dışı hiçbir mekanizmaya bakmıyor. Siyaset özgürleşti, vesayetten özgürleşti, vesayetten kurtuldu ve kendi kararlarını millet adına kendisi veriyor. Gerçekten milletin temsilcilerinin iktidarı tahkim edildi."
Ala, bu konuda Türkiye'de bir zihinsel dönüşümün de yaşandığına işaret ederek, "Artık kimse siyaset dışı organizasyonlardan siyasetin görevini beklemiyor. Her şeye, millet için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna siyaset karar veriyor. Bu başarıyı, bu makas değişimini AK Parti gerçekleştirdi" dedi.
Bunun kalıcı olup olmayacağına yönelik Ala, "Şu anda pratik olarak önemli mesafe elde edilmiştir ve statüko siyasetin alanından çıkarılmıştır. Kurumlarımız kendi işlerini yapıyor ve başarı sağlıyorlar. Ama bunun kurumsallaşması bir ciddi anayasa değişikliğiyle mümkündür. Bu anayasa değişikliği yapılırsa, yapılabilirse Türkiye'de o zaman bu siyasetin edindiği konum tam kurumsallaşmış ve garantili hale gelmiş olur" değerlendirmesinde bulundu.
Ala, AK Parti'nin temel hedefinin Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş, en kalkınmış 10 ülkesi arasına sokmak olduğunu vurgulayarak, "Bunun için anayasa değişikliği lazım, bunun için her alanda eş zamanlı düzenlemeler ve reformlar yapılarak yola devam edilmesi lazım. Yani bizim önerdiğimiz her bir değişiklik aslında Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının ihtiyaç duyduğu değişikliktir. Onları yaparsanız sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı elde edersiniz" dedi.
Türkiye'nin AK Parti hükümetleri döneminde 3 kat büyüdüğünü ve orta gelir seviyesindeki ülkelerin üst katmanına yerleştiğini belirten Ala, hedef olarak belirledikleri gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmanın yolunun da yapısal reformları gerçekleştirmekten geçtiğini ifade etti.
AK Parti iktidarları döneminde yaşanan "e-Muhtıra" ve "15 Temmuz darbe girişimi"ni anımsatan Ala, darbe girişiminin dünyaya örnek olacak şekilde püskürtüldüğünü belirtti.
Ala, bu çerçevede Bolivya'da yaşanan darbe girişimini hatırlatarak, "Türkiye'de Cumhurbaşkanı'mızın yaptığı çağrı gibi çağrı yapıldı halka ve içeride yeni atamalar yapıldı aynen bizim 15 Temmuz gecesi yaptığımız gibi, yeni görevlendirmeler yapıldı. Aynı anda aynı yöntemle orada da darbe bertaraf edildi. Yani Türkiye'de AK Parti darbelerin nasıl bertaraf edileceğini, darbelere nasıl direnileceğini de ortaya ilk tecrübe olarak koydu. Dünyaya da bu örnek oldu" diye konuştu.
Gezi olayları, 17/25 Aralık, MİT tırları gibi birçok operasyona maruz kaldıklarını ama hepsini bertaraf ettiklerini ve siyasetin güçlendiğini ifade eden Ala, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Partimize açılan kapatma davası doğrudan siyasete vurulmuş büyük bir darbeydi. Onun da aşılmış olması çok önemli bir başarıydı. Arkasından 15 Temmuz'da da Türkiye'nin en büyük partisini kapatmak için dava açan bir anlayışın yerini bu sefer hukuk dışı ama Türkiye'nin ordusunun, yargısının ve emniyetinin içerisinde yerleşmiş bir çete, bir terör örgütü siyaseti doğrudan hedef almıştı. İkisini de AK Parti büyük bir başarıyla püskürttü ve ikisinin de Türkiye'yi etkisi altına almasını önledi. Türkiye'yi uçurumun kenarından aldı ve yoluna devam etti."
Ala, AK Parti'nin kurulduğu günden bugüne kadar birçok saldırıya maruz kaldığını ama hepsini de millete en az zarar gelecek şekilde yöneterek yoluna devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"AK Parti'nin siyasi tarihi ve siyasete yaptığı katkı çok önemsenmelidir. AK Parti'nin en büyük başarısı çünkü bunlar bir iki değil, hepsi birbiri kadar önemli bir sürü saldırı, bütün bunlar dikkate alındığında getirdiği en büyük başarı Türkiye'yi gerçekten artık darbeler döneminden çıkarmış olması ve siyaseti bir makas değişimiyle sistemin merkezine yerleştirmesidir. Yani halkın seçtiği insanların, siyasi iradenin Türkiye'de neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar verdiği bir mekanizma olmuştur ve 'Türkiye'yi bundan sonra siyaset yönetecektir' anlayışı milletin ve sistemin merkezine yerleşmiştir. Millet bunu benimsemiştir, bugün bir sorunla karşılaşsa yine siyasetten çözüm aramaktadır. Çözümün adresi siyaset olmuştur. AK Parti'nin başardığı bence en önemli başarı budur. Ülkenin ve milletin sorunlarının çözüm adresi siyasettir. Başka adres yoktur. Bunu AK Parti yerleştirmiştir."
Efkan Ala, eskiden siyasal sorunlarda, siyaset dışı organizasyonların ne söylediğine bakan vatandaşın, şimdi ise siyasete baktığına dikkati çekerek, "Bu çok önemli bir değişim ve dönüşümdür. Bundan sonrası siyasete kalmıştır. Bundan sonra siyasetin imkan ve kabiliyeti ne kadarına müsaade ediyorsa Türkiye o kadar mesafe alacaktır. Usul, yönteme ait çok temel bir sorun çözülmüştür. Bunun daha da garantili bir biçimde kalıcı hale gelmesinin yolu anayasa değişikliği ve sistemin diğer düzenlemelerindeki, mevzuatlarındaki değişikliklerdir. Onlar da yapılacaktır" dedi.