AK Parti, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde Genelkurmay Karargahı'nda yaşananlara ilişkin 221 sanıklı çatı davasına müdahillik talebinde bulundu.
Partinin avukatları Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan, müdahillik dilekçelerini Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.
Dilekçede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede 1 numaralı sanık olarak yer alan Fetullah Gülen’in, kurucusu ve lideri olduğu FETÖ'nün, devleti ele geçirmek amacıyla, uzun yıllardır başta TSK, Emniyet ve yargı olmak üzere devletin tüm kritik pozisyonlarında sistematik olarak kadrolaştığı belirtildi.
FETÖ'nün, kuruluş yıllarından itibaren, mayasında din ve vatan sevgisi yer alan aziz milletin bu özelliğini fırsat bilerek, tertemiz duygularını istismar ettiği ve amaca giden yolda her şeyi mübah gördüğü dilekçede ifade edildi.
Örgütün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek amacıyla hareket ettiği kaydedilen dilekçede, "takiye, tedbir ya da bir gizlilik ile tabandan tavana kadrolaşarak, zaman içinde devlet içinde paralel bir devlete dönüşen, hiçbir siyasi sorumlulukları, hesap verilebilirlikleri, şeffaflıkları, görünürlükleri olmaksızın fiili bir yönetim isteyen FETÖ'nün, seçilmiş iktidarla adeta bir iktidar savaşına girdiğine" yer verildi.
Örgütün, yargı ve emniyet içine sızan üyeleri eliyle gerçekleştirdikleri hukuk dışı operasyonlarla, "yargı darbesi" yaparak, seçimle iş başına gelmiş hükümeti devirmeye, görevini yapamaz hale getirmeye çalıştığı belirtilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Kurucu liderimiz ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde AK Parti, 17-25 Aralık süreci olarak bilinen, yargı eliyle gerçekleştirilmek istenen darbeye karşı dimdik durmuştur. Örgütün su yüzüne çıkan yüzünü milletimize ve tüm dünya kamuoyuna anlatmışlar, bu örgüte karşı amansız bir mücadeleye girişmişlerdir. Yıllarca gerçek yüzünü gizleyen takiyeci örgütün maskesi düşmüş, kendisini kamuoyuna 'altın nesil' olarak pazarlayan örgüt mensuplarının hareket kabiliyeti azalmıştır.
Bu mücadele sonucunda gün geçtikçe zayıflayan, köşeye sıkışan, sahip olduğu etkinliği yitirmeye başlayan FETÖ, 15 Temmuz 2016 günü TSK içine sızmış asker kılıklı teröristler ve bunlara destek veren diğer örgüt mensupları eliyle son bir hamle yaparak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığını zayıflatmak ve birliğini bozmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ön gördüğü düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak ve bu düzen yerine başka bir düzen getirmek amacıyla darbe girişiminde bulunmuştur."
"Asla unutulmayacak yeni bir destan"
Dilekçede, ülke genelinde 249 vatandaşın şehit, binlerce vatandaşın gazi olduğu bu hain kanlı darbe girişiminin AK Parti'nin kurucu lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın önderliğinde, yüce milletin feraseti, direnci ve kahramanlıkları ile püskürtüldüğü, başarısız kılındığı kaydedilerek, "Cumhuriyetimize, demokrasimize, özgürlüğümüze, milli iradeye, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne karşı yapılmış olan darbe girişimi, kendisini cesaretle kalkan yapan kahraman vatandaşlarımız ve vatanını, milletini, devletini ve giydiği şerefli üniformayı asla ve asla 'Din alimi' ve/veya 'Hocaefendi' olarak tanımlanamayacak bir şarlatana, bir haine tercih etmemiş güvenlik güçlerimiz tarafından engellemiştir. Vatansız bir millet olmayacağının her zaman idrakinde olan, tarihten bugüne her zaman vatanını canı pahasına korumayı borç bilmiş yüce milletimiz asla unutulmayacak yeni bir destan yazmıştır." denildi.
Dilekçede, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devletidir ve siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlardır. Siyasi partilerin hayatiyetini devam ettirmeye veya siyaset sahnesinden uzaklaştırmaya sadece millet yetkilidir." ifadelerine yer verilerek "halkın iktidarı" anlamına gelen demokrasinin, eşitlik, özgürlük ve çoğulculuk gibi değerleri öne çıkaran toplumların yegane siyasi tercihi olduğu belirtildi.
"Doğrudan zarar gören millet ve siyasi partilerdir"
Modern demokrasilerin, aynı zamanda "partiler demokrasisi" olarak da anıldığına yer verilen dilekçede, "Demokrasiyi geliştiren siyasi partilerdir ve siyasi partiler olmadan demokrasi düşünülemez. Bu nedenledir ki tarihteki acı örneklerle de sabit olduğu üzere demokrasiye yapılacak bütün hukuk dışı müdahalelerde doğrudan zarar gören millet ve siyasi partilerdir." denildi.
Dilekçede şunlar kaydedildi:
"İddianamede de belirtildiği üzere; Anayasa'nın başlangıcında, milletin iradesinin mutlak üstünlüğüne vurgu yapılarak egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu, egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasa'da gösterilen 'hürriyetçi demokrasi' ve 'bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni' dışına çıkamayacağı ilkesel olarak belirtilmiştir.
Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz darbe teşebbüsü demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine ve milli güvenliğe yönelik en ağır saldırılardan biri, belki de en ağırıdır. 15 Temmuz gecesi TSK içerisinde örgütlenmiş olan hain FETÖ mensupları tarafından demokratik anayasal düzen, cebir ve şiddet kullanılarak ortadan kaldırılma teşebbüsünde bulunulmuş; 8 binden fazla askeri personelin, 35 uçağın, 37 helikopterin, 74 tankın, 246 zırhlı aracın ve 4 bine yakın hafif silahın kullanıldığı saldırılarda 249 vatandaşımız şehit, binlerce vatandaşımız gazi olmuş, milli irade hedef seçilerek, başta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devletinin demokratik değerleri ve kurumlarına ait binalar bombalanarak ülke teslim alınmaya çalışılmıştır."
"Milleti temsil eden siyasi partiler davanın muhatabı"
Dilekçede, eli kanlı terör örgütü üyelerinin gerçekleştirdikleri eylemlerle; TCK'nın 309/1 maddesinde düzenlenen "Anayasayı ihlal", TCK'nın 311/1 maddesinde düzenlenen "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs", TCK'nın 312/1 maddesinde düzenlenen "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarını işlediklerine dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Milleti temsil eden siyasi partiler görülmekte olan davanın muhatabı olup, sahip oldukları vazgeçilmez konumları sebebiyle demokrasiye sahip çıkma yükümlülükleri mevcuttur. Ayrıca sanıkların yıkmayı, devirmeyi, düşürmeyi planladıkları hükümet AK Parti Hükümeti olup, dolayısıyla darbe teşebbüsü ile iktidardan uzaklaştırılması amaçlanan da AK Parti tüzel kişiliğidir. Hukuk devletinin gereklerine uygun ve demokratik yollarla iktidara gelen ve hükümet etmekte olan partimizin bu hain darbe girişimin asıl hedefinde yer alan siyasi parti olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Nitekim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca darbe teşebbüsüne yönelik olarak hazırlanan iddianamelerden AK Parti Genel Merkezine yönelik birtakım eylemlerin ve eylem planlarının da yapıldığı, genel merkez binası önüne tankların yönlendirildiği, demokratik olmayan yöntemlerle ve hukuka aykırı bir şekilde iktidardan uzaklaştırılmasının planlandığı görülmektedir.
Dolayısıyla mahkemenizce yürütülen kovuşturmada sanıklara isnat edilen suçlardan zarar görmüş olması nedeniyle müvekkil Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı adına sanıklar hakkında şikayetçiyiz. Ayrıca müvekkil AK Parti'nin haklarının korunabilmesi için CMK 237. madde ve devamı gereğince müvekkil AK Parti'nin müdahil, bizim de müdahil vekili olarak duruşmalara kabulümüze karar verilmesini talep ediyoruz."
Dilekçede, "sanıkların eylemine uyan hükümler doğrultusunda cezalandırılmalarına karar verilmesi" de talep edildi.