Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, online düzenlenen "Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu", Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen "Değerlendirme ve Kapanış Oturumu"nun ardından sona erdi.
Erbaş, 3 gün süren sempozyumun kapanış oturumunda, bir asra yakın bir hasretten sonra Ayasofya Camii'nin yeniden ibadete açıldığını belirterek, "Açılışın ardından çok kısa bir süre içerisinden başkanlığımız tarafından 35 kadar tebliğin sunulduğu bir sempozyumun organize edilmesi ve bu sempozyumun başarıyla tamamlanmış olması bir iftihar tablosudur. Katkı sunan herkese teşekkür ediyorum" dedi.
"Ayasofya, cami hüviyetini resmi olarak korudu"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Osmanlı döneminde Ayasofya-i Kebir Camii'nde yürütülen ilmi çalışmalara değinerek, "Bu geleneği bundan sonra da devam ettireceğiz. Çok kıymetli hocalarımız başta İstanbul müftümüz olmak üzere Ayasofya'da dersler yapacaklar. Kur'an, tefsir, hadis, fıkıh, akaid, ilmihal, siyer gibi derslerle o geleneği inşallah yaşatmaya devam edeceğiz" sözlerini kullandı.
Ayasofya'nın 1453'te camiye çevrildiğini hatırlatan Erbaş, şöyle konuştu:
"Ayasofya, cami hüviyetini bugüne kadar devam ettirdi. Ancak ibadete kapatılarak müzeye dönüştürülmüştü. Şimdi Ayasofya kiliseden camiye dönüştürülmedi, müzeye dönüştürülen o cami tekrar ibadete açıldı. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. Ayasofya, cami hüviyetini resmi olarak korudu, bunun belgeleri elimizde var. Dolayısıyla biz bu şekilde bir kanaat ortaya koyanların bu kanaatlerinin yanlış olduğunu söylüyoruz."
Erbaş, sempozyumda "Ayasofya ve Sanat" konusunun da ele alındığını, Osmanlı'nın yaptıkları ile Ayasofya'yı bir külliyeye dönüştürdüğünü belirterek, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasından sonraki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2 hat levhasını Ayasofya Camii'nin duvarlarına astığını anlattı.
"Ayasofya başlıklı bir sergi açmayı temenni ediyorum"
İstanbul'un fethiyle birlikte kültür faaliyetleri kapsamında Fatih Sultan Mehmet tarafından Bizans'tan kalan yazma eserlerin Osmanlı Türkçesine tercüme ettirildiğini dile getiren Erbaş, "Bu çeviriler müstensihler tarafından çoğaltılarak günümüze ulaşmıştır. Bu sempozyum vesilesiyle atalarımızın ilmi yadigara verdiği ehemmiyeti bir kez daha hatırlıyoruz" dedi.
Erbaş, sempozyuma, yaptıkları araştırma ve çalışmalarla katkı sağlayan akademisyenlere, sempozyuma teknik ve fikir yönünden destek olan tüm çalışanlara teşekkür ederek, şunları söyledi:
"En kısa sürede salgın sürecinin geçmesini ardından, Ayasofya'nın yanı başında İstanbul'un kalbinde bilim insanları ile tekrar böyle bir toplantı yapmayı ve Ayasofya başlıklı bir sergi açmayı en içten dileklerimizle temenni ediyorum. Bu sempozyumun başta Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki yazma nüshaları olmak üzere tüm kütüphaneler ve kitaplara olan ilgiyi artırmasının eskiden olduğu gibi başta Ayasofya olmak üzere tüm camilerimizin ilim merkezi olmasına vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyorum."
Erbaş, bu yıl Ayasofya-i Kebir Camii ile ilgili yaptıkları gibi bundan sonra her Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nda selatin bir cami ile ilgili bir sempozyum düzenleyeceklerini belirtti.