AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, AK Parti Genel Merkezi'nde gündeme ilişkin açıklamada bulundu, gazetecilerin soruları yanıtladı.
Cumartesi günü akşam 7340 adayın mülakatını bitireceklerini bildiren Ünal, aday tanıtımının ve seçim beyannamesinin 25 Mayıs'ta açıklanacağını söyledi.
"Adaylar belirlendikten sonra 21 Mayıs'ta Yüksek Seçim Kuruluna teslim edilecek. Biz, aday tanıtım toplantımızı 25 Mayıs günü yapacağız. Biz, sizlere adaylarımızı tanıtacağız, kampanya konseptimizi tanıtacağız, müziklerimizi dinleteceğiz ve o gün genel olarak kampanyanın, seçimin kurumsal kimliğini de sizlere sunmuş olacağız."
"Manifesto işin ruhu, seçim beyannamemiz ise işin mekanik kısmı"
Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Mayıs'ta İstanbul'da okuduğu AK Parti manifestosunun oldukça büyük ses getirdiğini vurguladı.
"Manifesto işin ruhu, seçim beyannamemiz ise işin somut, teknik, referans metin olarak daha çok işin mimari ve mekanik kısmını oluşturacak. Orada 2023-2053 vaatlerimizi, gençlerle, kadınlarla, dezavantajlı guruplarla ilgili yapacaklarımızı, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda yeni dönemde ne yapacağımızı...
'Türkiye'ye dönük en büyük vaadiniz nedir?' diye soracak olursanız, Türkiye'nin onlarca yıldır mücadelesini verdiği, Soğuk Savaş yıllarının şartlarına göre şekillenmiş idari sistemin artık değiştirildiği ve hızla değişen, artık önümüzdeki süreçte 2023-2053'ün dünyasına uyum sağlayacak, Türkiye'yi koşturacak, şaha kaldıracak yeni bir idari sisteme ihtiyacımız vardı. 16 Nisan'da Türkiye buna 'Evet' dedi, 24 Haziran'da da Türkiye yeni bir idari sisteme geçiyor."
Ünal, yeni idari sistemin bütün alanlarda nasıl olacağının da seçim beyannamesinde anlatılacağını dile getirdi.
Burada biraz ironik olan bir durum olduğuna işaret eden Ünal, muhalefetin parlamenter sistemi tekrar geri getirmeyi vadettiğini kaydetti.
"Bir nezaket ziyaretiydi"
Ünal, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, 9 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ı parti genel merkezinde ziyaret ettiğini hatırlatarak, "Görüşme son derece samimi ve sıcak bir ortamda gerçekleşti" dedi.
10 Mayıs'ta da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile BBP'yi ziyaret ettiklerini belirten Ünal, şunları söyledi:
"Bir nezaket ziyaretiydi. Cumhur İttifakı'nın önemli bir parçası olan BBP'nin Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici ve Sayın Genel Sekreter Üzeyir Tunç beyle önümüzdeki sürece dair değerlendirmelerde bulunduk."
Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın salı günü Meclis'teki grup toplantısındaki konuşmasını anımsattı.
"Bizim temel karakteristiğimiz olan millet iradesini egemen kılma ve 'Söz de karar da milletindir.' mücadelesini veren bir siyasi parti olarak Cumhurbaşkanımız, 'Bu millet bize tamam derse, biz tabii ki tamam deriz. Devam derse de vira Bismillah der, devam deriz. Cumhurbaşkanımızın bir sözünden yola çıkarak kendilerine bir slogan buldular. Seçimi de seçimlerin motivasyonunu da kavramlarını da sloganlarını da seçimin süreçlerini de taraftarını da muhalifini de 16 yıldan beri bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan belirliyor. Zaten liderlik de böyle bir şeydir."
"En çirkin pazarlık milletin iradesi üzerinden yapılan pazarlıktır"
İYİ Parti'ye katılan 15 CHP milletvekilinin yeniden partilerine dönmelerine ilişkin ise Ünal, milletin iradesi üzerinden pazarlık yapıldığını savundu.
"Bizim ilk gün söylediğimiz, iadeli taahhütlü olarak nitelendirdiğimiz milletvekilleri bugün evlerine döndüler, hasret bitti, gözyaşı dindi. Giderken ağlayan milletvekilleri, bugün büyük bir mutluluk içerisinde gülümseyerek evlerine döndüler. Bir siyasetçi olarak bir taraftan bu meseleye üzüleyim mi, yoksa son derece komik bir hale gelmesi yönüyle güleyim mi açıkçası karar veremedim. Bu durum muhalefetin içine düştüğü pespayeliği, siyasetsizliği göstermesi açısından şayanı dikkat bir durum. Siyasi tarihimizde nasıl isimlendirilecek zaman içerisinde göreceğiz. Ama herhalukarda millet iradesinin pazarlık malzemesi yapılmayacağını anlamaları gerekiyor. Biz, Güneş Motel'e bu olayı benzettiğimizde çok tepki gösterdiler. Şunu unutmasınlar ki pazarlık her zaman parayla olmaz, Güneş Motel'de olduğu gibi. Pazarlık başka şekillerde de olur ama en çirkin pazarlık, parayla yapılan pazarlık değildir, en çirkin pazarlık milletin iradesi üzerinden kişisel hesaplarınız doğrultusunda yapılan pazarlıktır."
Mahir Ünal, şunları kaydetti:
"Yani Kemal Kılıçdaroğlu'nun kişisel hesapları ve hırsları çerçevesinde, milletin seçtiği milletvekillerini adeta 'taşımalı sistem' gibi bir siyasi partiye gönderip geri o siyasi partiden alması doğal olarak şöyle bir sonuç ortaya çıkardı. İhtiyaç duyan diğer siyasi partiler de böyle bir talepte bulundular haklı olarak. Hatta bir CHP milletvekili bunun haksızlık olduğunu, bu konuda ihtiyacı olan partilere de milletvekili gönderilmesi gerektiğini söyledi ki bu durum siyaset adına her ne kadar şu anda gülüyorsak da aslında 'Güleriz ağlanacak halimize' dedirtiyor bize. O yüzden bir daha Türk siyasetinde bu tür tuhaflıkların, siyasetsizlik örneği pespayeliklerin de yaşanmamasını umut ediyoruz."
Kaynak: AA