İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir sosyal medya platformunda yaptığı açıklamada, 50 artı 1 ittifak sisteminin Türkiye'yi kutuplaştırdığını ve ülkeye zarar verdiğini savundu.
Akşener, bu nedenle ittifak sistemi içinde yer almamaya kararlı olduklarını belirtti.
Cumhur İttifakı'nda gözle görülmeyen şeyler yaşandığını öne süren Akşener, "Beni ve İYİ Partiyi düşmanlaştırarak AK Parti bünyesinden, bizim üzerimizden Sayın Kılıçdaroğlu'na gelebilecek oylar ya da aday gösterdiğimiz kişiye gelebilecek oyların önü kesildi." diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın "cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin sürece" değinen Akşener, yerel seçimlerdeki tavırlarının ne olacağıyla ilgili şunları kaydetti:
"Bana arkadaşlarım dediler ki, 'Evet biz cumhurbaşkanı adayı gösterdik her ikisini, yani bizden aldığınız feyzle gösterdiniz. Sorunlara çağrıda bulundunuz. İki arkadaş da kabul etmedi. Milletin sesini bildirdiniz.' Söylemeye çalıştığım şey şu, zaten birinden biri 'adayım' deseydi oradan çıkarlardı. Kararlılık başka bir şey. Arkadaşlarımız diyor ki, 'Milletin sesini değerlendirmedi arkadaşlar. Sen onları kötülemek zorunda değilsin. Sen onları övebilirsin.' Orada da bir sorun yok ama biz her yerde ayrı gireceğiz. Şimdi ben bunu GİK'e getireceğim."
"İstanbul ve Ankara dahil mi?" sorusuna Akşener, "Ankara dahil." yanıtını verdi.
"İstanbul'un ve Ankara'nın büyük ihtimalle altılı masadaki eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz?" sorusuna Akşener, "Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilecek. Öyle adaylar çıkaracağız ki mesela İzmir... 'İzmir'de CHP ceketini assa seçilir' diye bir kanaat var. Ümit Özlale şu an itibarıyla çalışıyor ve bakın 'Ben adayım' dedi. Bize dedi, dışarıya diyemedi daha. Bugün ben buradan ilan ediyorum." yanıtını verdi.
Altılı masadan kalkması
Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği gün altılı masadan kalkmasına ilişkin soru üzerine Akşener, şöyle konuştu:
"Saadet Partisi'nde olacağı için toplantı bana Saadet Partisi Genel Başkanı geldi ve ben adayla ilgili ne düşündüklerini sordum, gittim DEVA Partisi'ne sordum, Gültekin Bey'e gittim. Yani ben tamamına gittim. Bir resim çıktı orta yere. Saadet Partisinin yerindeki toplantıda ne konuşulacağı ortaya çıktı ki nasıl bir yöntemle seçilecek? Ben de bizim GİK'ten ona yönelik bir yetki aldım. Gittim, ben bekliyorum ki yöntemi konuşacağız.
Bana verilen yetki şu. Şimdi bu iki arkadaş çok önde olduğu için bu isimleri ben söyleyeceğim. Diğerleri de isimler söyleyecek ve sonuçta bu isimlerle ilgili olarak partimizin önerisi, her bir partinin güvendiği bir şirketi gösterip onların araştırma yapması, o 1 hafta içinde olan bir iş, sonuçta kim çıkıyorsa onu kabul etmemiz. Enteresan bir şey oldu birden konuşma, 'Kim aday olsun'a evrildi. İlk sözü Gültekin Bey'e verdiler. Gültekin Bey Kemal Bey'i söyledi. Sonra Ali Bey'e verildi. Ali Bey, 'Kemal Bey' dedi. Temel Bey, 'Kemal Bey' dedi. Sayın Davutoğlu da 'Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey' dedi. Bana geldi sıra, ben böyle böyle aldım geldim yetkiyi. Bunu doğru bulmuyorum. O zaman siz 'Kemal Bey' dediniz, Kemal Bey'e saygım, sevgim sonsuz. Amma velakin o zaman 2 yıla yakın olmuştu gezeli, Türkiye'yi iki kere dolaştım. Bu iki arkadaş var, bunlar benim babamın oğlu değil. Bunları meşhur eden ben değilim. İta amiri Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP...Ama böyle oldu. Hatta gidip bunu böyle böyle söylediğimi de ifade ettikten sonra, benim yetkim şu, 'Siz de adaylarınızı söyleyin.' Yöntem önerdim, ondan sonra bu yöntemle ilgili böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki, 'Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım, çıkalım' dendi. Ben de aldım dosyamı 'Peki o zaman size başarılar diliyorum' dedim. Durdurdular beni. Ondan sonra denildi ki 'Madem bu yetkiyi aldınız, o zaman partinize Kemal Bey'i götürün."
Daha sonra kağıdı imzaladığını ve arkadaşlarını topladığını ifade eden Akşener, olanları anlattığında arkadaşlarının çok sert tavır koyduğunu söyledi.
Sonra 2 ayrı konuşma hazırladığını anlatan Akşener, "Arkadaşların içinde milletvekillerimiz, GİK üyelerimiz var. Hatta teşkilatımızdan insanlar var. Yani geniş kapsamda bir toplantıydı ama hakikaten çok sert bir tavır kondu. Dedim ki konuşmaya başlarken 'Ben 2 konuşma hazırladım, biri daha yumuşak huylu birisi sert.' Sizin görüşünüze göre konuşmayı yapacağım. 'Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin' dendi. Bir arkadaşımız sadece 'Bunu bu sertlikle yapmayalım' dedi. Allah var o öyle dedi. Bahadır Erdem Bey. Sonuç itibarıyla ben o konuşmayı yaptım ve gittik." diye konuştu.