Çelik, parti genel merkezinde, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin basın açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantı başında MYK üyelerine hitap ettiğini bildiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuşma çerçevesinde yaz döneminin teşkilatlarımız tarafından iyi değerlendirilmesi, Cumhur İttifakı'nın siyasetinin en iyi şekilde anlatılması ve Cumhur İttifakı siyasetlerinin vatandaşa ulaştırılması anlamında bir planlama yapılması gerektiği ifade ettiler. Başta kendileri olmak üzere, bütün teşkilatlarımız, genel başkan yardımcılarımız, bu yaz dönemini yoğun bir şekilde vatandaşımızla buluşarak geçireceğiz. Cumhur İttifakı'nın birliği, beraberliği konusundaki hassasiyetlerini tekrar vurguladılar. Bu çerçevede, bütün genel başkan yardımcılıklarının kendi alanlarına düşen konularda Cumhur İttifakı'nın birliği, beraberliği temelinde siyasi çalışmalarını sürdürmeleri gerektiğini belirttiler."
"Teröristan kurulmasına müsade etmeyeceğiz"
Çelik, Suriye'nin kuzeyindeki birtakım terörist faaliyetleri çok yakından takip ettiklerini söyledi.
Suriye PKK'sı olan PYD/YPG unsurlarının bir yerel seçim gerçekleştirme arayışlarının olduğunu ifade eden Çelik, buna şiddetle karşı çıktıklarını anımsattı.
Ertelenen bu yerel seçimin tekrar gerçekleştirilmesi yönünde çeşitli arayışlar olduğunu gördüklerine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Bunlara karşı sert ve net tutumumuzu sürdüreceğimizi ifade etmek isterim. Burada DEAŞ'la mücadele bahanesi adı altında bir terör örgütünün orada yaptığı faaliyetleri dünyaya demokrasi diye pazarlaması hiçbir şekilde kabul edilemez. PKK'nın güdümündeki bir seçim faaliyeti esasında teröristan kurulması anlamına gelir. Bu bir seçim de değildir zaten. Orada bir terör devletçiği kurmak için, bir teröristan meydana getirmek için sadece bir yöntemin istismar edilmesidir. Buna hiçbir şekilde göz yumulmayacağını ifade etmek isterim. Bu bölgede daha büyük kaosa sebep olabilecek, daha büyük etnik çatışmalara, mezhep çatışmalarına yol açabilecek, aynı zamanda da Suriye'nin toprak bütünlüğüyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğini tehdit eden bir gelişme olarak değerlendirilecektir ve buna anında cevap verilecektir. ABD'nin ve bazı Batılıarın bunu doğru değerlendirmesinden de memnuniyet duyuyoruz. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı Kararı'na atıf yaparak burada herhangi bir şekilde doğru, adil, şeffaf seçim gerçekleşmesinin mümkün olmadığının ifade edilmesi bizce de doğrudur Dolayısıyla bunun tamamen gündemden düşmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bölgede hiçbir şekilde bir teröristan kurulmasına, burnumuzun dibinde geçmişte Afganistan'da yaşanan acıları yaşatacak birtakım gelişmelerin oluşmasına hiçbir şekilde müsaade etmemiz söz konusu olmayacaktır."
Çelik, MYK'de Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısının kapsamlı bir sunum yapacağını dile getirdi.
Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci'nin milletvekilleriyle bir araya gelerek ekonomi gündemini değerlendirdiğini söyleyen Çelik, Zeybekci'nin bu değerlendirmelere ilişkin kurula bilgi vereceğini ifade etti.
Vergi düzenlemesi
Orta Vadeli Program kapsamında vergi adaletinin sağlanması için çeşitli konuların görüşüldüğünün altını çizen Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çeşitli şekillerde, sosyal medyaya ya da başka yerlere sızan, 'Şuraya da buraya da vergi gelecek" gibisinden açıklamaların çoğu spekülatiftir. Bunlar, vatandaşımıza yük getirmek için değil, herhangi bir şekilde vergi adaletsizliğinin söz konusu olduğu yerlerde vergi adaletinin sağlanması için yapılan çalışmalardır. Bir taslak söz konusu olduğunda, uygun görülen, görülmeyen her şey o taslağa yazılır ama son kararı siyasi irade verir. Dolayısıyla herhangi bir şekilde resmi olarak açıklanmamış bu tip spekülasyonlara itibar edilmemesi gerektiğini belirtmek isterim. Tabii ki bunun etki değerlendirilmesi siyasi irade tarafından yapılacaktır. Uzmanların görüşlerine başvurularak. Vergide adalet hedeflenirken enflasyonist bir sonucun ortaya çıkmaması, üretim, istihdam, ihracat süreçlerinin olumsuz etkilenmemesi büyük bir hassasiyetle hem uzman gözüyle hem teknik gözle hem de siyasi gözle değerlendirilecektir. Bu konuda ekonomi yönetimimiz son derece net, şeffaf, Türkiye'deki sıkıntıları giderecek ve dünya tarafından da kabul gören bir program uyguluyor. Bu programa da Cumhurbaşkanımızın siyasi desteği çok yüksek düzeydedir. Bu sebeple Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek Bey'in açıklamalarının takip edilmesi, onun dışında 'Şöyle yapılacak, böyle yapılacak' denilen spekülasyonlara herhangi bir şekilde yönelinmemesi önemli olacaktır."
AGİT'te Yunanistan ile işbirliği
Ömer Çelik, Ege'deki gelişmelerin, Yunanistan ile ilişkilerin her zaman gündemlerinde olduğunu dile getirdi.
Sorunların devam etmesiyle birlikte sıcak bir gündem maddesiyle ilgili işbirliğinin de söz konusu olduğunu vurgulayan Çelik, Türk-Yunan işbirliği çerçevesinde bir ilke imza atıldığını vurguladı.
Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı'nın (AGİT) Genel Sekreterliğine Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi Direktörlüğüne ise Yunan diplomat Mania Telalian'ın aday gösterildiğini ifade eden Çelik, "Bu ortak tutum, son zamanlarda gelişen diyaloğun bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır." dedi.
"Savaşın Lübnan'a sıçratılmaya çalışıldığını açık net görüyoruz"
Çelik, Filistin ve Gazze'nin herkesin birinci dereceden gündemi olduğunu dile getirdi.
Son zamanlarda yaptığı saldırılarla Netanyahu yönetiminin soykırımda yeni bir aşamaya geçtiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Artık bütün dünyada ister çekimser cümleler kursunlar, ister daha pasifist davransınlar herkesin bildiği şey şu; Netanyahu ve ekibi insanlık suçu işleyen ve doğrudan soykırıma imza atan bir yapıdır. Bu çerçevede baktığımızda Uluslararası Adalet Divanı'nın, BM'nin, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ortaya koyduğu tavrın etkisiz kalması dünya sistemi açısından büyük bir yırtılmaya, çöküşe işaret etmektedir. En son İsrail hapishanelerinde esirlerin yaşadığı felaketin çok vahim boyutlara ulaştığı görüldü. İspanya, İrlanda, Norveç, Slovenya gibi Ermenistan da Filistin Devleti'ni tanıma kararı aldı. Bundan da memnuniyet duyduk. Şimdi çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Herkesin bildiği şey şu; Netanyahu ve ekibi artık biraz da kendi kişisel ikballerini garantiye almak için bu soykırım siyasetini yürütmektedir ve başlarına gelebilecek hukuki yüzleşmeden kurtulabilmek için bölge savaşı çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun yeni bir aşaması olarak savaşın Lübnan'a sıçratılmaya çalışıldığını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Savaşın bir bölge savaşına dönüştürülmesi ihtimalinin çok daha büyük acılara yol açacağını ifade ediyorduk. Lübnan ve civarındaki bu yoğunlaşma burada ateşin yükselmesi maalesef bu noktada daha ciddi ve yakın bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir."
Netanyahu'ya baskı çağrısı
Ömer Çelik, sunulan barış planlarına Hamas olumlu yaklaşırken, olumlu yaklaşmayan Netanyahu tarafının Hamas'ı bitirinceye kadar soykırım siyasetine devam edeceğini söylediğini aktardı.
Netanyahu'ya söz geçiremeyenlerin Hamas üzerinde baskı kurmaya çalıştıklarına, bunun da büyük bir çifte standardı ortaya getirdiğine işaret eden Çelik, şöyle devam etti:
"Burada doğru olan şey ABD ile BM Güvenlik Konseyi üyeleri ve önemli devletlerin Netanyahu hükümeti üzerinde baskı kurması ve bu barışın sağlanmasıdır. Aksi halde yarın bir gün savaş ve çatışmanın Lübnan'a sıçramasıyla karşı karşıya kaldığında çok daha can yakıcı sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır. Cumhurbaşkanımızın izlediği barış siyaseti temelinde, soykırım siyasetine karşı her alanda karşı durmaya, dünyanın bütün platformlarında bunu dile getirmeye ve önümüzdeki dönemde de bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Artık bir dünya sisteminin var olup olmadığını, uluslararası hukukun var olup olmadığı, dünya sisteminin bir geleceğinin olup olmadığı Gazze konusunda ne yapılacağına bağlıdır."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın temmuz ayının başında belediye başkanlarıyla bir araya geleceğini söyleyen Çelik, kampta yerel siyasetin değerlendirileceğini, vatandaşa kaliteli hizmetin götürülmesi bakımından neler yapılacağının konuşulacağını dile getirdi.
Bugün, Ekonomi İşleri Başkanlığı ve İnsan Hakları Başkanlığının sunum yaptığını, Kızılcahamam kampı ve grup başkanvekillerinin milletvekilleriyle gerçekleştirdiği toplantının değerlendirildiğini aktaran Çelik, TBMM çalışmalarının da gündeme geldiğini söyledi.
Çelik, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP heyeti ile bir araya geldi. Bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Normalleşme süreci kapsamında bu tür görüşmeler devam edecek mi?" sorusunu Çelik, "Biz, öz güvenli bir hükümete sahibiz. Dolayısıyla ekonomi konusunda uyguladığımız Orta Vadeli Program hem Türkiye'nin doğru kazanımlar elde etmesi hem de dünyaya Türkiye ekonomisiyle ilgili doğru mesajlar verilmesi ve doğru sonuçlara ulaşılması için gereken sonuçları üretiyor. Bununla ilgili bilgi almak isteyen olursa tabii ki bakanlarımız bu bilgileri verirler" diyerek yanıtladı.
Bakan Şimşek'in CHP heyeti ile görüşmesinde hükümetin nasıl adımlar attığını, hangi sonuçlar ürettiğini hem Türkiye'nin geçmişteki uygulamaları hem de dünya örnekleriyle mukayeseli şekilde paylaştığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
"Onlar bir açıklama yapmışlar, 'Biz, öneri getirdik ama çok kabul görmedi.' diye. Herkes öneri getirebilir, herkes önerisini sunabilir. Sonuçta gündemine hakim bir hükümet var. Türkiye'de çok uzun yıllardır ekonomi konusunda, dış politikada, iç politikada, sosyal alanda büyük devrimlere imza atmış kadrolarımız var. Ekonomi yönetimimiz de ne yaptığını biliyor ve öngördükleri takvim kusursuz bir şekilde işliyor. Sonuçlara daha iyi neticeler elde ederek ulaşıyorlar. Bu şekilde devam edecek. Tabii ki Mecliste grubu bulunan partilerden bakanlarımızdan bilgi almak isteyenler olursa onlara gereken bilgiler veriliyor. Zaten bakanlarımızın Mecliste nöbetleri de var. O nöbetler çerçevesinde de muhalefet milletvekilleri de bu bilgileri alabiliyorlar."
"Son kararların verileceği toplantılar yapılmadı"
"Yurt dışı çıkış harçlarına yapılacak zam bugünkü toplantıda ele alındı mı? Yurt dışı çıkış harcı 3 bin liraya yükseltilir mi?" sorusu üzerine Çelik, "Son kararların verileceği toplantılar yapılmadı. Onlar yapıldığı zaman ne olduğu ortaya çıkacak. Bu toplantılar yapılıp, kararlar verilip, netice açıklanana kadar bunların hepsinin bir taslaktan, bir spekülasyondan ibaret olduğunu ifade etmiş olayım" yanıtını verdi.
Çelik, esas siyasi amacın, gelir dağılımındaki adaletsizliği giderecek ve vergi adaletini sağlayacak düzenlemeler yapmak olduğunun altını çizdi.
"AK Parti'de il başkanları düzeyinde değişimlerin yaşandığını görüyoruz. Önümüzdeki günlerde hangi illerde değişiklik bekleniyor?" sorusuna karşılık Çelik, AK Parti Teşkilat Başkanlığının çeşitli çalışmalar yaptığını, süreçler bütün boyutlarıyla incelenerek gerekli değişimlerin yapıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teşkilat konusunda çok özel bir hassasiyetinin bulunduğunu dile getiren Çelik, bunun bir bayrak yarışı olduğunu ifade etti.
Çelik, vekaletle idare edilen illere asaleten il başkanı atanacağını, bunu kamuoyuyla paylaşacaklarını anlattı.
"NATO'da bir çelişki olmaması gerekir"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi için Washington'a gidecek. NATO Genel Sekreterliği konusunda bütün üyeler, Hollanda Başbakanı Mark Rutte konusunda mutabık kaldı. Türkiye'nin yeni dönemde NATO'dan beklentileri neler olacak? Terörizm konusunda beklentiler neler?" sorusu üzerine Çelik, Türkiye'nin NATO'da en güçlü aktörlerin başında geldiğini söyledi.
Çelik, NATO'nun prensiplere, ilkelere uygun hareket etmesinin önemine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"NATO'nun pratikleriyle ilkeler arasında bir çelişki olmaması gerekir. En önemli meselelerden bir tanesi, NATO üyesi ülkelere dönük tehditle ortak mücadele etmektir. Bunun başında da terörizm gelmektedir ama Türkiye Cumhuriyeti Devletini tehdit eden bir terör örgütüne NATO içerisindeki müttefik başka ülkeler silah aktarırlarsa, ona destek verirlerse bu, NATO'nun ilkeleriyle uyumlu olmayan bir pratik üretmek anlamına gelir. Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye PKK terör örgütüne Suriye'de silah desteği ya da eğitim desteğinde bulunan birtakım NATO üyesi ülkeler var. Dolayısıyla bu, ne oluyor? NATO'nun temel prensipleriyle çelişen bir durum ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin, bu noktada NATO'nun bu prensiplerle uyumlu pratikler üretmesi ve bütün müttefik ülkelerin hukukunu aynı prensipler çerçevesinde koruması konusundaki hatırlatmaları tabii ki devam edecektir."
NATO içindeki bazı ülkelerin devlet başkanlarının, Rusya-Ukrayna çatışması ile Avrupa ve NATO'nun geleceğiyle ilgili tansiyonu yükselten yanlış açıklamalarının olduğuna dikkati çeken Çelik, yeri geldiğinde bunların da gündem olacağını söyledi.
"Görünmez onlarca Berlin Duvarı inşa edildi"
"Avrupa Parlamentosu seçiminde aşırı sağ güçlendi. Bu konuda bir yol haritanız var mı?" sorusu üzerine Çelik, aşırı sağın, Türkiye, İslam, Avrupa Birliği ve demokrasi düşmanlığı gibi çok geniş bir yelpazede konuşmalar yaptığını hatırlattı.
Bunların, Avrupa'yı geçmişteki birtakım çatışmalarla yüzyüze getirebilecek çok sıkıntılı siyasi dinamikler ürettiğine dikkati çeken Çelik, bunun çok büyük bir tehlike olduğunu vurguladı.
Çelik, aşırı sağın, İslam ve Türkiye düşmanlığı konusunda büyük bir ajandasının bulunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsan hakları, demokrasi gibi değerlere inananların, bu siyasi, hukuki değerleri savunanların, aynı zamanda da temel insanlık değerlerini savunanların aşırı sağın bu değerlerine karşı ortak mücadele etmesi gerekmektedir. Bunlar, ilk görünürde Müslümanları, Türkleri hedef alıyor gibi gözükseler de esasında bunu başka şeyleri açıkça söyleyemedikleri için bu şekilde ifade etmiş oluyorlar. Avrupa'daki demokrasiye, insan haklarına ait bütün değerleri hedef alan bir motivasyonları var. Biz, aşırı sağ ile mücadele konusundaki hassasiyetimizi en üst düzeyde tutacağız. Bulunduğumuz kurumlarda, Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyinde ve diğer bulunduğumuz bütün mekanizmalar içerisinde bu konuyu gündeme getireceğiz."
Esas problemin Avrupa demokrasisi için olduğunu ifade eden Çelik, "Bir Berlin Duvarı'nın yıkılması yıllar aldı, bunun için büyük bedeller ödendi. Şu anda etnik, mezhebi temelde aşırı sağ, faşizm tarafından üretilmiş görünmez onlarca Berlin Duvarı inşa edildi Avrupa'da. Kimse bunu görmüyor." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin aşırı sağa karşı mücadelesini, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere temel mekanizmalarda sürdüreceğini yineleyerek, AK Parti'nin de Avrupa'da bu konuda işbirliği yapabileceği bütün partilerle bir araya gelerek beraber mücadelenin arayışını sürdüreceğini söyledi.
"Alman demokrasisi için çok ciddi bir uyarı"
"Almanya'da yayımlanan Anayasayı Koruma Teşkilatının 2023 Durum Raporu'nda PKK terör örgütü üyesi sayısında artış olduğu tespiti yer aldı. Aynı raporda PKK'nın bağış adı altında zorla para topladığı ifade edildi. Türkiye'nin bu konuda diplomatik bir girişimi olacak mı?" sorusu üzerine Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem PKK hem de FETÖ terör örgütleriyle ilgili bütün belgeleri Almanya'ya verdiğini, görüşmelerde bunlardan bahsettiğini hatırlattı.
Almanya'nın buna karşı yeterince güçlü bir tutum almadığını dile getiren Çelik, "Bir doz sonra artık bu mesele, Türkiye'nin meselesi olmayı geçecek, Alman demokrasisinin meselesi haline gelecektir. Bunu da hep birlikte göreceğiz" dedi.
Çelik, terörün şehirlerde baskı kurmasının, parasal faaliyetlere girmesinin engellenmesinin mümkün olduğuna işaret ederek, "Bunun Anayasayı Koruma Konseyi raporuna kadar girmiş olması, Alman demokrasisi için çok ciddi bir uyarıdır. Umarım gereğini yaparlar" ifadelerini kullandı.
Basın toplantısı sonrası Çelik, orman yangınlarına karşı herkesin hassas olması çağrısında bulundu.