İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelli vatandaşların hayatlarına dikkati çekti.
Bir toplumun medeniyet ölçüsünün, o toplumun dezavantajlı bireylerinin karşılaştığı zorluklar olduğunu dile getiren Akşener, "Onlar ne kadar zorlanıyorsa, medeniyet o kadar yaralı demektir. Onların hayatı ne kadar kolaylaşıyorsa, o ülkede medeniyet yükseliyor demektir. Bu noktada adım atarken, kararlı olmak, cesur olmak gerekir." diye konuştu.
Akşener, eğitimden günlük yaşama kadar her alanda engelli vatandaşların hayatını kolaylaştırmanın bu yola taş döşemek olduğuna inandıklarını söyledi.
Grup toplantısına EYT'lilerin katıldığını aktaran Akşener, EYT meselesinin, ailelerle birlikte milyonlarca vatandaşı mağdur ettiğini savundu.
"Türkiye'nin, bu kadar büyük bir yarayı tedavi edecek imkanları var"
EYT'lilere ilişkin kademeli bir çözüm planının mümkün olduğunu belirten Akşener, "Türkiye'nin, bu kadar büyük bir yarayı tedavi edecek imkanları var. Yeter ki niyet olsun. Yeter ki yüreğiniz milletimizle birlikte atsın. 'Bizden önceki bir uygulama.' diyerek işin içinden sıyrılamazsınız. Ülkeyi yönetiyorsanız, sizden önce ya da sizden sonra, bütün dertlere çare bulmak zorundasınız." dedi.
EYT'lilerin dertlerine deva olmanın anlatıldığı gibi zor olmadığını ifade eden Akşener, şunları kaydetti:
"Bir maliyeti var ama Türkiye'nin o maliyeti göğüsleyecek imkanları da var. Ben 'maliyet' diyorum, onlar size 'yük' diyor. Milleti, kendi hazinesine yük görmek de ne demek? Para milletin, hak milletin. Siz kim oluyorsunuz da benim milletimi, kendi hazinesine yük sayıyorsunuz? Nasıl geçen haftaki sözümü dinleyip fabrika bacalarına filtre takmayı erteleyen kararı veto ettiniz ve milletin yararına bir karar verdiniz, EYT'liler konusunda da ya sözümü dinleyip, gerekeni yapacaksınız ya da biz geleceğiz, biz yapacağız."
Akşener, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un katıldığı Cibuti'deki 42. Afrika Parlamenter Birliğinin Konferansı'nı anımsattı.
Şentop ve beraberindeki heyetin "seyahat masraflarını" eleştiren Akşener, "Devlet işidir, gidecekler tabii. Bu arada, Diyanet İşleri Başkanı ve ekibi de gidiyor. Neden? II. Abdülhamid Han'ın adının verildiği bir cami yaptırmışız. Onun açılışını yapacaklar. Ne güzel, Allah razı olsun ama nasıl gidiyorlar biliyor musunuz? Özel bir uçak kiralıyorlar. 22 bin dolar yakıt masrafı, 108 bin dolar da kiralama ücreti var, toplamda 744 bin liralık bir seyahat. Vicdansızlar, EYT'liye geldi mi, metelik yok ama vatandaşımın yokluktan intihar ettiği memlekette, şatafatlı özel uçaklarla Afrika seyahati yapıyorsunuz." diye konuştu.
"Zemin çalışmaları iyi yapılmadığı için, baraj bir türlü devreye girmiyor"
Bir asgari ücretlinin ayda 326 lira vergi ödediğini, Şentop ve beraberindeki heyetin yaptığı seyahatin 2 bin 280 işçinin aylık vergisine denk geldiğini öne süren Akşener şöyle konuştu:
"Yazıktır, günahtır. 10 kişi bir yere gideceksiniz, 2 bin 280 işçinin vergisini harcıyorsunuz. Millete gelince de 'Para yok.' Hadi iktidar siyasetçilerinin kafası rahat. Peki Diyanet İşleri Başkanına ne demeli? 'İsraf günahtır' diye itiraz etmek aklına gelmiyor mu? Peygamber Efendimizin, 'Nehirde abdest alırken bile suyu ziyan etmeyin.' buyurduğunu bilmiyor mu? Devletin memurunu bile özel işinde kullanmayan Hz. Ömer'i de mi duymadı? Bir gün bu ülkede, 'Diyanet İşleri Başkanına, bunlar hatırlatılacak.' deseler inanmazdık değil mi? Maalesef, iktidarın zihniyeti neyse, bürokratının zihniyeti de o. Ne günlere kaldık, ne diyeyim, Allah ıslah etsin. Bu heyetin gezisinden öğrendik ki Cibuti'ye, bir de baraj hibe ediyormuşuz. Öyle gıda yardımından falan bahsetmiyorum, bildiğiniz baraj. El insaf kardeşim."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İstanbul’un durumu hiç iyi değil. Bu gidişle birkaç aya suyu kalmaz" yönünde açıklamaları olduğunu belirten Akşener, Erdoğan'ın daha önce de "İstanbul’un su sorununu çözdük. Sakarya’dan su getiriyoruz. 2040 yılına kadar İstanbul'un su sorunu yok." şeklinde açıklamalar yaptığını savundu. Akşener, "Melen Çayı üzerine bir baraj yapmaya kalktılar. 2 milyar liraya yakın para harcadılar. Zemin çalışmaları iyi yapılmadığı için, baraj bir türlü devreye girmiyor. 16 milyonluk kente, nefes aldıracak barajı yapamayan iktidar, Afrika'nın Cibuti’sine baraj yapmakla övünüyor. Muhterem sen önce İstanbullunun, milletin işini hallet, sonra gider Cibuti'de hava atarsın." diye konuştu.
"Ucube sistem uydurdular"
Akşener, TBMM Başkanı Şentop'un Cibuti seyahatini "Türkiye'yi, babasının çiftliği zanneden bir iktidarın gerçek yüzünü göstermesi ve ülkeyi 500 günde dara düşüren ucube bir sistemin, şımarıklığına, hesapsızlığına örnek olması" nedeniyle anlattığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni de eleştiren Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Öyle ucube bir sistem uydurdular ki, senin olan her şeyi kendilerinin zannediyorlar. Öyle ucube bir sistem uydurdular ki, hiç hesap vermeyeceklerini, milletin bu hesabı görmeyeceğini zannediyorlar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir icat uydurduk. 'Memleketi iki dudağımızın arasına mahkum ederiz, Meclisi yok sayar, adaleti geciktirir, kimseye kulak vermez, kimseye hesap vermez, saraylarımızda, uçaklarımızda, lüks arabalarımızda günümüzü gün ederiz.' diye düşünüyorlar. Bu devran böyle gidecek sanıyorlar.
Ama bu devran böyle gitmeyecek. Millet, Meclisinin, yani iradesinin saf dışı bırakılmasına rıza göstermeyecek. Yüzbinlerce dolara mal olan, şatafatlı gezilere daha fazla sessiz kalmayacak. Dişinden tırnağından artırdıklarıyla 'Devletimi iyi temsil etsinler.' diye her türlü imkanı veren bu aziz millet, devlet saygınlığını yerle bir eden, bu şımarıklığa artık geçit vermeyecek. Artık 'yeter' diyecek. 'Söz benimdir, söz milletindir' diyecek.
"Yatırımcı güvenli liman ister"
Bu nobranlığın, şımarıklığın, israfın, had bilmezliğin ve geçim sıkıntısının sebebi devleti çiftliğe çeviren bu ucube yönetim biçimidir, bu sempatikleştirilmiş tek adam rejimidir, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. AK Parti hükümetleri içinde, en büyük sıkıntı ve zorluklarla karşılaşılan dönem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dönemidir. Bu sistemle 'Türkiye şaha kalkacak' dediler, milletimizin de ülkemizin de belini büktüler, sırtını yere vurdular. Türkiye'ye şampiyonluk vadettiler ama memleketi küme düşürttüler."
Akşener, Cumhurbaşkanlığı Sistemi nedeniyle demokrasi ve yargının ağır yara aldığını ve yatırımcılarda büyük güven sorununa neden olduğunu savundu.
Demokrasinin işlemediği, yargının, iktidarın memuruna dönüştürüldüğü bir ülkeye, kimsenin yatırım yapmayacağını iddia eden Akşener, "Yatırımcı güvenli liman ister. O güvenin adı, demokratik bir işleyiş, şaibesiz bir yargıdır. Ama Türkiye'de bu sistemle birlikte, her iki olmazsa olmaz değer, maalesef yerle bir edildi. Hiçbir yatırımcı, güvenli bulmadığı bir limana demir atmaz. Atmazsa ne olur? Yıllardır sıcak paraya mahkum ettikleri ekonomik sistem çöker. Nitekim çöktü." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 500 günü
Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 500 günlük karnesini rakamlar vererek değerlendirdi. Meral Akşener, Türkiye'nin 500 günde Yüzde 4'ün üzerinde daraldığını, kişi başı milli gelirin, 8 bin 811 dolara düştüğünü, milletin bir sene önceye göre yüzde 10 daha fakirleştiğini, işsizlik oranının yüzde 10'dan, yüzde 14'e çıktığını savundu.
Açıkladığı rakamların resmi rakamlar olduğunu ileri süren Akşener, işsiz sayısının 3 milyon 315 binden, 4 milyon 650 bine, üniversite mezunu işsiz sayısının 369 bin artışla 907 binden 1 milyon 276 bine, kadın işsiz sayısının ise 1 milyon 916 bine çıktığını kaydetti.
Genç işsizlerde ise 470 bin kişilik bir artış olduğunu ve rakamın 1 milyon 518 bine ulaştığını ifade eden Akşener, şöyle dedi:
"Hani kötü bir işle karşılaştığımızda, 'Burası Tanzanya mı?' denirdi ya, bu ucube sistem bizi, Tanzanya'nın bile gerisine düşürdü. Bakın beğenmediğimiz Tanzanya'da, işsizlik yüzde 9. Türkiye'deyse, TÜİK’in tüm manevralarına rağmen, yüzde 14. Tanzanya'da enflasyon yüzde 3,6. Bizdeyse, damadın tüm hilelerine rağmen, yüzde 8 buçuk. 1 ay içinde 1 liralık patatesin fiyatı, 2 buçuk liraya çıkmış. Sütün fiyatı, yüzde 37, tereyağı yüzde 24, beyaz peynir yüzde 31, salça yüzde 88 artmış. Elektriğe, doğal gaza, yüzde 60'lara varan zam yapılmış. Böyle bir ülkede, enflasyonun yüzde 8 buçuk olduğuna kim inanır, söyler misiniz?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk 500 gününde: Otoyol ücretleri yüzde 41, hac ücreti yüzde 35, umre fiyatları yüzde 23 arttı. Dövizin hali ortada. Büyük umutlarla başlattıkları, 'döviz bozdur' kampanyası da fiyaskoya dönüştü. Vatandaşımız bu sisteme güvenmediği için 137 milyar dolar olan döviz mevduatı, 58 milyar dolar artarak 195 milyar dolara çıktı. Toplam mevduattaki döviz oranı yüzde 53’e çıktı. Bu sisteme geçtiğinden beri, Türkiye bütçesi dipsiz bir kuyuya dönüştü. Bütçe açığı 152 milyar lira oldu. Eğer Merkez Bankası yedek akçesiyle, imar affı ve bedelli askerlik gibi bir defalık gelirler olmasa, bütçenin açığı 235 Milyar lira olacaktı. Bu neye benzer biliyor musunuz? Evin ekonomisini ayakta tutmak için, hanımın kolundaki bileziği, parmağındaki yüzüğü satmaya benzer."
Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilen, Haziran 2018'den bu yana, ödenemeyen, takibe düşen kredilerin 68 milyar liradan, 140 milyar liraya çıktığını söyledi.
Bu gerçekleri söyleyince, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "Rakamları çarpıtıyor, yanındakileri değiştirsin." şeklinde eleştirildiğini söyleyen Akşener, verdiği tüm rakamların resmi makamların açıkladığı bilgiler olduğunu dile getirdi.
Erdoğan'ın çevresinde, doğruları söyleyecek kimsenin kalmadığını ileri süren Akşener, "Memleketi Orta Dünya’ya çevirdiler. Sanki Yüzüklerin Efendisi setinde yaşıyoruz. Yüzük, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Sayın Erdoğan yüzüğün sahibi, almış yanına ak sakallı Saruman’ı, Damat Gollum’u ve inşaatla uğraşan 5 Nazgul'u, mutlak gücün, mutlak iktidarın peşinde. Millet perişan, farkında değil. Türkiye uçurumun eşiğinde, umrunda değil. Bu güç sevdasından vazgeç Sayın Erdoğan. Hem kendi iyiliğin hem de milletimizin iyiliği için bu yüzükten vazgeç." diye konuştu.
Meral Akşener, Türkiye'nin bu girdaptan ancak iyileştirilmiş parlamenter sistemle çıkacağını, İYİ Parti olarak ilk günden beri bütün bunların olacağını öngördükleri için bu "ucube sisteme" karşı çıktıklarını kaydetti.
"Birbirine saygı duyan insanlarımızın, konuşan Türkiye'nin anahtarıdır"
Türkiye'yi yeniden demokratik bir hukuk devletine dönüştürülmesi gerektiğini iddia eden Akşener, şöyle dedi:
"İyileştirilmiş parlamenter sistemin, kilitleri nasıl açtığını göreceksiniz. 'Önce ben ve yandaşlarım.' demekten vazgeçin. Şahsi bekanızı, ülkenin bekası gibi yutturmaktan vazgeçin. İyileştirilmiş parlamenter sistem, Türkiye'yi 500 günde düşürdükleri çukurdan çıkaracak vizyonun adıdır. İyileştirilmiş parlamenter sistem, hakkın ve adaletin tarifidir.
Çalışan, üreten, geleceğe ve ülkesine güvenen gençliğin parolasıdır. Birbirine saygı duyan insanlarımızın, konuşan Türkiye'nin anahtarıdır. İyileştirilmiş parlamenter sistem, demokratik cumhuriyetin, ekonomik kurtuluşun reçetesidir. Bu reçete, milletimiz mutlu, Türkiye güçlü olsun diyedir. Bu reçete, milletimiz fakirleşmesin, aksine zenginleşsin diyedir. Bu reçete, 'kadınlarımız güçlü, çocuklarımız güvende olsun' diyedir. Bu reçete, 'Cennet vatanımız, hep cennet kalsın' diyedir. Bu reçete, milletin olanı millete geri vermek içindir, millet iradesinin yeniden iktidar olmasıdır."
Kaynak: AA