Soçi ve Astana mutabakatlarına uymayan Esed rejimi, İdlib'de saldırılarına devam ediyor. Ankara'nın Şubat ayı sonuna kadar verdiği süre ise dolmak üzere.
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İdlib'de gözlem kulelerimizi kuşatma altına alanlara verdiğimiz süre doluyor." ifadeleri ile rejime verilen sürenin dolmak üzere olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı.
[İdlib'de Rejimin Saldırıları] Cumhurbaşkanı Erdoğan: Verdiğimiz süre doluyor. https://t.co/rj2T572C2j pic.twitter.com/CqBxlE4acP
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 26, 2020
Bugün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten de bir açıklama geldi.
Rejime verilen sürenin dolmak üzere olduğunu söyleyen Çelik, "Bütün hazırlıklar tamamlanmıştır. Rejimin kendi hattına çekilme süresi dolduğunda TSK üstüne düşen vazifeyi yerine getirecektir." dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Bütün hazırlıklar tamamlandı. Rejimin kendi hattına çekilmesi için gereken süre dolduğunda, TSK üstüne düşen vazifeyi yerine getirecektir.https://t.co/L15zsB2kdw pic.twitter.com/Qd1jTP8TLE
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 27, 2020
Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İdlib'de ve Suriye'de her gün ortaya çıkan gelişmeler, terörle mücadelemizin, milli güvenliğimiz için yaptığımız bu operasyonun ne kadar gerekli olduğunu her olayda bir kere daha gösteriyor.
İdlib'deki kararlılık kesin, tereddütsüz ve tavizsiz bir kararlılıktır. 30 kilometrelik derinlik, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları, sınırımızın dibinde bir terör devletçiğinin kurulmasını engellemek için zaruriydi. Bu terör devletçiği darmadağın edilmiştir.
Rejimin, oldubittiyle orada bir durum ortaya çıkarıp, sonrasında 'Buradan geri çekilmem, bu benim güvenliğim için gereklidir' demesi Türkiye açısından kabul edilecek bir durum değildir. Bunu Rusya'nın da kabul etmemesi gerekir, Soçi mutabakatına aykırıdır. Kuşkusuz harekete geçmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin ile bir araya gelmesi bir dönüm noktası olacaktır."
AK Parti Sözcüsü Çelik, olası Erdoğan-Putin görüşmesiyle ilgili de "ki taraf da uygun bir tarih çalışır. Ama tabii Türkiye burada sınırı çizmiştir. 'Ay sonu' dediğinde yakın bir zamanda bu görüşmenin olması ve neticesinde atılacak adımın kesinleşmesi gerekir." dedi.
Rejime şubat sonuna kadar süre
Türkiye ve Rusya anlaşmış, İdlib'de sivillerin zarar görmemesi için ateşkes ilan edilmişti. Esed rejimine ilk uyarı da ateşkesin hemen ardından yapılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Ocak'ta "Gerekirse rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız. Artık herkes bu işin şakasının olmadığını, Türkiye'nin 'yaparım' dediği bir şeyi mutlaka yapacağını görüp kabul etmelidir." ifadelerini kullanmıştı.
Ancak rejim, bu uyarıya kulak asmamış, bir kez daha ateşkesi ihlal eden taraf olmuştu. Rejim, sivilleri öldürerek, Türk askerine saldırı düzenlemişti. Saldırılar İdlib operasyonunun ilk işaret fişeğini ateşlemiş, saldırılara anında karşılık verilmişti.
Ankara, İdlib'de artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını vurgulamıştı. Rejime, Soçi mutabakatı alanına çekilmesi için Şubat ayı sonuna kadar süre tanındı. Rejim, saldırgan tutumunda ısrarcı olursa Türk askeri bölgede operasyonlarına başlayacak. Operasyonlar İdlib'le sınırlı kalmayacak.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılar
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere dört "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı dört bölgeden üçünü, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı.
Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana ise Suriye-Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bine ulaştı.