24 TV'de yayımlanan "Seçim Özel" programında gündeme ilişkin soruları cevaplayan Kurtulmuş, 14 Mayıs'taki seçime enteresan bir atmosferde girdiklerini dile getirdi.
Kurtulmuş, seçime girerken bir yandan Türkiye olarak 6 Şubat'taki depremlerin ağır yaralarını sarmakla meşgul olduklarını belirterek "85 milyonu etkileyen büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldık. O yüzden biraz siyasete uzak ya da siyasi tartışmalarla çok meşgul olunmayan bir gündem vardı. Dikkat ederseniz başından itibaren önceliğimiz depremin yaralarının sarılması oldu" diye konuştu.
Seçime sayılı günler kala AK Parti olarak yoğun şekilde seçim çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı'mız aylar öncesinden başlayarak seçim kampanyası değil ama vatandaşlarımızın gönüllerine dokunarak onların ihtiyaçlarını giderebilmek için bütün kamuyu seferber etti, il ziyaretleri yaptı. Bazı il ve ilçelere 3-4 kez gittiği oldu. Bizim diğer partilerden şöyle bir farkımız var: Biz sadece kampanya sırasında ortaya çıkan bir siyasi kadro değiliz. Demokratik standartları yüksek bir seçim kampanyası sürdürüyoruz. Ümit ederiz ki kalan 11 günde de problemsiz, sıkıntısız şekilde seçim kampanyasını bitiririz ve başarılı bir seçim sonucu elde ederiz. En zor zamanlarda halkın içerisinde olduk. Vatandaş bize, 'Deprem bölgesinde büyük bir yıkım var ama bunu yaparsa yine AK Parti yapar' diyor."
"HDP'liler siyasal taleplerini siyasi bir pazarlık olarak görüyor"
Kurtulmuş, parti olarak her gün üst üste koyarak, yukarı doğru giden başarı grafiklerinin olduğunu gördüğünü söyledi.
Kamuoyu araştırmalarının da bunu yansıttığını vurgulayan Kurtulmuş, "Son 10 günde daha çok derlenip toparlanan, sahada sorunları çözen tavrımızın bunda çok etkileyici olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin başarı grafiğini yükselten bir başka konunun da karşılarındaki ittifakın ortak fikir etrafında bütünleşememesi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"HDP'nin, Kandil'in ve FETÖ ağzıyla konuşanların açıktan Kılıçdaroğlu'na destek vermeleri vatandaşımıza 'Ne oluyor?' dedirtiyor ve Sayın Erdoğan'a sahip çıkma duygusunu yükseltiyor. HDP'liler kendi siyasal taleplerini tam da seçim öncesinde siyasi bir pazarlık olarak görüyorlar. Sadece HDP'nin talepleri değil, Kandil'in taleplerinin de daha yüksek sesle gündeme geldiği bir döneme giriyoruz. Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladıktan sonra, üstü kapatılmış ortaklığın üzerindeki örtünün kaldırılma mecburiyeti vardı. Bu örtüyü kaldırdılar, şimdi aleni şekilde bir ittifakı, iş birliğini ortaya koyuyorlar. Kılıçdaroğlu, 'Bize oy verirseniz, Demirtaş'ı serbest bırakacağız' diyor. Siz, 'Türkiye'de hukuk sistemi zedelendi, siyaset hukuka müdahale ediyor hale geldi' demiyor musunuz? Sen hangi sıfatla serbest bırakacaksın?"
"Bir eliniz sandıkta bir eliniz dağda olmaz"
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, kapalı kapılar arkasında Millet İttifakı bileşenlerinin ne konuştuklarının bilinmediğinin altını çizerek "Hukukun üstünlüğünden bahsediyorsunuz, devam eden mahkemeler varken siz kişilerin serbest bırakılmasını söylüyorsunuz. Bunlar gösteriyor ki kapalı kapılar ardında çok şey konuşulmuş. Biz bunları bilmiyoruz. ABD'ye 'Neden Türkiye'ye zarar verecek bu silahları PYD/YPG'ye veriyorsunuz' diyorlar mı? Bunu demeyenlerin Türkiye'nin kendisini savunmak için silahlarını ürettiğinde rahatsızlık duymaları anlaşılır bir şey değil" diye konuştu.
HDP'nin terörle arasına mesafe koymadığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"HDP bunu başarabilmiş olsaydı bugün 7 yamalı bohça koalisyonunda HDP'nin var olması yadırganmazdı. O zaman bazı HDP'lilerin de 'Kapalı kapılar arkasında ne konuştuk?' diye fırça atar bir üslupla siyasete ve Türkiye'de şu anda cumhurbaşkanı adayı olan birine fırça atması mümkün olmazdı. Bizim üzüldüğümüz taraf budur. Bunların şeffaf olarak ortada cereyan etmesinin ilk koşulu HDP'nin kayıtsız şartsız terörle arasına mesafe koymasıydı. HDP bunu yapabilirse hem kendisine büyük iyilik yapar hem kendisinin temsil ettiği milyonlarca vatandaşımızın hakkını, hukukunu korur hem de Türkiye demokrasisine katkı sağlamış olur. Bir eliniz sandıkta bir eliniz dağda olmaz. Bombanın kurşunun olduğu yerde demokrasi olmaz."
"Size 300 değil 3 milyar dolar bile vermezler"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Söz veriyorum Türkiye'ye 300 milyar dolar getireceğim" sözünü hatırlatan Kurtulmuş, "İyi de sana 300 milyar doları kara kaşın, kara gözün için vermezler. Size 300 değil 3 milyar dolar bile vermezler. Tut ki versinler orada ağzından kaçırıyor diyor ki 'İnsan hak ve özgürlüklerine riayet edersek, yatırım ortamını iyileştirirsek, Türkiye'de belli kişilerin serbest bırakılmasını sağlarsak, bize bu parayı verecekler.' Bunlara diyorlar ki, 'İndirin Erdoğan'ı, size para verelim.' Bu pazarlığın bu anlama geldiği çok aşikardır, işin Türkçesi budur" değerlendirmesini yaptı.
Kurtulmuş, 7 yamalı bohça gibi duran Millet İttifakı'nın zaman zaman İHA ve SİHA'lardan duydukları rahatsızlıkları dile getirdiğini, bunun sebebinin İHA ve SİHA'ların terörle mücadelede etkin kullanılması olduğunu söyledi.
"Devrim'i yaptırmayan kafa şimdi burada ortaya çıkıyor"
TCG Anadolu, İHA, SİHA ve Kızılelma'yı Türk milletinin büyük coşkuyla karşıladığını aktaran Kurtulmuş, ne zaman bir adım atılsa özellikle milli savunma sanayisiyle ilgili bundan bir şekilde rahatsız olan içerideki bir vesayet odağının bulunduğunu ifade etti.
Aynı şekilde Türkiye'nin "Devrim" otomobilinden de rahatsızlık duyulduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Şeytanın aklına gelmeyecek hilelerle maalesef ürettirmediler. Şimdi biz Togg'u yapıyoruz. Devrim'i yaptırmayan kafa şimdi burada ortaya çıkıyor. 'Nerede bunun fabrikası?' diyor. Fabrikasında üretiyorsunuz, tören yapıyorsunuz, davet ediyorsunuz gelmiyor. Çünkü bu aziz milletin övüncüne, kıvancına ortak olamıyor. Bu gayrimilli bir kafadır" diye konuştu.
Kurtulmuş, bütün bu olumsuz eleştirilere rağmen hem ekonomik kalkınmayı hem ulusal güvenliği hem de terörle mücadeleyi sürdüreceklerini ve en yüksek standartlarda demokrasiyi ortaya koyacaklarını kaydetti.
Türkiye'de iki asırdır siyasetin neredeyse aynı konular etrafında konuşulduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Tam bağımsız olmakla, elin adamının mandasını kabul etmek arasında bir ayrım var Türkiye'de. Biliyorlar ki Türkiye bu istikamette giderse çok yakın zamanda kendi hava savunma sistemlerini kuracak. Korku, endişe budur. Dışarısının bu endişeyi taşımasını anlarım da içerdekilerin bu endişeyi taşımasını anlamam" dedi.
"Köprüyle soğanı karşı karşıya getirmek ahmaklıktır"
Kurtulmuş, son birkaç yıl içerisinde dünya ekonomisinin yaşamadığı kadar ağır sınavlarla karşı karşıya kaldığını anlatarak şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye ekonomisinin konjonktür şartları dolayısıyla yaşamış olduğumuz fiyat artışları ve bazı gıda maddelerinin yüksek olması meselesi bizim de çok yakından bildiğimiz ve mutlaka düzeltilmesi gereken bir durumdur ama bu dönemsel bir durumdur ve bunlar geride kalacaktır. Türkiye’nin güçlü olabilmesi, ekonomik olarak sağlam olabilmesi, uluslararası alanda ürünleriyle rekabet edebilmesi için üretmesi lazım. Türkiye, 21 yılda akla gelebilecek her alanda altyapı hizmetlerini tamamlamıştır. Çanakkale Köprüsü yapıldıysa, Türkiye petrol bulabildiyse zihniyet değiştiği için ve vesayet ortaklarına artık meydan bırakılmadığı içindir. Zihniyet değişmeseydi ne petrol çıkarabilirdik ne de Togg'u yapabilirdik. Köprüyle soğanı karşı karşıya getirmek ahmaklıktır. Bize ikisi de lazım, köprü de lazım soğan da. "
"Bir vatandaşımızın bile verdiği oyun zayi olmasını istemeyiz"
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, Türkiye demokrasisinin tecrübeli, olgun, bedeli ödenmiş bir demokrasi olduğunu aktardı.
Bugün demokraside mangalda kül bırakmayanların bedeli ödenmiş demokrasiye saygı duymaları gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in anlayamadığının tam da burada olduğunu kaydetti.
"Önceden muhtıra verildiğinde çantanı alıp giden bir Türkiye yönetimi vardı, şimdi muhtıranın karşısına milli iradenin gücüyle dikilebilen bir iktidar var" diyen Kurtulmuş, seçim güvenliğine de değindi.
Kurtulmuş, seçim güvenliğinin asla tehdit altında olmadığını vurgulayarak "Vatandaşlarımız güven ve huzur içerisinde seçimi gerçekleştirecektir. Biz, bir vatandaşımızın bile verdiği oyun zayi olmasını istemeyiz. Tam bağımsız Türkiye ile uydu ülke olan bir Türkiye arasında bir tercihi milletimiz yapacak. 14 Mayıs 2023, Türkiye'nin Türkiye Yüzyılı'na doğru hareketinin miladı olacaktır, başlangıcı olacaktır" şeklinde konuştu.