Türkiye’nin terör ve teröristlerle etkin mücadelesi Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan operasyonları ile yeni bir boyut kazandı. Güvenlik uzmanlarının ‘Bu harekatlarla örgütün lojistik ağı, altyapısı ve ikmal yollarına tarihin en büyük darbelerinden biri vuruluyor” cümleleriyle özetlediği bu durum teröristleri iyice köşeye sıkıştırdı.
Sadece yurt içinde değil sınır ötesinde sözde kendi güvenli alanlarında dahi Türk güvenlik güçlerine karşı etkinlik gösteremeyen örgüt, son dönemde sivil hedeflere yöneldi.
Askerle baş edemediği için savunmasız ve en kolay hedef olan sivil insanları katleden teröristlerin bu eylemlerini ‘çaresizlik içinde son çırpınışlar’ olarak niteleyen uzmanlar, tüm bu yaşananların son yıllarda bölge halkı ve merkezi yönetim arasındaki kurulan bağı çok daha güçlü kılacağı düşüncesinde.
15 Temmuz dönüm noktası oldu
Terör ve güvenlik uzmanı emekli Albay Erol Bural, söz konusu gelişmelerin 15 Temmuz’daki FETÖ’cü hain kalkışmanın başarısızlığa uğratılmasının ardından yaşandığına işaret ederek, bu sürecin ardından terörle mücadelede yeni bir dönemin başladığını ve bu sürecin ‘etkin istihbarat, önleyici vuruş, kaynağında kurut ve kesintisiz mücadele’ şeklinde formüle edilebileceğini söyledi.
İnsan istihbaratı ve teknik istihbaratın arttığı, devlet birimlerinin bu alandaki koordinesinin çok iyi işletildiği bu dönemin PKK henüz eylem için adım dahi atmamış iken müdahale etme imkanı sağladığını anlatan Bural, şöyle devam etti:
“Yine son dört yıllık süre içerisinde güvenlik güçleri terör örgütünün barınma alanlarına havadan ve karadan çok sayıda operasyon düzenledi. Bu alanlara düzenlenen operasyonlarla terör örgütünün komuta yapısı, lojistik imkan ve kabiliyetleri sekteye uğratıldı. Özetle operasyonlar terör örgütünün kaynağına yani yaşam alanlarına yönlendirildi. Düzenlenen operasyonların ardından temizlenen bölgeler insansız hava araçları (İHA) ile sürekli kontrol altına alındığında ise terör örgütü hareket edemez hale getirildi.”
Teröristlerin ‘güvenli takvim dönemi’ ortadan kaldırıldı
Emekli Albay Bural, terörle mücadele stratejisinin en önemli ayaklarından birinin ‘kesintisiz mücadele’ olduğuna işaret ederek, “Son dört yıl içerisinde terörle mücadelede yaz kış ayları ayrımı hemen hemen ortadan kaldırıldı. Bahar ve yaz aylarında düzenlenen operasyonlar mümkün olduğu kadar kış aylarında, hava şartlarının zorladığı dönemlerde de yürütüldü. Böylece terör örgütünün zihnindeki ‘güvenli takvim dönemleri’ kavramı da ortadan kaldırılmış oldu” bilgisini paylaştı.
Amaç halkı korkutmak ve bölgedeki vatandaşları sindirmek
Güvenlik güçlerine karşı sürekli mevzi kaybeden ve sadece Türkiye’de değil Irak ve Suriye’deki çok stratejik alanlarda dahi güvenlik güçlerine karşı en ufak bir varlık gösteremeyen teröristlerin neden sivilleri hedef aldığı sorusuna da yanıt veren Erol Bural, şunları söyledi:
“PKK’nın Türkiye içerisinde hareketliliğinin oldukça kısıtlanması, terör örgütünün faaliyet alanlarının büyük oranda kontrol altına alınması, İHA ve SİHA gibi teknolojik olarak üstün yeteneklerin kazanılması, istihbarata dayalı sonuç alıcı operasyonlarla çok sayıda lider kadro teröristin etkisiz hale getirilmesi gibi etkenler terör örgütünü oldukça zor duruma soktu.
Bu süreçte örgütün Türkiye sınırları içerisindeki terörist sayısı 3 binli sayılardan 400’ün biraz üzerine kadar düştü. Yeni katılım ise tarihin en düşük seviyesinde. PKK’nın içine düşürüldüğü bu zor ortam her alanda kendisini hissettiriyor.
Terör örgütünün hareket alanı daralıyor, ikmal-lojistik imkanları sınırlanıyor. Bu durumda terör örgütü halkı cezalandırmak, adından söz ettirmek, korku ortamı yaratmak maksadıyla kendisine sivilleri hedef olarak seçiyor. Bu seçimin bir diğer nedeni ise sivillerin kendileri açısından kolay hedef olması ve yine kendileri açısından risksiz bir eylem türü olması.”
PKK da DEAŞ gibi sivillere yöneliyor
Bural, PKK’nın tıpkı DEAŞ gibi doğrudan sivilleri hedef almakta herhangi bir çekince görmediğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Bu durumu 28 Nisan günü Suriye’de Afrin bölgesinde PKK/PYD terör örgütünün düzenlediği bomba yüklü tankerli terör eyleminde gördük. Orada 11’i çocuk olmak üzere 40 sivil PKK/PYD’nin hayatını kaybetti.
Yurt içinde sadece son zamanlarda PKK tarafından yapılan eylemlere bakınca da benzer bir tablo görüyoruz. 8 Nisan’da Diyarbakır Kulp’ta odun toplamaya giden köylülere PKK saldırmış ve 5 sivil vatandaşımız şehit olmuştu. Yine aynı şekilde Van’da PKK 14 Mayıs’ta Vefa sosyal destek grubuna saldırı düzenledi, 2 görevlimiz şehit düştü. Son olarak Şırnak Silopi’de yine EYP saldırısı düzenlendi ve 4 sivil şehit oldu.
Bunlar PKK’nın sivillere ilk saldırısı değil. Daha önce de farklı dönemlerde masum sivilleri doğrudan hedef aldılar. PKK, zor durumlardan kurtulma yolu olarak sivil hedeflere saldırıyı prensip edinen bir terör örgütü.”
Bölge insanı devletle daha da yakınlaşacaktır
Erol Bural, bu tür terör eylemlerinin bölge insanına ne yönde etki edeceği sorusuna ise, “Bölgede yaşayan vatandaşlarımız artık PKK’nın bir terör örgütü olduğunu net olarak anlamış durumda. Bu anlayış özellikle kamuoyu tarafından hendek operasyonları olarak bilinen meskun mahal operasyonları sonrası iyice yerleşti. Dolayısıyla PKK terör örgütü sivillere yönelik eylemlerini devam ettirdiği sürece vatandaşlarımızdaki bu anlayış daha da gelişir” dedi.