İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümünde Fetih Suresi okundu, dualar edildi. Ardından "Ayasofya ibadete açılacak mı?" sorusu yeniden gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da son söz için yargıyı işaret etti.
Danıştay 10. Dairesi'nde, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın duruşması 2 Temmuz'da yapıldı.
8 gün sonra karar açıklandı ve 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verildi. Böylece Ayasofya'nın ibadete açılmasının önünde engel kalmadı.
19 sayfalık gerekçeli karar
Danıştayın gerekçesinde, Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı mülkiyetinde olduğu, cami olarak toplumun hizmetine sunulduğu belirtildi. Ayasofya'nın tapu belgesinde cami vasfı ile tescilli olduğu, bunun değiştirilemeyeceği kaydedildi.
Daire'nin 19 sayfalık gerekçeli kararında, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının, ilgili mevzuat, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları kapsamında değerlendirildiği belirtildi.
Gerekçede, Ayasofya'nın, statüsü muhafaza edilerek, hukuk düzeninde güvence altına alınan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfının mülkiyetinde olduğu kaydedildi.
"Tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli"
Ayasofya'nın, vakfedenin iradesi gereği, sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğuna dikkati çekilen gerekçede, şu ifadeler yer aldı:
"Vakıf senedinin, hukuk kuralı etki değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek tüzel kişiler kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayacı olduğu kuşkusuzdur. "
"Cami vasfı dışında kullanımı mümkün olamaz"
Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan Vakfa ait taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır."
86 yıldır ibadet yapılmıyordu
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra ilk cuma namazını kıldığı, fethin simgesi Ayasofya'da 86 yıldır ibadet yapılmıyordu. O günden bu yana konu pek çok kez yargıya taşındı, Danıştay tarafından hep reddedildi.
Aynı daire, İstanbul'daki Kariye Camii’nin müzeye dönüştürülmesine dair 1945 tarihli Bakanlar Kurulu kararını geçen yıl iptal etmişti. Kararda caminin asli fonksiyonu dışında kullanılamayacağı belirtilmişti.
Ayasofya ile ilgili yargısal süreç
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005'te Danıştay'a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.
Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005'te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camisi'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016'da tekrar Danıştaya dava açmıştı.
Derneğin, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, "incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.