Mustafa Kemal Atatürk'ü lider kılan yalnızca askeri dehası değil, akılcı dış politikası da oldu.
Misakı Milliyi esas alarak savaşmaktan ziyade müzakere yoluna gitmeyi tercih etti. Atatürk, diplomaside de tarih yazdı.
Mustafa Kemal, savaşlar devam ederken diplomaside kritik adımlar attı.
Müzakere yoluyla sorunları çözmeyi önceledi
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan, "23 Nisan'da meclis açıldı. Ertesi gün Bolşevik Sovyetler'in lideri Lenin'e bir mektup göndererek işbirliği imkanları araştırılmaya başlanmıştır. Yani müşterek düşmana karşı ortak hareket edebileceğiniz başka bir güç aranacaktır. Onun dışında bu süreçte iş o noktaya gelene kadar İtilaf Cephesinde problemli olan unsurlar üzerinde yürünmüştür" dedi.
Atatürk, dış politika anlayışında ilk olarak tam bağımsızlığı önceledi. Bu noktada, ömrünün kalanını Lozan Antlaşması'nın eksik yanlarını tamamlamaya adadı.
Eraslan, "Atatürk'ün 29 Ekim sonrası 38'e kadar vefatına kadar uyguladığı dış politika özünde Lozan'ın eksik kalan kısımlarını tamamlamaya dönüktür. Yani boğazlar, Hatay, Musul baktığınız zaman ana şeyler" açıklamasını yaptı.
Tam bağımsızlık ilkesi esas alındı
Cumhuriyet'in ilanının ardından Mustafa Kemal, dış politikada eksik gördüğü noktaları da Musul ve Hatay hariç tamamladı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı, Hatay'ın Türk topraklarına katılmasının zeminini hazırladı.
Cumhuriyet ile birlikte küllerinden doğan Türkiye, diplomasinin de başatlarından biri oldu.
O dönem diğer ülkeler silahlanırken, Atatürk önderliğinde anlaşmalarla ülkede güven ortamı sağlandı.
"Yurtta barış, dünyada barış"
Atatürk, bağımsızlığı tehdit etmediği sürece çözümü cephede değil diplomasi masasında aradı.
'Yurtta barış, cihanda barış' ilkesi bugünkü dış politikanın da temelini oluşturdu.
Eraslan, "Atatürk ve nesli 4 savaş görmüş bir nesil. Savaşın nasıl bir yıkım olduğunun farkındalar. Dolayısıyla birinci önceliğimiz Türkiye'yi savaşa sokmamaktır. Ancak ölmemek için öldürmek pozisyonunda bu noktaya Atatürk'ün baktığını görüyoruz. Bu noktada savaş ihtimali asla gözardı edilmemiştir ama Türkiye'yi yeniden savaşa sokmamak temel ilkedir" sözleriyle Atatürk'ün dış politika anlayışını anlattı.