Son dönemlerin en büyük küresel krizlerinden biri olmakla kalmayıp yakın ve orta geleceği doğrudan etkileyecek konu başlıklarından biri AUKUS… Avustralya, İngiltere ve ABD arasında imzalanan bu güvenlik paktı için bugüne kadar çokça haber yapıldı.
Bu nedenle biz haberimizde AUKUS’un nedenleri ve küresel sonuçlarından ziyade bu krizin Türkiye’ye etkisi üzerinde duracağız. Ancak yine de konuyu pek yakından takip etmeyenler için kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var.
Paris’in kaybı Avustralya’nın kumarı
İngiltere, ABD ve Avustralya'nın sadece nükleer denizaltılarda kullanılan teknolojinin değil yapay zeka ve diğer alanlarda da birlikte çalışmasını öngören bu anlaşmanın temel olarak Çin’in bölgedeki etkinliğini kırma amaçlı yapıldığı biliniyor.
Fransa’nın tepkisi işin mali boyutuyla ilgili. AUKUS’un imzalanması demek Avustralya’nın daha önce Fransa’dan alacağını duyurduğu nükleer denizaltıların da iptal edilmesi anlamını taşıyor. Paris yönetiminin bu işten zararı yaklaşık 90 milyar dolar.
Sürecin Çin’e karşı ortak bir hamle olduğu sır değil. Uzmanlar bu noktada Avustralya’nın yıllardır ortaya koyduğu ‘biz taraf tutmuyoruz’ yaklaşımının bu anlaşma ile rafa kalktığı ve Avustralya yönetiminin de Çin’e karşı pozisyonunu resmen ilan ettiği görüşünde. Bunu bir ‘kumar’ olarak yorumlayan otoriteler gelecekte farklı senaryoların yaşanabileceğine dair okumalar yapıyor.
Fransızlar için muazzam bir hayal kırıklığı
Başta da dediğimiz gibi bizim asıl merak ettiğimiz konu AUKUS’tan ziyade sürecin Paris-Ankara hattına muhtemel etkisi… Prof. Dr. Armağan Gözkaman, Beykent Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı. Aynı zamanda Avrupa Birliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan Prof. Dr. Gözkaman haliyle Avrupa’yı ve Fransa’yı çok yakından bilen bir isim.
Bu anlaşmanın medyada geniş şekilde yer bulmasının temel nedeninin Fransa’nın verdiği tepki olduğu görüşüyle başlıyor konuşmasına Gözkaman. Fransız basınında sıklıkla ‘yüzyılın anlaşması’ olarak nitelendirilen ve milyarlarca dolarlık ticaret hacmi yaratan anlaşmanın iptal edilmesinin haliyle Paris’te büyük bir rahatsızlığa neden olduğunu söylüyor.
Dönemin Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın tüm bu yaşananları “arkadan bıçaklama” olarak nitelendirmesine atıfta bulunan Gözkaman’a göre Fransızlar için muazzam bir hayal kırıklığı söz konusu.
Yaşananlar Ankara-Paris hattını nasıl etkiler?
Türkiye ile Fransa’nın Suriye’den Libya’ya, Doğu Akdeniz’den mülteci konusuna kadar çok farklı alanlarda derin krizler yaşadığı bir sır değil. Öyle ki her iki ülke de en üst perdeden yüksek tansiyonlu bir ara dönemden geçti. Sonrasında karşılıklı adımlarla süreç biraz daha duruldu.
AUKUS beraberinde temel bir soruyu da getirdi… Acaba geçmişte birçok konuyla beraber Türkiye ile de ‘uğraşan’ Fransa şimdi diğer sorunlarından kurtulmuş şekilde daha derin olarak Ankara ile kriz yaşayabilir miydi? Yoksa bir anda en güvendiği müttefiklerden darbe yiyen Macron yönetimi ‘Ankara ile ters düşmenin hiç sırası değil’ görüşünden hareket edip ilişkileri daha yakın mı tutmak isterdi?
Fransa önem verdiği devletlerle ilişkisini gözden geçirecek
Prof. Dr. Armağan Gözkaman, bu soruya yanıt vermeden önce AUKUS krizinin Fransa için sadece ekonomik bir sorun olmakla kalmayıp Hint-Pasifik bölgesindeki politikalarına ilişkin bir darbe anlamına geldiğinin de altını çiziyor.
“Yaşananların, Ankara ile Paris arasındaki ilişkilerin konuyla ilgisi olmadığı düşünülebilir ancak durum pek öyle değil” diyen Prof. Dr. Gözkaman, şöyle devam ediyor:
“Fransa’nın bu süreçte mutlaka önem verdiği tüm devletlerle ilişkilerini gözden geçirme eğiliminde olacağı kanaatindeyim.
Bu noktada, ekonominin Fransa-Türkiye ilişkilerinde sorunlu bir alan oluşturmadığı hatırlanmalı. İki ülke arasında zaman zaman çeşitli sorunlar yaşanmış olsa da son dönemde özellikle Türk hükumetinin olumlu mesajlarıyla iyileşme eğilimine giren bir süreç söz konusu. Bu durum Fransız karar alıcılar açısından son derece memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Fransa’nın önem verdiği iki devlet olan ABD ve Birleşik Krallık’tan aldığı darbe, Türkiye gibi birçok alanda iş birliğine ihtiyaç duyduğu bir bölgesel güçle olan ilişkilerinin önemini hatırlatması nedeniyle olumlu sonuçlara neden olabilir.”
Almanya tüm bu yaşananların neresinde?
Prof. Dr. Gözkaman ile Ankara-Paris hattını konuşacağımızı söylemiştik… Ancak başta da belirttiğimiz gibi AB konusunda oldukça yetkin bir ismi bulmuşken Almanya konusuna girmeden sohbeti tamamlamak istemedik.
“Herkesin Fransa üzerinden ele aldığı bu süreç, Almanya’nın da ‘dışlandığı’ bir fotoğraf ortaya koymuyor mu?” sorumuza “İleride hem Almanya’nın hem de diğer AB ülkelerinin zarar göreceği hamleler de söz konusu olabilir” yanıtını veriyor.
Almanya’nın ‘Denizaltı anlaşmasıyla kaybolan güvenin yeniden inşa edilmesi gerektiği’ açıklamalarını anımsatan Prof. Dr. Gözkaman, Berlin yönetiminin ekonomik ve siyasi gücünü AB aracılığıyla sürdürme tercihine işaret ediyor ve tüm bu yaşananların Almanya için rahatsız edici bir durum olduğunun altını çiziyor.