Türkiye'nin güçlü savunma sanayii sektörü ve NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip oluşu, son günlerde ABD Başkanı Donald Trump ile anlaşmazlıklar yaşayan Avrupa'yı Ankara'ya yakınlaştırdı.
Trump'ın göreve başlamasının hemen ardından Ukrayna’da savaşı bitirmek için başladığı görüşmelerde Avrupa'yı dışlayıcı tutumu, bölge liderlerini bir araya gelmeye ve strateji belirlemeye zorladı.
Avrupalı liderler, ilk olarak Paris'te, ardından Londra ve Brüksel'de bir araya gelirken Ukrayna ve Avrupa'nın savunma mimarisiyle ilgili önemli toplantılara Türkiye'nin dahil edilmesi, Brüksel-Ankara hattındaki trafiği de yoğunlaştırdı.
AB, Türkiye'yi "fikirdaş ülkeler" arasında sayarken işbirliği ve ilişkilerin derinleşerek süreceği mesajını verdi.
AB'nin dönem başkanı Polonya'nın Başbakanı Donald Tusk, bu gelişmelerin akabinde Ankara'ya gerçekleştirdiği ziyarette Ankara'nın hem Avrupa'nın savunmasında hem de Ukrayna-Rusya barış sürecinde daha aktif rol oynaması gerektiğini söyledi.
Polonyalı uzmanlar Dr. Karolina Wanda Olszowska, Dr. Aleksandra Maria Spancerska ve Dr. Karol Wasilewski, Avrupa-Türkiye ilişkilerinin geleceği, Türkiye'nin bölgenin güvenliğinde oynayacağı rol ve AB üyeliği sürecine ilişkin sorularını yanıtladı.
Krakow merkezli düşünce kuruluşu Türkiye Araştırmaları Enstitüsünün Kurucu Başkanı Dr. Karolina Wanda Olszowska, Türkiye'nin Rusya ile Ukrayna arasındaki barış müzakerelerinde arabulucu rolünü üstlenmesinin hem görüşmeler için daha güvenli bir ortam sağlanması hem de Ukrayna’nın çıkarlarına uymayan barış anlaşmasının imzalanmasının önüne geçilmesini sağlayacağını söyledi.
Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana Polonya'nın savunma sanayisini geliştirmek için atağa geçtiğini ve yeni işbirlikleri arayışında olduğunu anlatan Olszowska, "Savunma sektörünü geliştirme konusunda onlarca yıllık deneyime sahip Türkiye, bu açıdan kilit bir rol oynamaktadır. Ankara, şu anda dünyanın en büyük 11. silah ihracatçısı konumunda." ifadelerini kullandı.
Olszowska, Polonya'nın 2021'de Bayraktar TB2 insansız hava araçlarını satın alarak Türk askeri teknolojisine olan ilgisini gösterdiğini belirterek, Tusk'ın 12 Mart'taki ziyaretinin iki ülke arasında daha geniş çaplı savunma işbirliğinin habercisi olduğunu dile getirdi.
AB ile Türkiye arasında savunma temelli gelişen ilişkilere işaret eden Olszowska, "Polonya'nın AB dönem başkanlığını yürüttüğü bu dönem, Türkiye'nin AB'ye katılımına destek vermek ve Birlik içindeki müzakerelerinde Ankara'ya yardımcı olmak için uygun bir an teşkil ediyor. Polonya, ayrıca Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve vize politikalarının serbestleştirilmesi gibi Türkiye'nin menfaatlerini de savunabilir." görüşünü paylaştı.
Varşova merkezli Doğu Araştırmaları Merkezi (OSW) Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Departmanı Başkanı Dr. Karol Wasilewski, Rusya-ABD heyetlerinin 27 Şubat’ta İstanbul’daki görüşmelerine dikkati çekti.
Wasilewski, "Türkiye, gelecekte barış görüşmelerinin daha da ilerlemesi koşuluyla, sadece ABD ve Rusya'yı değil Ukrayna, Türkiye ve Avrupa'yı da içeren daha geniş müzakereler için de iyi bir yer olabilir. Türkiye'nin karar alıcılarının hem Türkiye'nin hem de Avrupa ülkelerinin masada yer alması konusundaki ısrarı, son derece rasyoneldir zira kalıcı bir barış ancak bölgesel aktörlerin katılımıyla sağlanabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa ülkelerinin olası barış anlaşmasının korunmasında Türkiye’nin desteğinin arayışında olduğuna dikkati çeken Wasilewski, bu işbirliğinin her iki tarafın da çıkarına ve gelecekte diğer sektörlerde de ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacağını belirtti.
Wasilewski, "Türkiye'nin en büyük hedefi, ABD'nin NATO'dan çekilmesi durumunda gelecekteki Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçası olmak gibi görünüyor. Böyle bir senaryo hala pek olası görünmüyor ancak gerçekleşmesi halinde Türkiye, Avrupa'nın güvenliği için vazgeçilmez olacaktır." ifadelerini kullandı.
Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (PISM) Analisti Dr. Aleksandra Maria Spancerska da Türkiye'nin savaşın başlangıcından beri izlediği denge politikasına işaret etti.
Spancerska, "Bunu yaparken tarafsız bir aracı olarak hareket etmeye ve bu ülkelerin her biriyle kendi çıkarlarını gözetmeye çalışmaktadır. Türkiye'nin stratejik ve askeri potansiyeli dikkate alındığında, NATO'nun doğu kanadının güvenliğine ilişkin sorumluluğu paylaşması, Ukrayna ve Polonya'nın da yararınadır." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillendiği bir dönemde Baykar’ın Avrupa’nın öncü savunma sanayisi şirketi Leonardo ile işbirliği anlaşması imzaladığına dikkati çeken Spancerska, "Avrupa, Türkiye'nin potansiyelinin farkında. Türkiye, savunma sanayisinde büyük bir iş gücüne ve üretim üssüne sahip olduğundan Avrupa savunma sektörünü başarılı bir şekilde güçlendirebilir." dedi.
Yakınlaşan AB-Türkiye ilişkilerine de değinen Spancerska, "Bence Türkiye ile işbirliği, ülkeler tarafından iki taraflı olarak güçlendirilecektir. Özellikle de Baltık ülkeleri ve Polonya gibi Rus tehdidine karşı en savunmasız olan ülkeler için." ifadelerini kullandı.