AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda kapsamlı bir şekilde yerel seçimlere dönük hazırlıkları ele aldıklarını ve bu çerçevede çeşitli birim başkanlarının sunum yaptığını belirten Çelik, ekonominin de gündemlerinde olduğunu, Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan'ın da kapsamlı bir sunum yaptığını ifade etti.
Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un sunumu sonrasında süreci gözden geçirdiklerini dile getiren Çelik, ekonomi gündemi, siyasi meseleler ve yerel seçimlere dönük hazırlıklarının gözden geçirilmesine dair kapsamlı bir MYK'nın ortaya çıktığını bildirdi.
Ekonomiyle ilgili verileri, ekonomideki gelişmeleri, bugün ortaya çıkan pozitif rakamlardan bir takım eleştirilere kadar her şeyi kapsamlı bir şekilde değerlendirdiklerini vurgulayan Çelik, "Özellikle de yerel seçimlere giderken sahadaki gelişmelerin nasıl olduğunu, arkadaşlarımız esnafımızla çiftçimizle işçimizle yoğun bir diyalog içerisinde oluyorlar." dedi.
Bu doğrultuda çeşitli illerde yapılan temaslarda vatandaşların ekonomik gelişmelere nasıl baktığı ve nasıl değerlendirdiğinin de sunumlarda ele alındığını aktaran Çelik, "Büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki içinden geçmekte olduğumuz sürecin bir takım sıkıntılara rağmen ne manaya geldiğini, bunu aşabilecek kapasitemiz ve gücümüz olduğunu, gereken tedbirlerin alındığını vatandaşımız net bir şekilde görmektedir ve hükümetimize desteğini yinelemektedir, partimize desteğini yinelemektedir. Bugünleri de atlatacağız. Önemli olan burada işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olmamız, hükümetimiz tarafından alınan tedbirlerin etkili bir şekilde uygulanması neticesinde varacağımız sonuçların vatandaşımıza yansıyacağından hiçbir kuşkumuz yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Halkın gücü, vatandaşın desteği"
Ömer Çelik, en büyük güçlerinin halkın gücü ve vatandaşın verdiği destek olduğuna değinerek, "Arkadaşlarımızın yaptığı temaslarda da bize dönük olarak ilettikleri tavsiyeleri, eleştirileri, doğru buldukları noktaları, yanlış buldukları noktaları, çeşitli sivil toplum örgütleri, vatandaşımızın çeşitli kesimleri, esnaf ziyaretleri sırasında dile getiren bütün bu değerlendirmeleri dikkatle inceliyoruz, dikkatle değerlendiriyoruz. Bunun neticesi olarak da parti politikalarımızı oluşturmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Genel Başkan Yardımcısı Yavuz'un da seçime dönük hazırladığı taslak eylem planını Erdoğan'a ve MYK'ya sunduğunu dile getiren Çelik, kendilerinin bir seçimden çıktıklarında seçimdeki eksiklikleri her açıdan gözden geçirdiklerini anımsattı.
“AK Parti Genel Merkezi her zaman hazırdır”
AK Parti olarak seçimden çıkıldıktan sonra dinlenmeden bir hafta, 10 gün içerisinde seçimde gördükleri tüm aksaklıkları tamamladıklarına işaret eden Çelik, sanki 10 gün sonra seçim olacakmış gibi AK Parti Genel Merkezi'nin bütün unsurlarıyla beraber seçime hazır olduğunu söyledi. Çelik, "Vatandaş odaklı bakmanın, siyaset odaklı bakmanın doğal neticesidir bu. AK Parti Genel Merkezi her zaman hazırdır." dedi.
“Önemli olan vatandaşın sesine kulak vermektir”
Parti olarak normal zamanlarda yürüttükleri faaliyetleri seçim zamanı yürüttükleri faaliyetler gibi hassasiyetle gerçekleştirdiklerini vurgulayan Çelik, "Seçim zamanı geldiğinde de bu faaliyetler kendi mantığı içerisinde çok olağanüstü bir durum yaratılmadan aynı şekilde devam ediyor ve gerekli neticeler alınıyor. Önemli olan vatandaşın sesine kulak vermektir, toplumsal taleplere duyarlı olmaktır. Bu çerçevede de geniş bir değerlendirme yapılmıştır. Çeşitli birim başkanlarımız bu konulardaki görüşlerini sunmuşlardır. Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın talimatları alınmıştır." şeklinde konuştu.
AK Parti İstişare ve Değerlendirme Kampı
Çelik, ekim ayı içerisinde AK Parti İstişare ve Değerlendirme Kampı düzenleneceğini hatırlatarak, "Buna çok önem veriyoruz. Bu yeni dönemin ilk kampı olacak. Bu siyasi meselelerimizin gündeme alındığı, siyasi meselelerimizin değerlendirildiği, arkadaşlarımız arasındaki birlik, beraberliğin, kaynaşmanın daha artırıldığı, politikalarımızın güncellendiği çok önemli bir platformdur, çok önem veriyoruz." ifadesini kullandı.
"Cumhur İttifakı'nın ilkelerine bağlılığımız sürmektedir"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yerel seçimlere yönelik ittifak açıklamalarını hatırlatarak, bu çerçevede alınan bir karar olup olmadığını ve bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli'nin bir araya gelip gelmeyeceklerine yönelik sorusu üzerine, Cumhur İttifakı'nın ilkelerine bağlılıklarını sürdürdüklerini kaydetti.
Vatandaştan da olumlu tepkiler aldıklarını dile getiren Çelik, "Cumhur İttifakı geçen dönemde son derece önemli Türk siyasetine kazanımlar getirmiştir, bundan sonrasında da aynı kazanımları devam ettireceğine bir kuşkumuz yoktur. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nın ilkelerine bağlılığımız sürmektedir." dedi.
“Yeni bir görüşme her an olabilir”
Çelik, olası Erdoğan ve Bahçeli görüşmesine ilişkin de "Sayın Bahçeli ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasındaki görüşmeler son derece verimli ve kendi dinamiği içerisinde süren görüşmelerdir. Dolayısıyla Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli'nin takvimine göre bu görüşmeler zaten sürmektedir. Bugünlerde yeni bir görüşme olur mu? Her an olabilir, bu mümkündür. İstişare için bir araya gelinebilir. Bununla ilgili kendi takvimlerine göre, liderlerin takvimine göre karar verilmektedir. Şu anda verilmiş somut bir karar yok." diye konuştu.
“İttifakın sürdüğünü açık net bir şekilde vurguluyoruz”
İttifak konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişik açıklamalar yapılıyor, o da şu; bir ittifakın sürmesi başka bir şeydir, yerel seçimlerde bu ittifakın nasıl olacağına dair öne sürülen fikirler başka şeydir.
Bu açıdan baktığımızda ittifakın sürdüğünü açık net bir şekilde vurguluyoruz, bu ittifaka önem verdiğimizi açık net bir şekilde vurguluyoruz ama yerel seçimlere dönük olarak 'şu mekanizmaya karar verdik, bu mekanizmaya karar verdik, şu yöntemle bir ittifak yapacağız, şu tarzla, şu siyasi sitille bunu gerçekleştireceğiz' ya da 'şöyle bir mekanizma kurduk' diyebileceğimiz bir durumda değilim.
Bu ancak Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın ve Sayın Bahçeli'nin bir araya gelmesiyle birlikte şekillenecek bir süreçtir."
Bu konuda partilerinin geleneklerinin açık olduğunu anlatan Çelik, "Genel Başkanımız bu konuları partinin yetkili kurullarında tartışmaktadır, gereken tekliflerle ilgili olgunlaşılmaktadır, sonra bir araya gelindiğinde bunlar değerlendirilmektedir ve nihai bir karar verilmektedir. Dolayısıyla liderlerin bir araya gelmesiyle ilgili olarak, her an mümkündür diyebilirim." dedi.
Cumhur İttifakı'na verdikleri değerin ve bağlılıklarının sürdüğüne dikkati çeken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Ama bu yerel seçimlerde önümüzdeki günlerde nasıl bir mekanizmaya dönüşecektir ile ilgili verilmiş bir karar yoktur, daha çok kamuoyuna yansıyanlar birer fikir jimnastiği düzeyindedir, resmi görüşümüz bu çerçevededir."
MHP'nin yerel seçimlerde 30 büyükşehirde ittifak açıklamasına ilişkin soru üzerine Çelik, Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde nasıl bir mekanizmaya dönüşeceği konusunda verilen bir karar olmadığını belirtti.
Çelik, bu konunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir araya gelmesiyle başlayacak süreç içerisinde konuşulacağını ifade etti.
Af tartışmaları
MHP'nin af teklifini de değerlendiren Çelik, "Bu somut af tartışmalarıyla ilgili daha önce açıkladığımın dışında yeni bir değerlendirmemiz yok. Dolayısıyla daha önce açıkladığımız siyasi görüşümüzü, pozisyonumuzu ve değerlendirmemizi aynen koruduğumuzu söyleyebilirim. Bugün de gündemimize almadık bu konuyu." değerlendirmesinde bulundu.
"Diplomasi tarihinin en ilginç zirvelerinden biri oldu"
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, "Suriye sorunu" için gerçekleştirdikleri üçlü zirveyi ise "diplomasi tarihinin en ilginç zirvelerinden biri" olarak nitelendirdi.
Zirvenin başından beri canlı yayınlandığını anımsatan Çelik, bu durumun ülkelerin hangi pozisyonda bulunduğunun görülmesini sağladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bütün dünya şunu gördü; baştan beri Suriye politikasını eleştirenler, Türkiye'nin Suriye'de hangi gruplarla iş birliği yaptığı konusunda spekülasyon içerisinde olanlar, kara propaganda peşinde olanlar masada en net bir şekilde insani hassasiyetten yana tavır ortaya koyan, insani hassasiyet çerçevesinde ateşkes önerisi de getiren Cumhurbaşkanımız, Türkiye olmuştur. Başından beri de bu meseleye böyle bakılmıştır."
Çelik, insani hassasiyetin korunması ve meşru muhalefet ile teröristlerin birbirine kasten karıştırılmaması için mücadele verdiklerini belirterek, "Türkiye gerek diplomatik gerek diğer kanallardan istişarelerini sürdürüyor. İran ve Rusya ile bu istişareler sürdüğü gibi aynı şekilde Cenevre Süreci, Astana Süreci arasında köprü olma işlevini sürdürüyor." dedi.
“CHP’nin İl Başkanları Toplantısı ibretlik”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye yönelik suçlamalarına ilişkin soru üzerine Çelik, CHP'nin İl Başkanları toplantısının "ibretlik" olduğunu vurgulayarak, "Modern Türk siyasetinde bu kadar vahim cümlelerin bir araya getirildiği bir değerlendirme bir kere daha zor bulunur diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin FETÖ'nün işgal girişimiyle olağanüstü bir durumla karşı karşıya kaldığını ve bu duruma olağan tedbirlerle cevap verilemediğini dile getiren Çelik, bu çerçevede olağanüstü halin ilan edildiğini, ülkenin buna ihtiyacı olduğunu ve başvurulduğunu anlattı.
“Biz bu literatüre aşinayız”
"FETÖ'nün yurtdışındaki uzantıları bu darbe girişimini meşrulaştırmak için, kendilerinin bu darbedeki rolünü sulandırmak için sürekli olarak 'kontrollü darbe' ve benzeri argümanlar ileri sürüyorlar. Bunun içerde tercümesi ve taşıyıcılığını Cumhuriyet Halk Partisi yapıyor. Biz bu literatüre aşinayız." diyen Çelik, 1960 darbesinden sonra CHP'nin oluşturduğu bütün siyasi külliyatın darbeyi meşrulaştırmak, darbeyi rasyonelize etmek, meşru hükümetin yanlışlarını saymak ve meşru hükümetin bu darbeye "niye müstahak" olduğu şeklindeki gayri ahlaki bir takım argümanları beslemek şeklinde olduğunu söyledi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP'nin bu yaklaşımının bugün de aynı şekilde sürdüğünü aktararak, şunları kaydetti:
"Yüz tane cümle kuruyorlarsa, bunlardan 3-5 tanesi FETÖ'yü eleştiren cümlelerdir, özellikle Sayın Kılıçdaroğlu'nun cümleleri. Geri kalanın hepsi hükümete yönelik eleştirilerdir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ağzından etkili ve güçlü bir şekilde FETÖ ile nasıl mücadele edileceğine dair daha şimdiye kadar hiç kimse bir şey duymamıştır.
Eğer birisi 15 Temmuz'a 'darbe girişimi' derken, 20 Temmuz'a 'darbe' diyorsa, Fetullahçı Terör Örgütü ile meşru hükümeti aynı düzlemde algılıyor demektir. Biz bu yaklaşıma 'Yassıada zihniyeti' diyoruz. Yassıada zihniyeti de aynı şekilde darbe mantığını meşru hükümetin varlığından daha üstün gören bir zihniyettir. Yassıada zihniyeti aynen devam etmektedir.
Siz olağanüstü hali, başka uygulamaları eleştirebilirsiniz ama FETÖ'nün yaptığına 'darbe girişimi' derken, hükümetin meşru mekanizmalarına başvurduğu ve FETÖ'ye karşı kullandığı bir tedbiri 'darbe girişimi' diye algılıyorsanız, darbeyi rasyonelize ediyorsunuz demektir.
Aynı 60 ihtilalinden sonra CHP külliyatının omurgasını oluşturan mantığı devam ettiriyorsunuz demektir. Veyahut da darbeye mazeret ve meşruiyet arıyorsunuz demektir. "
Ömer Çelik, Kılıçdaroğlu'nun basın toplantısında Kuvayımilliye'ye atıf yaptığını fakat yönetimin Kuvayımilliye ruhundan kopalı çok olduğunu ifade etti.
“Peki dava açacağız. İspat et bakalım, göreceğiz”
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, "(Dolar baronları) diye bir şeyden bahsediyor. Daha sonra da 'Dava açın' diyor, Cumhurbaşkanımıza hitaben birtakım çirkin ifadeler kullanarak. 'Dava açın, ben bunu ispat edeceğim' diyor. Peki dava açacağız. İspat et bakalım, göreceğiz. Daha önce biliyorsunuz bu tip konularda dava açtık ve sürekli olarak davaları kaybetti. Enteresan olarak bir şey söylüyor; 'Açtığım bütün davaları kazandım' diyor. Kazandığı herhangi bir davası yok." şeklinde eleştirdi.
"Rekor kırmak üzere"
Kılıçdaroğlu'nun her sözünü, "Bunu yapmazsanız namertsiniz. Haysiyet, şeref" gibi kavramları söyleyerek bitirdiğini kaydeden Çelik, "Sonuç olarak kendisinin haksız olduğu ortaya çıkıyor ama hala bu kavramlarla ilgili cüretkar ifadeler kullanmaya devam ediyor. Benim anladığım şudur; Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu kavramların ne anlama geldiği konusunda bir bilgisi yok. Bilgisi olsaydı bunları böyle kullanmazdı. Bu derece basit kavramlar gibi ele almazdı." dedi.
Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu net bir şekilde görülmüştür; modern siyasi tarihimizin en üslupsuz siyasetçisi olma rekorunu kırmak üzeredir. Bu kadar üslupsuz bir şekilde bu kavramları kullanması, bu cümleleri kullanması ve haksız olarak ortaya çıkması bunu net bir şekilde gösteriyor.
Biz CHP tabanının daha iyisine layık olduğunu düşünüyoruz. Türk siyasetinin de daha iyisine layık olduğunu düşünüyoruz. Diktatörlükten ve tek adamlıktan bahsediyor. Diktatörlerin temel özelliği şudur; kendi halklarına karşı tankın, topun, tüfeğin arkasına saklanırlar.
Bizim Genel Başkanımız ise 15 Temmuz gecesi halkı ile tankın, topun, tüfeğin önüne çıkmıştır. O gün tankların kendisine yol açarak, güvenli geçiş imkanı verdiği kimdir? O da Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Bunları kullanırken de gerekli bilgiye, müktesebata sahip değil."
Ömer Çelik, Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarında devamlı "Türkiye'ye demokrasi getirmek"ten bahsettiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
"15 milletvekilini bir yerden bir yere göndermeyi demokrasiye verdiği önem olarak görüyor. Milletvekili iradesi devre mülk değildir. Milletin oyuyla seçilmiştir. '15 tanesini gözü yaşlı bir şekilde gönderdim. Sonra tekrar bir talimatla geri çağırdım.'
Bu böyle 15 günlük devre mülk uygulamasına benzemez. Bu, siyasette olmaz. Kullandığı kavramlara hakim olması lazım. Diktatörün özelliği olarak 6 madde sayıyor. O altı maddeyi en somut bir şekilde göreceğimiz dönemin kendisinin yönetim dönemi olduğunu söylemek isterim. Daha da vahimi şudur; cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra değerlendirme yapacak.
Kendi cumhurbaşkanı adayını toplantıya çağırmıyor. Parti içinde imza toplanıyor, bu iradeyi yok sayıyor. Bütün bunlar ortadayken parti içindeki demokrasi mantığı ortadan kaldırılmışken tamamen başka bir mantıkla, vesayet mantığıyla bu iş yürütülürken, gelip de bize demokrasiden bahsedecek bir hakkı, bir müktesebatı olduğunu düşünmüyoruz."
“Bizim bundan çekinecek bir şeyimiz yok”
Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na dava açmak için avukatlarına çalışma talimatı verip vermediğini sorması üzerine Çelik, "Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında şöyle bir şey var. 'Sen döviz baronlarına hizmet ediyorsun. Ben bunu ispat edeceğim. Bana dava aç ben ispat etmeye hazırım.' diyor. Biz de diyoruz ki söylediği bir yalanın daha ortaya çıkması bakımından, madem bizi dava açmaya davet ediyor. Bizim bundan çekinecek bir şeyimiz yok. Bu dava kendisine açılacaktır." diye konuştu.
Çelik, Kılıçdaroğlu'ndan bu konuda beklentileri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kendisi bunu da ispat edemezse, bir kere daha verdiği cümlenin altında kalırsa delillendiremezse, kendisinin hangi sıfatla tanımlanması gerektiğine artık kendisi karar versin. Biz başkalarına yönelik kullandığı bütün sıfatları aynaya bakarak söylediğini düşünüyoruz. Ama bu son konuşma bardağı taşırmıştır. Son derece gayri ahlaki bir konuşma yapıyor. Tamamen kendi duruşunu, modern siyasi hayattaki üslupsuzluğunu örtbas etmek üzerine bir tavır içerisine giriyor."
“Söyleyen kişinin sözlerini hiçbir şekilde Ermenileri bağlamaz”
HDP milletvekili Garo Paylan'ın "Topyekün FETÖ'ye terörist muamelesi yapmayı doğru bulmuyorum. Bir Ermeni bir şey yapmışsa ben bundan sorumlu muyum?" ifadesinin sorulduğu Çelik, bu açıklamanın vahim olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun, Ermeni vatandaşlarımızı ve dünyanın her yerindeki Ermeni vatandaşlarımızı inciten bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Ermeni kimliğiyle Fetullahçılık kimliğini, FETÖ mensupluğunu aynı kefeye koyuyor. Biz FETÖ diyoruz, bunun mensuplarından bahsediyoruz.
Burada da karşı karşıya olduğumuz tablonun münferit bir tablo olmadığını, ne kadar yaygın olduğunu, ordu içerisinde, polis içerisinde başka alanlarda yaygın olduğunu görüyoruz.
Birincisi Ermeni kimliğiyle, Fetullahçı Terör Örgütü mensupluğunu aynı kefeye koymak büyük bir cehalettir. Ermeni vatandaşlarımız başta olmak üzere dünyadaki bütün Ermenilere hakarettir. Türkiye'deki Ermeni cemaatinin de bu FETÖ'ne karşı mücadelemizde devletimizin ve hükümetimizin yanında olduğunu biliyoruz. Söyleyen kişinin sözlerini hiçbir şekilde Ermenileri bağlamaz."
"Bu zirveler çok boyutlu"
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Şaban Dişli'nin büyükelçi olarak atanmasını ve Üçlü Zirve'deki oturma planını eleştirmesinin hatırlatılması üzerine, şöyle dedi:
"Bizim partimizde ve hükümette belirli bir protokol sırası vardır. Buna göre oturulur. Dolayısıyla orada da aynı protokol sırası uygulanmıştır. Sanki özel bir durummuş gibi algılıyor. Büyükelçileri, milletvekilleri danışmanları var. Onlardan birine sorsaydı, bu rahatlıkla kendine söylenirdi. 'Bu zirvenin gündemi şudur, şu bakanlar niye katılıyor.' diyor. Bu zirveler çok boyutlu zirvelerdir. Çok boyutlu gündemler olur. Bütün gündemede kendisinin hakim olması beklenmez. Protokol sıralaması rutin bir uygulamadır."
Büyükelçi atamalarının ise belirli tecrübeye sahip kişilerin bilgi birikimlerine göre yapıldığına işaret eden Çelik, "Hem kendisi söylüyor bir insanın kardeşi ya da başka bir sebeple yargılanmasının doğru olmayacağını sonra aynı yargıyı kendisi ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.
“Kepenk kapatma eylemini doğru bulmuyoruz"
İstanbul'da bazı AVM'lerde mağazaların kiralarının dolarla ödenmesi sebebiyle esnafın kepenk kapatma eylemi gerçekleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Çelik, Türkiye'nin dolarizasyona karşı aldığı tedbirler çerçevesinde söz konusu mağaza sahiplerinin de bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı.
Çelik, esnafın esasen doğru ama usul açısından yanlış tavır uyguladığını belirterek, şunları aktardı:
"Kepenk kapatma eylemini kesinlikle doğru bulmuyoruz. Son derece yanlış bulduğumuzu ifade ediyoruz. Türkiye'de piyasanın rasyonel bir şekilde çalışması, piyasa zincirinin düzgün bir şekilde işlemesi en büyük gücümüzdür, en büyük kuvvetimizdir.
Kepenk kapatma da son derece yanlış bir eylemdir. Dolayısıyla bir yandan AVM'lerin dolarla verdikleri kiralar konusunda adım atmaları gerekir. İkincisi de bu kepenk kapatma eylemlerine rastlanılmaması gerekir. Bununla ilgili gerekli görüşmeleri yaptık.
İyi niyetli telkinlerde bulunuyoruz. Ama tabii hukuken alınabilecek tedbirler de var. O tedbirleri de almaya hazırız. Hiç kimse Türkiye'de kepenk kapatma, piyasayı belli açıdan bloke etme gibi bir tavra girmesin."
"Yunanistan'ı saygıya ve tanımaya davet ediyorum"
Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Başkanlığı tarafından müftülere yönelik hazırlanan kararname taslağını da değerlendiren Çelik, Yunanistan'ın eskiden beri seçilen müftülerin hakkını tanımama gibi bir tutum içerisinde bulunduğuna dikkati çekti.
Çelik, Yunanistan makamlarını müftülerin hukuki haklarına saygı duymaya davet ederek, şunları kaydetti:
"Lozan Antlaşması'na, uluslararası sözleşmelere aykırı. Modern dünyanın geldiği bu çerçevede Batı Trakya'daki soydaşlarımızın, Müslüman kardeşlerimizin haklarını, hukuklarını hiçe sayan bir düzenlemedir. Yunan makamlarının bundan vazgeçmesini bekliyoruz."
Kaynak: AA