AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Toplantıda, iç ve dış gelişmeler, ekonomideki gelişmeler, sosyal meseleler ve TBMM gündemindeki çalışmalarla ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını aktaran Çelik, terörle mücadele konusunun geniş şekilde masaya yatırıldığını, dış gelişmeler konusunda da çeşitli ülkelerdeki seçimlerin, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin, ABD ile ilişkiler ve benzeri konularda kapsamlı bir müzakere gerçekleştiğini ifade etti.
Bugün bir şehit haberi geldiğini anımsatan Çelik, şehide Allah'tan rahmet, ailesine ve millete başsağlığı diledi. Basın açıklaması öncesinde AA muhabiri Abdülkadir Nişancı'nın uçurumdan yuvarlandığı şeklinde haber geldiğini belirten Çelik, "Kamerasına ulaşmışlar ama kendisine ulaşamamışlar, inşallah kendisine sağ salim ulaşırlar. Bu vesileyle bütün gazeteci arkadaşlarımıza, sizlere, Anadolu Ajansına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Umarız arkadaşımıza sağlıklı şekilde ulaşma imkanları olur." diye konuştu.
YSK'nin kararı
YSK'nin verdiği karar sonrasında ortaya çıkan tablonun içeride ve dışarıda tartışılmaya devam ettiğini dile getiren Çelik, bunun bazı ülkelerde birinci gündem maddesi olduğunu aktardı. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'deki her meseleden kendilerine bir iş çıkarmaya çalışan bazı siyasiler, bu konuyu da gündemlerine almışlar. Tabii ABD ve Avrupa ülkelerinden YSK'nin kararına ilişkin çeşitli değerlendirmeler görüyoruz. Herkes dünyanın her yerindeki seçimle ilgili değerlendirmesini ortaya koyabilir ama herkese uyarımız şudur, kimsenin değerlendirmesini ortaya koymasına bir diyeceğimiz yok ama bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Birincisi Türkiye'deki seçim süreçleri ve sonuçlarına müdahale gibi algılanabilecek açıklamalardan kaçınmak, kullanılan dile özen gösterilmesi gerekir. İkincisi, bazı basın organlarında özellikle dışarıda öyle bir yorum yapılıyor ki sanki seçimin tekrarlanması demek, bir ülkede demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi... Tam tersine, demokrasinin olmadığı ülkelerde seçimler tekrarlanmaz."
Seçim sonrası itiraz müessesinin sadece demokratik ülkelerde olduğunu vurgulayan Çelik, "Bu konularda yeterli bilgi sahibi olup propagandadan uzak şekilde özellikle de siyasi tarafgirlik içerisinde olmadan değerlendirme yapılması her zaman saygıyla karşılanır ama onun ötesindeki açıklamalar, Türkiye'deki seçim süreçleri ve sonuçlarına müdahale gibi açıklamalar tabii ki saygıyla karşılanmaz." dedi.
Bilgi eksikliğinden kaynaklanan ya da kasten, propaganda amaçlı açıklamalar bulunduğunu, bunların bilinen çevrelerden geldiğini aktaran Çelik, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nden bir heyetin 31 Mart seçimleri için Türkiye'ye geldiğinde, Türkiye'deki seçim sürecinin sağlıklı işlemesinden ve YSK'nin yetkinliğinden ne kadar etkilendiklerini ifade ettiklerini anlattı.
Türkiye'nin seçim yapma kapasitesinin dünyanın pek çok ülkesinden fazla olduğunu vurgulayan Çelik, YSK kararının mazbatayı birinden alıp diğerine vermek şeklinde bir rol oynamadığının altını çizdi.
YSK'nin tespit ettiği usulsüzlükleri anlatan Çelik, YSK'nin hakemlik görevini yeniden vatandaşa verdiğini, nihai karar merciinin vatandaşın vereceği oy olduğunu kaydetti. Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Artık önümüzde seçim var. Dolayısıyla herkes gidecek, kendi tezlerini vatandaşlarımıza arz edecek. İstanbulluların iradesi seçimin yapılmasıyla birlikte tecelli edecek. Net bir sonuç ortaya çıkacak ve hep beraber bu sonucu selamlayacağız. Çünkü şimdiki eksikler bu yeni süreçte tamamlanmış olacak, usulsüzlükler ortadan kaldırılmış olacak ve sonuç olarak eksiklerin tamamlandığı, birtakım usulsüzlüklerin olmadığı seçim ortamı olacağı için '1 oy farkla bile olsa kim kazanırsa başımızın üstünde yeri var' diyeceğiz. Bu sonuca saygı göstermemiz vatandaşımızın iradesinin neticesi olmasıdır. Sonuç olarak her siyasi parti, tabii ki biz de kendi adayımızın kazanmasını isteriz ama her seçimde olduğu gibi 'vatandaşımız nasıl karar veriyorsa başımızın üstündedir' deriz."
Bilgi eksikliği ile ya da konuyu tam anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında demokrasi konusunda ne kadar tutarlı olduklarının yakın zamandaki birtakım tutumlarından anlaşılabileceğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:
"Bunlara Türkiye'nin iç siyasetinde destek verenlerin ya da bunlara dayanmak isteyenlerin aslında bu dayanaklarının ne kadar zayıf olduğunu görmeleri gerekir. Aynı kesimler Türkiye'de seçimin yenilenecek olmasını bir demokrasi yoksunluğu gibi göstermeye çalışan çevreler, Mısır'da darbecilerin yanında yer aldılar. Hatta darbe söz konusu olduğu zaman da 'beraber çalışmak için heyecanlanıyoruz' diye açıklama yapmışlardı.
Mısır'daki referandum sonuçları söz konusu olduğunda aynı çevreler 'Sisi demokrasiyi restore ediyor' gibisinden açıklamalara imza atmışlardı. Çok enteresan, ABD sözcüsü 'Biz bu durumu not ettik' diyor. Evet bu dünyanın her tarafında seçim sonuçları not edilebilir fakat söylemek istediğimiz şey şudur, bu seçim meselesiyle bu kadar ilgililerken ve demokrasi konusunda bu hassasiyeti gösterirken eş zamanlı olarak Venezuela'da askeri darbe çağrısı yapmalarını, Venezuela Anayasasının ve oradaki seçilmiş liderin askeri darbe yoluyla alenen görevden uzaklaştırılması için çağrıda bulunmalarını da bütün dünya not ediyor. Herkes görüyor bunu. Hatta bugün bir ABD gazetesine Başkan'dan yansıyan bir izlenim vardı, kendi danışmanlarının Venezuela konusunda kendisini yanılttıkları şeklinde. Ama çok yakın zamanda ABD demokrasisinin üst düzey yöneticilerinin Venezuela'da askeri darbe çağrısı yaptıklarını, orduyu mevcut yönetimi devirmeye çağırdıklarını, eğer devirmezlerse ordunun bundan sorumlu olacağı şeklinde birtakım tehditlerde bulunduklarını hep beraber gördük."
Bu çağrı yapılırken demokrasi konusunda tutarlı olunması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Bu çağrılar yapılırken Türkiye'ye güzel bir hatırlatma yapılıyor. O da şu; Türkiye'nin AGİT gibi NATO gibi ortak güvenlik örgütleri içerisindeki üyeliğine vurgu yapılarak, ortak dayanışma, kültür, demokrasi anlayışından bahsediliyor. Bunun hatırlanması da güzeldir ama bize NATO'yu, AGİT gibi kurumları hatırlatanların bilmesi gerekir ki biz bu kurumlarla ilgili olarak, ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi yerine getiriyoruz. Ama bu hatırlatmayı yapanların PYD, YPG terör örgütüne verdikleri destekler devam ediyor. Bunun yanı sıra da yakın zamanda ABD'de bir rapor yayınlandı. FETÖ mensuplarını Türkiye'de Sünni Müslümanlar olarak etiketleyerek bunlarla ilgili bir hassasiyet oluşturmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bir tutarlılık çağrısı yapıyoruz. Demokrasi, hukuk konusundaki tutarlılık çağrımızı tekrar tekrar ifade ediyoruz. Türkiye'yi Batı'ya şikayet eden Türkiye'deki siyasetçilerin bütün bu durumları iyi bir şekilde değerlendirmesi lazım."
Konuşmasında S-400 alımına ilişkin değerlendirmede de bulunan Çelik, "S-400 alımı ile ilgili pozisyonumuzu aynen koruyoruz." dedi.
İran'a yönelik ambargoya ilişkin Çelik, "Bu hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Biz, bu tip ambargoların, yaptırımların halkları cezalandırmak olduğunu, herhangi bir şekilde buralarda yazılan hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığını her seferinde ifade ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin KKTC'nin menfaatlerini koruduğunu belirten Çelik, "Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de KKTC'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini korumada tam bir kararlılık içerisindedir." dedi.
ABD'nin Ortadoğu barış planına değinen Çelik, "Bir çözüm planından çok meşrulaştırılmış bir işgal planı gibi bir görüntü içerisinde olduğunu gösteriyor." ifadesinde bulundu.
Kaynak: AA