Akşener: Siyasi partilerin birbirleriyle olan ilişkilerine saygı duyarız

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandığı sıradaki yüz ifadesinin sorulması üzerine Akşener, görüntüleri incelediğini ve yüzüne o sırada bir ışık yansıdığını söyledi.

Herhangi bir mutsuz durumun söz konusu olmadığını ifade eden Akşener, hiç kimsenin kendisine zorla bir şey yaptıramayacağını belirtti.

Bir gece önce hiç uyumadığını, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile gece saatlerinde görüştüğünü anlatan Akşener, "O masada bir müzakere oldu, müzakere neticesinde bir uzlaşı, mutabakat sağlandı ve o iki metnin altına biz 6 genel başkan imza attık. Bununla ilgili bir mutsuzluk olması söz konusu değil. Doğru bulmadığınız bir metnin, kararın altına niye imza atasınız?" diye konuştu.

Meral Akşener, genel başkanların yer alacağı yemek için de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'na, dinlenmek istediğini söylediğini bildirdi.

"Ben masada oturmaya devam ettim"

Soru üzerine Akşener, altılı masanın perşembe günkü toplantısında müzakereye kapalı ortam oluştuğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Yani siz bir fikir ortaya koyuyorsunuz veya bir teklif ortaya koyuyorsunuz ama diğer beş kişi tek bir konuda karar almış ve onun üzerinden geri gitmiyor. Dolayısıyla siz de bunun tartışılmasını arzu ediyorsunuz, daha hızlı geçiyoruz. Dolayısıyla oradan ne oluyor, herkes bana 'masadan kalktı' diyor ama öyle değil masa kalktı. Ben masada oturmaya devam ettim."

Partisinin Genel İdare Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamalar hatırlatılarak, "O açıklama niye o kadar sertti?" sorusuna Akşener, şu yanıtı verdi:

"Evet sertti, sert olmalıydı. Ben ne düşünüyorsam, o metni kendim yazdım. Ben tarihçiyim, sosyal bilimciyim, 28 yıldır aktif politika yapıyorum, bir siyasi partinin mutfağını yönettim. Sert olarak algılanabilir ama aslında net olmasına dikkat ettim, çok netti. Aşırı netlikler genel olarak sinir bozar. Çeşitli şekilde tariflersiniz siz onu. Oradan çıkan sonuç şu, 'hayır biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil' gibi tutum alınırsa o zaman net olursunuz. Ben kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim."

Bugünkü sistemi oluşturabilmek için gayret sarf ettiğini, Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini vurgulayan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Popülaritesi çok yüksek, milletin 'hadi, hadi' dediği iki büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu çok kıymetli buluyorum. Bugün itibarıyla çok samimiyetle söyleyeyim, 13. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı yani Sayın Kılıçdaroğlu olacak. Birlikte koşacaklar, çünkü o tartıya birlikte çıkıyorlar. Koşu partneri, üçü birden önde elbette Sayın Kılıçdaroğlu'nu seçtirmek üzere."

Akşener, hakkında, "Birinci başkan yardımcısı olmak istiyor, onun için 'kazanacak aday' diyor" şeklinde iddialar bulunduğuna işaret ederek, bunun gerçek olmadığını, bu yönde altılı masada bulunan genel başkanlarla tek bir kelime konuştuğunun belirtilmesi halinde politikayı bırakmaya hazır olduğunu kaydetti.

"Kendimle ilgili bir teklif gelse bunu reddedeceğimi söyledim"

Bir başka soru üzerine Akşener, kendisine "cumhurbaşkanı baş yardımcılığı" gibi bir önerinin gelmediğini dile getirdi. Akşener, "Böyle bir konuşma yapmadık. Çünkü ben kendimle ilgili bir teklif gelse bunu reddedeceğimi söyledim. Yani gelemezdi." ifadesini kullandı.

"Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak mısınız?" sorusuna karşılık Akşener, hazırladıkları yol haritası metninde, genel başkanların cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı konusunun yer aldığını vurguladı. Akşener, altılı masadaki genel başkanların aynı zamanda bu seçimin galibiyetle sona ermesi için de ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Akşener, "Ama bir şey daha yapacağız. Biz her birimiz kendi partimizin milletvekili sayısını çok tutabilmek için de bir de meclise çalışacağız. Şimdi halbuki Sayın Kılıçdaroğlu ve bu iki belediye başkanı aynı tartıda, aynı kantarda, birer koşu partneri olarak öncelikleri onların cumhurbaşkanlığı meselesi olacak. Şimdi bu paylaşımı anlatamadık. Doğru düzgün anlatamadık henüz, anlatacağız." diye konuştu.

Meral Akşener, "Kazanılırsa sizler cumhurbaşkanı yardımcısı olacak mısınız, olmayacak mısınız?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Hayır bu atama. Şu anda biz olacağımızı söyledik. Dolayısıyla milletvekili adayı olmayacağız. Şimdi bunun anlamı nedir? Bizim buna inandığımızı gösterir. Yani mesela ben kendi adıma söyleyeyim, başkaları adına konuşamam, kendi adıma ben milletvekili adayı olmaya kalkışsam bu işe inanmıyorum demektir. Ama biz şu anda yani aynı şekilde bunlar yazıldı, çizildi. Ama yani bu seçim çalışmasındaki yerlerimiz açısından söylüyorum. Sayın Mansur Yavaş da Sayın Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı iş, o bizden biraz daha farklı. Dolayısıyla yarın yani başkan yardımcılığını sonuçta Sayın Kılıçdaroğlu atayacak. Yani bugünkü kanuna, bugünkü anayasaya göre o atamak zorunda, hepimiz atanacağız aslında. Ama burada iddialı olduğumuzu ileri sürmenin yolu, biz milletvekili adayı değiliz."

"Altı siyasi partinin an itibarıyla birer bakanlığı var şu anda"

Altılı masada bakanlıkla ilgili konuların gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Akşener, bu konuları konuşmadıklarını belirtti.

Masada kader birliğinin önemine işaret eden Akşener, "Biz, her bir siyasi partiye seçim öncesinde bir söz verdik, 'şu bakanlık' değil ama birer bakanlık. Yani altı siyasi partinin an itibarıyla birer bakanlığı var şu anda." dedi.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar'ın açıklamaları hatırlatılarak, parti olarak, HDP meselesine nasıl baktıklarına ilişkin soruya Meral Akşener, şu yanıtı verdi:

"Türkiye'de siyasi partilerin birbirleriyle olan ilişkilerine her bir siyasi parti saygı duymak zorundadır. Biz, bugüne kadar buna saygı duyduk. Yani X partisinin Y partisi ile olan ahbaplığına veya görüşmemesine, öbürünün öbürüyle olan durumuna, tutumuna saygı duyduk. Biz kurumsal sistem üzerinden ne AK Parti'ye yani 'ey AK Partili sen niçin bunlarla görüştün?' demedik. Diğer partilere de demedik."

Bu konuda kırmızı çizgilerinin normal bir vatandaşla aynı olduğunu belirten Akşener, şöyle devam etti:

"Nedir bu, bir insan olmaktan doğan, her bir insanın hakkı hukuku vardır, buna saygı, burada bir problemimiz yok. Hukuka saygı, hukukun üstünlüğüne saygı, bu vatanın birliğine bütünlüğüne saygı, bu ülkenin, bu milletin birliğine bütünlüğüne saygı, anayasanın ilk dört maddesine saygı ve bütün bunların neticesinde Türkiye'deki birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. Yani Atatürk ile derdi olmayacak insanların. Türkiye'de niye bugün bu zıtlık var? Düşünülmesi gereken HDP'nin de HDP yöneticilerinin de diğer insanların da diğer siyasi partilerin de düşünmesi gereken o."

"Masada HDP yok"

Türkiye'de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine, etnik aidiyetler üzerinden ayrıştıran bir dil oluştuğunu belirten Akşener, bu dilin düzeltilmesi gerektiğini söyledi. İYİ Parti lideri Akşener şöyle devam etti:

"O masada HDP yok. Yani Mithat Hoca'nın söylediğine göre kendileri de ikrar ediyor ama zaman zaman HDP yöneticilerinden farklı farklı söylemler oldu ve ben o söylemlerin her birinin bu ucube sistemin devamı için o ateşe odun atmak olduğuna inandım. Dolayısıyla bu böyle bir sağduyunun devam etmesi ve derinleşmesi gerekiyor, sadece onu söyleyebilirim.

Ama bakanlık vesaire, şu, bu gibi alışveriş olması mümkün değil, bu netlikte söyleyeyim. Bakın diyalog başka bir şeydir, CHP diyebilir ben onu anlayışla, çok da saygıyla karşılarım veya diğer paydaşlarımız da Millet İttifakı'nın diyebilirdi, onu da çok saygıyla karşılardım. 'Kardeşim sizin oy oranınızla HDP'nin oy oranı çok farklı, hadi size güle güle. Biz onlarla...' Bu çok saygıdeğer bir şey olurdu. Benim itirazım da olmazdı, yani itirazım derken o masadan kalkardık biz. Şimdi alengirli işe karşıyım, dürüstlük yanındayım, açıklığın yanındayım. Dediğim gibi bu Cumhuriyetin değerleri, değerleri önceliğimdir."

"(CHP, HDP ile görüşebilir ama HDP'nin taleplerini bizim olduğumuz masaya getiremez.)" denilmesi üzerine Meral Akşener, "Asla getiremez. Bu netlikte söyleyeyim. Sonrasına da getiremez." ifadesini kullandı.

Akşener, bir başka soru üzerine de Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile beraber yol yürümeyi istediğini belirterek, İnce'ye saygısının sonsuz olduğunu aktardı.

Son dört gündür nefes almadan çalıştığına dikkati çeken Akşener, çıkan sonucun içine sindiğini de kaydetti.

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci ile ilgili yaptığı açıklamanın ardından depremzedelerin gündem dışına kaydığı hatırlatılarak, "Deprem halen Türkiye'nin öncelikli meselesi olmalı mı? " sorusuna Akşener, şu yanıtı verdi:

"Ben bu dört gün için deprem bölgesindeki bütün kardeşlerimizin hakkında konuşmanın biraz perdelenmesi sebebiyle burada bir pay sahibi olduğum için bütün kalbimle özür diliyorum ama bu dört günlük onlarla ilgili konuların birazcık perdelenmiş olması Türkiye'nin geleceği için önemliydi. Onlardan ben kişisel olarak özür diliyorum ama bundan sonra hem Millet İttifakı hem cumhurbaşkanı adayımız, hem bizler hep beraber o konuda çok hızlı bir biçimde çalışmaya başlayacağız."

Akşener, altılı masanın Kahramanmaraş merkezli depremler meydana gelmeden önce depremlerle ilgili çalışmalarına ortak mutabakat metninde yer verdiğini belirterek, "Şehircilik ve Afet Bakanlığı"nı hayata geçireceklerini ve "imar affı" kavramını kaldıracaklarını söyledi.

Meral Akşener, seçimlerde "parmak boyasının kullanılması"na ilişkin de "Ben çok istiyorum. Bunu an itibarıyla dört gün öncesinde başlamıştım, yarın itibarıyla 'parmak boyası' demeye devam edeceğim, daha gürültülü bir şekilde." ifadelerini kullandı.