Bahçeli, Irak'taki siyasi gelişmeler ve hükümetin kurulma sürecinde Türkmenlerin dışlanmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Türk milletinin, gönül ve kültür coğrafyalarında varlık-birlik mücadelesi veren soydaşlarının her zaman, her şart altında yanında olduğunu, tarafını ve tercihini sağlam bir iradeyle gösterdiğini belirten Bahçeli, "Asırlara dayanan, ortak acı ve anılarla beslenen, köklü ve ahlaki kucaklaşmayla temellenen, tarih ve inanç bağlarıyla zenginleşen millet olma hali Türklüğün geçmişten bugüne uzanan devasa muvaffakiyetidir." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, komşu coğrafyaların kaotik ortamında özellikle Türkmenlerin hayata tutunma, aynı zamanda milli hatıralarını ve millet olma haysiyetlerini fedakarca muhafaza çabalarının takdir ve taltif edilmesi gereken bir kazanım olduğunu vurguladı.
"Irak Türkmenleri Irak toplumu ve siyaseti alanında sürekli hak mahrumiyetlerine uğradı"
Irak Türkmenlerinin mensubu oldukları Irak toplumu ve siyaseti alanında sürekli hak mahrumiyetlerine uğradığına işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Maalesef Irak Türkmenlerinin meşru talepleriyle birlikte ısrarlı adalet çağrılarına inatla dudak bükülmekte, kulak tıkanmakta, duyarsız kalınmaktadır. Bu çelişki yumağından müteşekkil karanlık tablo Irak’ın huzur ve güvenliğine zarar vermesinin yanında adil ve hakkaniyetli bir durum da sayılamayacaktır. Külfette adeta bir ok gibi öne fırlayıp Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğünü cesaretle savunan fakat sıra ülke yönetimine geldiği zaman görülmeyen, duyulmayan, son tahlilde hakları teslim edilmeyen Türkmen kardeşlerimiz büyük bir adaletsizliğin pençesindedir."
"Yanlış tasarruf Irak’ın sancılı ve istikrarsız siyasi yapısını daha da derinleştirecektir"
Bahçeli, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in aralık ayından beri devam eden iktidar boşluğunu doldurmak maksadıyla 9 Nisan'da Mustafa el Kazımi'ye hükümet kurma görevini verdiğini anımsatarak şöyle devam etti:
"Devamında yapılan siyasi temas ve çalışmaların arkasından kurulan hükümetin Irak Parlamentosunda güvenoyu işlemi 7 Mayısta yapılmış; bu çerçevede Başbakan Mustafa el Kazımi ve 15 bakan güvenoyu alırken, bazı bakanlar alamamıştır. Siyasi kültürün zafiyetinden, mutabakat eksikliğinden, İran ve ABD'nin tesir ve tazyikinden mülhem Bakanlar Kurulunu tam olarak teşkil edemeyen Irak Başbakanı, Türkmenlere verdiği sözleri birer birer çiğnemiştir. Sorumlu ve ahlaki bir siyaset anlayışıyla çelişen bu yanlış tasarruf Irak’ın sancılı ve istikrarsız siyasi yapısını daha da derinleştirecektir."
Son zamanlarda, DEAŞ kaynaklı terör eylemlerinde artış yaşanmasının Irak'ın çalkantılı ve bölünmüş toplumsal yapısını tekraren riske attığına ve bu ülkenin iradesine ipotek koyan ABD-İran rekabetinin tavizkar politikalarını güçlendirdiğine dikkati çeken Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Irak'ın üzerine çöreklenen nüfuz mücadelesi Iraklıların baskı ve dayatmalara bütünüyle münhal ve müsait hale gelmesine yol açmaktadır. Şu gerçeğin altını kalın olarak çizmek isterim ki Türkmenlerin yeni kurulan hükümette göz ardı edilmesi tarihi ve trajik bir yanlıştır. Bu yanlışın vahim sonuçları olabilecektir. Türkmenler mezhebi cepheleşmeye tevessül etmeyen, sanal ayrım ve ihtilaflara prim vermeyen yüksek bir şuuru temsil etmektedir. Kaldı ki bizim beklentimiz ve temennimiz de budur. Türk milleti Türkmen kardeşlerinin sonuna kadar arkasındadır."
"Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi resmi olarak muhatap alınmalı"
Bahçeli, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi'nin resmi olarak muhatap alınması gerektiğini ve Salihi'nin dava arkadaşlarıyla birlikte yürüttüğü mücadelenin ise haklı ve onurlu olduğunu kaydetti.
"Irak'ın dirlik ve istikrara kavuşabilmesi için katılımcı, güçlü ve her kesimi içine alan müessir bir siyasi iradeye ihtiyacı vardır" ifadelerini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkmenlerin temsil edilmediği bir hükümet ahlaki ve siyasi tartışmalarla itibar kaybedecek, inandırıcılığı ve yaptırımı devamlı sorgulanacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkmensiz Irak yönetiminin güven vermeyeceğine, gelecek vadetmeyeceğine inanmaktadır. Irak toplumunun siyasi ve toprak bütünlüğü Türkmenlerin siyasi sorumluluk almasına bağlıdır. Bu olmadığı takdirde ne Irak sorunu bitecek ne de parçalı toplum yapısıyla fiili işgal ve esaret son bulacaktır."