AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında video konferans ile gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Kurul gündeminin yoğun olduğunu belirten Çelik, iç ve dış politikadaki gelişmeler ve sosyal yansımaları değerlendirdiklerini söyledi.
Toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanlığınca koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler, bunun vatandaşlara yansıması ve sonuçlarının değerlendirilmesiyle ilgili kapsamlı bir sunumun yapıldığını bildiren Çelik, şöyle konuştu:
"Aynı şekilde Sağlık Bakanlığımızın şimdiye kadar yürüttüğü faaliyetler, aldığı tedbirler, bundan sonra yapılacak çalışmalarla ilgili kapsamlı bir sunum ve değerlendirmesi yapıldı. Tabii İçişleri Bakanlığımızın şimdiye kadar aldığı tedbirler, yayımladığı genelgeler, sahadaki durumun ne olduğunu, Vefa Sosyal Destek Gruplarının faaliyetlerinin nasıl gerçekleştiği, bundan sonra nasıl gerçekleşeceği, önümüzdeki günlerde karşı karşıya kalabileceğimiz birtakım konular, bu konulara yönelik ne tür tedbirler alınabileceğine dair yaklaşımlar hepsi topluca değerlendirildi. Toplantımız bu çerçevede devam etmektedir."
"Korona günleri kurulan düzenin sona erdiğinin işareti olacak"
Bütün dünyada son derece karmaşık ve bütün kabulleri sarsabilecek bir gündemin yaşandığını ifade eden Çelik, "Hayatın normal kodları olarak bildiğimiz her şeyde köklü değişiklikler oldu. En basitinden 'pozitif' kavramı değişti. Eskiden pozitif dediğimizde olumlu bir şey anlamına geliyordu ama şimdi 'test pozitif' çıktı dediğimiz zaman bu olumlu bir manaya gelmiyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koronavürüs salgını konusunda "2. Dünya Savaşı'ndan bugüne kadar yaşanılan en büyük küresel kriz" olduğu tespitini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Geçmişte 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin sona erdiğine dair yorumlar yapılıyordu ama anlaşılan o ki 'bu düzen ne zaman bitti?' diye ileride bir yorum yapıldığı zaman korona günleri bunun için tarih olarak verilecek. Yani bütün kurumların işlevlerinin sarsıldığı, her şeyin sorgulandığı, uluslararası kurumların büyük meydan okumalarla karşı karşıya kalıp büyük çoğunlukla da bunu başarıyla veremediği bir süreç olarak yer alacak. Dolayısıyla bu korona günleri, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin belki de sona erdiğinin bir işareti olarak anılacak."
Uluslararası kurumlar tartışılmaya başlandı
Çelik, koronavirüs salgınıyla Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kurumların tartışılmaya başladığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa Birliği'nin önemli ülkeleri İtalya ve İspanya, Avrupa Birliği'nin kendilerine yardım etmediğini söyleyerek büyük bir itiraz süreci başlattı. AB Komisyonu Başkanı, bunu 'yardım götürmek de geç kaldık' diyerek kabul etti. En çarpıcı olanı da Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde birbirinin sağlık malzemelerine el koyma, çalma şeklindeki birtakım tavırların ortaya çıkmasıydı. Dolayısıyla efsanevi Avrupa dayanışmasının bu virüs karşısında maalesef darmadağın olduğu tablo görüldü."
"Tek örnek ülkenin Türkiye olduğu görüldü"
NATO Genel Sekreteri'nin, NATO dayanışması bağlamında gösterebildiği tek örneğin Türkiye'nin yaptığı yardımlardır olduğuna dikkati çeken Çelik, konuşmasına söyle devam etti:
"Türkiye'nin bütün bu tabloda ortaya koydu doğru tutum, bundan sonrasında da çok tartışılacaktır. Bu koronavirüs salgını öncesinde küreselleşmeden bahsedilirken daha çok serbest ticaret üzerinden bahsediliyordu. Birisi 'küreselleşmeye karşıyım' dediğinde serbest ticarete karşı olmak gibi bir yaklaşım üretmiş oluyordu. Bir başkası 'küreselleşmeden yanayım' dediğinde serbest ticaretten yana bir tavır ortaya koymuş oluyordu. Bugün artık küreselleşmeden bahsedildiğinde, sağlık alanındaki dayanışmadan bahsedilecek... Salgına karşı ulusal mücadelenin tamamlayıcısı küresel mücadeledir. Bu konuda da tek örnek olarak ortaya çıkan ülkenin Türkiye olduğu bir kere daha görülmüştür. Bu açıdan da ülkemizle gurur duymamız gerekir."
"Kamusal dönüşümler Türkiye'yi bu konularda son derece hazırlıklı hale getirmiştir"
Türkiye'nin koronavirüs salgınına diğer ülkelerden daha hazırlıklı yakalandığını söyleyen Çelik, "Hükümetlerimiz döneminde sağlıkta gerçekleştirdiğimiz devrim ve diğer alanlarda gerçekleştirdiğimiz kamusal dönüşümler Türkiye'yi bu konularda son derece hazırlıklı hale getirmiştir. Sağlık konusundaki altyapımızın gücü, bu konuda gerçekleştirdiğimiz devrimler aynı şekilde İçişleri Bakanlığı, diğer bakanlıklar, ekonomi konusundaki hazırlıklarımız, tüm bunların kapasitesi bugün bu salgınla, bu krizle kapsamlı bir şekilde mücadele ettiğimizi gösteriyor." diye konuştu.
Sanayileşmiş ülkelerde sağlık politikalarının insan odaklı olmadığının görüldüğünü anlatan Çelik, bazı ülkelerde özellikle yaşlılara karşı gayrı insani yaklaşımlar sergilendiğini söyledi.
"Her şey vatandaşımızın sağlığının korunması içindir"
Başakşehir Şehir Hastanesinin bir bölümünün hizmete alındığını hatırlatan Çelik, "Başakşehir Şehir Hastanesinin hizmete alınmış olması bu salgına karşı mücadelemizi daha da güçlü hale getirecektir. Atatürk Havalimanı'nda, Sancaktepe'de yapılan hastaneler sadece pandemi hastanesi olarak kullanılamayacak kalıcı hastane olarak kullanılacak, 45 gün içerisinde bitirilmesi öngörülüyor. Bütün bunlar gücümüzü daha da artıracaktır. Her şey vatandaşımızın sağlığının korunması içindir." ifadelerini kullandı.
Yurt dışındaki vatandaşların salgın başladığından beri Türkiye'ye getirilmeye devam ettiğini hatırlatan Çelik, bu vatandaşların 71 ildeki 172 öğrenci yurdunda karantinada olmasını sağladıklarını belirtti.
İçişleri Bakanlığının bu konuda son derece ilkesel bir uygulamaya imza attığını ifade eden Çelik, tüm gelen vatandaşların hiçbir istisna sağlanmadan karantina günlerini bu yurtlarda geçirdiğini bildirdi.
Çelik, "Buraları için yüksek bir kaynak hazırlanarak vatandaşlarımızın burada mümkün olduğu kadar konforlu bir şekilde karantina süresini geçirmesi sağlanmaya çalışıldı." dedi.
"Gurur duyacağımız bir tablo"
Ömer Çelik, 25 bin civarında vatandaşın da Ramazan Bayramı'nı geçirmek üzere Türkiye'ye dönmek istediği bilgisini vererek "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yurt dışındaki hiçbir vatandaşını mahsun ve mağdur bırakmamıştır, hiçbirini yalnız bırakmamıştır. Yurt dışından dönmek isteyen vatandaşlarımız için bütün imkanlar seferber edilmiştir. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, doğrudan Cumhurbaşkanı Yardımcımızın koordinasyonunda bir organizasyonla bu vatandaşlarımız da getirilecektir. Başka ülkelerdeki uygulamaları gördüğümüz zaman gurur duyacağımız bir tablodur bu." diye konuştu.
Salgın konusundaki ulusal koordinasyon meselesinin en önemli konulardan biri olduğuna işaret eden Çelik, bu ulusal koordinasyonu zayıflatacak birtakım tartışmalar yapıldığını dile getirdi.
Salgınla mücadele konusundaki uzmanların, mücadelenin merkezi bir planlama ve koordinasyonla yürütülmesi gerektiğini söylediklerini vurgulayan AK Parti Sözcüsü Çelik, diğer ülkelerin de bunu yapmaya çalıştığını bildirdi.
Bunun yapılmaması halinde salgınla mücadele konusunda büyük bir zaafın ortaya çıkacağına işaret eden Çelik, İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelgelerin hepsinin bu hassasiyetler gözetilerek yapıldığını anımsattı.
"Kimsenin hizmet yapması engellenmiyor"
Bazı belediyelerin ekmek dağıtmasının, bazı belediyelerin de hizmet yapmasının engellendiğine yönelik haberleri hatırlatan Çelik, "Hiç kimsenin ekmek dağıtması, kimsenin hizmet yapması engellenmiyor. Burada söz konusu olan şudur, elindeki imkanı herkes illerde kurulmuş valinin başkanlığındaki Pandemi Kuruluna getirecek oradaki Vefa Sosyal Destek Grupları üzerinden bu imkanlar vatandaşlarımıza dağıtılacak. Valiler başkanlığında oluşturulan bu kurulların dışında hareket etmeye kalkıldığı andan itibaren bazı yerlere mükerrer hizmet giderken bazı vatandaşlarımız bu hizmetten mahrum kalır." şeklinde konuştu.
Koordinasyonun, merkezi bir planlamayla yapılmamasının salgınla mücadelenin doğasına aykırı bir iş olacağına dikkati çeken Ömer Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
"Vatandaşımızın sağlığını korumak için, vatandaşımıza hizmetlerin doğru götürülmesi için, vatandaşımızı bu salgın afetinden bir an evvel kurtarmak için bu genelgelere uyulması vatandaş odaklı bir yaklaşımın gereğidir. Bunu yasakçılık gibi sunanlar maalesef vatandaşlarımıza doğru söylemiyorlar, maalesef bu bir yalan siyasetidir. Hiç kimse tutup da 'hizmet yaptım' diye bir perdenin üstüne Sahra Hastanesi yazmak gibisinden ya da ekmek götürüyorsa, ekmek götürme işlemine kendi partisinin siyasi damgasını vurmak gibisinden bir yaklaşım içerisinde olmamalıdır."
Bu süreçte önemli olanın vatandaşın ihtiyacının karşılanması olduğuna değinen Çelik, bu doğrultuda valilerin koordinasyonundaki kurullarla uyumlu çalışan, hizmetlerini Vefa Sosyal Destek Grupları üzerinden vatandaşa ulaştıran tüm belediye başkanlarına teşekkür etti.
"Devletin sahibi millettir"
Ömer Çelik, "Bu işin doğası gereği merkezi bir planlama ile yürütülmesi gereken bir konudur. Çok otoriteli bir mücadele dünyanın hiçbir yerinde söz konusu değildir. Dolayısıyla kimsenin yapmak istediği bir hizmet, vatandaşa götürmek istediği bir yararlılık bir iyilik engelleniyor diye bir şey yoktur. İyiliğin üstüne, vatandaşa götürülen hizmetin üstüne parti damgası vurmaya gerek yok, kişisel damga vurmaya gerek yok. Bütün imkanlar devletin belediyelerin bütün imkanları vatandaşındır, milletindir, devletin sahibi millettir, belediyelerin sahibi millettir, bütçenin sahibi millettir. Bu memlekette ne varsa vatandaşımıza aittir." diye konuştu.
Salgın günlerinde en önemli konunun vatandaşlara bu hizmetin götürülmesi olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun yapılacağı mekanizmada şudur; valilerin başkanlığındaki Vefa Sosyal Destek Grupları üzerinden bu yapılacaktır. Buna aykırı hangi belediye varsa, bizim partimiz dahil başka partiler dahil, buna aykırı davranan kim varsa bu engellenmektedir. Buna uygun davranan kim de varsa bu teşekkürle ve takdirle karşılanmaktadır. Dolayısıyla şimdiki zaman partizanlık yapma zamanı değildir. Salgınla mücadele ederken tek bir partimiz var, o da vatandaş partisi."
İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelgelerin tamamen vatandaşa hizmeti etkili ve doğru şekilde ulaştırmak üzere planlanmış olduğuna işaret eden Çelik, şu bilgileri verdi:
"Vatandaşa hizmet götürme konusunda herhangi bir yasak yoktur. Burada önemli olan valilerin başkanlığındaki kurulların koordinasyonunda partizanlık yapmadan ve Vefa Sosyal Destek Grupları üzerinden bunların götürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede hareket eden, bu kurumlara destek veren, Vefa Sosyal Destek Gruplarının faaliyetlerine destek veren hangi partiden olursa olsun bütün belediye başkanlarımıza teşekkür ediyoruz.
Bunun dışına çıkıp da sırf propaganda yapmak için, sırf partizanlık yapmak için 'yaptığım hizmet engelleniyor' gibisinden açıklama yapanları da milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Bugünler herkesin vicdanıyla, siyasi ahlakıyla yargılanacağı, etiketleneceği günlerdir. Hepimiz vatandaşımızdan yana olalım, tek bir vatandaşımız incinmesin ve onların ihtiyaçları karşılansın."
"Yardımlar 44 civarında ülkeye ulaştı"
Türkiye'nin bu süreç içerisindeki dış yardımlarının güçlü şekilde konuşulduğunu belirten Çelik, "Türkiye, kendi vatandaşının ihtiyacını karşıladıktan sonra fazlasını yurt dışındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır." diye konuştu.
Bunun Türk milletinin, devletinin ihtiyacı olanın yanında yer alma geleneğinin tezahürü olduğunu ifade eden Çelik, aynı zamanda salgınla mücadelenin teknik bir boyutunu teşkil ettiğini söyledi.
Ulusal mücadelenin tek başına verilmesinin yetmeyeceğini, aynı zamanda tamamlayıcı şekilde diğer ülkelerin mücadelesine de katkıda bulunulması gerektiğini dile getiren Çelik, aksi takdirde sadece sınırları kapatarak bu salgından korunmanın mümkün olmadığını kaydetti.
Çelik, bu çerçeveden bakıldığında Türkiye'nin kendi ulusal mücadelesinin tamamlayıcısı olarak uluslararası mücadeleye de katkı verdiğini, yardımların 44 civarında ülkeye ulaştığını bildirdi.
Yardımların Türkiye'nin küresel misyonunu da gösterdiğini ifade eden Çelik, diğer ülkelerin yardım gönderdiğine ilişkin örneklere rastlanmadığını anlattı.
"Bütün gücümüzle KKTC'nin yanındayız"
KKTC Cumhurbaşkanlığının Rum tarafından yardım istediğine dair bir tartışma yaşandığını aktaran Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, KKTC'nin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak güçtedir. KKTC'nin bütün ihtiyaçları karşılanmaktadır. Koronayla mücadele konusunda Sayın Başbakan Tatar'ın da ifade ettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti, KKTC'nin bütün gücüyle yanındadır. KKTC'de bu mücadele konusunda eksik bir şeyin olması söz konusu değildir." değerlendirmesinde bulundu.
"Siyasi ve insani ahlakla bağdaşmayan yalan haberler üretiliyor"
Bir yalan haber karaborsası kurulduğunu dile getiren Çelik, vatandaşlar arasında ayrımcılık yapıldığına dair siyasi ve insani ahlakla bağdaşmayan yalan haberler üretildiğini söyledi.
Ömer Çelik, "Vatandaşlarımız arasında ayrımcılık yapmak gibisinden bir kara zihniyete kim sahipse ancak o bu haberleri üretir. Bu haberlerin yayılması ve birilerinin bu haberlere referans vermesi son derece utanç vericidir. Mücadele azmini yıpratacak bu haberlere karşı da güçlü bir şekilde mücadele ediyoruz." dedi.
Bu konudaki mücadeleyi sürdüreceklerini ifade eden Çelik, "Bu yalan haber karaborsasının çerçevesi olarak bazı yetkili arkadaşlarımızın itibar suikastlerine maruz bırakılmaya çalışıldığını, iftira atıldığını da görüyoruz. Bu zamanda bile enerjisini buna verenler kötülüğün timsali olarak maalesef görünür hale geliyorlar." diye konuştu.
Salgın izolasyon takip mekanizması projesinin güçlü sonuçlar verdiğini aktaran Çelik, bu kişilerin ve yakınlarının takip edilmesinin, onlara uyarılar gönderilmesinin mücadele gücünü daha da artırdığını dile getirdi.
Tedbirlere ne kadar uyulursa o kadar kısa zamanda normale dönüleceğini vurgulayan Çelik, Türkiye'de pandemi yükseliş eğrisinin yavaş yavaş yataya geçmeye başladığını, bunun tedbirlere uyulması sayesinde gerçekleştiğini bildirdi.
"Bayram sonrası normalleşmeyi konuşmaya başlayabiliriz"
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Artık bayram sonrasında normalleşmeyi konuşmaya başlayabileceğiz. Tabii kademe kademe olacaktır. Birden bire eski normal hayatımıza dönmeyeceğiz ama bunun gerçekleşip gerçekleşmemesi, hızlanıp hızlanmaması tamamen bizim tedbirlere uymamıza bağlıdır." şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanlığının çeşitli anketler yaptırdığını, sık sık el yıkanması ya da sosyal izolasyona uyulması gibi tedbirlerde zaman geçtikçe bir gevşeme olduğunun tespit edildiğini belirten Çelik, "Dolayısıyla zamanın geçmesine bakmamak, kanıksamamak gerekiyor. En basitinden en zoruna kadar bu tedbirlere uymak zorundayız ve bu şekilde bu mücadeleyi vermek durumundayız. Böyle yaparsak bayram sonrası normalleşmeyi konuşmamız daha mümkün hale gelecektir." diye konuştu.
Sosyal medyada yaşlılara dönük insanlık dışı yaklaşımlar sergileyenlere karşı tedbirler alındığını, bu kişilerin tutuklandığını anlatan Çelik, yaşlıların hayatın bereketi olduğunu söyledi.
Ömer Çelik, "Evet eski normali yaşayamıyoruz, onlara sarılamıyoruz, ellerini öpemiyoruz ama onlarla uzaktan ilgilenip sağlıklarını korumak konusundaki hassasiyetimizi sürdürmemiz gerekiyor." ifadesini kullandı.
Sağlık çalışanlarının müthiş bir kahramanlık örneği gösterdiğini, Türkiye'nin bilim insanlarının kapasitesiyle, seviyesiyle, bilimsellik düzeyiyle gurur duyduklarını vurgulayan Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
"Sağlık çalışanlarımızın hepsine müteşekkiriz. Böylesine bir fedakarlık, böylesine bir sahiplenme görülmemiştir. Bu çerçevede yüce Meclisin sağlıkta şiddet yasasını çıkarması, sağlık çalışanlarımıza bu şekilde de sahip çıkılması önemli olmuştur."
Çelik, jandarmanın, polisin, bekçinin kimsesizlere, yaşlılara nasıl ulaştıklarının da görüldüğünü, müthiş bir milli dayanışma içerisinde Vefa Sosyal Dayanışma gruplarının bir tarih yazdığına dikkati çekti.
Adını saydığı, sayamadığı pek çok grubun fedakarca görev yaptığını belirten Çelik, vatandaşa hizmet ulaştırmak, hayatın normal şekilde sürdürülmesini sağlamak için görev yapan tüm kesimlere teşekkür etti.
"Türkiye yeni dönemde geleceğe daha büyük şevkle bakacak"
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın ve Meclis'in 100'üncü yılının da kutlanacağını hatırlatan Çelik, şu bilgileri verdi:
"Türkiye yeni dönemde geleceğe daha büyük bir ümitle, daha büyük bir şevkle bakacak. Türkiye'nin dünyada temsil ettiği değerlerin ne kadar önemli olduğu ve yeni normale, korona sonrasında yeni dünyaya geçildiğinde, yeni geleceğin normaline geçtiğimizde Türkiye'nin şimdiye kadarki tezlerinin daha çok dikkate alınacağı, merkezi rol oynayacağı bir döneme geçeceğimiz de açıktır."
Ömer Çelik, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, TBMM'nin açılışının 100'üncü yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Meclis'teki özel oturuma katılmayacağını bildirdi.
Erdoğan'ın mesaisinin büyük bir kısmını yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye ayırdığını aktaran Çelik, özel oturumlarda partilerin grupları adına konuşma yapıldığını belirterek, Erdoğan'ın daha önceki oturumları locadan izlediğini anımsattı.
Ömer Çelik, Erdoğan'ın bu seneki özel oturumu bulunduğu yerden takip edeceğini bildirdi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un 23 Nisan'da saat 21.00'de vatandaşları İstiklal Marşı okumaya davet ettiği çağrısını anımsatan Çelik, bu çağrıya uyularak balkonlardan bayrakların dalgalandırılacağını ifade etti.
Çelik, Şentop'un "TBMM'deki anma törenlerinde partilerden katılımın az olmasına, sosyal mesafenin korunması"na yönelik önerisinin de herkesin sağlığı için önemli olduğunu vurguladı. Ömer Çelik, 23 Nisan'da TBMM'de tebrikleşmenin gerçekleşmeyeceğini aktardı.
İnfaz düzenlemesi
İnfaz düzenlemesine yönelik kanunun CHP tarafından Anayasa Mahkemesine taşınacağının belirtilmesi üzerine Çelik, CHP'nin kendi siyasi tarihi boyunca Yüksek Mahkemeye çok sayıda başvuru yaptığına değindi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu düzenleme iyi çalışıldı, sosyolojik, psikolojik tarafları, etkileri tartışıldı. Bu çerçevede düzenleme çıktı. Düzenlemeye verdiğimiz katkının doğru olduğunu değerlendiriyoruz. Hemen birisi bir suç işlediği zaman bu düzenlemenin neticesi gibi sunulmaya çalışılıyor. Örneğin, Salda Gölü vesilesiyle gündeme gelen belediye başkanının karşı karşıya kaldığı saldırıyla ilgili olarak da sözcüleri, sanki 'Cumhurbaşkanlığı makamı insanları azmettiriyor, böylesine sonuçlar çıkıyor' gibisinden son derece yanlış, hiçbir temeli olmayan aslında utanç duyulması gereken açıklama yaptı.
Aslında o kişinin aynı partiye mensup, fakat ahlaka mugayir işler yapan bir otel sahibi olduğu için belediye başkanının orayı kapatması neticesinde böylesine bir husumet içerisinde olduğu görüldü. O kişiye bile, ahlaka mugayir işleri yapıp da saldırıyı gerçekleştirenlere bile infaz düzenlemesinin neticesiymiş gibi yaklaşmaya çalışanlar oldu. Bunlar doğru değil."
Her kararın sosyolojik sonuçlarının olacağına işaret eden Çelik, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının bütün konuları takip ettiğini sözlerine ekledi.