MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, pazar günü 3 ilçe ile 4 beldede yerel seçimlerin tekrarlandığını anımsatarak, MHP'nin, Aksaray'ın Sağlık beldesinde seçimi kazandığını, diğer bazı seçim bölgelerinde de az farkla geride kaldığını söyledi. Bahçeli, "Mesela Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde olan budur. Oy versin ya da vermesin aziz milletimizin her güzel insanına teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı. Bahçeli, 2 Haziran'daki seçilen belediye başkanlarını tebrik ederek, başarılar diledi.
MHP'nin aday ve teşkilatlarının, yenilenen seçimlerin hazırlık döneminde azami feragat ve gayretle çalıştığını belirten Bahçeli, "Gönül isterdi ki daha iyi sonuç alalım, daha müessir olalım. Ancak milletimizin takdir ve tercihi neyse bağlılığımız ve saygımız tartışmasızdır." diye konuştu.
Bahçeli, 31 Mart ve 2 Haziran seçimlerini dikkat ve titizlikle yorumlayıp eksik ve zaafları, avantaj ve dezavantajları özgüven içinde analiz edeceklerini, yeri geldiğinde özeleştiri yapmaktan çekinmeyeceklerini kaydetti.
Hazreti Mevlana'nın "her gün yeniden doğmak" deyişini anımsatan Bahçeli, "Artık önümüzdeki iç ve dış sıcak gündemlere odaklanmalıyız. Gözlerimizi sürekli dikiz aynasında tutarsak karşılaşacağımız ilk engele takılmamız kaçınılmazdır. Arka arkaya eklemlenen seçimler dönemi şimdilik kapanmıştır." dedi.
Ülkeyi ve milleti meşgul eden mühim meselelere tüm yönleriyle kilitlenmekten başka seçeneğin kalmadığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Yumuşama kisvesi altında lafla peynir gemisi yüzdürenlerin ne yapacağı ayrıca ele alınmalıdır. MHP, başkalarının gündeminde konu mankeni değil, kendi gündemini inşa ve ihya etmede mahir ve muvaffakiyet sahibidir. Milliyetçi fikriyatın bıçkın zekasıyla demokratik faziletin birikimli zenginliği bizim anlayışımızda terekküp ve temerküz etmiştir. Nitekim milliyetçilik ile demokrasinin ikiz kardeş olması şöyle dursun, bir yüzün iki yanağı, bir köprünün iki yanı, bir kürenin iki yarısı olduğu alenen ortadadır. Fakat sözde demokrat, özde demagog olanların bu gerçeğin hakkını bırakınız teslim etmelerini bilakis algılamaları ve anlamaları için kırk fırın ekmek yemeleri bile faydasızdır.
CHP Genel Başkanı'nın, yenilenen Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçiminin hitamında MHP'ye ve Kayseri Milletvekilimize karşı sergilediği nezaketsiz ve sevimsiz tutum yakışıksız olduğu kadar mesnetsiz ve temelsizdir. MHP, 31 Mart 2024'te yapılan Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçimlerinde usulsüzlüklerin ve hukuksuzlukların olduğunu iddia etmiş, bu iddianın ispatıyla da seçimin tekrarı kararlaştırılmıştır. Kayseri Milletvekilimizin terör estirdiğini, küfürler eşliğinde önüne geleni tehdit ettiğini söyleyen CHP Genel Başkanı müfteriliğine yeni bir halka eklemiştir."
"Bu şahsın ağzından çıkacak sözler bunlar mı olmalıydı? Bir parti genel başkanı değerlendirmesini bu çerçevede mi yapmalıydı?" diye soran Bahçeli, şunları kaydetti:
"MHP'nin herhangi bir milletvekili veya teşkilat mensubunu terörle ilişkilendirmek sadece ağır bir bühtan değil, aynı zamanda yumuşama pozları veren bir zatın edepsiz beyanatı ve eşik tanımayan hezeyanıdır. CHP Genel Başkanı, terör ve terörist görmek hususunda önüne geçemediği bir merak içindeyse bize değil, yanı başında vazo gibi tuttuğu, kol kola girdiği, emel ve hedef birlikteliği içinde olduğu DEM'li bölücülere bakması en doğru ve doğal tercih olacaktır. Bize küstahça üslup hatırlatması yapan bu şahsın, önce kendi ağzını yıkaması, diline hakim olması, hırs bürümüş gözüne bizi kestirmekten derhal dönüş yapması ikazen tavsiyemdir. Parti yöneticilerimizi ve milletvekillerimizi doğrudan hedef alan, yalan ve yanlışlarla dolu iddialarda bulunan CHP Genel Başkanı'nın yolu yol değildir, sözleri itibarlı ve isabetli değildir.
Kendisi her şeyi yapacak, aklına her eseni söyleyecek, her filmin içinde başrole talip olacak, sonra da normalleşmeden ve yumuşamadan bahis açacak... Diyorum ki; bu terazi o sıkleti çekmez, yumuşakça duruş Milliyetçi Hareket Partisi'yle bağdaşmaz, asla da yakışmaz. Bir yanağımıza tokat atana diğerini dönemeyiz. Ya aynısıyla cevap veririz ya da uzanan o eli kırıp atarız. Bazıları söz konusu dümen çevirmek olunca hemen kaptan kesiliyor. Bilmiyorlar ki dümenciliğin sonu aylaklık ve ayakçılıktır."
Kendilerini hiçbir zaman yüksekte görmediklerini, sadece siyasi müflislerin ve ikiyüzlülerin seviyesine inmediklerini ve inmeyi de hiç akıllarından geçirmediklerini ifade eden Bahçeli, "Öylelerini tanıdık ki biraz adam ol diyeceğimiz ilk anda yutkunduk ve vazgeçtik. Çünkü onlardan imkansızı istemenin boşuna bir heves olduğunu defalarca gördük ve şahit olduk. Dünya alemin derdi biz olmuşuz, anlaşılan alayına külahlarını ters giydirmiş, uykuyu da haram etmişsiz. Allah'ın izniyle buna devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, halkın, hakkın ve hakikatin peşinde koşar adımlarla ilerleyeceklerinin altını çizerek, mevzi kazanımlarla veya taktik üstünlüklerle avunmak yerine, Türk milletine şerefle, karşılıksız sevdayla, siyasi ve stratejik imkanlarıyla hizmet etmeyi, bu uğurda her fedakarlığı göze almayı kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.
"Bizde geri adım olmaz." ifadesini kullanan Bahçeli, "Bizde meselelere geriden bakmak, hesabi yaklaşmak, çıkar ve rant devşirmenin gölgesine sığınmak diye bir şey de asla olamaz. Bizim kalbimizin hisarlarında çarpan ve çınlayan vatan ve millet sevgisidir. Siyasette yumuşama arayanlar önce bu sevgide uzlaşacak cesamet ve cesareti gösterebilmelidir. Bunun dışında gürültü kirliliğine, açılan tiyatro perdelerine karnımız tok, aldırışımız yoktur." şeklinde konuştu.
Her insanı aziz bilen, her vatandaşı kardeş sayan bir fikir ve fıtrat kalibresiyle önce "ülkem ve milletim", sonra "partim ve ben" demekten, akıllarında Türkiye'yi bayrak gibi taşımaktan bir an olsun taviz vermeyeceklerini belirten Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
"Onun bunun değirmen taşında öğütülecek, şunun bunun istismar sofrasında meze olacak ne bir arkadaşımız ne de siyasetimiz vardır. Yumuşama ve normalleşme diyenler, şayet Türk ve Türkiye sevgisinde, Türk milletinin ortak aklı ve ortak paydasında kararlı ve kati buluşmaya 'tamam' diyorlarsa, bunu da fiilleriyle ve fikirleriyle tescil ediyorlarsa haydi buyursunlar, bize her yer Türkiye'dir, Türk milletinin has bahçesidir. Uzlaşmanın adresi büyük Türk milletidir. Kucaklaşmanın temeli vatan ve millet sevgisidir. Kaynaşmanın ve kardeşçe yaşamanın çatısı Türkiye Cumhuriyeti'dir. DEM'lenmek bu çatıyı çökertme girişimidir. Bölücülük bu çatıyı yakıp yıkmaya azmetmek demektir. MHP ile Cumhur İttifakı'nın böylesi bir tükenişe ruhsat vermesi, izin vermesi, onay vermesi, müsaade etmesi, göz yumması akla, mantığa, izana, insafa, vicdana, yaşanmış Türk asırlarına ve kutlu ceddimize A'dan Z'ye hakaret ve hıyanetle eşdeğer olup, kesinlikle imkansızdır."
Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın görevden alınmasına değinen Bahçeli, şöyle devam etti:
"31 Mart 2024 tarihinde seçilmiş bir belediye başkanı düşününüz, PKK/KCK terör yapılanmasının üst düzey yöneticisi olarak görev alsın, örgüt nam ve hesabına sözde sorgulamalar yapıp, sözde vergiler toplasın, terörist cenazeleri ve benzeri eylemleri organize ederek halka katılımlarını sağlamak amacıyla baskı yapsın, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK terör örgütü adına tehdit etsin, küçük yaştaki çocukları kandırarak terörist sevk ve devşirme zincirinin tam göbeğinde yer alsın, Mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza eylem amacıyla dağdan şehre inmiş hainleri evinde barındırsın, kısaca özetlediğim bu belediye başkanı modeline bire bir uyan Hakkari Belediye Başkanı, hamdolsun görevden uzaklaştırılarak gözaltına alınmış, Hakkari Valimiz Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir."
İçişleri Bakanlığının hukuk sınırları dahilinde devreye girdiğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza ettiğini vurgulayan Bahçeli, bu kapsamda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve mesai arkadaşlarını kutladı.
Bahçeli, bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesinin evvelemirde "demokrasiye kastetmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmak" olduğunu ifade ederek, "Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK'lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır." dedi.
"Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızların, demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainlerin belli" olduğunu dile getiren Bahçeli, "'Kayyuma karşıyız' sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur. PKK'lı sözde Hakkari Belediye Başkanı'nın kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi olmadığının altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Yanılıp yenilip aksini düşünenlere bu vatanın suyu da havası da ekmeği de boğazlarına dizilecek, burunlarından fitil fitil getirilecektir. Güney sınırlarımız boyunca terör devleti hayalini kuranların, hevesleri sadece kursaklarında bırakılmakla kalmayacak, Türk milletinin kudretini, topu birden en ağır şekilde göreceklerdir. Türkiye'yi önce hırpalayıp, sonra yorup ve yıldırıp, ardından da bölgesel ve küresel dayatmalarla bölünmesini planlayanlar unutmasınlar ki Türk milletinde kahraman bitmez, şehitler tepesi boş beklemez, gaziler kervanının arkası hiçbir zaman kesilmez. Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye'de terörist belediye başkanı, terörist milletvekili istemiyoruz."
Sözde kayyum edebiyatı yapanların, önce bölücü terör örgütü PKK'ya nasıl baktıklarını, onun siyasi aparatı DEM'e nasıl yaklaştıklarını netliğe kavuşturmakla mükellef olduğunu belirten Bahçeli, "Bir PKK'lının adli ve idari manada tecziye edilmesine kim karşı çıkıyorsa, kimler halk iradesinin ve demokrasinin tanınmadığını ileri sürüyorsa, onları iyi tanıyınız, beşinci kol faaliyeti içinde nasıl zehir döktüklerini, ihanetin seyrüseferine nasıl çıktıklarını açıkça göreceksiniz." dedi.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçek emellerini maskeleyerek normalleşme ve yumuşama sözlerini tedavüle sokan DEM'lenmiş CHP'ye sormak isterim; bizim hangi konuda yumuşak huylu olmamızı bekliyorsunuz? Bölünme ve ayrılmada mı? Bin yıllık kardeşliğimizi bozmadı mı? Nasıl bir uzlaşma ve normalleşme vasatını kafanızdan geçiriyorsunuz? Devletimizin nasıl parçalanacağını mı, vatan topraklarımızın nasıl taksim edileceğini mi? Yumuşayarak ve normalleşerek hangi karara varacaksınız? Şehitlerimize nasıl ihanet edeceğinize mi? Gazilerimizi bir kez daha nasıl yaralayacağınıza mı? Kahramanların hatıralarını nasıl ayaklar altına alacağınızı mı? Terörist Demirtaş ve DEM'e övgüler yağdıranlar, sorarım hepinize, maksadınız bunlardan hangisidir? Bize ne anlatmak istiyorsunuz? Bunların hangisini tartışıp, hangisinde yumuşayalım? Bunların hangisini normal görüp hangisine seyirci kalalım? Allah esirgesin, sözgelimi sizin telkinlerinize kapıldık veya aldandık diyelim, peki aziz ecdadımıza ne diyeceğiz? Ne anlatacağız, nasıl bir bahaneye sığınacağız? Eğer bildiğiniz bir şey varsa itiraf ve ifade ediniz. 'Gafletteydik, uyuyorduk, haberimiz olmamış mı' diyeceksiniz? 'Görmedik, bilmedik, düşünmedik mi' diyeceksiniz? 'Zalimler böyle buyurdu, ne yapalım, korktuk ve saklandık mı' diyeceksiniz? 'Çaresiz kaldık, boynumuzu eğdik, tehditlere karşı süngü düşürdük mü' diyeceksiniz?
DEM'lenmiş CHP'den tutun da diğer muhalefet partileri söylesin de bilelim, bu kokuşmuşluğu nasıl telafi edecekler, neyi ve neleri ileri sürecekler? Böylesi bir karanlıkta ısrar ve inat devam ederse, böylesi bir felaketin figüranı olurlarsa, bunu tarihe nasıl anlatacaklar? Millete nasıl açıklayacaklar? Bunun vebalini nasıl üstlenecekler? Bunun hesabını iki cihanda nasıl verecekler?"
Bahçeli, Türk milletine ihanet gibi bir hataya sürüklenmiş olanların, bin yıllık tarih boyunca aldığı derslerin ve karşılaştıkları akıbetlerin hatıralarının henüz canlılığını koruduğunu ifade ederek, "Türkiye'yi hain bir suikastın hedefi haline getirmek isteyen terör ve bölücülük cephesi çok iyi bilmelidir ki büyük Türk milleti, birliğini ve bütünlüğünü sonuna kadar müdafaa edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Milletin varlığından ve devamından asla vazgeçemeyeceklerini, bu varlığın devletin ve demokrasinin varlığından ve devamından daha öncelikli olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Allah göstermesin, devletimiz çöküntüye uğrasa da, demokrasimiz kesinti yaşasa da, eğer milletimiz ayaktaysa, yıkılmamışsa, dağılmamışsa, ayrışmamışsa kaybettiğimiz bu değerlerin tamamını yeniden inşa etme imkanımız her zaman vardır. Geçmişte 16 olduğunu söylediğimiz yıkılışların, 17. kuruluşla sonuçlanmasının esas nedeni ve gerçek dayanağı da budur." şeklinde konuştu.
Demokrasiyi milletin huzuru, istikrarı, güvenliği, refahı için istediklerini kaydeden Bahçeli, "Kaldı ki içi ve içeriği bilinmeyen bir demokrasi arayışı Türk milletini heder etmekten ve hüsrana uğratmaktan başka bir şeye hizmet etmeyecektir. İçi boş bir demokrasi arzusunu, devletin ve özellikle milletin önüne çıkaran gafillerin, iyi niyetli bile olsalar, nasıl yıkıma götürebileceğini anlamak ve ders almak için son iki asırlık tarihimize bakmak yeterlidir." ifadelerini kullandı.
Milletsiz ve devletsiz demokrasi beklentisi gibi mefluç hamlelerin Osmanlı İmparatorluğu'nu adım adım nasıl parçaladığını görmek gerektiğini belirten Bahçeli, "Temennimiz muhalefetin düştüğü yanlıştan gecikmeksizin dönerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk milleti kimliği ve demokrasinin güvencesiyle sonsuza kadar bir ve beraber yaşamasına samimiyetle katkı vermesidir." dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın, Türkiye'nin milli birliğinin ve bin yıllık kardeşliğinin temel harcı ve ebedi güvencesi olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türk milliyetçilerini etnik temelde bir çatışma ortamına çekmek için yapılan çok yönlü tacizler bizce malumdur. Ancak, DEM'cilerin ve yandaşlarının siyasi kışkırtmalarına ve tahriklerine rağmen bu oyun mutlaka boşa çıkarılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü gençlik Türkiye için bir felaket olacak böyle bir kavganın tarafı olmayacak, bunu önlemek için demokratik ve meşru zeminlerde sonuna kadar mücadele edecektir. Bizim terör ve etnik bölücülük konusundaki milli duruşumuz ve bu hususta kimseyle tartışmayacağımız değişmez kırmızı çizgilerimiz herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Milli meselelerde nerede durduğumuz bellidir ve şerefli geçmişimizin şahadeti altında milli vicdanda tescil edilmiştir. DEM'lenmişlerin, bu konularda nerede durduklarına göz atması ve bizi hedef alan ithamlarda bulunmadan önce çok iyi düşünmeleri tutarlılık gereğidir.
Türkiye'nin bir tehdit sarmalında olduğu aşikardır. Ekonomik abluka, diplomatik kuşatma, siyasi yıldırma ve teçhiz edilen kara kampanyalarla sonuca gitmek isteyen iç ve dış husumet kampının yakın hedefi Milliyetçi Hareket Partisi, Ülkü Ocakları ve Cumhur İttifakı'dır. Menfur saldırıların asıl maksadı ve esas iç yüzü gözümüzden kaçmamaktadır. Bir ayağı yurt içinde, diğer ayağı da yurt dışında bulunan meşum operasyonların kumanda merkezinde Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı'nın stratejik meşguliyetini sağlamak, enerjilerini içe dönük harcamasını temin etmek yer almaktadır. Şayet kısır ve sığ gündemlere biteviye sürüklenirsek, terör devleti inşasının mesafe alması, PKK/YPG/PYD'nin manevra alanını genişletmesi, siyonizme koruma kalkanı işlevi görecek nevzuhur garnizon devletinin zamanla ortaya çıkması mukadderdir."
Türkiye'nin milli mukavemetini kırmaya, Cumhur İttifakı'nın müteyakkız siyasetini örselemeye yönelik çok aktörlü, çok katmanlı, çok boyutlu provokasyon ve saldırı mekaniğinin gittikçe hız ve derinlik kazandığını dile getiren Bahçeli, "Sahnelenen oyun karanlıktır, oyun uşakları kurnazdır, tehlike bölgesel ve küresel mahiyetlidir." dedi.
MHP ve Ülkü Ocakları aleyhine tedavüle sokulan karanlık senaryoların artan dozajlarla ilerletildiğini söyleyen Bahçeli, "Yargıya intikal etmiş bir cinayet davasında partimizin ve Ülkü Ocakları'nın suçlanması, hatta dahilde ve hariçte Ülkü Ocakları'na suç örgütü gölgesi düşürmek için kolları sıvayan ajan ve provokatörlerin sırtının sıvazlanması tesadüf değildir. Hepsini biliyoruz, hepsini takip ediyoruz, verilmeyecek bir hesabımızın olmadığını cümle alemle paylaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, "Hesaplaşmaya hazırız, hesaplaşmadan kaçmayız, hesap soracak yüreğe ise sahip olduğumuzu hiç kimsenin yabana atmamasını bekliyor, aklından çıkarmamasını temenni ederiz." dedi.
"Hesaplaşacağız, ama helalleşmeyeceğiz." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar sessiz kalışımız Ülkücü katillerini unuttuğumuz anlamına asla gelmemelidir. Dün kanımızı dökenlerin bugün sözde mahkeme kurup Ülkücü müdafaasına tevessül etmeleri utanmazlığın sınır tanımadığına acıklı bir örnektir. Ülkücü'yü, Ülkü Ocakları'yla ayrıştırmanın, dahası terörle ilişkilendirmenin zillet ve kabus dolu düşünü kuranlar eninde sonunda mahcup ve mağlup olacaklardır. Bize hazırlanmış bir iddianameyle ilgili olmadık lafı edenler her şeyden önce ellerine ve vicdanlarına bulaşmış Ülkücü kanlarını temizleyecek edep ve onuru gösterebilmelidir. Bizim hiç kimseden öğrenecek veya duyacak bir şeyimiz yoktur. İlk silahı çekenlerin, ilk mermiyi atanların, Türkiye'yi Marksist-Leninist uçuruma itmek için her ilkelliği tatbik edenlerin binlerce dava arkadaşımızın kanına girdiğini yaşayarak biliyoruz ve onlarla, onların izinden yürüyenlerle her seviyede hesaplaşmaya hazır olduğumuzu üstüne basa basa açıklıyoruz."
Gazeteci Yazar Metin Toker'in 1970'li yılların başında kaleme aldığı "Solda ve Sağda Vuruşanlar" isimli kitabından bir anekdotu da aktaran Bahçeli, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın sol cephede cereyan eden olaylardan şikayet etmesi üzerine 2. Cumhurbaşkanı ve dönemin CHP Genel Başkanı olan İsmet İnönü'nün "Bir de Ülkü Ocakları var" dediğini hatırlattı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Boykot da işgal de bir sözlerinin patenti İnönü'ye aittir ve bu açıklamayı takip eden yıllarda Maocu, Marksist-Leninist militanların kanlı eylemleri hem milletimizi hem de dava arkadaşlarımızı hedef almıştır." dedi. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Milliyetçi-Ülkücü Hareketi geçmişte haksız yere suçlayıp hunhar saldırılarla iradesinden, istikametinden, inancından ve davasından caydırmaya azmedenlerin, bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgahın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir? 12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta hodri meydan diyorum. Hasbelkader bir ara partimizde yer alsa da, şimdilerde neyin hesabı, ne hesaplaşması diyerek ileri geri konuşan çürüklerin vakti saati geldiğinde ipliğini pazara çıkarmak, ne kadar ahlaksız olduklarını deşifre etmek davamıza vefa borcumuzdur. Kurdun boynuna tasma geçmez, geçerse itin boynuna geçer. Aramızda açık hesap olanlar sanmasınlar ki kapandı defterler, tek tek yazdık her birini bir sayfaya, günü geldiğinde iyi ya da kötü muhakkak ödenecek bedeller."
İşbirlikçi ve iradesiz siyasetçiler gibi olmayacaklarını söyleyen Bahçeli, "Hala malum televizyonlara çıkıp geçmişte Ülkücü Hareketin içinde bir kuru yaprak gibi dolaşanların nasıl yeşertilmek istendiğini, ihanetlerini nasıl artırma gayreti içinde olduklarını görüyor ve şahit oluyoruz. Onların defteri bizde yazılıdır, hatıraları bizde malumdur. Onların ihanetiyse herkes tarafından bilinmektedir." dedi.
Türkiye'yi "yaşasın ile kahrolsun" nidaları arasına sıkıştıramayacaklarını belirten Bahçeli, "Bazıları kapıyı sert çekip gittiğinden dönmeye yüzleri kalmadı, bazıları meçhule açtıkları yelkenler yırtılınca ıssızlığa mahkum oldu. Kimi zaman da sapı gövdemizden yapılan baltaların darbesine maruz kaldık, ancak geldiğimiz bu aşamada tıpkı bir çınar gibi Türk milletinin vicdanında kök salmasını çok şükür başardık." diye konuştu.
Pusu kuranların hayal kırıklığına uğratılacağını dile getiren Bahçeli, "Menfur ve melun emel sahiplerini uyarıyorum, kutlu davamız sonsuza kadar da duayla koruma altındadır." dedi.
Filistin'i tanıyan ülke sayısının 147'ye ulaşmasını değerlendiren Bahçeli, "Bu sayı hızla yükselmeli, İsrail'in işlediği soykırım suçu en başta küresel vicdanda mahkum ve telin edilmelidir." diye konuştu.
ABD Başkanı Joe Biden'ın "savaşın bitme vakti geldi" mesajının gerçeğe dönmesinin ertelenemez bir mecburiyet olduğunun altını çizen Bahçeli, "İsrail Başbakanı caniyahunun 1 Haziran 2024 tarihinde Hamas yok edilene kadar Gazze'de kalıcı ateşkesin olmayacağını ileri sürmesi katliamların süreceği yönündeki şüphe ve kaygıları maalesef kamçılamıştır." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, "ABD Temsilciler Meclisi Başkanı öncülüğünde İsrail Başbakanı'nın Kongre'ye davet edilmesi ve bu vesileyle konuşma yapacak olması eğer ateşkes adına diyalog ve işbirliğini sağlamak gayesine matufsa mesele yoktur. Yoksa caniyahunun ABD'de ağırlanıp kucaklanması, sonra da bir şey olmamış gibi uğurlanması halinde bunun zulme ve soykırıma ortaklık şeklinde anılacağını herkesin bilmesinde yarar vardır." dedi.
İki devletli çözümden başka herhangi bir alternatiften bahsedilemeyeceğini vurgulayan Bahçeli, aksi halde beşeriyetin en kötü senaryoya maruz kalmasıyla, yaygın ve yıkıcı bir savaşın doğmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "ABD'nin onurlu bir misafir olarak kabullenip ABD'ye davet ettiği bu caniyahu eğer cesareti varsa Türkiye havaalanından, Türkiye topraklarından geçsin de görelim." diyerek konuşmasını tamamladı.