“Şehit olursam verilecek parayla Telafer’deki Türkmen balalara anaokulu yapılsın” vasiyetiyle Türkiye’yi duygulandıran Özalkan’ın anne ve babası, duygularını TRT Haber’e anlattı.
"Tek sevdası astsubay olmaktı"
Baba Selahattin Özalkan, "Üniversiteye hazırlanırken onun tek bir sevdası aşkı vardı. O da astsubay olmak. Balıkesir'de astsubay okulundan mezun olduktan sonra da 2008 yılında gönüllü olarak direkt piyadeyi seçti. Göreve başladıktan kısa bir süre sonrada komandoluk üzerine Eğirdir'de bir eğitim aldı. Eğitim aldıktan sonra da Gabar, Cudi, Kato, Beytüşşebab ve en sonda Kuzey Irak'ta görev yaptı" dedi.
"Oğlum vatanını, milletini seven bir çocuktu"
Anne Hatice Özalkan da, oğluyla hep gurur duyduğunu anlattı.
"Allah-u Teala oğluma öyle güzel bir ahlak vermiş ki elhamdülillah diyorum. Beni de onun annesi yapmış. Hamd-ü senalar diliyorum" ifadelerini kullandı.
Anne Özalkan, oğlunun vatanını, milletini seven bir çocuk olduğunu belirterek, "Ufaklıktan bu yana hiç üzülmedi. Ben oğlumdan razıyım, rabbim de ondan razı olsun" diye konuştu.
"Rabbim oğlumun şehadetini kabul etsin. Peygamber efendimize komşu eylesin. Rabbim ebedi ayrılık vermesin. Bu dünya ayrılık yeri ebedi yaşama yeri değil. Burası dünyada Müslümanların bekleme salonudur. Bekliyoruz vaktimiz saatimiz gelince hepimiz bir gün rabbimizin huzuruna çıkacağız. Rabbim huzuruna yüzü ak, alnı pak olarak çıkan kullardan eylesin. Rabbim şehitlerimizin hepsine rahmet eylesin. Annelerine babalarına sabır ihsan eylesin."
"Hava şartları uygun olmadığı için geri dönmüşler"
Şehidin babası, Musa ile telefonda yaptıkları son konuşmayı da anlattı.
Özalkan, "O gün hava sisli ve yağışlı olduğu için ilk gün girmişler. Hava şartları uygun olmadığı için geri dönmüşler birliklerine. Orada görüşmüştük. Hatta 'Baba, ısınıyoruz arkadaşlarla beraber' demişti. En son o zaman görüşmüştük" ifadelerini kullandı.
"Kapının zili çalınca acı haberin geldiğini anladık"
Baba Özalkan, telefonunun, oğlunun şehit düştüğü gün sürekli çaldığını ama telefona cevap vermediğini söyleyerek, kapı zili çaldığında acı haberin geldiğini anladığını dile getirdi.
Özalkan, "Haber vermek için bir albayım, başçavuşum ve 112 sağlık ekibiyle gelip, kapı açıldığı an biz onun şehit düştüğünü anladık" dedi.
Şehidin ailesi için zor bir gündü ama onlar acıyı da, onuru da yaşadı. Çünkü evlatları vatan için şehit oldu.
Baba Özalkan, "Tabii ki evlat acısı muhakkak var. Biz onurluyuz. Elhamdülillah bizim evladımız bu vatan için, bayrak için, millet için, ezanların dinmemesi için şehit düştü. Onunla gurur duyuyoruz" dedi.
En unutulmaz hatırası, vasiyeti
Şehit astsubay Musa'dan geriye kalan en unutulmaz hatıra ise, vasiyeti.
Musa Özalkan, şehit olacağı içine doğmuş gibi, "Vasiyetimdir" diye başlayan mesajında, "Ölürsem Türkmen balaları için Telafer'de adıma anaokulu, kreş veya kültür merkezi yapılamasını istiyorum" yazdı ve Türk milletini, büyük yankı uyandıran o mesajın etrafında birleştirdi.
Baba Özalkan, oğlunun böyle bir mesajı olduğunu şehit olduktan sonra öğrendiklerini belirterek, duyar duymaz onur duyduğunu söyledi.
Özalkan, "Kuzey Irak'ta görev yaparken Telafer'e gidip oradaki fakir aileleri sevindirir, onlar için alışveriş yapar, onları sevindirirmiş. Her taraf yıkık dökük… Okul yok, kreş yok, anaokulu yok… Kimisi öksüz kimisi yetim. Sürekli onları düşünmüş" dedi.
Telaferliler bağrına bastı
Şehit Özalkan’ın bu düşüncesi, Telafer Türkmenlerini de çok duygulandırdı. Telaferliler, "Afrin'de savaşıyor, ama bizim balalarımızı düşünüyor" diyerek Şehit Musa'yı bağırlarına bastı.
Baba Özalkan şunları söyledi:
"Bir Musa evladımızı kaybettik ama binlerce Musa evladımızı kazandık. Şu anda 2018'de bütün Türkmen kardeşlerimiz doğan çocuklarının adalarını Musa koyacaklar. Telafer'de, Suriye'de o çocuklar Musa'nın ismini unutmayacaklar. Onlar bize dua ediyorlarmış. Oraya gidip gelenler diyorlar."
Şehit babası, "İnşallah o okul orada yapılacak, o çocukların da inşallah yüzleri orada gülecek. O masum çocukların gülmesi de bizleri de memnun edecek" dedi.
Asıl büyük mutluluğu Afrin’in teröristlerden temizlenmesiyle yaşadılar
Özalkan, "8 Mart'ta büyük bir tevafukla Çanakkale Zaferi'nin kutlandığı gün şehir merkezine girilmesi, oranın fethedilmesiyle bizler de, milletimiz de mesut olduk. Allah razı olsun oradaki bütün kardeşlerimizden. O gün de saat 10:30 civarı binbaşım aradı müjdeyi verdi" ifadelerini kullandı.
Acı ve gururu aynı anda yaşayan anne de, bu kez yine iki ayrı duygu yaşadı.
Anne Hatice Özalkan, "Biraz hüzün vardı ama sevinç de vardı. Elhamdülillah oğlum sen oradasın, biliyorum. Ruhun şad olsun. Afrin bizimdir artık. Mazlumların kanı yerde kalmadı oğlum. Sen görüyorsun, sen biliyorsun… Elhamdülillah dedim" diye konuştu.
Baba Özalkan ise, "Dün Çanakkale'yse, Dumlupınar'sa, Sakarya'ysa, bugün Afrin, yarın Münbiç olacak, Sincar olacak, Kandil olacak. Bu mücadelemiz devam edecek. Tabi fetih şehitlerle oluyor, gazilerle oluyor muhakkak ki. Bizim evlatlarımız oralarda savaşacaklar, canlarını da verecekler. Ama o bölge insanına huzur gelecek, o insanlarında yüzleri gülecek" dedi.
Kaynak: TRT Haber