MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, Türk milletinin bugüne kadar maruz kaldığı çetin imtihanlardan alnının akıyla çıktığını, zorlu ve zorba kuşatmaları eşsiz iradesiyle, emsalsiz imanıyla bertaraf ettiğini belirtti.
Tarihin her döneminde sahneye çıkan kirli hesap sahiplerinin, sahaya sürülen karanlık senaryo faillerinin eninde sonunda mahçup ve mağlup edildiğini vurgulayan Bahçeli, milletin bilhassa Lale Devri'nden bu tarafa aradığı, Tanzimat'tan itibaren arzuladığı, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e kadar hasretini çektiği, Mütareke ve Milli Mücadele dönemleriyle birlikte heyecanla bekleyip Cumhuriyet'in ilanıyla taçlandırdığı istikrarlı, ilkeli ve istiklal içindeki yükseliş çabalarının her seferinde engellerle karşılaştığını aktardı.
İç barış ve huzur ortamını bozmak, milli beka duruşunu kırmak, milli birlik ruhunu karartmak maksadıyla sürekli denemeler yapıldığını ve tuzaklar kurulduğunu belirten Bahçeli, Türk milletini boğma tertipleri ile kriz ve kaosa bulama teşebbüslerinin hiç eksik olmadığını, hiç ara vermediğini kaydetti.
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinin tedavüldeki düşmanca emellere devasa bir cevap niteliği taşıdığını, muhasım ve müfsit odaklara ağır bir darbe indirdiğine dikkati çekti.
Meydanlarda kaybettiklerini masalarda bulmaya çalışan emperyalist çevrelerin her defasında milletin mukavemeti çok üst düzeyde olan muazzam cesaret ve feragatiyle yüzleşmek durumunda kaldığına değinen Bahçeli, Cumhuriyet tarihi boyunca ekonomik krizlerin, toplumsal gerilimlerin, darbelerin, ideolojik ve siyasi kutuplaşmaların, dış müdahalelerin vesayetçi mücadelelerin, statükodan beslenen sert münakaşaların hem milli huzuru gölgelediğini hem de milli istikbali perdelediğini anlattı.
Bahçeli, bunun yanında terörizmin amansız saldırılarının, aralıksız tahrikleri milli güvenlikte dipsiz kuyular açtığını, büyük bedeller ödenmesine kapı araladığını bildirdi.
"Suçlu ve sabıkalı zihniyetler"
Türk devletinin yıkımı, Türk milletinin kıyımı için her alçaklığa müracaat edildiğini, bunlardan fütursuzca medet umulduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye’den intikam almak için sıraya giren işbirlikçiler ve ihanet merkezleri devamlı surette istikrarsızlığa oynamışlar kaosa, kargaşaya ve iç kavgaya umut bağlamışlardır. Devletle millet arasına bariyerler diken, insanlarımızı husumet cephelerine iten, ayrımcılığı ve bölücülüğü taltif ve teşvik eden sorumsuz, şuursuz, suçlu ve sabıkalı zihniyetler ülkemize tarifsiz kötülükler
yapmışlardır. Bunlar kimi zaman (sözde) aydın kisvesiyle ortaya çıkmışlar, kimi zaman (eski-yeni) siyasetçi, gazeteci, kanaat önderi, sivil toplum kuruluşu temsilcisi kimliğiyle ortalığa dökülmüşlerdir. Ancak hepsinin niyeti zelil, hevesi zehir olmuştur.
Doğdukları topraklara namertlik yapan, bu vatanın suyuna-ekmeğine nankörlük eden, millete tepeden bakan, takiyeden geçinip istismardan nemalanan dar bir kadro her devirde milletimizin başına bela kesilmiştir. Elit bir kesim, yediği önünde yemediği ardında kaymak bir tabaka, kerpiçli ve sıvasız evlerden çıkıp hilal gibi parlayan kahraman millet evlatlarını hafife almışlar, Anadolu’nun basiret ve bereketini yok saymışlardır. Milletin vermediği meşru görev ve yetkileri sokaklarda aramışlar, gayri meşru oluşum ve olaylardan güç devşirme izansızlığına kalkışmışlardır."
Bahçeli, demokrasiyi demagojiye, anlaşmayı anarşiye, hürmeti hüsrana, kucaklaşmayı kurşuna, uzlaşmayı uçuruma, fazileti felakete, dayanışmayı dağılmaya çevirmek için vahim ve vandal bir sürecin uzun süredir herkesin gözü önünde cereyan ettiğini anımsatarak, sözde darbe davalarının, FETÖ kumpaslarının, Gezi Parkı olaylarının, gerekçesi Ayn El Arap (Kobani) olan ve 53 kişinin hayatına kast eden isyan denemelerinin, Doğu ve Güneydoğu il ve ilçelerinde hendek terörüyle tezahür eden işgal planlarının, büyükşehirlerde patlayan bombaların, dayanılmaz noktalara ulaşan şehit haberlerinin yakın tarihin özeti niteliğinde olduğunu aktardı.
"İki seçenekli imha planı"
Türk milletinin özellikle son 10 yıldır siyasi, sosyal ve ekonomik ablukaya alındığına değinen Bahçeli, vatanın tehlikeden tehlikeye girdiğini, Türkiye'nin ateşten gömlek giydiğini vurguladı.
Milletin PKK ile mücadele ediyor görünürken, gerçekte küresel güçlerle göğüs göğüse çatıştığını, vatanını ve bekasını savunduğunu anlatan Bahçeli, güney sınırları boyunca baş gösteren dehşet verici iç kargaşa, iç hesaplaşma, iç savaşın hızla ağlarını ördüğünü, Türkiye'yi doğrudan ve acı verici şekilde etkilediğini belirtti.
Türkiye'ye, ya teslim alınarak küresel projelere taşeronluk yapan tutsak bir ülke olmasının dayatıldığını ya da bölünüp parçalanarak içinden yeni yeni devletçiklerin çıkmasının kurgulandığını ifade eden Bahçeli, iki seçenekli imha planının bizzat Türk milleti tarafından, bizzat milli uyanış ve kenetlenme sayesinde yerle yeksan edildiğine vurgu yaptı.
FETÖ'den PKK’ya, IŞİD'den PYD/YPG'ye kadar bütün insanlık ve istiklal düşmanlarının Türkiye’ye karşı imal edildiğini, kiralık olarak alenen ve acımasızca kullanıldığını aktaran Bahçeli, "Karşımızda Hilal ile Haçın bitmek bilmeyen (bugünkü) savaşı vardır. Karşımızda yeni bir Haçlı akınıyla yeni bir Türk-İslam destanının mücadelesi durmaktadır. Karşımızda hak ile batılın, şehit ile katilin, kahraman ile caninin karşılıklı mevzilenmesi, eskiye dayalı ezeli meselesi yer almaktadır." ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli, özellikle 7 Haziran 2015 Milletvekilliği Genel Seçimleri sonrası yaşanan ibret verici gelişmelerin, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe kalkışması, siyaseti "milli ve manevi değerlere hakaret" şeklinde yorumlayan sömürge uşaklarının karışıklık çıkarma özlemlerinin ne kadar ciddi ve alarm verici bir tehdit sarmalına Türkiye'yi sürüklenmek istendiğini gözler önüne serdiğini kaydetti.
"Başbakanlık yemi" ile Milliyetçi Hareket Partisini PKK’nın yanına iliştirip bekayı kundaklamak, işgalin siyasi altyapısını kurmak isteyenlerin oyunlarının kaynağında kurutulduğuna dikkati çeken Bahçeli, "İnanıyorum ki Milliyetçi-Ülkücü Hareketin bu yüzde yüz Türk duruşunu tarih bir gün altın harflerle yazacak, aziz milletimiz dua ve minnetle yad edecektir. Hiçbir dünyevi hedef, hiçbir nefsi çıkar maneviyatımızdan, vefamızdan ve milli sadakatimizden üstün değildir, asla da olamayacaktır. 7 Haziran sonrası kurulan siyaset pazarında; PKK patentli, FETÖ siparişli CHP ile HDP ortaklığının oyunları boşa çıkartılmış, içimizdeki virüslerin tezgahı bozulmuştur. Millete rağmen iktidar talebi gasptır, gafilliktir." değerlendirmesinde bulundu.
"Beş stratejik hataya düşmüşlerdir"
MHP'nin inançlarının izinden yürüdüğünü, zor olsa da pek çok itiraz yükselse de ilkelerinden, ülkülerinden ve tutarlılığından taviz vermediğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Allah alim, hakim ve şahittir ki küresel barbarlığın yazdığı, PKK ve FETÖ'nün servis ettiği, CHP-HDP ve yedeklerinin figüranlık yaptığı siyasi istila planı 7 Haziran’dan sonra şehit ve gazi yuvası Milliyetçi Hareket Partisi tarafından suya düşürülmüş, önü kesilmiştir. Bunun siyasi sonuçları partimiz için ağır olsa da benzeri durum ve şartlar tekrar vuku bulsa, yine aynı tutumu göstereceğimizden; tarihe, ecdada ve millete karşı taşıdığımız sorumluluktan en küçük taviz vermeyeceğimizden herkes emin olmalıdır. 1 Kasım 2015 Milletvekilliği Genel Seçimleri'nden hemen sonra partimizi kontrol altına almak, tarihsel ve milli hüviyetini yok etmek için düğmeye basıldığı açık bir gerçektir."
FETÖ'nün siyasi bir bedene nüfuz etmesinin istendiğine, bunun için de iş birlikçileri vasıtasıyla MHP'nin münhal ve müsait olduğunun değerlendirildiğine işaret eden Bahçeli, milletvekili sayısının yarı yarıya azalmasıyla birlikte henüz seçim sonuçları netleşmeden, 1 Kasım'ın akşamında gizlendikleri kovuklardan, pusuya yattıkları mahzenlerden pervasızca sağa sola dökülenlerin gerçek yüzlerinin, asıl niyetlerinin her yönüyle deşifre olduğunu belirtti.
Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Bugüne kadar bir vesileyle yollarını bizimle ayıranlar beş stratejik hataya düşmüşlerdir, birinci hata, MHP'nin başarılı olmasını engellemek, hatta MHP'yi siyasi tedavülden kaldırmak gayesidir. İkinci hata, gayri meşru kurultay dayatmalarıyla partimizi kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma ve tartışmalara boğmaktır. Üçüncü hata, aksi iddialara rağmen yeni bir parti kurulmasına ortak olmak, buna destek vermektir. Dördüncü hata, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin karşısında CHP-HDP-SP blokuna girmektir. Beşinci hata, 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri’nde zillet ittifakının tarafı olmak, cumhur iradesinin karşısında bulunmaktır.
Bu beş hatadan nedamet duyan her kardeşime, her arkadaşıma elbette kapımız da, gönlümüz de ardına kadar açıktır, açık kalacaktır. Hataya devam halinde tarih ve Milliyetçi-Ülkücü vicdan bunu kesinlikle affetmeyecektir. Bugün zillet ittifakı rezaletin çukurundadır. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri için son kozlarını masaya sürmüşlerdir."
"Zoru görünce kaçacak yer arayanlar"
1 Nisan sabahı Türkiye için yeni bir kurgu yapan, yeni bir Gezi düşü kuran, yeni bir sokak hareketi düşleyen varsa buna pişman olacağını belirten Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Masum taleplerin seslendirilmesi amacıyla sokağı adres gösterenler, bunu de televizyon ekranlarından hayasızca yapanlar fitne tetikçiliğinin sonuçlarına katlanacaklardır. Daha önce söyledim, bir kez daha söylüyorum, CHP-HDP-İP ve diğer mayası lekeli ortakları demokrasi dışı arayışlarla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni berhava etmeyi amaçlıyorlarsa, 12 Eylül öncesi şartları bu mankurtlara ikazla hatırlatmayı tarihi bir görev addederim.
Fransa'yı baştan ayağa saran ve diğer Avrupa ülkelerine sıçrayan sarı yelek terörüne özenen varsa, bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerini de şimdiden ifade etmek isterim. Sarı yelek giyen çıplak yatmayı göze almalıdır. Bu işin şakası yoktur. Mesele beka meselesidir. Mesele Türkiye meselesidir. Adalet Bakanlığı'nın önüne sandalye atıp oturmak için rest çekenler, YSK'yi kuşatmadan bahsedenler, zoru görünce kaçacak yer arayanlar vakit geç olmadan ayaklarını denk almalıdırlar."
Devlet Bahçeli, "MHP'nin 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri’ne üç belediye fazla alırım, beş belediye eksik alırım anlayışıyla yaklaşmıyor, yaklaşmayacaktır. 1 Nisan 2019 sabahı Türkiye'nin başına çorap örmek için hazırlık yapan, el ovuşturan, sarı rüyalar gören kim ya da kimler varsa karşılarında bizi bulacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güçlenip Cumhur İttifakı’nın geleceğin mimarı olabilmesi için 31 Mart 2019 eşiğinin güvenle ve demokratik denge eşliğinde geçilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti:
"31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerine, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben ilkesi kapsamında bakıyor, bu şekilde kavrıyoruz. Çünkü Türkiye'nin beka düzeyinde tehditlerle muhatap olduğunu görüyor, sadece elimizi değil gövdemizi de taşın altına seve seve koyuyoruz. 31 Mart 2019'da Türkiye kazansın istiyoruz. 31 Mart 2019’da huzur, kardeşlik, refah, beka ve milli birlik öne çıksın diyoruz. Samimiyetle hareket edeceğiz, çerden çöpten, eften püften meselelere takılmayacağız. Milli mutabakatla, Cumhur İttifakı'nın ruhuyla Türkiye’nin prangalarını söküp atacağız. Denizi geçmişken derede boğulmayacağız. Yeni bir Türk zaferine cumhurun ittifak duruşuyla imza atacağız. Ve mutlaka başaracağız, 2023 hedeflerine elele, omuz omuza, dayanışma halinde ulaşacağız."
Kaynak: AA