AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi.
AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin'in de yer aldığı toplantıda Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi ile ilgili Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
31 Mart yerel seçimlerinin gerçekleştirildiği pazar akşamından itibaren bütün gözlerin İstanbul'da olduğunu belirten Yavuz, kendilerinin bir sonuç alım sistemi bulunduğunu, YSK'nin de kendi sistemi üzerinden rakamları paylaştığını ve başka partilerin de kendi yöntemleriyle sonuçları toplamaya çalıştığını anımsattı.
“Seçim günü ve seçimden sonra onun adını hiç duymadık”
Yavuz, "Mesela bizim sonuç alım sistemimiz var, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'Adil Seçim Platformu'ydu sanıyorum geçen dönem. Bu dönem onu çok daha geliştirdiklerini iddia ettiler ama mesela seçim günü ve seçimden sonra onun adını hiç duymadık." diye konuştu.
YSK rakamlarına göre seçim gecesi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun önde göründüğünü aktaran Yavuz, "Sistemde veri gelmeye devam ediyordu, bir de oraya ne girilmişse onu gösteriyordu." dedi.
YSK'nin verilerinin ham veri olduğunu ve maddi hatalar ile rakam oynatmalarını içermediğini anlatan Yavuz, CHP'nin 29 bin oyla seçimi aldığı iddiasında olduğunu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da 3 bin 870 farkla seçimi aldıkları iddiasında bulunduğunu söylediğini aktardı.
Bu çelişkileri görmelerinin ardından bu farkın nereden ileri geleceğine yönelik üç aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Yavuz, bu doğrultuda maddi hataların düzeltimi, geçersiz oyların sayımı ve bütün oyların sayımını istediklerini ifade etti.
Sadece 4 ilçede tüm oyların sayımına, 2 ilçede de sadece birer seçim kurulunda sayıma karar verildiğini hatırlatan Yavuz, sadece geçersiz oy sayımıyla AK Parti lehine düzeltilen oyun 5 bin 594 olduğunu belirtti.
Tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir sayımın gerçekleştiğine işaret eden Yavuz, gün gün aradaki farkın eridiğini kaydetti.
CHP'nin 1 Nisan'da 29 bin 408 oy farkıyla önde olduklarını açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulunun da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP'nin önde olduğunu gösterdiğini, kendilerinin de 'biz öndeyiz' iddiasında olduklarını anlatan Yavuz, "Aslında bu iş daha sandıkların yüzde 10'unun sayıldığını da dikkate aldığımızda bizim tezlerimizin haklılığını ortaya koyuyor." dedi.
"Bir parça kusurumuz vardı"
Gün gün farkın azaldığını ve bugün itibarıyla 13 binli rakamların telaffuz edildiğini vurgulayan Yavuz, "Peki hiçbir şey olmadıysa, sandıkta nasıl bu kadar oy aşağı düştü AK Parti'nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış oldu. Biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. 'Sizin kusurunuz yok muydu?' kabul edelim bizim de Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladılar bir parça kusurumuz olabilir. Bence de bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan ve bizim kesinlikle denetleyemeyeceğimiz, fark edemeyeceğimiz, seçimden önce, seçim günü fark edemeyeceğimiz birtakım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Bu kadar net. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz ve bizim denetimimize, partilerin denetimine tabi olmayan alanda birtakım usulsüzlükler, hatta usulsüzlük demek istemiyorum hafif, kanunsuzluklar yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.
CHP'nin tavrını anlamadığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:
"Ben şunu demiyorum, 'bu işi baştan sona Cumhuriyet Halk Partisi kurguladı, usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı' iddiasında değilim ama bu oldu ve biz belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de düşen bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak, bu hataları, şüpheleri, şaibeleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin herkesin kafasında bir soru işareti kalır.
Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz, belgeye, bilgiye dayalı olarak söylüyoruz."
Yavuz, 298 sayılı yasanın 22. maddesinin çok net ve açık olduğunu bunun 24 Haziran öncesinde değiştirildiğini anımsattı.
Değişikliğin sebebine ilişkin de bilgi veren Yavuz, bundan önceki seçimlerde sandık başkanlarına ilişkin şikayetler geldiğini söyledi.
AK Parti olarak sandık başkanlarının objektif ve hukuk devleti anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesini sağlayacak bir düzenleme yapmak üzere harekete geçtiklerini belirten Yavuz, bu değişikliğin gerekçelerini anlattı.
“Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz”
Kendilerinin mülki idarenin sadece kamu görevlilerinin listesini teslim etmesini, onların içinden sandık başkanını ve resmi memur üyeyi seçim kurulu başkanının kurayla belirlemesini istediklerini vurgulayan Yavuz, "Seçim Kurulu Başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi, o da sistemde otomatik olarak belirleniyor. Biz şimdi o ilçenin en kıdemli hakiminin yapacağı iş ve işlemlerde tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl öngörebiliriz?" dedi.
Kanun maddesindeki usulleri ve çalışma sürecini anlatan Yavuz, "Peki olan ne tamamen kanun dışı bir işlem yapılıyor. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi'nin, başka partilerin ve tüm unsurların, herkesin yapması gereken şu ortada çok açık, çok sarih, çok net, hiç tevile ihtiyaç duyulmayacak bir hüküm var, kanun maddesi var. 298, 22 ve 23 'buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi' diye aslında hepimiz bas bas bağırmamız gerekiyor ve bunun takipçisi olmamız gerekiyor. Çünkü bugün o kanunları en iyi uygulaması gereken yerler tamamen kanunun dışına çıkarsa Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar ve nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar." diye konuştu.
Bu durumun İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağından önemli olduğunu kaydeden Yavuz, "Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim sistemiyle alakalı değildir, seçim mevzuatıyla alakalı da değildir. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur." ifadelerini kullandı.
“19 bin 623 görevli kamu görevlisi değildi”
Yavuz, 31 bin 280 sandık bulunduğunu, her birinde bir başkan ve bir memur olması sebebiyle 62 bin 560 kamu personelinin görevlendirilmesi gerekirken, bu sayının 19 bin 623'ünün kamu görevlisi olmadığını belirtti.
Kamu görevlilerinin içinde kamudan ihraç edilen, görevden uzaklaştırılan, emekli olan, askeri personellerin de bulunduğunu anlatan Yavuz, "Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?" diye sordu.
"Vali yerine bir hademenin imzasıyla bir kişinin "silah ruhsatı" aldığının ortaya çıkması durumunda ruhsatın iptal edileceği, silahın geri alınacağı ve yeniden valiliğe müracaat etmesi gerektiği" örneğini veren Yavuz, seçimin iptali ve yenilenmesi gibi bir yolun da denenmesi gerekeceğini dile getirdi.
“Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var”
Bazı sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmamasının başlı başına çok önemli bir iddia olduğuna işaret eden Yavuz, "Biz sandık başkanları üzerinden yürütülen bir organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu kadar 19 bin gibi bir rakamı dışarıdan kimse bulmayı düşünmezdi ve kimse bu kadar sandık başkanlığı yapma engeli olan birilerini sandık başkanlıklarına yerleştirmezdi. Hiç olmazsa kamu görevlilerinin dışına da çıkıyorsan, illa aşçıdan, illa ihraç edilenlerden, illa yakınları ihraç edilenlerden yapmak zorunda mısın? Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var." ifadelerini kullandı.
Sayım döküm cetvellerinin kanunen "olmazsa olmazları"na dikkati çeken Yavuz, bunları mühür, barkod, isim, imza, çentik atılmış olması ve rakamların yazılmış olması şeklinde sıraladı.
“Döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür”
Yavuz şöyle devam etti:
"Geçen dönem CHP'nin Ankara'da yaptığı mühürsüz, zarf, oy, mühürsüz sandık sonuç tutanağıydı, ben onlardan bahsetmiyorum. Ben diyorum ki tüm onlara esas teşkil eden, esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarsa usülsüzlük, eksiklikler, hatalar var. Bunların sehven ve münferiden olması da mümkün değildir. Bunlar müştereken, kasıtlı ve organizeli bir şekilde yapılmıştır, net. Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Bu işin temeli olan sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür, 694'ü imzasızdır, 214'ü boştur, 498 tanesi eksiktir, 919 tanesinde rakam yoktur, bin 335 tanesinde öyle ya da böyle birtakım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de bunu kendisine sorsa. Keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek ve bundan sonraki süreçte bu şaibeden, şüpheden eser kalmasa."
Yavuz, bu şüphe ve şaibelerin olmaması için 13 Mart 2018'de değişiklik yaptıklarını hatırlattı.
Sandık adedi kadar tutanak olduğunu belirten Yavuz, "31 bin 280 sayım döküm cetveli var ama iki ile çarpın, çünkü bir tanesini eline alıyor ve bir tanesini de de torbaya koyuyor ve mühürlüyor. Buradan baktığımızda 62 bin 560 adet oluyor." diye konuştu. Ancak torbalar açıldığında sayın döküm cetvellerinin olmadığını dile getiren Yavuz, "Olan ne? Sisteme girememişler, yok. Bizim uğraşlarımız, 'Biz neyle kaşılaştıracağız?' dedikçe, boş, imzasız, isimsiz, mühürsüz girmişler, bunlar doğru şeyler mi?" sorusunu sordu.
"31 bin 280 sayım döküm cetvelinden 10 bine yakını sorunlu. Temel çöktü." diyen Yavuz, bundan önceki seçimlerin hiçbirinde bu derece sandık başkanlarına dayandırılan bir usulsüzlük olmadığına işaret etti.
Yavuz, "Şimdi her seçimde daha çok işletilen, daha çok olağan olan husus, 'kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, hükümlülerin seçmen listelerinde yer alması.' Diyor ki bir CHP'li yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' diyor. Biz zaten bütün bu belgeleri YSK tek tek incelesin, irdelesin diye ileri sürüyoruz." diye konuştu.
"2 bin 308 kısıtlı tespit ettik"
Yavuz, oyların iptal edildiği 4 yer olduğunu, buralarda da daha çok kısıtlıların oy kullandığını belirterek, "Mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla raporu olan zihinsel engelliler var. Bu da başka bir iddiamız. Onlar mahkeme kararına bağlanmamış, tespit edemedik, onları devam ediyoruz tespit etmeye, o ayrıca bir başlık. 2 bin 308 kısıtlı tespit ettik. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin 287 de hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar." diye konuştu.
Buradakilerin hiçbirinin karşılığında "oy kullanamaz" şerhinin bulunmadığının altını çizen Yavuz, "CHP'li yetkiler cevap verirken, bir parça 'Kamuoyunu nasıl yanıltırız?' diye bir yerden hareketle cevap veriyorlar. Halbuki bizim esas işimiz gerçeği yakalamak olmalı, maddi gerçeğe ulaşmak olmalı ve bu kanunsuzlukları bir şekilde tespit etmek olmalı. Eğer yan tarafına 'oy kullanamaz' şerhi düşenler de olsaydı, bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık, onlar yok bunun içinde." dedi.
“10 bin 290 kişi cezaevinde seçmen ve oy kullanmış”
Cezaevindeki seçmenlere ilişkin CHP'nin "şartlı salıverilen kişiler" dediğini anımsatan Yavuz, şunları kaydetti:
"Bakalım, öyle mi? bizim iddiamız bu. 10 bin 290 kişi cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Bu kadarı, yanında şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Bağcılar'da, Avcılar, Silivri, Çekmeköy'de var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir iddiamız, kısıtlıların yerine de olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde. YSK açacak, bakacak. Bu iptal edilen 4 yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk. Sonra açtılar ki gerçekten oy kullanmış, peki 4 yerde kullanılmışsa biz burada niye demeyelim ki 'Burada da kullanılmış olabilir.' Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?"
“CHP'nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istiyoruz”
İfade ettiği "kayıt dışı aktörlerin" kimler olduğunu ve CHP'ye yönelik AK Parti'nin yaptığı çağrının sorulması üzerine Yavuz, "Biz, CHP'nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de tavrıyla ve tarzıyla bu işin içinde olmadığını hissettirsin, göstersin, yansıtsın istiyoruz. Ama CHP, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını almanın heyecanı içerisinde, aslında o da ayağına kurşun sıkıyor adeta. Bu seçim güvenliği hepimize lazım." diye konuştu.
AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerdeki başarısına işaret eden Yavuz, AK Parti'nin 2014 seçimleri hariç, bu seçimlerin yerel seçimler içerisinde en yüksek oy aldıkları seçimler olduğunu söyledi.
"CHP, bu işin içerisinde olmadığını gösteren adımlar atsın"
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 52 günde 104 yerde miting yaptığını, süreci dolu dolu geçirdiklerini ve çok yüksek oy aldıklarını dile getiren Yavuz, "Ama biz diyoruz ki; velev ki İstanbul'u biz almış olsaydık bile bunları bu derece yakaladıktan sonra hepimizin bunları takip etmek boynunun borcuydu. CHP'yi direk kafadan suçlamak istemiyorum. Ama CHP de bu işin içerisinde etkisinin, rolünün, katkısının olmadığını gösteren adımlar atsın istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Kim bu kayıt dışı aktörler?" sorusuna Yavuz, "Kayıt dışı aktörler var, bu iş organize bir iş. Bu iş sadece CHP'ye gönül verenler tarafından yapılacak bir iş de değil." cevabını verdi.
"Bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale getirelim, başka tartışmalarla zaman, enerji kaybettirelim" diyen Yavuz, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi geçmişten beri bölmeye, Türkiye'nin kardeşlik iklimini alt üst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapan unsurlar da bu işin içinde. Yarın CHP'ye de dönecek bu. CHP bugünkü 'İstanbul'u aldık' diyerek, o heyecan içerisinde bunları görebilecek halde değil. Buna, gerçekten çok üzülüyorum. İkinci parti, iktidarı devralmaya en hazır parti olması gerekir. Seçim güvenliğini en fazla düşünmesi gereken parti, ikinci parti olması gerekir. İkinci parti hazır olması, bu işleri en fazla düşünmesi gerekir ama yok maalesef."
Yavuz, "Bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce damıtıyoruz, filtreliyoruz, gözden geçiriyoruz. Ona göre de kamuoyuyla paylaşıyoruz." dedi.
"YSK'nin yazılımından kaynaklanan bir şey görmedik"
Yavuz, "Biz hala YSK'nin sisteminden, yazılımından kaynaklanan bir şeyi farketmiş değiliz. Böyle bir iddiamız baştan bugüne kadar hiç olmadı. Bizim elimizdeki verilere baktığımızda ve karşılaştırdığımızda YSK'nin yazılımı ve sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başı ve seçim kurullarındaki iş ve işlemlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK sayfasına yanlış, kasten, girilmesi sebebiyle ortaya çıkan rakamlar var. Onun için de YSK, 28 bin diye açıklıyor, o rakamlara bakıyor. Düzeltildikçe onlar eriyor, ona atfettiğimiz bir şey henüz yok." diye konuştu.
"FETÖ unsurları bu işin içinde mi?" sorusuna Yavuz şöyle cevap verdi:
"Biz ilk günden beri söylüyoruz. Bir, diyorum ki 12 kişi FETÖ'den ihraç edilen, bu sandık başında rol almıştır. 9 tane sandık başkanı, 3'ü de memur üye olarak. FETÖ'den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin yakınları sandık başında rol alamaz mı denildi? Bunu da ortaya koyalım. Yüzlerce, binlerce kişi FETÖ'den ihraç edilenler, hatta yer yer mahkum edilenlerin birinci derece yakınları. Bunlar, kamu görevlisi değildi, önemli bir kısmı. Bu kadar şey üst üste nasıl gelir, diye ben sormak istiyorum. Biz o günden sonraki yöntemlere, sosyal medya hareketliliğine baktığımızda, bu işler sanki onların aktif bir şekilde rol aldığını gösteren işaretlerle dolu."
"FETÖ unsurları önce hazırladı, pişirdi, sundu"
Buna ilişkin bir örnek veren Yavuz, "Fatih Portakal... Bunu, bu FETÖ unsurlarıyla aynı anda söyledim ama o anlamda bir ithamım yok, düzeltmiş olayım. Bir çok yerde döndü bu, Fatih Portakal da bir video paylaşmış ve altında da 'pot üstüne pot kırmaya devam yani' demiş ve benim bir videomu yayınlamış. Fatih Portakal da başkasının oyununa gelmiş olabilir diye düşünüyorum." dedi.
Videoya ilişkin, İstanbul'da kameralar önünde basın açıklamasında bulunduktan sonra bazı basın mensuplarının soruları üzerine cevap verirken, diğer basın mensuplarına nezaketsizlik olmasın diye özür dilediğini anlatan Yavuz, "Arkadaşlar özür dilerim. Ben sadece farkı söyleyip gidecektim. Bizim elimizde daha pek çok hazırladığımız belge, bilgi var." dediğini aktardı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Sanki biz, düzmece birtakım belge, bilgi hazırlıyoruz, sanki biz, birtakım kurgular içindeyiz gibi yansıtmanın anlamı ne?" diye sordu.
Fatih Portakal'ın bu videoyu alıntıladığını ve aynı şeyi yansıttığını ifade eden Yavuz, "En son onda gördüğüm için söyledim ama bunu önce FETÖ unsurları hazırladı, pişirdi, sundu. Başka şeyler de var. Aklım durdu adeta. Bu, çok belirgin, medyanın karşısında olduğu için söyledim. İsterseniz bunların videosunu, o kısmı değil, tamamını alın." değerlendirmesinde bulundu.
"Bütün hayatım bu işlerin içinde geçti"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Bu usulsüzlüklerin sadece büyükşehire has bir usulsüzlük mü, ilçelerde herhangi bir usulsüzlük yok mu?" sorusu üzerine, sandık başkanlarındaki usulsüzlük ya da kanunsuzluğun her ilçede olduğunu söyledi.
Yavuz, 2002'den bugüne kadar AK Parti'de seçim işlerinde çalıştığını, 2011'de vekil olduktan sonra seçim işleri başkan yardımcısı olarak çalıştığını, 5 seçim işleri başkanının değiştiğini, bu sürede seçim işleri başkan yardımcısı olarak görev yaptığını, sonra SKM başkanı olduğunu, sonra da seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı olduğunu, bütün hayatının bu işlerin içinde geçtiğini anlattı.
"İlçelere ilişkin bir şeyler yapılmış olabilir ama odak büyükşehirdi"
"Bu seçimde aklım almıyor bazı şeyleri" diyen Yavuz, 39 ilçenin 39'unda da başında en kıdemli hakim bulunmasına rağmen, 298 sayılı yasanın 22 ve 23'üncü maddesinin bu kadar açıkken, bu kadar büyük kanunsuzluğun nasıl yapıldığını anlamadığını söyledi.
Yavuz, "Hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından kaynaklanmıyordur, belki de çoğu. Seçim kurulu başkanlarını da maniple eden, yanıltan, kandıran birtakım unsurlarının olmuş olma ihtimalini söylüyorum." dedi.
İlçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısının büyükşehire ilişkin 31 bin olduğunu ifade eden Yavuz, "Elbette ilçelere ilişkin bir şeyler yapılmış olabilir ama odak büyükşehirdi ve ilçeyle o derece uğraşmadılar, uğraşamadılar. 'Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim, kanalize edelim, oradan sonuç çıkartalım' dediler ve böyle davrandılar diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Büyükşehir belediye seçimlerine odaklandıklarını fark edince oraya yöneldiklerini aktaran Yavuz, "Büyükçekmece'de de bir şeyler olduğunu gördük, oraya da yöneldik. Başka yerlerde de bu oranda görseydik, oraya da yönelirdik. Bizim tespitlerimiz, başka ilçelerde de oldu ama büyükşehir oranında ilçe belediyelerinde aynı motivasyonları yoktu gibi geliyor bize. Var diye iddia edenler, koysun ortaya, onu da takip edelim. Biz bir şey istiyoruz; gerçek ortaya net çıksın. Biz bunu bugün arındıramazsak, bu kadarı hiç çıkmaz ortaya kolay kolay. Madem bu kadarı çıktı ve biz bunları yakaladık bunun gereği yapılsın istiyoruz." dedi.
"Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur"
Yavuz, "YSK'nin, AK Parti'nin talebini reddederse, ne yapacaksınız? YSK, seçimi iptal etti ve tekrarına hükmederse, bu yapıyla tekrar seçime gidilecek, bu kadar iddialar var, başka partileri de etkileyecek riskler var burada, bu kısa sürede ne yapılması gerekir?" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Yetkisiz kişiler, aynı kişilerle sandık başına gidilebilir mi? Yetkili kişilerin olduğu sandık başkanı kamu görevlisidir, mani hali yoktur, yasaya çok uygun belirlenmiştir. O sandık başkanlarıyla gidilsin. Orada bir beis, sakınca yok. Ama kanuni çerçevenin dışına çıkılarak, aslında yapamaz olduğu görevi yapmak üzere yetkilendirilen kişileri, seçim iptal edildiğinde orada görevlendirilmesi bizce mümkün değildir. YSK'nin kararı herkesi bağlar.
YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Bu karşılıksız kalmamalı, kimse, isterse AK Parti'nin içinden olsun. Çünkü seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun, bu derece kanunsuz iş ve işlemlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var diye düşünüyorum."
“10 binlerce usulsüzlüğün sadece hataya bağlanması mümkün değildir”
Seçim sonuçlarını etkileyen olaylarda kayıp oy pusulalarına değinen Yavuz, Ataşehir, Kadıköy, Sarıyer, Gaziosmanpaşa ve Arnavutköy'deki bazı sandıklarda oy pusulalarının kaybolduğu ve bazı sandıklardaki zarflardan da oy pusulalarının çıkmadığını söyledi.
Aynı ilçelerdeki bazı sandıklarda da sandık sonuç tutanaklarına kaydedilen geçersiz oyların, oy pusulalarının bulunmadığını belirten Yavuz, "Sandıklar açıldığında mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz olduğunu görüyoruz. Hiçbir seçimde olmadığı kadar usulsüzlük o kadar fazla ki. Bir kez daha söylemek istiyorum, sandık başkanları üzerinden, seçim kurulunda birileri her türlü cezai müeyyideyi de göze alarak bir şeyler yaptı. Bir kısım sandık başkanı gözünü kararttı. Hata yapan da vardır, o kadar haksızlık edemem. İçinden çok azı sayıda sehven yanlışlık yapmış olabilir ama 10 binlerce hatanın, usulsüzlüğün sadece hataya bağlanması mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
Oy ve döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları arasında da usulsüzlükler olduğunu ifade eden Yavuz, "Arnavutköy'deki 1487 nolu sandıkta AK Parti'nin 182 oyu CHP'ye gitmiş. CHP'nin 87 oyu Vatan Partisi'ne gitmiş. Bağımsız birinin aldığı 1 oy da bize yazılmış. Bu ince işçilik olmadan mümkün mü? Bu sıradan bir kaydırma işlemi olabilir mi?" dedi.
Bazı sandık başkanlarınca, oy sayımlarından önce tutanakların sandık görevlilerine imzalatıldığını bildiren Ali İhsan Yavuz, "Bu işlem en büyük hatalardan bir tanesi. Sandık başkanı diyor ki, 'Bu imzaları önce atalım. Oradan oraya geçirirken kolayca yapalım, vakit harcamayalım.' Toplamı değişmesin diye rakamlarla oynuyorlar, ince işçilik çıkartıyorlar." diye konuştu.
"24 Haziran seçimleri öncesi yapılmıştır"
Büyükçekmece Belediyesinde görevli Mehmet Özgür Samanlı'nın, 28 Mart 2017'de Büyükçekmece İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendirildiğini belirten Yavuz, şöyle devam etti:
"Bu iş son anda başlatılmadı. Bu verilere dayalı olarak kişisel tahminim şudur, 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Bu işler hata değildir adeta taammüden yapılmıştır. Bilerek, isteyerek, kurgulanarak yapılmıştır. 24 Haziran seçimleri öncesi yapılmıştır. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil de bu seçimlerde, söyleyeyim.
Bütün bu oynamalarla, 24 Haziran seçimlerinde en fazla bir milletvekiline etki edebilirlerdi, çok şey değişmiyordu. Ne kadar atımlık barutu varsa, 'Hepsini burada kullanalım, İstanbul'da el değiştirelim, zaaf ortaya çıkartmaya çalışalım.' diye ne kadar imkan varsa o güne hazırladılar. O gün tam da hazır hissetmediler kendilerini. Bunu sadece bir yerin kurgulaması mümkün değildir.
Gerçekten bu işin beyin takımının kim veya kimler olduğunu önümüzdeki günlerde konuşmamızda çok fayda var. Ama bu beyin takımı neresiyse orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş. Yasal, gayrı yasal bütün yapılanmalardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde gerçekten birçok gayrı yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin olduğunu da düşünüyorum."
"Böyle bir rapor varsa onu YSK tartışacak"
Yavuz, kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen adayların mazbatasının iptal edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"298 sayılı yasanın 8. maddesi, 'Kamu hizmetinden yasaklı olanlar, seçme hakkına da sahip değildir' diyor. Böyle bir iddiada bulunmadık ama bunu da düşünmekte fayda var, YSK'nin bu yönüyle de düşünmesi gerekir. Maddede kısıtlı olanlar, kamu hizmetinden yasaklı olanlar. Kamu hizmetinden yasaklı olanlar için illa bir mahkeme kararı gerekir mi? Bence hayır. KHK, 'Kamu hizmetinden yasaklı' demiş. Böyle bir şeyin fitilini de ateşlemiş oluyorum, bunun da tartışılması gerekir benim böyle bir iddiam var. Kanun çerçeveyi çizmiş, illa mahkeme kararına bağlı olması gerekiyor mu? Gerekmiyor mu? Böyle bir rapor varsa onu YSK tartışacak."
KHK ile ihraç edilenlerin sandık başında nasıl görevlendirildiğini soran Yavuz, "Kanun bu kadar açıkken nasıl olur? Bunun suçlusu AK Parti midir? Hayır. Bunun suçlusu, eğer bu listelerdeyse CHP midir? CHP'nin yaklaşımını eleştiriyoruz ama bazen diyoruz ki bu bizzat seçim kurullarının meselesi. Bu da araştırılsın, kimin meselesi, ortaya çıksın." dedi.
Büyükçekmece Belediyesinde görevli Samanlı ile ilgili, 7 bin 282 kişiye İstanbul'un başka ilçelerinden ve İstanbul dışından seçmen kaydı yaptığı için soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Yavuz, "Seçmen kaydında ortaya çıkan rakamın, 2 bin küsurlu rakamlardan bahsediliyor. CHP'nin sözcüleri, 'Seçmen listesinde çok az sayıda artma olmuş, nasıl bu kadar sayıdan bahsediyorsunuz?' diyor. Doğru. 24 Haziran'dan bu yana 2 bin 314 seçmen artmış, doğru ama 24 Haziran seçimlerinde Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart seçimlerinde seçmen olmayan 3 bin 349 kişi var. Bunlara ne oldu? 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart seçimlerinde başka ilde seçmen olan 4 bin 500 kişi var. Demek ki sadece usulsüzlük 2 bin 314 kişi için değil." ifadelerini kullandı.
"Bu işlem, büyükşehir seçimlerini etkilemez mi?"
Yavuz, 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart seçimlerinde İstanbul'un başka ilçelerinde seçmen olan 4 bin 105, askı sürecinde dondurulan 622 kişinin olduğunu söyledi.
Büyükçekmece'de 14 seçmenin boş arsaya, 36 seçmenin inşaatta, 35 seçmenin sahte adreste, 269 seçmenin ikamet etmediği yerde, 31 seçmenin ev gibi numaralandırılan yerde, 129 seçmenin boş dairelerde, 5 seçmenin ise konut olmayan yerde seçmen yazıldığını belirten Yavuz, şunları kaydetti:
"Bunu yapan belediye görevlilerinin hiç suçu yok mu? Hayali kapı numaraları verilmiş, evrakta sahtekarlık yapılmış, görevi ihmal var, görevi suistimal var. Ceza Hukuku kapsamında birçok suç var. Oralara seçmen kaydedilmiş. Oralarda 4 bin 200 fark var. Bu işlem, büyükşehir seçimlerini etkilemez mi? Büyükçekmece'yi etkilemez mi? Elbette etkiler diye dile getiriyoruz. Anlaşılır gibi değil, bu kadarına da pes doğrusu. Bunu kim yapıyor?
Belediyenin numarataj sistemine dayalı olarak, belediyeden bir katkı görerek yapıyor. Bunu sıradan seçmen taşıma işlemi olarak görmemiz mümkün müdür? MHP Büyükçekmece İlçe Başkanı evinde 6 kişinin olduğunu söylüyor. Binaların üstünde iki kat daha göstermişler. İstanbul'daki seçimlerde çok net bir usulsüzlük var, seçim işleri yolsuzluğu var.
Seçim işleri yolsuzluğunun ne demek olduğuna baktık, kanun dışına çıkılan her hadise seçim işleri yolsuzluğuna girer. İstanbul seçimleri baştan sona şüphelidir. Bu usulsüzlüğü arındırmaktaki en önemli görev YSK'ye aittir. Anayasa'nın 138. maddesinde, 'Yargıçlara baskı yapılamaz, telkin ve tavsiyede bulunulamaz.' diyor. Bizim yaptığımız CHP'nin yaptığıyla aynı şey değildir. Bizim yaptığımız bilgiyi, belgeyi toparlayıp YSK'ye taşımaktır. YSK ne yapacak? Anayasanın 79. maddesine göre, seçimlerden önce veya sonra bütün seçim yolsuzluklarını, şikayet ve itirazları karara bağlamak YSK'nin görevidir ve son söz de YSK'ye aittir. O zaman biz 130. maddeden ilhamla seçimlerin sonucuna müessir olay ve haller var diyerek seçimlerin iptali ve yenilenmesine dönük olağanüstü itiraz yolunu kullanarak dün YSK'ye giderek olağanüstü itirazımızı verdik."
“Biz tespitlerimizi yargıya havale edeceğiz”
Yavuz, "FETÖ iddiasıyla bağlantı kurduğunuz isimlerle ilgili olarak sandık üye ve başkanlarından, hangi mülki idare amirleri oldukları bellidir. Bunlarla ilgili bir harekete geçildi mi?" sorusuna yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz tespitlerimizi yargıya havale edeceğiz. Yargı, kimi çerçevenin içerisine alıp, ne yapıp yapmayacağı yargısal bir faaliyettir ona karışamayız. Biz bizim elimizdeki bilgiyi belgeyi inandıklarımızı, anladıklarınızı, gördüklerimizi ve yakaladıklarımızı yargıya intikal ettirmek gibi bir görevimiz var onu yapacağız. Hangi mülki idare amir olduğu belli diyorsunuz, biz önce gerçekten size çok ihtiyacımız var basın mensubu arkadaşlarımıza gerçekten, şu nedenle AK Parti'nin lehine bir şey yapın diye değil gerçeği ortaya çıkartmakta çok büyük misyonunuz, fonksiyonunuz ve göreviniz var. Mülki idare listeyi teslim etti ve bu listelerin içinden almadı ilçe seçim kurulları. Eğer mülki idare bu listeleri yanlış teslim etseydi kaymakamlık ve valilik o da bunun içinden verseydi seçim kurullarına atfedebileceğimiz zerre kusur olmazdı. Suç duyurusunda bulunacağız."
Mülki idare amirlerinin kamu görevlilerinin listelerini ilçe seçim kurullarına teslim ettiklerini vurgulayan Yavuz, "İlçe seçim kurulları bu kamu görevlilerinin listesinin içinden çok az atamıştır. O listenin dışına çıkarak kamu görevlisi olmayan veya kamu görevlisi olmasına rağmen engeli olan kişileri atamıştır. İlçe seçim kurulu hakimine veriliyor bu yetki kanunda çok net. Bu alan müdahale edebilecek bir alan değil arkadaşlar bunu söyledik. Bu alan, bu listeleri bilmiyoruz hiçbir parti bilmiyor." diye konuştu.
Yavuz, gazetecilerin sorularını toplu olarak aldı ardından tek tek yanıt verdi.
YSK'nin AK Parti'nin daha önceki İstanbul ile ilgili başvurusunun reddedilmesinin hatırlatılması üzerine Yavuz, "Oy pusulasının eksik olduğunu gördük orada birtakım usulsüzlükler olduğunu gördük. Bu bir şüphenin varlığını artırıyor aslında. Biz o günden daha güçlü elimiz, sayımda biz bu belgelerin hiçbirini sunmadık. Biz az önceki örneklemeyle ve benzer hatta kaydırmaları da ortaya koyarak dedik ki bu kadar şey var artık bunları bir sayalım dedik. Biz şimdi tam kanunsuzluk ve tam hareketle olağanüstü itiraza giderken yenilerini ekledik buraya. Bunların çoğu onda yok zaten hiçbiri yok hatta çok azı var ve orada da zaten verilen kararla bizim ne kadar olduğumuzu gösteren yeni verilerin ortaya çıkmasına katkı sağladı." dedi.
“Ben CHP'nin elinde sanıldığı gibi sandık sonuç tutanağı olduğunu düşünmüyorum”
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarına yönelik eleştirilerde bulunan Yavuz, şöyle devam etti:
"Ben başka bir soru soruyum o zaman CHP Adil Seçim Sistemini hem de platformunu 24 Haziran seçimlerinde hem de kanuna aykırı suç işleyerek kuran CHP, neden böyle diyorum? Ortamı dinleyebilecek halde bir yazılım yaptılar suçtu o. Bunu uyguladılar, uygulamadılar demiyorum ben bununla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundum. Baksınlar dedim çünkü böyle bir yazılımı bizim teknik elemanlar ortaya çıkardı. O gün seçim günü veri açıkladılar, oy veren CHP'liler geldi. Veriyi nereye oy verdiğini sisteme girdi ve Türkiye'ye yansıttılar bu da seçim suçudur ve yasağıdır. Bu iki şeyi yapmalarına rağmen akşamı görmeden patladı sistem. Bu seferse 'biz yeni bir sistem kuruyoruz bu sistem üzerinden her şeyi takip edeceğiz' dediler. Peki ben soruyorum bu da önemli bir sorudur. Neden yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmediler ve oradan hiç veri aktarmadılar. Ben CHP'nin elinde sanıldığı gibi sandık sonuç tutanağı olduğunu düşünmüyorum."
Yavuz, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'na mazbata verilip verilmemesine ilişkin, şu görüşlerini paylaştı:
"Şimdi kanunlar çok açık herkes kanuna göre karar verecek ve biz seçim iptal edilen yerlerde verilmişse de mazbatanın ve tutanağın iptal edildiğini gördük. Biz de bunun üzerine YSK'ye başvurduğumuz için bizim İstanbul il teşkilatımız il seçim kuruluna başvurdu. Dedi ki 'Bizim belgelerimiz çok güçlü, olağanüstü itirazda da bulunduk siz bir süre bunu bekletin ve ondan sonra netleşince karar verin' karar verecek olan orası talep etmek bizim hakkımız ve mantıklı bir talepte bulunduğumuzu düşünüyoruz."
Kaynak: AA